Yeni Üyelik
24.
Bölüm

İtiraflar ve Hisler

@birdeliyazariz

Bölüm şarkısı: Düşün ki - Ege Yağız

Yakamoz'dan

Tekerlekli sandalyeyi sürmeyi durdurup Ayaz'ın önüne geçtim. Taşlık zemine kendimi bırakarak kafamı kaldırdım. "Kimse yıkılmayacak. İyi ya da kötü haber fark etmez hepimiz yanındayız umudumuz devam ediyor."

 

Bakışlarına çöken karamsarlık dağıldı. Kafasını geri atarak gökyüzüne odaklandı. "Yıldızlar, sözlerinin yanında sönük kaldı." Boynunda asılı duran âdem elmasına takılı kalmış gözlerim sözlerini duyunca yüzüne çevrildi.

Yanlış duyup duymadığımı teyit etmek isteyerek sözlerini tekrarladım.

"Yanında sönük kaldı mı?" Elimin tersini ellerine koyup ateşini kontrol ettim. Normaldi. İçki de içtiğini hiç görmemiştim.

"Hmhm." Gökyüzünü izlediği için boğuk çıkan sesi dumara uğrattı. Etrafa kaçamak bakışlar atarak kurtuluş yolu arıyordum. Burası fazla mı sıcaktı? Önümüzde kocaman deniz etrafımız açık alan değilmiş gibi!

 

"Benim yerimde kim olsa moral konuşması falan yapar sanırım. Değil mi" Sorumu es geçerek telefonuna gelen bildirim sesiyle mesajlarına baktı. "Huriye diye komşusu ölmüş anneannemin. Geri dönüyorlarmış."

 

Kurtuluş! Hiç bu kadar hızlı olmamıştı, şükür. Yani başımız sağ olsun. "Başınız sağ olsun." Kafa sallamakla yetindi. "Yakamoz," dedi. Ciddi bir konuşma geliyor kaç kızım, kaçacak isen şimdi kaç!

"Efendim?" Huzursuz nefes alışverişlerinin ardından gözlerime odaklandı.

"Nişan ve sonrasındaki tüm yaşanacaklar yani," Tekrar gökyüzüne bakmaya başladığında stresten bayılmak üzereydim.

"Off! Hiç hoşuma gitmedi duygular. Boş ver." Kendi kendine küfür ederek yerdeki taşlara uzandı. Tekerlekli sandalye devrilecek gibi olunca kolunu tutup sol elime taş doldurdum.

"Al bunları." Avcumdaki taşları ona uzattığım an hareleri titredi. "Teşekkürler. Taş alamayacak biriyken söylemeyi düşündüklerime tüküreyim." Sonlara doğru kısılan sesinden ne dediğini pek anlamamıştım.

"Ayaz. Sana sarılsam garip mi olur?" Nereden çıkmıştı şimdi durup dururken sarılma isteği! Dilimin kemiği yok ki sussun.

Taşları yere atıp kollarını açtığında boynumdan düşmek üzere olan şalı elime aldım. Yan şekilde dizlerine oturup kollarımı boynuna doladım.

 

Bir gecede çok fazla garip olay yaşamıştık. Yorucuydu. Yıpranmıştım. İki üç haftada sanki 30 yaşına gelmiştim. Sorumluluklarım katlandığından değildi yıpranmam. Kimseye yardım edememektendi. Kendime bile.

Yakında eşim olacağını bilsem de Ayaz'a yakın durmak utançtan ölmeme sebep olmak üzereydi. Kalp çarpıtısından az sonra bayılacaktım. Kollarını etrafıma doladı. Başı boynuma düştüğünde nefesimi tutuyordum. “Sakin. Şimdi nefesini ver. Çünkü omuzların çökmüş şekilde görmek ve elimden hiçbir şey gelmemesi beni bitiriyor.” Denizden gelen tuzlu koyuya karışmış parfümü nefes alıp verdiğim an yüzüme çarptı.

 

Ayaz, dünyada sanki sadece ikimiz kalmışız da normal olanda buymuş gibi rahattı. Sarılırken, konuşurken, baktığı her saniye. Benim dünyam dedemler dışında kimseyi içermiyor diye yabancılık çekiyordum? Ya da onun dünyasında doğaldı davranışları. Yanında kendim olmaktan korkmamayı seviyordum.

 

“Korkuyorum.” Sarılı durduğumuz saçma anda öylesine bir itiraf. “Kapılmaktan. Yaşadıklarımın rüya olmasından çok korkuyorum.” Seni kaybetmekten. Tekrar hatalar yapmaktan. Yazın bitmesinden, kışın çetin geçmesinden. “Benimle mi?” Gülerek kafamı iki yana salladım. “Hepinizle yaşadığım tatlı anıların rüya olma ihtimali canımı yakıyor.” Gözlerine bakarak gülümsediğim saniyelerde tek yaptığı beni izlemekti.

 

“Müsaaden var mı?” Sağ eli yüzümü avuçları arasına aldığında tereddüt etmedim. O, beni öperken düşünmedim. Dudakları yüzümde gezinirken dalgaları dinledim.

Telefonu çaldığında geri çekilerek arayanı sesli okudu. “Selim? Kardeşim bizi izliyor sanırım.” Aramayı cevapladı. “Efendim abisinin milli terörü.” Karşıdan bağıran Selim’in sesi duyuluyordu. “ABİİİİ! NERDESİN?” Selim göremesede sanki basıldığımız hissinden Ayaz'ın kucağından kalktım.

"Cehennemdeyim Selim! Oldu mu abicim?" Hafif sinirine gülmeden edemedim. Kardeşlerinin onu merak etmesi gözüm fazla sevimli görünüyordu.

"Kapa abicim kapa." Telefonu Selim'in yüzüne kapadı. "Annemler merak etmiş de." Açıklamasını kısa kesip telefonuna döndü. "Eve gidelim mi?" Arkasına doğru ilerleyerek tekerlekli sandalyenin kollarını tuttum.

"Olur. Yakamoz, teşekkürler." Yorgunluğumuzu birbirimize açtığımız için mi? O yüzden ise benden de sana teşekkürler Ayaz. İçimden ettiğim teşekkürleri duymasan da teşekkürler.

Telefonundan müzik açıp sesi fulledi. Ben arkasından onu ilerletirken müziğe eşlik ediyorduk. Ege Yağız'ın Düşün ki klibinin sesi deniz kıyısına dalga dalga yayılıyordu.

"Düşün ki beni ben var olayım

Isıt beni ben bahar olayım

Yapraklarımı dök ki ben sonbahar olayım

Özle beni ben yâr olayım."

Eve yaklaştığımızda sesini kıstı. Son dakikaya kadar şarkı söyleyerek devam ettik. İkimizin de konuşmaması yaşadıklarımızın olmadığı anlamına gelmediğinden çardak tarafına geçtiğimizde Ayaz'a bakmamak için çabalamaya başlamıştım.

"Siz suçlu musunuz? Neden yüzümüze bakmıyorsunun? Ya da geldiğiniz andan beri sessizsiniz?" Kutay'ın ard arda gelen sorularına pas hakkımı kullanabiliyor muydum?

"Yatmıyor muyuz geç oldu." Öylesine ortaya attığım lafla Öykü'nün desteğini aldım. "Evet çok uykum geldi!" İsyan ederek yerinden kalktı. Elinde tuttuğu telefonumu uzattı. "Abimler sesi düzeltti." Onu unutalı çok olmuştu.

"Uyku bahanesiyle kaçma planı? Hah! Kesin haltlar yenmiş!" Kutay, yan tarafında oturan Ayaz'ın "Abicim," dediğini duyduğu an yerinden kalktı. "Çok geç oldu uyumamız lazım daha uyuyup büyüyüp bahçelerde falan yürüyeceğim." Adam U dönüşünün kralını yazdı. Maşallah abi korkusuna.

Bende Öykü'nün peşine takıldım. Öykü arkasına dönüp beni durdurana kadar çardaktan uzaklaşmıştık. "Işık açık uyuyorum. Misafir odaları da dolu. Baya üzüldüm tüh tüh abimle kalman gerekecek vah vah." Çüş! Aile içi komplosuna bak sen!

Arkadaşım bildim bağrıma bastım kız meğerse herkesin dostu çıktı. Durumun yadırganacak yanı yoktu. Sonuçta nişanlı değil miydik? Zaten kendi evim iki adım ötede istesem çıkar giderdim.

Bizim ardımızdan tüm hepsi kalkmış odalarının yolunu tutuyordu. Öykü, arkamızdan gelen Ayaz'a bağırdı. "Yakamoz ışıkta uyuyamazmış öyle dedi seninle kalabilir mi abi?" Işıkta uyuyamamak mı? Ne zaman uydurdu bunu!

"Sorun değil." Omuz silkerek eve geçti. Odasının yönünü pek bilmediğimden Ayaz durana kadar onu takip ettim. Odasının içine geçtiğimiz an beklediğimin aksine lacivert duvarlarla karşılaştım.

Normalde gri duvarlar soluk dolaplar beklerken canlı mercan renklerinde dolap kapakları, lacivert duvarlar beni karşıladı.

"İlgini çekmişe benziyor?" Renklerin çarpıcılığı muhteşemdi. Odanın sol tarafında geniş yatağın iki yanına komodin konulmuştu.

"Ayaz, açık söylüyorum ben lacivert değil de senden gri beklerdim." Kahkahası odasında yankılanırken dolabına doğru geçti.

"Neden? Nötr diye mi?" Kesinlikle. İyilik ile kötülüğü aynı anda barındırıyor diye. Lacivert ondan beklediğim renkler arasında ilk beşe anca girerdi. İlk üç kesinlikle gri, siyah, beyazdı.

"Hakkımda bilmediğin tonla şey var." Dolabının yanında boş aralıktan görünen müzik ekipmanları Ayaz'ın gençliğinden kalmış olmalıydı.

"Fazlasıyla zamanımız var galiba." Elimdeki yüzüğü havaya kaldırarak salladım. Dolabından iki t-shirt iki eşofman çıkarıp gri olanları bana attı.

"Aradığın renkler bunlar mıydı?" Üstünde enjoy life yazan üstü inceleyerek ona göz devirdim. İkisini de giyebilmek adına lavaboyu ararken Ayaz arkamdaki kapıyı işaret etti.

Üstümü değiştirdiğim sürede onun da abisini çağırıp yardım aldığını duymuştum. Bana en az iki beden büyük üstü tek kolu açık durmuştu. Eşofman zaten içinde kaybolmam adına idealdi.

Çıkıp katlandığım kendi kıyafetlerimi yatacağım kısmın komidinine bıraktım. Yatağın sağ tarafında telefon bakarak uzanan Ayaz geldiğim an telefonu kapatıp yanına koydu.

"Senin gardıropu benim kıyafetlerimden düzenleyelim. Kesinlikle muhteşem görünüyorsun." Dalga geçtiğini sansam da gayet ciddiydi. Açıkta kalan kolumu örtmeye çalıştığım saniyelerin ardından yanına uzandım.

"Crop denemek istersen bende de bol bol var. Bilmem anlatabildim mi?" Küçük tatlı tehtitimin ardından ağzına gizli fermuar çekerek yanındaki düğmeden ışıkları kapadı.

Uykuya dalmam zor olmadığından gözlerimi kapayarak başımı yastığa gömdüm. Belime sarılan kolu görmezden geldiğim dakikaların galibi Ayaz olmuştu. Kollarının arasında daldığım ilk uyku bu gün olmuştu.

 

(Selam minik bir açıklama bölüm çok istendiği için yazdım normalde bölüm yazmiyorum okulum ve wattpad kapatılma durumları sonrası bırakmıştım yazmayı yani bölümler geç geliyor çünkü hazırda bölüm yok)

 

 

 

 

Loading...
0%