Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Bölüm 16

@birbulutkalemi

7 Ocak Cumartesi

 

Merhaba dostlarım. Konum bildiriyorum Urfa...
Evet ben geldim, yeni hayatımın ilk günü olmasa da ikinci günü. Çok heyecanlıyım! İyi ki erken gelmişim yoksa ben bu heyecanla hiçbir şey yapamazdım. Şimdi biraz neler yaptım onu anlatayım. Gelir gelmez hemen tabi ki karnımı doyurup yeni evime gelmek üzere emlakçı ile görüştüm. Yeni evim küçük bir mahallede bulunan apartman dairesinde ikici katta, bu beni biraz sevindirse de ev sahibinden pek hoşlandığım söylenemez.

Çok garip bir insan, gelir gelmez direkt ben seni doktor deyince erkek sandıydım der mi bir insan hiç? Bir adımı sor, tanış ne bileyim yol nasıldı rahat geldin mi de rahat buldun mu evi de. Ayrıca kadın olsam ne erkek olsam ne yani bu nasıl bir zihniyet anlamadım. İyi ki sadece bir ay kalacağım burada. Yoksa yeni bir ev aramaya hemen başlardım bu şekilde olmaz çünkü.

Neden derseniz dün alışveriş yapmak için çıktım. Ev sahibim en üst katta oturuyor çıktığımı görmüş, geri geldiğimde kapıda dikilmiş kız başına yalnız çıkmasaydın ne yaptın dışarda diyor. Çıldırmamak elde değil. Sonra ben ona daha cevap veremeden babam aradı görüntülü, açtım mecburen yanında merak etmesin diye.

Bu sefer de babamla konuşmama dalıp sen merak etme ben göz kulak olurum, sen numaranı da ver girip çıktığını falan haber ederim sana demez mi.! Canım babam iyi verdi ağzının payını. Ben kızıma güveniyorum siz kendinize bakın gerek yok öyle şeylere deyince bir morardı tabi. Sonra eve çıkınca içi rahat etmedi başka ev bak diye biraz bana söylendi ama bir ay kalıp lojmana geçeceğim deyince istersen otele geç ben yardımcı olurum kızım demez mi tam yemelik bu adam ya.

Neyse kötü olayları saymazsak biraz gezme fırsatı da buldum. Çok güzel bir şehir gerçekten. Ev sahibimin aksine çoğu insan çok iyi. Benden tavsiye yeni bir yere taşınıyorsanız ilk esnaflarını gezin, ihtiyacınızın olacağı her konuda bir tanıdık edinin. Benim mesela düzenli olarak gittiğim bir kitapçı ve bakkal mutlaka bulunur. Alışverişimi büyük yerlerden yapsam bile mahalle bakkalları iyidir çünkü ben tam bir çekirdek aşığıyım her zaman markete gidilmez bakkal candır.

İşte iki günüm bu şekilde geçti. Şimdi de aldığım bir telefon üzerine karargâha gidiyorum. Malum askeri doktor olduğum için orada olmam gerekiyor ben ise doktor eksiğinden dolayı haftanın üç günü orada üç günü ise devlet hastanesinde olacağım. Bir gün fazladan çalışacak olmam da nöbet yerine sayılacak.

Hafta sonu karargâha gidecek olma sebebim ise tabur komutanı izine ayrılacakmış, yerine bakacak olan gelene kadar işlemler gecikmesin diye evrak işlerini bugün halledeceğiz. Hangi gün nerede olacağım ise belli değil onu da konuşacağız.

Karargâh kapısına gelince dün elime geçen askeri kimliğimi gösterip içeri girdim. Bir askerden yarbayın odasına kadar bana refakat etmesini istesem iyi olacak burası düşündüğümden daha büyük gibi duruyor. Biraz yürüyüp çardaklarda oturan bir askerin yanına gittim.

Apoletinden teğmen olduğunu anladım. Tam asker sayılmasam da aldığım eğitim ile benim de rütbem teğmen. Size bir ara onu detaylı anlatırım. Ya da durun merak edersiniz şimdi. Askeri doktorluk için başvurunca altı ay kadar alt düzey bir askeri eğitim alıyoruz, okuduğun yıl falan da araya girince rütbe belirleniyor. Ne kadar yüksek eğitim düzeyi o kadar yüksek rütbe kısaca.

"Merhaba, rahatsız etmedim umarım teğmenim." dememle yerinde sıçradı, baya dalmış görünüyordu.

"Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?" dedi kendisini hızlıca toparlayıp.

"Ben Asya, yeni doktorum rica etsem yarbayın odasına kadar eşlik edebilir misin?"

"Ah tabi ben Onur Artemis Timi'ne bağlı teğmenim." dedi ve ardından devam etti eliyle geçmem için işaret ederken. " Bu taraftan buyurun." dedi ve sustu. Morali baya bozuk olsa gerek ya da yapısı bu ama ben meraklı bir insanım konuşmam lazım.

"Peki neden ölüm çiçeği?" diye bir soru yönelttim. Adımları duraksadı, sanırım bu soruyu beklemiyordu.

"Ölüm çiçeği?" kaşlarını çatarak sorması bu sefer de beni şaşırttı.

"Artemis, ölüm çiçeği olarak bilinir ya onu diyorum neden bir time ölüm çiçeği adını verdiniz?" dedim.

"Açıkçası ismi tim komutanımız istedi. Bu anlama geldiğini bilmiyordum, ben tanrıça olan Artemis'ten geldiğini düşünmüştüm."

"Neden bir tim ismi mitolojik bir tanrıdan gelsin ki? Bizim inancımızda yok ben o seçeneği direkt elemiştim." sözlerimden sonra ban hak verir gibi başını salladı. Bu arada beni hala yönlendiriyordu adımları yavaşlamış olsa da.

"Haklısınız, cidden hiç düşünmedim bunu. Çok ayıp etmişim." dedi. Kendine sinirlenmiş bir hali var ama duygularını da çok belli etmiyor, tam anlamak mümkün değil.

"Tim komutanın nerede ben çok merak ettim kendisine sorma şansım var mı?" dedim. Bunu cevabını öğrenmezsem gözüme uyku girmez benim. Sorumla birlikte sinirli nefes verdi. "Görevdeler onlar, ben önceki görevde yaralanmıştım, göreve çıkabilir raporu olmadığı için burada kalmak zorunda kaldım." Dedi. Üzüntüsü bırakın sesini her haline yansıyor.

"Tüh keşke olsaydı, neyse bekleyeceğiz artık. Tahmini ne zaman gelirler?"

"En az 15 günleri var daha. İnanın ben de merak ettim siz böyle sorunca. Gelince öğrenelim mutlaka. Buyurun geldik bu arada karşıdaki oda yarbayın."

"Teşekkür ederim eşlik ettiğin için Onur. Tanıştığımıza sevindim. Pazartesi bekliyorum bu arada seni, şu yarana bir de ben bakayım. Belki alırsın raporu."

"Gerçekten mi Asya Hanım? Çok sevinirim." dedi. "Bir şartla, ben öyle hanım falan gelemiyorum çok, seni sevdim, kanım ısındı arkadaş oluruz biz sen en iyisi Asya de bana atalım şu resmiyeti."

"Olur tabi, ben de pek sevmem zaten ağzıma yakışmaz hiç ben az dan dun konuşurum şimdi size ayıp olmasın diye zorladım kendimi valla."

"Tamam anlaştık o zaman. Pazartesi görüşürüz. Kalanı ben hallederim."

"Görüşürüz Asya." dedi ve arkasını dönüp geldiğimiz yolu geri döndü. Ben de yarbayın odasına yaklaşıp kapıdaki askerle konuşmaya başladım.

"Merhaba ben Dr. Asya, yarbayla görüşmem vardı." dedim asker beni başıyla onaylayıp içeri girdi. Biraz odada kalıp çıktı ve "Buyurun, sizi bekliyor." dedi. Ağır adımlarla içeri girdim. Yarbay Harun İnce ise beni ayakta bekliyordu öyle olduğunu görünce mahcupça gülümseyip adımlarımı hızlandırdım. Uzattığı eli sıktım hemen.

"Merhaba, Asya Yıldız ben Teğmen Doktor." dedim esas duruşa geçip. Yüzünün sertliği biraz olsun yumuşasa da normalde sert mizaçlı birisi olduğu alındaki kırışıklıklardan belliydi.

"Hoş geldin kızım geç otur. Sen tam asker sayılmazsın gerek yok bunlara." dedi sert olsa da babacan bir adamdı belli.

"Teşekkür ederim. Kusura bakmayın uğraştırıyorum sizi de böyle hafta sonu buraya geldiniz."

"Yok yok buradaydım zaten ben. Bir şey olmaz iyi oldu tanışmış olduk. Ben evrakları hazırlattım sen imzanı at diğer detayları konuşalım biz." Önüme uzattığı kağıtları alıp okumaya başladım. Şartlar, gizlilik içeren kısımlar ve iki yerde aynı anda görev yapacağıma dair olan detaylar vardı. Asıl işim askeriyeye bağlı o yüzden hastaneye bunları kopyasını götüreceğim. Asıl olay burada. Okumam bitince imzalayıp uzattım.

"Biliyorsun hem burada hem de hastanede olacaksın. Hastane ek günü nöbetinden düşse de burada da ek olarak bir gün nöbetçi olarak bulunman lazım. Revirin arkasında bir oda vardı normalde erkek doktor olduğu için o yatakhanede kalıp o odayı depo olarak kullanıyordu ama sen gelmeden orayı sana oda yaptık. Bir ufak dolap ve yatak falan var kaldığın müddetçe orayı kullanabilirsin."

"Şey Lojman henüz boşalmamış, ev buldum ama ev sahibi biraz problemli acaba lojman boşalana kadar o odada kalsam problem olur mu?" umarım kabul eder. O adamla hiç uğraşmak istemiyorum.

"Yok yok olmaz tabi kalabilirsin. Benim hatam hiç sormadım sana ne yaptın diye. Kusura bakma kızım." işte bu haber çok iyi çok mutlu oldum.

"Çok sevindim yarbayım, inanın ne yapsam diye düşüyordum. Adam biraz kadın düşmanı çıktı. Beni erkek sanmış ondan kiralamış evi de."

"Öyle iş mi olur... Çık kızım sen oradan hemen gel bugün yerleş odana. Hatta kalk göstereyim ben sana yolda konuşuruz detayları. Zaten bir tane de hemşire var yardımcı olur o sana." dedi ve ayağa kalkıp çıktı odadan. Ben de peşine takıldım tabi hemen.

"Şimdi bana kalırsa bir gün hastanede, bir gün de karargâhta olman en iyisi. Yaralanma durumu falan olursa daha iyi kontrol altında tutarsın. Sen ne dersin."

"Çok iyi düşünmüşsünüz ben de aynı fikirdeyim. Pazartesi burada başlasam bir genel kontrol yaparım tüm taburu yetiştiği kadar, ertesi günde hastaneye giderim diye düşünmüştüm. Onaylarsanız tabi."

"Sevdim seni Asya. Hem tatlı dilli hem saygılı hem de zekisin. Olur tamam ben bilgilendiririm yüzbaşıyı ayarlar askerleri muayene için. Senin odanda hepsinin sağlık dosyası var zaten hemşire düzenliyordu sana kolaylık olsun diye. Laf aramızda senin gelmene en çok o sevindi hep erkeklerden bunaldı kızcağız."

"Sağ olun yarbayım." dedim utanarak. Utandığımı görünce biraz göbeğini hoplata hoplata güldü bu adam aynı babam ya.

"Gel bakalım burası revir. Sen içini gezersin nerede ne var anlarsın zaten. Benim az işim var ayrılmak zorundayım. Eşyalarını alıp geri dön bugün, oda temiz kalmaya başlarsın direkt." dedi ileride askeri kısımdan biraz uzakta tek katlı orta boyutta bir binayı göstererek elime ise bir anahtar tutuşturdu "Burada kalacağın için anahtarın yedeği sadece ben de ve hemşirede var merak etme sen kilitlediğin sürece kimse gelip açamaz gerçi cesaret edemezler ama için rahat olsun yine de." konuşmama izin vermedi bile sonra ise gitti.

İçeri girince büyük bir alan karşıladı beni beklemek için birkaç koltuk vardı bir de duvara monte edilmiş bir televizyon. Sağımda kalan odayı açınca yine içeride bir oturma grubu vardı ve dolaplar. Sanırım burası dinlenme alanı kapıyı kapatıp çıktım geri. Hemen yandaki kapı ise tuvalet olduğu belli olduğu için açmadan diğer kapıya geçtim. İçeride on tane yatak var burası servis mantığıyla düzenlenmiş ağır hasta veya yaralıların kalması için.

Oradan çıkıp hemen karşısındaki odayı açınca burasının muayene odası olduğunu gördüm. Yanındaki odada ise küçük bir mutfak tezgâhta bir fırın ve ocaktaki demlikten kullanıldığını da anladım evet gördüğünüz gibi çok zekiyim. En son kalan oda ise benim odam sanırım Kapıyı açıp içeri girince oda içinde bir kapı daha gördüm. Odada dediği gibi bir yatak bir dolap bir tane de çalışma masası vardı. Diğer kapıyı açınca ise yine bir tuvalet ve banyo olarak ayrılmış alan var. Bu beni mutlu etti.

Sanırım bahsettiği hemşire bugün yok. Gerçi normal yani hafta sonu bugün. Niye gelsin zaten nöbeti oldukça gelir. Artık Pazartesi tanışırım onunla da. Binadan çıkıp arabama doğru ilerledim en iyisi gidip o gudubet adamın evinden eşyalarımı alıp buraya gelmek. Bir ay idare ederim. Yolda da babamı arayıp haber vereyim de içi rahatlasın.

 

9 Ocak Pazartesi

Heyecandan bütün gece dönüp durduğum yataktan saat 06.00 itibari ile kalktım. Bu normalde olasılık dahilinde olan bir şey bile değil, en son bu saatte kalktığım zamanlarda tıp eğitiminin yanında askeri eğitim alıyordum. Ki onda da birkaç defa geç kaldığımı düşünürsek bundan sonra erken kalkmayacağımı anlamış oluruz.

Bugün erken kalkma sebebim ise hem heyecan hem de bakmam gereken bir tabur asker var, ki bu da aşağı yukarı 500 askere tekabül ediyor. Şu bir hafta yetişirse tüm taburu genel bir sağlık muayenesine almam gerek. Dün bütün gün sağlık raporlarını okuyup öncelikli olanları belirledim. Bugün onlarla başlayacağım. Hemen mutfakta hazırladığım bir tostla kahvaltıyı geçiştirip yarbayın bahsettiği Yüzbaşı Fatih Çolak'a listeyi götürmem lazım. O da askere iletir ve erkenden başlarım.

Henüz ismini raporlardan öğrendiğim hemşire Mehtap Kara gelmediği için binayı kapatıp kilitledim. Eğer kilitlemeden çıkarsam ve benim sorumluluğumdaki ilaçlar herhangi bir askerin eline geçerse bunun altından kalkamam. Kaybolmamayı dileyerek dün geldiğim yolu tekrar yürüdüm yüzbaşının odası yarbayın hemen yanındaydı yanlış görmediysem. Ve evet doğru görmüşüm. Kapıda kimse olmadığı için hemen tıklattım ve bekledim.

"Gelin." demesiyle kapıyı açıp içeri girdim. Askeri doktor olduğum için üzerimde üniforma olsa da doktor olduğum belli olsun diye beyaz önlüğüm de var. Askeri üniforma giysem de tam asker sayılmam. Sadece gerekli olan kendini savunma, askeri disiplin ve hayatta kalma becerileri tarzı şeyleri öğrettikleri için diğer askerler gibi bir disiplin söz konusu değil bizim için. Bunu fark edince ne için geldiğimi anlamış olsa gerek ki hemen eliyle oturmam için masasının önündeki deriyle kaplı sandalyeleri işaret etti.

"Buyurun oturun lütfen Asya Hanım. Yanılmıyorum değil mi?"

"Evet doğru. Yarbay bahsetmiş olmalı. Sizin yardımcı olacağınızı söylemişti bana." dedim bende. Sözlerimden sonra beni onaylar gibi başını salladı. "Planlarınız nedir, nasıl yardımcı olabilirim size?"

"Yarbay benden tüm tabur için genel sağlık kontrolü istedi, işe bunla başlamak istiyorum. Hem kim ne onu görmüş olurum hem de alışma sürecim için iyi olur. Ayrıca Haberiniz var mı bilmiyorum ama bir gün burada bir gün de hastanede olacağım."

"Evet haberim var. Sanırım lojman boşalana kadar da burada kalacaksın doğru mu?"

"Doğru, aslında ev bulmuştum ama sahibi biraz problemli olunca yarbay zaten sana oda yaptık kalmanda sakınca yok dedi."

"İyi olmuş, bende bir abin sayılırım artık sıkıntı falan olursa gelmekten çekinme. Ben biraz nasıl desem konuyu uzatmayı sevmem direkt sonuç olsun mantığı ile hareket ederim. Formaliteler bana göre değil bunu sana hiç adını sorup veya kendi adımı söylememeden de anlamışsındır belki. Gereksiz bulurum bildiğimiz şeyleri tekrar etmeyi ama bu tutumum sana farklı düşündürmesin yardıma ihtiyacın olursa burada olduğumu bil. Elimden geleni yaparım. Ki bende çekinmem sana gelirim. Biz burada hepimiz kardeşiz aynı vatanın evladı, aynı vatan için çalışan gözünü kırpmadan canını feda edecek insanlarız."

"Çok haklısınız ve teşekkür ederim yardımınız için. O zaman ben size listeyi vereyim. Dün dosyaları inceledim En acil olandan sıraladım siz listeyi ona göre verirsiniz astlarınıza sırayla gelirler artık. Alan biraz küçük hepsine aynı anda bakamam."

"Tamam hallederiz uygunsan yarım saate başlatalım. Hem hemşirede gelir birazdan 07.00ˋde burada olur genelde onunla tanışırsın o arada."

"Tamam olur. Teşekkür ederim tekrardan."

"Rica ederim, görüşürüz." demesiyle kalıp, başımı selam vermek için hafifçe eğip çıktım odadan ve hemşireyi beklemek için revire gittim. Bir yandan da bilgisayarımı açıp işlemler için olan portala girip hazırlıklarımı yaptım.

Aradan geçen zamanla kapı sesi duyunca kalkıp koridora çıktım. Sanırım gelen Mehtap'tı. "Merhaba, sen Mehtap olmalısın. Ben Teğmen Doktor Asya Yıldız." dedim ve elimi uzattım.

Biraz heyecanlı bir tip olsa gerek ki kıpır kıpırdı. Hızlı adımlarla yanıma gelip elimi sıkmadan sarıldı direkt. "Asya, hoş geldin. Geldiğine o kadar mutlu oldum ki anlatamam. Ay ben direkt sarıldım ama sorun olur mu öyle resmi resmi el sıkışmak falan hiç bana göre değil."

Hareketleri, tavrı, cana yakınlığı ile kendini hemen sevdirdi bana. Anlaşılan burada sıkılmayacağım ve iyi de bir dostum olacak. Onu daha da bekletmeden cevapladım.

"Hiç problem değil bende sevmem öyle soğuk insan. Sadece seni tanımadığım için nasıl tepki vermem gerektiğini bilemediğim için öyle davrandım. Çok memnum oldum seni tanıdığım için. En azından burada iyi bir dostluk kurabiliriz."

"Ohoo neler yaparız seninle biz daha." dedi ve üzerini değiştirmek için dinlenme odasına gitti. Ben de odama geçip gelmesi gereken askerleri beklemeye başladım.

Mehtap elinde iki kahve ile yanıma gelince günü planlamaya başladık. Bu sırada da biraz düzenden bahsettim. Ben hastanedeyken o kalacak burada acil bir şey olursa ise o çağıracak birlikte bir düzen kurmak önemli ama Mehtap zaten çalışılması aşırı kolay birisi olduğunu hemen gösterdiği için gözüm asla arkamda kalmayacak.

Kapıdan içeri giren askerle günümüz başlamış oldu. Ben muayene edip kontrol ederken Mehtap işimi kolaylaştırmak için elinden geleni yapıyor, bilgileri bilgisayara girip düzeni sağlıyordu şimdiden elim kolum oldu. Biz güne bu şekilde devam ettik.

 

10 Ocak Salı


Urfa bana şimdiden iyi geldi. Şu an ilk günler olduğu için tam düzenimi oturtamamış olsam da yeni işimden çok memnunum. Dün askeriyede 70 askere bakıp bugün de hastanede yine bir o kadar hasta bakmak beni yorsa da. Uzun zamandır Genel Cerrah olmadığı için, imkânı olanın yakıl illere gittiği ama imkânı olmayanların beklediği bir yerde insanlara iyi gelebilmek ise benim ruhuma iyi geldi. Kendimi işe yarar biri gibi ve bir şeyleri başarmış hissediyorum.

Şimdi ise yorgun bir savaşçı gibi hissetsem de bu yoğunlukta kaybolmamak biraz kendime vakit ayırmak için bir kitapçıya geldim. Uzun zamandır okumak istediğim Cam Şato serisini almak istiyorum. Kitapçı eksik kitapları getirmek için depoya alt kata inince bende kafamdaki düşüncelerle diğer kitapları incelemek için rafların arasına yürüdüm.

Gerçek dışı şeyler her zaman beni heyecanlandırdığı için genelde fantastik, bilim kurgu tarzı kitaplar okurum. Kapının üzerindeki zilin çalmasıyla birisin geldiğini anlayınca kitapçının sahibinin aşağıda olduğunu biraz beklemesini söylemek için girişe gittim ki o an hiç beklemediğim bir kişiyi gördüm.

"Timur?"

Loading...
0%