@birdeliyazariz
|
Bölüm şarkısı: Hayat Bu İşte - MaNga
Yakamoz'dan
Uyku sersemi gözlerimi açtığımda yanımda ki ağırlık yoktu. Ayaz'ın nerede olduğunu bilmeden telefonuma uzandım. 07.19 sabah sabah nereye gitmişti ki? Grup mesajlarında Ayaz'la ilgili hiçbir yazı olmadığını görünce endişeyle yerimden kalktım.
Odasından onun kıyafetleri ile çıkmamın yanlış anlaşılma ihtimalini dahi düşünmeden, ilk gördüğüm çalışanlara Ayaz'ın yerini sordum. "Görmedik Yakamoz hanım." Başımı sallayarak mutfağa geçtim. Mutfakta Öykü ve Kutay sessizce menemen gömüyorlardı. Arkalarında ki enkaz korkunçtu. Yumurta kabukları bir tarafta; tavalar, malzemeler, çırpıcı da ayrı kaosun içindeydi.
"Abinizi gördünüz mü?" Sesimi duyduklarında kafalarını kaldırıp bana döndüler. Ağızları burunları menemen olmuş ellerindeki ekmeklerden yağ süzülüyordu. "Hiç görmedim. Seninle değil miydi?" Öykü de Kutay'ı destekledi. "Bende görmedim. Odada değilse Kenan abinin yanında olabilir." İkisini yemekleriyle bırakıp mutfaktan çıktım.
Dışarıdan gelen sesleri duyduğumda yönüm bahçe oldu. Soğuk esen rüzgara aldırmadan bahçeye çıktım. Neval hanım elinde büyük battaniyeyle bahçe kapısına ilerliyordu. "Neval hanım," diyerek peşine takıldım. "Ayaz'ı gördünüz mü?" Erken saatlerde ortadan kaybolması üstelik haber vermemesi beni endişelendiriyordu.
"Evet, abisiyle beraber deniz kıyısına indi sabah çok erken saatlerde. Battaniyeyi onlara götürüyordum. Esmeye başladı."
Elinden battaniyeyi kapıp yanından ilerledim. "Yardım edeyim. Hem nerede olduklarını gösterirseniz Ayaz'ın kaybolmadığına emin olurum." Garip endişemi görmezden gelerek yolu gösterdi. Deniz kıyısında Ayaz'la hep gittiğimiz burnun biraz daha gerisinde masa kurulmuştu. Kıyıya inmeden üst araba yolundan ilerledik. Yan yana rakı içen abi kardeşi görünce Neval hanıma döndüm.
"Rakı?" Onaylayarak merakımı giderdi. "En son Kenan'ın ailesi öldüğünde içmişlerdi. Dertlendiklerinde abi kardeş rakı içmeye çıkar böyle. Dert kimin bilmem ama büyük olduğu belli. Kolay kolay sarhoş olmak istemezler."
Beni onlara yaklaştığımız zaman yalnız bırakıp geri evin bahçesine doğru yürümeye başladı. "Battaniyeli Yakamoz hayali görüyorum abi. Rakı aç karnına çarptı sanırım." Ayaz, hafif çakır keyfi sesiyle beni işaret etti. "Hatta bize doğru geliyor."
Kenan abi beni görünce Ayaz'ın kafasına fiske attı. "Nişanlın gelmiş kereta. Hayal görmüyorsun." Elimdeki battaniyeyi ikisinin de bi' omuzuna gelecek şekilde üstlerine atıp Ayaz'ın yanındaki taşa oturdum. Kenan abi elindeki rakı bardağını havaya kaldırarak "Bana müsade,"dedi. "Sizin konuşacaklarınız var." Konuşacaklarımız mı var?
Ayaz, az önceki sarhoş havasından arınarak abisine baktı. Sözsüz anlaştılar galiba. Sessizce yanımızdan ayrılan Kenan abi ilerlerken Ayaz'a minik küfürler ediyordu.
"Konuşacaklarımız mı varmış?" Ney konuşacağız biri bana da söyleyebilir mi? Meraktan çatladım burada! Ayaz bana cevap vermek yerine rakı bardağının dibini gördü. Yenisini doldurmasına izin vermeden elini tuttum. "Kaçmak yerine konuya girebilir misin?" Ricamı kırmayarak gözlerini gözlerime sabitledi.
Tuttuğum elinin avuç içini havaya çevirdi. El ele duruyorduk. Ben oturduğumdan dolayı elimi dizlerine uzatmak zorunda kalmıştım. "Sana iki haberim var. Biri güzel biri de senin karar vereceğini derecede." Bayılırım kötü haber olmayan durumlara.
"Dinliyorum." Sakin sakin onu dinlemeye koyuldum. "İyi haber kına için burada durmamıza herkesi ikna etmiş annem. Kararsız kaldığım haber de tedavi süreciyle alakalı pek önemi değil." Kendi hakkında nasıl böyle konuşabilir? Önemli değil de ne demekti?
"Ayaz," diyerek söze nasıl gireceğimi tarttım. "Önemli. Senin hayatını ilgilendiren her şey benim için önemli. Niye, neden, ne ara bilmiyorum ama önem veriyorum." Yüzümüze çarpan serin havayı içime çektim. Yükler altında eziliyor gibiydim. Kendisine yüklendikçe benim de üzüldüğümü görmüyor mu?
Ayaz'dan
Dibimde oturmuş dalgaları seyreden Yakamoz'a baktım. Abim giderken gece konuştuğumuz konuyu vurgulayarak beni sıkıştırdığı için aklıma gelen ilk iki olayı Yakamoz'a açmıştım. Ona, nişan atmak istediğimi veya yetersiz hissettiğimi söyleyememiştim. Onun için yaptırdığım üniversitenin temelinin atıldığını mutlulukla anlatamadım. Yüzük aldığımı ama teklif edemeyecek kadar aciz durumda hissettiğimi söyleyemedim.
Karşımda bana önem verdiğini söylerken onu çekip öpememiştim. Sadece 'Bende.' demekle yetindim. Ne demekti bu? Bende? Bende seni seviyorum diyememek. Gece yanında yatarken nefes sesini duydukça mutlu oldum diyememek. Adamlık değildi yaptığım, korkaklıktı.
Söylesem ne olurdu sanki? "Ayaz?" İsmim Ayaz. O söyledikçe hissediliyor. Serinlik ve aydınlık. Dalgalar kıyıya vurdukça serin hava daha kuvvetli bir hal alıyor. "Üşürsün böyle. Gel battaniyeye." Kısa sürede beni çok kez şaşırttığı gibi bu sefer de kucağıma oturdu. İkimizi de sararak küçük koza haline getirdi. Hızlı davrandığından her şey film hissi veriyordu. Onunla her saniye yaşadığımı teyit ettirmek istememe sebep oluyordu.
"Böyle iyi." Göğsüme başını yasladığında ellerim belini sardı. Bakışları denizdeydi. Dakikalar ardından uyuduğunu sandığım bi' anda şarkı mırıldanmaya başlamıştı. Kısık sesle söylediği sözleri yarım yamalak anlıyordum.
"Kanatlanıp...dururken...duvar içinde...Yaşamak için...ararken Ölmek...bulursun." Sözlerin devamını sesli söylemeyi bıraktı. Arkamızdan gelen araba sesiyle kafamı asfalt yola çevirdim. "Abi!" Başımın belaları. Kutay,Selim ve tabii ki Öykü.
"Buradayız abicim." Kardeşlerimi her ne kadar çok sevsem de aniden çıkmaları yakın zamanlarda gözüme batmaya başlamıştı. Yakamoz, kucağımdan atlayarak-gercekten atlayarak- üstünü düzeltti. Sanki basıldık? Gülmemek için zor duruyordum.
"Kenan abim konuşmaları bitmiştir gidin alın dedi." Selim, aferin abicim siz böyle söz dinleyin. Zaten bu ailede tek sözü dinlenmeyen benim. Abi değil saksıyım ya ben. Kutay açık versin, Öykü baştan başımı yaksın. Selim her şeye atlasın. Biri de yanlışlıkla okul olayını ağzından kaçırıp beni delirtsin zaten! Bunu da yaparlarsa hepsini topa koyarım.
"Güzel haberi ben vereyim mi!" Kutay haber veriyorsa vaziyet alın demektir. Bela geliyorum diyor. Kaçamıyorum da! "Hep beraber evlilik hazırlıklarına, memlekete gidiyoruz!" Demiştim. Bela geliyor.
|
0% |