@birdeliyazariz
|
Bölüm şarkısı: Çözülüyoum Sana - İkiye On Kala
Ayaz'dan
Günler önce fizik tedavi çıkışı gittiğimiz psikologuma göre bana iyi gelecek şey deniz,kum,güneş gibi -gereksiz romantize edilmiş- yazlık havasıymış. Şu an müzik çalarımdan çalan şarkı bile kulağa fazla mıç mıç geliyordu. Yol boyunca kardeşlerimin saçma sapan espirilerle beni güldürmesini çekmek yetmemiş gibi deniz yoluna girdiğimizde anılarım su üstüne çıkmıştı.
24.06.2021 Ayaz'dan
Her yaz yaptığımız atlama yarışı bu yaz da tam hızıyla devam ediyordu. İskelenin en yüksek yerine kadar koşup sonrasında takla atıyor,kendimizi soğuk suya bırakıyorduk. İskelenin çevresinde bizleri izleyen kızlar Atlas ve Selim için bulunmaz nimet konumundaydı. Atlama sırası tekrar bana geldiğinde o ikiliye yeni taktikler göstermeyi amaçlıyordum. Suya aşırı sert giriş yaptığımda yanlış giden bir şeyler olduğunu anlamıştım. Dizlerim zemindeki taşlara çakılmıştı. Vücudumda ki her kas zonkluyordu. Eşsiz bi' acı bedenime yayıldı. Gözlerimi saniyelik kapamam ile hastanede açmam arasında onlara göre saatler bana göre saniyeler vardı. Doktor odaya girdi. Kontrollerimi yaparken fazla sigara veya alkol kullanıp kullanmadığımı sordu. "Günde en fazla iki sigara içiyorum. Alkol de haftada bir kez bazen ikiye çıkıyor." Başını sallayarak önünde tuttuğu kağıda notlar aldı.
Dizimin dibine oturduğunda odadaki tüm kardeşlerim ağlamaya başlamıştı. Nedenini anlamak için bakışlarımı bacaklarıma çevirdim. Doktor sol bacağıma baskı uyguluyordu. Hissetmedim. Sağ bacağıma geçti. Onu da hissetmedim. Annem elimden tuttup geçeceğini söylediğinde tek bildiğim imkansız olduğuydu. Umudum kalmamıştı şimdiden.
Günümüz Ayaz'dan
Yola odaklı bakışlarım üç metre ötemizde yerde duran kızı buldu. "Ben mi halüsinasyon görüyorum yoksa orada biri mi var?" Yanımdaki Selim'i dürtüp yoldaki kızı gösterdim. "Yok abi gerçekten biri var." Durumunun ne olduğunu bilmediğimiz için panikledim. "Annemi arasanıza o önde dursun." Atlas lafımı ikiletmeden annemi çaldırdı. Saniyeler içinde açılan telefonu Atlas'ın elinden kaptım. "Anne,yolda durabilir misiniz? Yaralı olabilecek biri var ve bu ormanda bizim dışımızda araç yok. Normalde de zor geçer." Annem pek sorgulamadan aracı durdurdu. Sonrasında telefonu yüzüme kapattı. İnsan oğluna 'Tamam.' falan der. Arabadan inip kızın yanına gittiğini gördüğümde rahat bi' nefes verdim. Ön yolcu koltuğunda oturan Kutay "Annem tanımadığı birine aşırı sakin yaklaşıyor. Kıyamet mi koptu?" Emin değilim ama kopacak gibi Kuray. İnşallah kıyametin ortasında kalmayız çünkü şu an tek derdim fizik tedavi.
Annem kızı kendi arabasına alınca tekrar arabalar hareketlendi. "Kız bizim eve mi geliyor kafam karıştı?" Atlasın mal olduğundan kimse bahsetmediyse gönül rahatlığıyla kardeşime mal diyebilirim. "Evine bırakırlar." Kenan abimin sesi Atlas'a yetti. Yeni aldıkları yazlığa varana kadar arabada radyoda çalan müzik dışında ses olmadı.
"Gel vazgeçelim hiç zorlamadan Sen aklı selim, ben yorgun adam Bir yer bulalım, dünyadan uzak Bir yer bulalım, dünyadan uzak."
Müzik sanki imkansızlıklara gebeydi. Yazlık köy gibi olan alanın sağ ve sola ayrılan yollarından sağa saptık. İlerledikçe peşimizden köpekler havlamaya başladı. Bizden önce hizmetlilerle eve giden Şanslı'nın kimlerle arkadaş olduğunu merak ediyordum. Ya da kimleri yemek olarak seçip peşlerinde koştuğunu. Dev bahçenin önünde duran araçla kardeşlerim arabadan indi. Abim bagajdan tekerlekli sandalyeyi çıkarıp benim oturduğum yerin kapısına geldi. "Teşekkürler abi." Kollarımla zor da olsa sandalyeye geçtim. "Sayende kol kası yapıyoruz kardeşim lafı olmaz." İkimiz de buruk gülüşler eşliğinde yeni yazlığımıza giriş yaptık. İnsanlara yük olduğum için her saniye daha fazla çalışıp hemen ayağa kalkmak istiyordum.
Ev kocamandı,bahçesinde çardak, ağaçlar ve eve doğru uzanan karolar vardı. Normalde de büyük evlerde yaşamıştık fakat bu en büyüğü olabilirdi. Eve yerleşme süreci boyunca arka bahçede bağlı olan Şanslı ile oynadım. Sonrasında akşam yemeği için kurulan masadaki muhabbetlerin dinleyicisi olmuştum.
"Kız çok güzeldi, aşırı çekingen ama asi tavırlarla tam benim kafa arkadaş buldum kendime." Öykü,saatlerdir arabaya aldığı kızı anlatıyordu. Kutay en son dayanamayıp "Bu kız hakkında ne biliyorsun Öykü?" sormasa ben soracaktım. Öykü iki mırın kırın ettikten sonra "Sadece adını,soyadını biliyorum Kutiş." diye bizleri şoka uğrattı. O kadar övmüştü ki kızla tüm hayat hikayelerini konuştular sanmıştım. "Neymiş adı?" Selim'in konuya dahil oluşuyla Öykü öne eğildi. Sanki çok önemli devlet sırlarını bize veriyor gibi davranması Kenan abi ve Selim'i güldürdü. "Yakamoz Hartak. Benimle yaşıttı sanırım o kısmı pek dinlemedim ben sizi övmekle meşguldüm." Bizi övdüğüne zaten emindik.
Yemeklerimizi bitirip herkes farklı yöne dağıldığında kulağımda müzik çalarla tekerlekli sandalyemi bahçeye ilerletiyordum. Evin kapısından çıkıldığı an zaten deniz kıyısına inmiş oluyorduk. O yüzden deniz havasını bahçenin her yerinden net şekilde içime çekebiliyordum. Deniz kıyısında gözüme ilişen karartıyı görmek için bahçe kapısına daha da yaklaştım. Öykü'nün anlattığı güçlü,asi kız şu an hüngür hüngür ağlıyordu. Uzaktan bakanlar ağladığını anlamazdı ama yüzüne vuran ay ışığında göz yaşları parlıyordu. Çardakta oturan Kenan abimi görünce elimdeki müzik çalara minik bi' bakış attım.
Yanına doğru tekerlekli sandalyeyle gitmem zaman aldığından fısıltı şeklinde abime seslendim. "Kenan abi. Pişt abi!" Çardakta çıkıp yanıma geldi. "Efendim Ayaz? Bir şeye mi ihtiyacın var?" Yine yüzüme vurduğu gerçekle kafamı iki yana salladım. "Senden istediğim ufacık iyilik karşılığında da Şanslı iki hafta senden uzak durur." Köpeğim aileme bile saldırdığından bu teklif bulunmaz nimetti. "Olur da ne iyiliği?" Elimdeki müzik çaları ve kulaklığımı çıkarıp ona verdim. "Bunları sessizce deniz kıyısında ağlayan kızın yanına bırakır mısın lütfen." Genelde sorgulamazdı tabii saçma isteklerim olmadığı içinde olabilir. Bu isteğimiyse kaş göz yaparak sorguladı. "Babamdan sana kalan müzik çaları tanımadığın o kıza vermemi mi istiyorsun?" Başımı salladım. "Tam olarka bunu istiyorum."
Yanımdan uzaklaşarak bahçe kapısından çıktı. Dakikalar içinde Yakamoz'un yanına gidip çaktırmadan müzik çaları bırakmıştı. "Teşekkürler abi." Baş selamı verip çardağa geri döndü. Ailesini kaybettikten sonra hepimize karşı daha mesafeli olmuştu. Karısı Figen'i doğumda kaybetmişti. Kızı da annesinden üç gün sonra hayata fazla tuttunmadan öldü. Karısının kaybı üstüne kızına tutunacakken onu da kaybetmek abimi çok yıpratmıştı. Rüzgar esmeye başlayınca gözlerim deniz kıyısına çevrildi. Yakamoz gitmişti. Ben de üstüme uzun kollu giymek için eve geçtim.
|
0% |