@birdeliyazariz
|
Bölüm şarkısı: Tag, You’re It Melanie Martinez
Yakamoz'dan
"İçim şişti yaşlıları dinlemekten." Öykü'nün bize yaklaşan sesiyle yaslandığım yerden doğruldum. Yanındaki Selim kolunu kız kardeşinin omzuna atıp "Ayaz ve Yakamoz'u kaçırmaya geldik. Müsade var mıdır?"diye sorduğunda sevinçten yerimde zıplamak üzereydim. Benim de kesinlikle içim şişmişti burada bulunmaktan. Ayaz,sessizce büyükleri dinliyor arada da ölüp, ölmediğimi kontrol ediyordu. Şimdi ise gözleri kardeşlerine dönmüştü. Selim, annesinden onay bekleyen bakışlarla Neval hanıma kilitlendi. Öykü, abisinin yanına gelip "Lütfen abi sizsiz çok sıkılıyoruz yanımıza gelin." yalvarmalarına başlayınca gerçekten abisine düşkünlüğü gözle görülür hale geliyordu.
Ayaz başını salladı. "Tamam abicim abartma geliriz birazdan. Annem misafir varken kaybolunca canımıza okuyor,bilmiyorsun sanki." Selim, Öykü'den kolunu çekip Ayaz'ı tekerlekli sandalyeye geçirdi. Neval hanım pek istekli olmayan sesiyle "Gidin bakalım,madem bu kadar çok söylendiniz." Yerimden kalkıp Ayaz'ın sandalyesinin arkasında durdum. Babaannemin bakışlarıyla fazla saçma davrandığımı fark ederek Öykü'ye doğru yöneldim. "Toz olalım buradan. Yoksa Gülhan sultan yarın imam getirir." Öykü,dediklerimi pek anlamasa da koluma girerek "Arka bahçeye gidiyoruz,"dedi ve annesine el salladı. "Annecim,saygı değer Hartak ailesi iyi akşamlar." Sondaki 'r' harfini uzatıp benimle beraber arka bahçe yoluna döndü.
Selim, Ayaz'la beraber arkamızdan geliyordu. Arka bahçelerinin dekorasyonu öne göre çok farklıydı,hiç ışık yoktu. Ön bahçede ne kadar oturma alanı varsa burada da o kadar yoktu. Zıtlıklarla dolu bu bahçe beni cidden şaşırtmıştı. Kenan abi kollarını bağlamış şekilde Kutay'la konuşuyordu. "Saklanacak yer mi var? Koca koca insanlar akıl işi değil bu." Abisinin hallerine gülen Kutay bizi gördüğünde Atlas ve Kenan abiyi işaret etti. "İki mızıkçımız var!" Şikayeti üzerine Ayaz kardeşini koruması altına alarak "Söyle abim ne yaptılar sana?"diye sordu. "Oyun oynamayı red ettiler. Benim çocuk olduğumu,zihnimin büyümediğini söylediler. Bana 'Sen daha bebeksin,' dediler. Ayrıca kırıcı kırıcı konuştular abi. Sonra seni ve yengeyi rahat bırakmam gerektiğini söyledi Kenan abi! Ayrıca insanlarla dalga geçmemeliymişim, saçmalık! Eğlencemi elimden alıyorlar." Kutay, muhtemelen birinci cümlesi hariç hepsini bi' tarafından sallamıştı. Nefessiz cümleleri ardında Ayaz önce bana sonra Selim ve Öykü'ye dönüp "Annemin çenesi bundan daha azdı farkındasınız değil mi?"dediğinde gülmemek adına yanaklarımın içini ısırdım.
Kenan abinin "Siktir ordan! Adam taramalı yalan makinası. Kutay,sen üvey kardeşim misin? Ne bu yalan huyu?" Tepkilerine hep beraber güldükten sonra o piti piti yapmaya başlayan Öykü'ye göz devirdim. Gerçekten saklambaç oynamak için ebe seçtiğimize inanamıyorum! "O piti piti-" Öykü'nün sesini Selim'in yakarışı kesti. "Lütfen sus! Canım kardeşim, güzel kardeşim! Allah'ın aşkına biz ne yapıyoruz şu an?" dedi. Mantıklı konuşuyor sanıyordum ki cümlelerinin devamı daha beter geldi. "O piti piti değil portakalı soydum diyeceksin." Allah'ım! Atlas,Kenan abi ve ben elimizi anlımıza vurduk. Gerçekten korkunçlar,ayrıca bunlar kafadan gidik!
Öykü, başını ileri geri salladı. Ha bi' de onay veriyor ya Rabbim! "Portakalı soydum baş ucuma koydum ben bir yalan uydurdum. " Sol işaret parmağı her hecede birimizi atladı. "Duma duma dum. Kırmızı mum. Dolapta pekmez yala yala bitmez Ayşecik cik cik cik. Fatmacık cık cık cık. Sen bu oyundan çık." Eli son olarak Ayaz'ı işaret ediyordu. Ben tam nasıl olacağını soracak iken Kutay "Abim kimi görürse o yakalanmış sayıyoruz,hepimize uyuyor mu?" Onaylayan mırıltılar eşliğinde Ayaz saymaya başladı. Herkes farklı yerlere ilerlerken ben Ayaz'ın arkasına geçip beklemeye başladım. Sonuçta görmediği sürece ebeleyemezdi,değil mi?
"88,89,90,91 Yakamoz? Hala arkamda ne yapıyorsun? Son 9 sayı kaldı." Duymazdan gelirsem bence sorunlar hallolur. "Siz dediniz 'Abim kimi görürse yakalanmış sayıyoruz.'diye. Arkanda duracağım ki beni görme. İstediğin zaman yardımcı olabilirim." Kıkırdayarak Ayaz'ın saymayı bitirmesini dinledim. "92,93,94,95,96,97,98,99,100 sağım solum sobe saklanmayan ebe." Kendimi 14 yaşındaki Yakamoz gibi hissediyordum. En son o yaşlarda saklambaç oynamıştım. Ayaz, bana hiç dönmeden ilerlemeye başladı. "Söyle bakalım hileci Yakamoz,neredeler?" Ben mi hileciyim? Üstüme iyilik, sağlık! "Hayır! Bana hileci dedin ya! Yok sana spoiler." Sinirli sesime karşı gülerek arka bahçede sola doğru ilerlemeye devam etti. Çalıların arasında yere yatmış şekilde duran Kutay'ı görünce merakla "Abicim orada neden yattığını sorabilir miyim?"diyince sinirim dağıldı. Gülmeyeceğim diye yanaklarımın içi yara bere olmuştu şimdiden.
"Toprak beni çekiyor mu diye baktım abi. Yoksa kardeşinin huzur içinde ölümü gözlemlemesini engelleyecek misin?" Sobelenmemek adına yaptığı konuşma doğrusu takdire şayan. "Abi,arkandaki gölge Azrail mi ben ışıksız ortamda kafayı mı yedim?" Ben miyim Azrail! Bu gün ne çok hakaret yedim ya! "Sen de karar ver Kutay! Yenge miyim Azrail mi? Ona göre çarpıcağım bir tane." Kutay, hızla yattığı yerden kalktı. "Yenge hanım Yakamoz. Valla sana Azrail demedim ki. Abimin gazabına uğramak gibi dertlerim yok." İşte böyle yola gelinir. Gülerek topraklı omzuna vurdum. "Tamam ağlama." Ayaz bu saçma konuşmalara kahkahalarla gülüyordu. Kutay benim burada ne aradığımı ayrıca Ayaz'ın arkasından neden çıkmadığımı anlamaz gözlerle süzdü. "Seni ne ara sobeledi?" Şey ben sobelenmedim. "Onu sobeleyemedim,sobelemek için görmem gerekiyor. Oyunun açığını yakaladı."
Arkamdan yükselen "Çanak çömlek patladı eşşek sudan atladı."sesiyle kafam karıştı. Onun doğrusu bu şekilde miydi ya? "Yengem oyunun açığını bulduysa baştan başlar. Kural kuraldır." Ama zekiysem bu benim suçum muydu? Ayaz başını salladı. "Bakın nasıl da kurtuldum ebelikten." Şu an Ayaz'a bilerek yardım ettim sanabilirlerdi. Bu duruma da ayrı güldüm. Tur tekrarlamak yerine eve geçerek UNO oynamayı teklif ettiler. Kenan abi ve Atlas hariç hepimiz içerideki yemek masasına geçip UNO kartlarını dağıtan Öykü'ye odaklandık.
"Hile yapan,kart sayan olursa valla abime söylerim!" Tiz sesi kulak zarımı acıttı. Bana gelen 7 karta bakarken gözlerimi hüsran çevreledi. İki sarı kartın birinde 7 diğerinde 3 rakamı vardı. Kalan 5 kartım da mavi renkteydi. İki +2 dışında işe yarayan her hangi bi' kartım yoktu. Oyunu başlatan Kutay açık duran yeşil 8 sayısının üstüne sarı 8 attı. "Baştan renk değiştir abi,aynen böyle devam."Selim hafif sinir barındıran sesiyle devam etti. Elindeki kartlara göz atıp sarı 4 attı. Sıra Öykü'ye geçtiğinde +2 kartı atıp bana "Özür dilerim,"diye mırıldandı. Elimdeki +2 kartını atıp Ayaz'a pasladım. "Kızlar birlik olup abime giydirdi." Selim,sesini kesmezse Öykü ve ben ona çok güzel ölümler planlayabilirdik. Ayaz +4 kartı atıp "Renk kırmızı,"dedi. Adam çok rahat çok profesyonel. "Geçmiş olsun Kutay." Vicdanını rahatlatıp 8 kartı Kutay'a uzattı. Kutay eli görünce gülümseyerek el değiştir kartını attı. "Selim bebeğim. Kartlarını alayım canım." Selim'in küfürlerine Kutay'ın kahkahaları eşlik etti.
Gece geç saatlere kadar devam eden masa oyunlarına ek çay koydular. Çiğdem çitleyen Selim her kabuğu üfleyerek masayı kirletiyordu. "Abicim cennet mahallesi Pembe gibi ne tükürüyorsun bunları. Temizle de okey dönelim." Okey bilmeyen Öykü mızmızlanarak Ayaz ve benim benim arama kendi sandalyesini çekti. "Ben sizi izleyebilir miyim?" Abisi hiç itiraz etmeden başını salladı. Tur için taşları üst üste dizerken aklıma fal bakarak hepsini korkutmak geldi. Bu eğlenceyi kafamın bir kısmına yazarak dağıttıkları taşları elime aldım. Istakaya renklerine göre sıraladığım taşları gören Öykü başını sola yatırdı. "İkiniz de renklere takıntılı mısınız? Yoksa oyunun kuralı mı bu?" Oyunun kuralı renklerle pek alakalı değildi ki.
"Elimdeki taşlar per yapmak için çokluk derecelerine baktım. Sayı olarak sıralarsam daha zor biter." Kısık sesimi duyunca anlamış gibi mırıltılar çıkarıp abisine döndü. "Ben hiçbir şey anlamadım. Çok karmaşık konuşuyor." Ay ama duyuyorum ben! "Sanırım en hızlı eli öyle bitirip kazanırım demek istemiş." Zaten öyle demiştim! Gece gece sinirlerimi tepeme çıkarıyorlardı. Okey elim bittiğinde tavla oynamayı teklif etmişlerdi. Geç olduğunu söyleyip bahçe kapısına ilerledim. "Bu günkü eğlence için çok teşekkür ederim."çıkışa kadar bana eşlik eden Öykü ve Ayaz gülümsediler. Öykü'nün de Ayaz kadar olmasa da derin gamzeleri belirginleşti. "Yarın sabah uyanabilirsem arkadaşlarınla tanışmaya gelirim." Uykulu gözlerle 'Peki.' dedim. Yani sanırım. Çok hatırlamıyorum. Bahçe kapısından çıkıp eve doğru ilerlemeye başladım. Kendimi böcekleri umursamadan bahçemizde bulunan hamağa attım. |
0% |