Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Fizik Tedavi

@birdeliyazariz

Bölüm şarkısı: Badem - Tam Otuzumdayım

 

Ayaz'dan

 

Yol boyunca babamdan yadigâr Yakamoz'a benden hatıra olan müzik çalarda Çözülüyorum Sana dinlemiştik.

Hastaneye vardığımızı belirten fren sesiyle gözlerimi araladım. Abim arabanın bagajindan tekerlekli sandalyeyi alıp benim bulunduğum sağ tarafın kapısını açtı.

 

Kendimi abime yük olurken bulunca midem bulandı,yeniden. Sürekli tekrarlanan kısır döngüdeydim. 3 yıl. Kocaman 3 yıl hiçbir halta yaramayan fizik tedavi şimdi mucizevi etki mi gösterecekti? Ne gerek var ki devam etmeye.

Her haftanın 4 gününden 1 saat buraya ayırmak saçmalık.

 

Abim önce tekerlekli sandalyeyi açtı ardından beni taşıyarak mahkum olduğum yere bıraktı. Arkamdan kapıyı kapatacaktı ki Yakamoz indi.

 

"Abi ben yardım ederim Ayaz'a, sen Neval hanımla randevu saatine bakabilir misin? Gözlük kullanmamakta az önce ısrar ediyordu da." Kenan abim dediğini dinleyip annemin yanına geçti.

 

Yakamoz,arkamdan beni iktirirken çenesi açılmış gibi konuşmaya başladı.

 

"Şimdi gireceğiz, tedavi bittiğinde de dondurma yemeğe gideceğiz? Bence muhteşem,sonuçta kendimizi ödüllendirmeliyiz. Yani ben pek yardım edemesem de ödüle hayır demem." Kendi kendine gülerek benimle beraber asansörlere ilerledi.

 

"Annem,abimle ardımızdan gelir. Saati kaçırmayalım. 3. kat sola dönersek doktorun odası sağımızda kalacak." Dondurma konusunda yorum yapmama sinir olarak sessiz şekilde beni taklit etti.

 

"Onnom,obemli ordemezdon giler. Soote koçermoyolem. 3. kot salo danirsik daktarin adose soğemezdo kolocok." Pepe'nin dedesi kız versiyonu şeklinde konuşması bitince kahkaha attım.

 

"Tamam,sana dondurma alacağız. Şimdi gidebilir miyiz?" Asansöre binip 3. kat düğmesine bastı.

 

"Çilekli falan istemem bana karamelli ve kestaneli almazsan valla şikayet ederim Kutay ile Selim'e tüm şakaları üzerinde uygularlar." Tehtite bak masum sandığım kızın içinden deccal çıktı. Kutay, Selim'i bulunca cozutuyordu!

 

"Sen evlenince evleri üstüne de istersin bu nasıl korkunç tehtit. Tamam kaç küllah istersen alırız dondurma,yeter ki kardeşlerimin çenesini benden uzak tut."

 

Şen gülüşü asansörde yankılandı.

2. katta duran asansöre binen olunca ikimiz de sus pus olduk.

 

3. katta asansörden çıkıp doktorun odasına doğru ilerlemeye başladık. Dondurma konusu kafama takılmıştı. Kim kestaneli dondurma denerdi ki?

 

"Ödül olarak dondurma istediğine emin misin?" Arkamdan çıt çıkmadı. Aniden tekerlekli sandalyenin hareketi durunca korkmadım dersem yalan olur.

 

"Neden? Nesi varmış dondurmanın? Yemeğelim mi? Aç mı kalalım?" Hayda!

Ne dondurma sevdasıdır arkadaş.

 

"Bir şey demedim say. Hayatımı seviyorum, yaşamakla derdim yok."

Hafif tırsmam sesime de yansımıştı.

 

"Korkma canım şaka yaptım. O kadar dondurma aşığı değilim." Derin derin nefesler almayı bırakabilirim,sonunda!

Sakince doktorun kapısına kadar ilerledik. Kapıyı çalmak yerine doktorun isimleri yazan ekranıyla bakışıyordum.

 

Kocaman harflerle Ayaz Gündoğdu yazmasalar da olurdu. Yakamoz,benim yerime kapıyı çaldı,içeriden ses beklemeden açarak beni de peşinden çekti.

 

"Merhabalar Ayaz, nasılsın?" Sanki bilmiyor da soruyor. Sinir yükü.

Bakışları Yakamoz'a döndü.

 

"Selamlar hanım kızım sen kimsin acaba? Kız arkadaşı mısın?" Sonrasında elindeki yüzüğü gördü.

"Karısı mısın?" Yakamoz'un yanaklarına kanın nasıl hücum ettiğini izlemek çok keyifliydi.

 

Elleri gerginlikle titrerken kısık sesi "Sözlüsüyüm." kelimesini edip içine kaçtı.

Doktorum şaşkın ifadesiyle bana baksa da soru sormak yerine yanıma geldi. Önce rutin kontrollerimi yapıp beni iki yönden yere sabitli demirlerin arasına bıraktı.

 

Ellerim neredeyse belimin üstüne gelen demirlere tutunarak havada kalmadı sağladı. Ayaklarım havada olan bedenime zıt şekilde yere sürtüyordu.

 

"His kaybı devam ediyor mu?" Bir taraftan doktorun sorularını yanıtlama çabam da durumu hiç kolaylaştırmadı.

 

"Evet." Kısa cevabım pek hoşuna gitmemişti. Odaya annem,abimle beraber girdiğinde bakışlarım yan yana duran üçlüye döndü.

 

Yakamoz, endişeli ve üzgün bakışlarla kolumdaki titremeyi izliyordu. Abim alıştığı durumu yine görünce cam kenarına geçti. Nefes almak artık ailemize zor geliyordu.

Annem sanki ilk defa yaşadığım şeylerin içindeyim de üzülüyorum sandığından sırtıma iki kez vurarak yanağımı öptü.

 

Kollarıma daha fazla yüklenemeyeceğimi,ayaklarımın işlevinin dönmediğini anlamam uzun sürmemişti. Saniyeleri devirdiğim an kendimi tekerlekli sandalyeye bıraktım.

 

"Hiç acı hissettin mi ayağında?" Gözlerindeki bakış garipti. Doktorun sorusunu cevaplamak sandığımdan uzun sürdü.

 

"Hissetmedi." Başını salladı.

 

"Ama ayağının üstünde durabildin? Ellerine bundan sonra çok yüklenmeyeceğiz. Bazı değişikliklerle devam ediyoruz. Aynı günler geliyorsun."

Annem benim yerime doktorla umut zırvalıklı konuşmalara girdiğinde kafamı geriye atmış şekilde soluklanıyordum.

 

Titreyen ellerimin ağrısı dinmese de parmaklarımı aç kapa yaparak çıtlattığımda rahatlama hissi bileklerime kadar yayıldı.

 

"Mutluluklar çocuklar." Doktorun son sözlerini de duyduktan hemen sonra hastaneyi terk ettik. Yakamoz, asansörde ki konuşkan halini kaybetmişti.

 

"Pişt dondurma ödülümüz ne oldu? Ben şirinlerli yanına da bademli istiyorum." Neşesiz gülüşüyle "Olur,"dedi. "Alırız şehirden. Kardeşlerin için de kaba ekletir eve de götürürsün."

 

"O zaman sağ çekiyorum?" Abimin sorusuyla annem onayı verdi.

"Üstüne su içmezseniz bacaklarınızı kırarım tek tek."

Gülhan hanımın deme potansiyeli olan şeyleri annemin söylemesi şaşkınlığa uğrattı.

 

"Neval hanım, oğullarınız bir de Öykü çocuk değiller. Tamam Öykü çocuğa yakın yetişkin de boş verelim bunu. Üstüne su içmek nedir? Babaannemle fazla vakit geçiriyor olabilir misiniz?"

 

Yakamoz çok haklıydı. Ben dondurma üstüne su içmeyi 7 yaşında bıraktığımı hatırlıyorum.

Annem,Gülhan hanımın savunmaya geçti.

 

"Babaannen benim de dünürüm vakit geçirmek hakkım kızım. Hem haklı kadın hasta olmamalısınız buraların havası hızlı değişiyor."

Nefessiz savunmasını ayakta alkışlardım. Tabii kalkabilirsem.

 

Abim arabayı üstünde büyük harflerle 40 YILLIK GELENEKSEL DONDURMA yazan köy konseptli yerin önünde durdurdu.

 

"Alıp geliyorum dondurmayı. Kim neyli ister?" Beni zaten tanıdığından cevap vermedim. Annemin her saniye ikizler burcundan dolayı karar değiştirdiğini biliyordu o yüzden ondan da cevap beklemedi.

 

Yakamoz,heyecanla "Kestane! Ha yanına da karemel, lütfen." Sonuna eklediği lütfen kalbime dokundu. Küçük çocuklar gibi dondurmaya seviniyordu.

 

Annem,abimle beraber indi. Kararını son seniyeye kadar vermeyeceğinden adım kadar emindim.

 

"Sen neden söylemedin?" Sorgulayıcı bakışları benim üstümdeydi.

"Abim ne sevdiğimi biliyor." Müzik çaları çıkarıp iki şarkı atladı. Kulaklığın birini kulağına taktıktan sonra diğerini bana uzatmıştı.

 

"Bende biliyorum. Çok marifet değil basit senin isteklerin. Şirinler ve şey,"dedi. "Şey işte cevizli." Söylediği saçma çereze alerjim vardı.

 

"Badem. Çok önemli değil." Göz kırparak kulaklığın tekini kulağıma geçirdim. Kulaklıktan Badem grubunun Tam Otuzumdayım şarkısı çalıyordu.

 

"Hatırlıyorum." Gülerek arkasına yaslandı. Şarkı değil grubu açma sebebi şoka uğrattı. Bu şarkının kayıtlı olduğunu unutmuştum. Otuz yaşıma geldiğimde dinlerim diyordum.

 

"Alın bakalım dondurmalarınız." Dönüş yolunda ön koltuğa geçen annem arkaya doğru ikimize de dondurmaları uzattı.

 

Kestaneli olanı Yakamoz'a verdikten sonra mavili,beyazlı dondurmayı da bana bırakarak önüne döndü.

 

Kulaklığıktan çalan şarkı, yediğim dondurma ve esen rüzgarın bana getirdiği kokuyla kafamı koltuğa yasladım. Hayatındaki huzuru göster deselerdi bu anı çerçeveletip kokusunu,tadını kısacası hissini onlara gösterirdim.

 

 

SELAMMMM

(Size bir sır vereyim kdmxmdms rüzgarın estiği camın yanında Yakamoz oturuyor)

Loading...
0%