Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Gün Bu Gündür

@birdeliyazariz

Bölüm şarkısı: Kolpa-

Gurur Benim Neyime?

 

Yakamoz'dan

 

"Sina ne ayak?" Kutay,zor yerden sormayaydı iyiydi. Selim de abisini destekledi. "Cidden bu lavuk seni Ayaz'ın yanındayken neden çok sahiplendi."

Derin bkr nefes alarak konuyu en baştan anlatmaya başladım.

 

"Biz daha orta sona giden veletlerken Sina'ya çıkma teklifi etmiştim. O zamanlar kabul etmediğinden günlerce ağlamış hatta evdeki kapı çerçeveyi indirecek kadar yaygara çıkarmıştım." Selim, hayret eden bakışlarla dinliyordu.

Kutay pek tepkisini yansıtmasa da merak duygusu harelerinden belli oluyordu.

 

"O yıl öylece kapandı yaz sezonu. Lise bir bitince yeniden geldik yazlığa. İkimiz de daha iyi kavramıştık bazı şeyleri. O, benim yokluğumu sevmediğini falan zırvaladı. Ben de hala onu sevdiğimi."

 

İkisi de mide bulantısı çekiyor gibi yüzünü buruşturdu. Cidden feci ergenlik dönemlerimizdeydik.

"Sonra şans vermek istediğini söyledi. Ben lise son olunca da ayrıldık. Üniversite okumaya gittiğini söylemişti meğersem sevgilisinin yanına, Trabzon'a gitmiş."

 

Çitledikleri çiğdemleri püskürttüler.

"Öhö öhö." Boğazında çiğdem kalmış olmalı ki Kutay göğsüne vuruyordu. Selim,abisinin ensesine iki kere patlatıp "Turp gibisin maşallah,"dedi. "Bizi bile görmesin sen."

 

Kutay parmaklarını oturdukları zemine vurdu. "Tövbe de eşşoleşşek." Abi kardeş atışmaya girdiğinde telefonum çaldı.

 

Arayan Gülhan sultan olunca açmamak ölüm cezasıdır düşüncesiyle telefonu açtım.

"Efendim sultanım." Babaannemin nefes nefese sesini işittim.

"Çubuk kraker guzum hemen eve gel. Üstünü başını değiştir de Neval hanımlara gideceğiz." Telefonu yüzüme kapattı.

 

"Kimmiş arayan?" Selim,abisiyle uğramayı kesip telefonuma baktı.

"Size geliyormuşuz. Hadi hayırlısı." Bizi yeniden çardağa dizip bu sefer elimize bir de örgü verirler tam olur. Yoksa içimiz şişti otura otura.

 

"Biz eve geçelim de hazırlıkları izleyelim." Kutay,yardım edelim demek yerine izleyelim mi demişti? Zenginlik adamların kanında vardı.

 

Yanlarından ayrılıp eve giden taşlı yola saptım. Önüme çıkan Kumru ve yavrularını sevmek için duraksadım.

Yere eğilip elimi kafalarına sürterken arkamdan Bensu'nun sesi yükseldi.

 

"Kumru,gel kızım." Elinde tuttuğu tavuk artıklarını Kumru'ya gösteriyordu.

Bana seslenmeden önce Kumru'yu çağırması üzdü. Ben de insanım sonuçta.

 

Selam vermek yerine sol yapıp yoluma devam ettim. Üstünde mayolarla deniz kenarına inen Toprak,Duru ve Ece üçlüsünü gördüm. Öykü'nün Ece'ye söyledikleri yüzünden kafamda bol kaşarlı tost canlanmıştı.

 

Eve vardığımda bahçe kapısından geçip yeşil hortumu aldım. Tazikli suyla kuma bulanmış terliklerimi yıkandıktan sonra merdivenleri çıkıp ön balkona geçtim.

"Selam gençlik. Ne zaman gidiyoruz?" Babaannem başına bağladığı tülbenti gösterdi.

 

"Saçım kuruyana kadar sana müddet. Hadi git hazırlan." Emri duyduğum an uygun adım evin içine geçtim. Odada duran yazlık elbiselere göz attım. Çoğu gece kulübü ya da sahil havası verdiğinden bileğimde biten yırtmaçlı ip askılı siyah elbiseyi giydim.

 

Üstüme yapışıyor olsa da yırtmacı sayesinde boğuluyor hissinden kurtulmuştum.

"Ben hazırım!" Telefonumu,müzik çalar ve kulaklığı minik kol çantama atıp evden çıktım. Babaannem üstüne yarım kollu hardal ve sarı renkleri arasında üfül üfül bir kıyafet üstüne hırka almıştı. Alıntı klasik nene şortu diye tabir ettiğim,dizinin biraz altında biten kahverengi ve morların karışık olduğu şortu vardı.

 

Renk uyumu olmayan muhteşem kombinini yorumsuz bıraktım. Dedem yarım kollu mavi gömlek ve kahverengi pantolon giymişti. Bu sıcakta pantolonu niye giydiğini sormalı mıydım?

 

Evden hep beraber sessizce çıktık. Dedem bahçe kapısını sanki yıllarca dönmemek üzere gidiyoruz gibi kilitledi.

"Orada ne söylersek hıhı de geç güzel torunum." Peki Veysel dedem. Sonuçta verdiğim sözden dönmeye pek istekli değilim.

 

Gündoğdu ailesinin evi gün içinde hep gördüğüm bir yer olmaya başladı.

Hayır yani ben görmek zorunda mıyım koskoca evi? Villa sayılıyor mudur ki burası. Aman canım banane.

 

"Hoş geldiniz." Neval hanım bahçe mobilyalarının yanında, ayakta dikiliyordu. Koltuklarda sadece üç kişi vardı. Kutay,Ayaz ve Atlas. Düz duvar getirmeleri Atlas'ın orada olmasından daha mantıklıydı.

 

Çocuk soğuk sudan daha soğuk konuşup sinir ederdi insanı. Kenan abi en azından yaşının olgunluğunu yansıtıyordu. Atlas ise sadece abisini taklit ediyordu. Babaannem koluma girip beni de beraberinde yanlarına sürükledi.

 

Bu sefer çardakta kimse yoktu. Gözlerim çaresizce kurtarıcı vasfında birini arıyordu. Ayaz'ın sıcak bakışlarıyla kesiştiğinde korkum hafifledi.

Gülümseyerek yanındaki boş yere oturdum. Şu an karşımda Neval hanım,solumda Kutay ve sağ tarafımda da Ayaz vardı.

 

Babaannem,Atlas ile dedem de çapraz kısımlarda kalıyordu. Merhabalaşma faslından sonra Neval hanım "Söz için bu akşam uygun mudur sizlere?" diye sordu. Bu gün mü?

 

Babaannem mutlu olmuştu. Tabii olur dünürü dünden razı duruyor her şeye.

Aklım almıyor bir insan neden mantık evliliğini hızla kabul eder ki? Bakışlarım yanımdaki Ayaz'a döndü.

 

"Annen niye çok sıcak bakıyor bu evliliğe?" Sorumu duysa da saniyeler boyunca cevap vermedi. Ellerini dizlerine götürüp sıktığını görünce sağ elimi sol eline kapattım.

 

"Tamam. Anlamam gerekeni anladım. Sormadım say, özür dilerim." Tabii ki de oğlunun evlenememe ihtimali yüzündendi. Ayaz,tekrar yürüyemezse aşiret ailesi olduklarından laf söz olur korkusu olmalıydı.

 

"Sorun değil sadece seni de bu durumda bıraktığım için kötü hissediyorum. İstemezsem babaannenle konuşabiliriz ailem ikna eder onları." Aslında muhteşem olabilirdi fakat Ayaz gözlerinde gördüğüm ifade lütfen dememi engelliyor.

 

Başımı iki yana salladım. "Üstesinden gelemeyeceğim durum yok. Bundan da kurtulabilirdim. Sadece avukatlar yardımıyla yine kurtulabilirim. Şu an yaşanan her şey olması gereken şekilde." Cümlem kendi içinde yarım kalmıştı.

Olması gereken şekilde değil demeliydim belki de.

 

Yaşım evlilik için küçük mü? Kesinlikle küçük. Ayaz,bana kendini anlattıkça destek olma fikri zihnimi kaplıyor mu? Bu da kesinlikle evet. Ben de Ayaz'a yardım edeceğim. Psikolojik destek bu gibi durumlarda işe yarar.

 

Ayaz, yürümeye başladığı gün hayatından çıkabilirim ya da söz verdiği gibi okula döndürürse mesleğimi elime alıp başka yerlerde icra etmeye gidebilirim.

 

"Neler olması gereken şekilde?" Gözleri hala tuttuğum elini işaret ediyordu. Kafamdaki düşüncelere dalınca elini sıktığımı fark etmemiştim.

Yüzünden huzurlu bi' gülüş vardı.

 

Az önce deniz kıyısında beraber dalgaları izlediğim Ayaz ve şu an elini sıktığım kişi aynı mıydı? Yoksa bakışlarındaki müzip ifade sabah da var mıydı?

 

Elimi hızla geri çekip gözlerimi kaçırdım.

Ayaz'ın başını kulağıma eğildi.

"Kaçırdın gözlerini bıraktın ellerini." Kolpa grubunun Gurur Benim Neyime? şarkısındaki sözlerindendi.

 

Ani cesaret patlaması mı yaşıyordu? Yoksa az önceki dizlerine bakışını unutturmaya mı çalışıyordu? Ayaz'ın dengesiz tavırları aklımı bulandırdı.

 

"O zaman bize müsade,akşam görüşürüz." Dedemlerin ani kalkışına ayak uydurarak bende yanlarına geçtim. "Görüşmek üzere." Genel prosedür gibi tekrarlanan sözleri sıralayarak Gündoğdu evinden ayrıldık.

 

"Oğlanın sana bakışı gördüm. Pek de yakıştı yanına." Babaannemin kolumu dürten dirseğiyle adımlarımı hızlandırdım.

Utançtan yerin dibine girmezsem iyiydi.

Loading...
0%