Yeni Üyelik
10.
Bölüm
@birdeliyazariz

Erna 2015/İstanbul

 

Yurdun içerisi dışarısından daha kalabalıktı. Bahçede gördüğüm çocukların iki katı kordirlarda koşuşuyor,ebelemece oynuyorlardı.

Yaşları bana yakın olan da vardı benden çok büyük olan kişiler de.

Dedemi kaybetmemek için nerdeyse peşinden koşuyordum.

Hızı 12 yaşındaki çocuklara göre kesinlikle değildi.

Dedem Müdire odası yazan kapıyı çalmış elimden tutuyordu.

"İçeride çıt çıkarma ki çıktığımızda sana dondurma alayım." Elimle azıma görünmez fermuar çekip sağ serçe parmağımı uzattım.

Sol elimi bırakıp o da sağ serçe parmağını benim serçe parmağıma doladı.

"Aferin inatçı keçi."

Müdire odasından "Gelin." sesi yükseldi.

Acaba dedem beni yurda mı bırakıcak?

Tövbe de Erna.

Tövbe iç ses,tövbe.

 

Kapıyı açıp çoktan içeri geçmişti dedem. Peşinden girip kapıyı ardımdan kapadım.

 

"Merhabalar Yeşim hanım burda kaydı olan Şimal Güneş'in durumunu sormak için gelmiştim."

Kadın sıcacık gülümseyip

"Hoşgeldiniz Ali Bey Şimal gayet iyi durumda isterseniz ziyaret edebilirsiniz."dedi.

Yeşim müdirenin sözlerinden sonra dedem benle beraber odadan çıktı.

Yolu ezbere biliyor gibiydi,uzun koridorda koşuşan çocuklara çarpmadan sağ saptı.

El mecbur arkasından koşuyordum.

 

"Dede kim bu Şimal?"

Dedem kafasını bana döndürüp "Tanışırsın."diyip önüne döndü.

İki dakika civarı sağ sol sapa sapa ilerledik.

En sonunda kapısında 7. yatakhane yazan yerin kapısını çaldı.

İçerden ben yaşlarında kızların kahkahaları duyuluyordu.

Dedem 'Gel.' denmesini beklemeden içeri geçti.

Kız çocuklarının hepsi "Ali dede!"çığlıklarıyla dedemin üstüne atladılar.

Dört yani denizle çevrili ada görmüştüm de her yanı çocukla çevrili dede ilk defa görüyordum.

Ayrıca benim dedeme niye dede diyordu bunlar?

Kıskançlık kötü duygulardandır Erna.

Haklısın iç ses.

 

Dedem kızlardan kurtulduktan sonra yaşı diğerlerine göre daha büyük olan kızı gösterip "Şimal kim diye sormuştun ya işte Şimal kızımız budur."

Şimal beline gelen siyaha yakın hafif dalgalı saçlarını eliyle toplayıp toka taktı.

Sonra elini bana uzatıp "Selam Şimal Güneş ben,15 yaşında lise 1 öğrencisiyim."

Benden üç yaş büyüktü.

Bende tokalaşıp "Erna Slaven 12 yaşında orta okul öğrencisiyim."

Şimal geri çekilip dedeme döndü"Hoşgeldin Ali abi hangi rüzgar attı seni?"

dedemle askerlik arkadaşı gibi konuşuyor maşallah.

Canına susamış.

Katılıyorum. Asker adamla böyle mi konuşulur! Ya nasıl konuşulur?

Bilmem ben dede diyorum.

 

"Erna seninle tanışsın hikayeni dinlesin diye geldim kara kızım."

Şimal'in yüzünden huzur okunuyordu. Sanki güvenli alana giriş yapmış gibi gözlerime bakıyordu.

"Oturalım öyle anlatayım. Gel Erna."

Elimden tuttuğu gibi peşinden sürükledi.

"Nereye gidiyoruz?"

Geniş odanın içindeki ranzalardan 14. Ranzaya geçip oturdu.

Yanındaki boşluğa eliyle iki kez vurup "Otur hadi anlatacak çok şey var."

Yanına geçtiğimde derin konular anlatıcak gibi nefesini tuttu "5 yıl önce ben 10 yaşımdayken abim üvey babamızı öldürüp beni kurtardı." Ney! Abisi katilmiydi?

"Abim o adamı daha erken öldürseydi annem yaşıyor olurdu belki her neyse sonrasında bu yurda yerleştirildim. Deden biyoloji babamızın arkadaşıymış. Biyolojik babamı hiç tanımasam da deden bol bol anlatmıştı. Zaten Ali abinin burda anlattığı üç kişi var. Torunu yani sen, karısı birde babam."

Dedemin benden bahsettiğini ilk defa duyuyordum.

"Sana bunları anlatmam saçma gelebilir belki şu an pek anlamasan da büyüdüğünde anlarsın. Dedenin izinden gitmen gerektiğini kalpten hissedersin."

Niye dedemin izinden? Annem ve babam saksı mı?

 

"Niye ki ben kendim olamaz mıyım?"

Şimal kahkaha atmaya başladı.

"Hayır öyle değil örnek alacağın kişi deden olsun yani."

"Annem ve babam olmasın mı?"

 

"Onları tanımam etmem sen dinle beni örnek al dedeni."

Dedem yanında üç çocukla geldi "Hadi gidiyoruz keçi."

Taktı keçiye ya!

 

"Tamam dede." Oturduğum yerden kalkıp dedemin peşinden çıkışa ilerledim.

Yurttan çıkınca dedem dondurma alıp eve bıraktı.

 

Erna İzmir/Günümüz

 

Etraf karanlığa gömülmüştü.

Gözlerim acıyor açmaya çalıştıkça binlerce iğne göz pınarlarıma batıyor gibiydi.

Kendime geldiğim an yattığım yataktan kalktım.

En son halıda oturuyordum?

Bence en son uyuyorduk uyumaya mı dönsek.

Odada kimse olmadığını fark ettiğimde girişe indim.

Resepsiyona Agâh ve ekibinin nerde olduğunu sorucaktım ki arkamdan "Erna?" sesi yükseldi.

Döndüğümde beklediğim yüz kesinlikle Kerim değildi.

"Kerim?"

Eskinin de eskisi olan eski sevgilim.

Eski demiş miydim?

Anladık Erna eski sevgilin.

Orta okulda iki üç hafta sevgili kaldık o kadar.

"Ne kadar değişmişsin. Serpilmiş, uzamışsın."

Ne diyor bu gevşek?

"Ağaç mıyım lan ben! Hani dalları olan boynuza benzeyen falan?"

Orta sonda aldattığı için ayrılmıştım bu eski ibneden.

"Hayır çok yanlış anladın iltifat ediyordum."

Kerim'e cevap vereceğim esnada "İltifat da etme sikerim." Agâh yanlış söylemiş gibi "Pardon Kerim diyecektim." diye düzeltti.

 

Ne oluyor burda!

Kavga! kavga! kavga!

Kaos aşkına bunlar kavga mı ediyor!

İnşallah!

Amin,amin.

"Devam edin!" Heycanla alkış tuttum.

Kerim bana dönüp "Arkadaşın kim."dedi de pek ilgimi çekmemişti.

"Tanışalım Agâh Çakır. Eskiyi at yeniyi al kampanyasında buldu beni."

Hayır bir çöp poşeti alana ikincisi bedava kampanyasıyla atıcam sizi o olucak.

 

"Kerim bende,bulunduğunuz yerin sahibi."

Otel bu salağın mıymış?

"Biliyorum."Agâh nasıl rahat rahat konuşuyor ya kovarsa bizi?

Biraz uzağımızda kapının yanında duran ekibi görünce gitme vaktinin geldiğini az çok anlamıştım.

Düşüncemi doğrulayan da Agâh'ın "Erna bizimkilerin yanına geçelim mi?"deyişi oldu. Hepsi kapının dibinde.

Elimden tuttuğu an sürüklemeye başladı.

"İnsanım ben öküz." Sitemime gülmek dışında hiçbir şey yapmadı.

 

Alp kapıyı işaret ederek "Hazırız abi çıkalım mı?" dedi.

Agâh başıyla onaylayıp çıkışa ilerledi.

Takip mesafesi kuralına uyarak peşlerinden gidiyordum.

Otel çıkışında herkes dağıldı.

Turan ve Elfin'de motor kiraladıklarını söyleyip bizi bıraktılar.

Arabaya atladığımda Agâh "Müzik açmak ister misin yoksa radyoyu kapatayım mı?"demese yola baka baka uyurdum.

Sürücü koltuğuna geçip gaza bastı.

"Kalsın radyo iyi oluyor." Ortamda azıcık ses olsun yani.

Gördük geçen çıkan şarkıları.

Şimdi de aksi olmaz kesin!

Yolun yarısında türkü dinlemiştik. Maşallah adamın radyosu 60 yaş üstüne hitap ediyor.

Ruhu yaşlı demekki.

Kesinlikle ruhu ölmüş ölmüş. Ruh yaşıtları mezarda ters döndü.

 

"Cesaretin var mı aşka? Çarpıyor kalbim bir başka. Sende böyle sevsen keşke. Desen bana yar." Demesin ablacım aaa! Ne yarmış ne aşk bu.

 

"Aşık olan tüm kötü erkeklerin saç tellerinin diplerindeki hücrelerin içindeki organellerin yapılarındaki nükleotitlerin en içindeki olan fosfatları sikeyim emi!"

 

İçimde kalmamış oldu çok şükür.

"Sayende artık kimya biliyorum."

Sinirle Agâh'a döndüm.

"Biyoloji bu geri zekalı!"

Onu da ayırt edemiyorsa kendini uçurumdan atabilir.

 

"Sakin ol Erna sadece şaka yapıyordum."

Sakinim ben? Gayet sakinim!

Cesaretmiş hah!

"Tamam,sakinim."

Yolculuk boyunca boş boş yola baktım.

Zaten uykum vardı.

Agâh dümdüz sürüyordu da beni nereye bırakacağını sormamıştı ki?

 

"Nereye gidiyoruz?"

Çevrede tabela yoktu.

"Evde tek mi yaşıyorsun?" Niye soruyordu bunu?

"Hayır,annem de benimle yaşıyor."

"O zaman evine gitmiyoruz." Ama neden!

"Annen beni araştırmayı akıl ettiyse şu ana kadar,artık sende bizden birisin demektir." Sizden biri olmak istediğimi söylemedim ki!

Siz kimsizini amına koyayım.

"Neden lan neden!?"

"Çünkü ailelerimizi öldüren kişilerin başında annen ve baban geliyor!"

Aldın mı cevabını.

Evet,evet aldım.

 

Loading...
0%