Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@birdeliyazariz

Bölüm şarkısı: Hangisine yanayım -Kendimden Hallice

 

Babaanneme sarılmayı bırakıp ortalığı toplama işini bitirdim. Tabakları yıkamaya, ölçü bardaklarını kurulayın dolaba yerleştirmiştim. Gülhan sultanın elindeki havlumu da kapıp deniz kıyısı için hazırladığım çantamı koluma astım.

"Ben çıkıyorum iki saate dönerim." İkisine de öpücük atıp bahçe kapısını açtım. Çıkacağım esnada kapı dibindeki kumru havladı. "Selam kumru." Buradaki en yaşlı köpeklerden biri de kumruydu.

Beyaz tüylerinin üstündeki siyah lekeleri görünce yine çamurlu alanlarda gezindiğini fark etmemek elde değil. "Gel beraber yüzelim. Benim ruhum senin de bedenin arınır." Kendi kendime gülerek deniz kıyısına ilerledim. Şükür ki kimsecikler yoktu denizde. Üstümdeki plaj elbisesini çıkarıp,deniz çantasının yanına bıraktım.

 

Çantadan deniz ayakkabılarımı çıkarıp giydiğim esnada arkamdan gelen seslerle büyük eve yeni taşınan birilerinin olduğunu anlamam uzun sürmedi. Seslerin kimden geldiğini anlamak için arkamı döneceğim esnada Öykü'nün "Aaa Yakamoz?" bağırışı etrafta yankılandı. Bu kızın görüntüsüne zıt sevinci gerçekten görülmeye değerdi.

Ona döneceğim esnada köpek havlaması duydum. Yerimde fazla kıpırdamadan durursam sorun olmazdı her halde.

 

Öykü,panikle birilerine "Abi!Şanslı'nın tasması takılı mı?"diye soruyordu. Şanslı da kimdi? Köpekleri mi vardı?

"Sakin ol Öykü,şanslı Ayaz'la birlikte arka bahçede." Tok bir erkek sesi Öykü'nün panikli seslerini kesmişti. Yavaşça arkamı döndüm. "Öykü,Şanslı köpeğiniz mi?" Başını salladı. "Abimler için aldığımız azıcık saldırgan köpeğimiz. Normalde ismi Şans'dı da abimler Şanslı daha güzel dediler." Yanındaki adama döndüm. Muhtemelen 20'li yaşlarda bana bahsettiği 4. abisiydi.

 

"Merhaba,Öykü'nün paniği esnasında tanışma fırsatımız olmadı Kutay ben."

Tanışma faslını pek sevmesem de "Yakamoz. Öykü ile dün tanıştık sizden bahsetti zaten." Kutay sanki ilk üç abiden biriydi fakat aklımda pek kalmamıştı.

Öykü, sevinçle ellerini çırptı. "Üçüncü abim Kutay Gündoğdu kendisi şu an favori abim." Kutay sinirle kız kardeşine bir bakış attı. "Niye şu an küçük hanım? Sonrasında favori abin kim?"

 

Öykü, masum sayılan gülüşünü takınıp "Tabii ki genelde de sensin ama Ayaz ve Selim abim çok çok seviyorum. Kenan abiden azıcık tırsıyorum diğerini kim takar zaten." En küçük abisini saymamıştı. Bu hareketi Kutay'ı ve beni az da olsa güldürdü. Buraya neden geldiğimi hatırlayınca ayağa kalkıp suya adımlamaya başladım. Her adımımda su daha da derinleştiğinden suyun dışında kalan kısmım üşüyordu. Fazla düşünmeden bel hizamdaki denize daldım.

 

Soğuk su her hücreme işlerken tek yapabildiğim küfür etmekti. Yüzmeyi her ne kadar çok sevsem de soğuk suyu sevemiyordum. Açıldığımı anladığım an kulaç atmayı bıraktım. Geriye baktığımda tek gördüğüm Öykü ve Kutay'ın da denize atladıklarıydı. Saniyeler içinde Öykü dibimde belirdi.

 

Aşağıdan hızla gelmesi takdire şayan hareketti. "Eee Yakamoz? Biraz kendini anlat dün sana bütün ailemi CV yazar gibi anlattım." Normal şartlarda böyle diyenlere 'Yapmasaydın?'diyordum. Şu an içimden Öykü'yü terslemek hiç gelmiyordu. "Annem ve babam tekne kazasında öldüler. Uzun süredir babaannem ile dedemin yanında yaşıyorum. Buraya her yaz geldiğimiz için herkesi tanıyorum tabii onlar da beni tanıyor. Geçen gün, yani beni bulduğunuz zaman. Onlar bırakıp kaçmışlardı." Minik çaplı şok yaşadı. Yüzü dondu sanki buna ihtimal vermiyormuş gibiydi.

 

"Arkadaşın değiller miydi? Niye seni bıraktılar?" Kafamı iki yöne 'Hayır.' anlamında salladım. "Gerçek dostlarım gelmediğinden onlarla takılıyordum sonra çıkışa yürümeye karar verdiler. Canım sıkıldığından dolayı kabul ettim çünkü 3 ay boyunca buradayım. Bu 3 ay daha hızlı geçsin diye de arkadaş edinmek gerekiyor. Yolu yarıladığımız esnada astım krizine girdim sonrasında zaten annen fark etti falan." İlgiyle dinledi. Anlattıklarımın sonunda şaşkınlığa uğradı. "Hayır. Annem değildi seni fark eden çok yanlış biliyorsun. Abilerim aradı annemi durması için. Normal de annem doğurmadığı hiçbir çocuğa sevgi göstermez. O gün abim rica ettiğinden seninle ilgilendi." Söyledikleri kırmıştı. Yapay bir yardım görmüştüm yani? Yine bu dünyada ki kimsenin fark etmeyeceği kişilerden olacaktım abileri fark etmeseydi.

 

"Sen niye benimle konuşuyorsun ki?" Soruma Öykü değil de yanımıza doğru yüzen Kutay cevap verdi. "Dünden beri seni anlatıyor bizlere. Komik olan hakkında hiçbir şey bilmeden seni övmesiydi." Hayret etmiştim doğrusu çünkü tanımadığın birine sempati beslemek kolay olmazdı. Yani benim açımdan kolay değildi, ön yargılarım olurdu her zaman. Öykü, aklına muhteşem bir fikir gelmiş gibi heyecanla bana döndü.

 

"Öğle yemeğine bize gelir misin? Lütfen." Sondaki 'n' harfini uzatmıştı. Yapacak başka işlerim olmadığından kabul ettim. Sonuçta Gülhan sultan her öğün ot yediriyordu bu gün makarna veya pilav yersem midem bayram bile ilan edebilirdi.

Kutay, kız kardeşine çatık kaşlarıyla baktıkça yanlış giden olaylar olduğunu tahmin ediyordum.

 

"Öğlen görüşürüz o zaman! Saat 2 olduğu an burada ol bebek." Göz kırpıp kıyıya yüzmeye başladı. Abisi de arkasından gidiyordu. Saat 2 mi dedi o? Ben Gülhan sultanın verdiği görevleri daha yapmadım ki! Kulaç ata ata hızlıca denizden çıktım. Eve doğru yürürken çantama da dahil her yere su damlalarından izler bırakıyordum.

 

"Gülhan sultanım! Ben geldim." Bahçe kapısından ki yeşil hortumun ayağıma yapışmış yosunlara tuttum. Üst kattaki duşa doğru ilerlerken yolumu Gülhan babaannem kesti. "İş başına çubuk kraker, daha toplanması gereken üç leğenlik kayısı var." Ama Gülhan sultan üç leğen nedir ya biraz insaf! Başımla onaylayıp üst kata çıktım. Duşta şükür ki dedem yoktu. Kıyafetlerimi yanıma alıp kapıyı kilitledim. İki saat çıkmazdım ki ben duştan! Bu seferlik sadece saçlarımı iki kez şampuanlayıp mayomdan kurtuldum. Havluya sarınıp saçlarımı güzelce taradım. Üstüme iç çamaşırı, siyah crop ve altıma da kot şort giydikten sonra saçlarımı örmeye başladım. Saçlarımı balık sırtı modeli yapana kadar canım çıksa da sonuçtan memnundum.

 

Aşağı indiğimde dedemin "Bu gün nereye kaçıyorsun Yakamoz hanım?" söylemlerine yakalanmıştım. Yavaşça dedeme döndüm iyi bahaneler dün tükendiğinden bu gün gerçeklerin vaktiydi. "Yeni taşınan bir aile var onların kızı yemeğe davet etti arkadaşı yok hiç tek mi kalsın?" Minik ayrıntıyı atlamıştı tabii ki. Kızın beş abisi olduğu aşırı minnak ayrıntıydı. Dedem homurdansa da "İyi bari git kıza yoldaş ol,gezdir buraları." Çok gezilmelik yer yoktu da dedem öyle emrettiyse başım gözüm üstüne. Mutlulukla gülümseyip bahçeye indim. Toz,toprak demeden aralıksız dört saat kayısı toplamıştık. Gülhan sultanın yardımı olmasa ben bahçeden anca akşam çıkardım.

 

Üstümü temizleyerek kol çantama telefonumu, cüzdanımı, müzik çaları ve bir iki ıvır zıvırı attım. Deniz kıyısındaki büyük evin yeni sahipleriyle öğle yemeği yemek için artık hazırdım. Aklımın bir köşesine Öykü'nün telefon numarasını istemeyi not ederek bahçe kapısından çıktım.

Loading...
0%