@birdeliyazariz
|
Saatler önceden kalma mini elbise üstümde dururken kendime sonra Agâh'a baktım. Onun da üzerinde otelde giydiği takım duruyordu. Biz bu halde nasıl ot aramayı planlıyorduk acaba? "Süper düşünceli Agâhcım üstümdeki elbise müsait değil ot ellerinden öper artık." Etrafına bakınıp "Gel benimle tam senlik kıyafetleri olan birini tanıyorum."der demez ilerlemeye başladı. Neriman teyzenin evini geçip dışı bebek mavisi olan küçük evin kapısını çaldı. "Asuman abla, Gülbahar evde misiniz?" Niye herkesi tanıyor köyde? Hayır biri bile dayı değil ya da amca hep karşı cins.
Sanane Erna neyi oluyorsun da soruyorsun? Hiçbir fikrim yok iç ses. Kapı "Geldim geldim çatlama!" bağırışıyla açıldı. Süt gibi beyaz teni olan kumral saçları beline kadar tek örgü yapılmış benden iki santim kadar kısa bir kız görmek hiç beklediğim birşey değildi. Kız şalvarının eteklerini tutup "Agâh! Dönmüşsün!"diye çığlık atarak çocuğun üstüne atladı. Hey yavrum hey bu ne özlem? İkisi beraber yere düştü. Agâh kafasını taşa çarpınca kız korkarak üstünden çekildi. Ben film izler gibi reklamın geçmesini kızın kim olduğunu açıklamasını bekliyordum.
Agâh başını tutarak "Asuman abla kızın kafamı yine yardı!"diye açık olan kapıya bağırdı. Burda niye her kapı açıktı ki? Nasıl güveniyorlardı birbirlerine. İçerde eşarbı başında elleri una bulanmış evden çıkan kıza benzer saçları örgülü Asuman hanım çıktı. "Gınalı kuzum gelmiş!" Yerden yeni kalkan Agâh'a bir sevgi bombası da vurdu,bu sefer devrilmedi ama sarsıldı. "Hoş buldum Asuman ablam geldim de iyilik istemek için geldim." Asuman hanım ve Gülbahar varlığımı yeni fark etmiş gibi bana döndüler. "Kim bu sarı gız?" Asuman hanım ellerini beline koymuş yüzümü iceliyordu. "Erna ben Agâh'ın arkadaşıyım." Gülbahar üstümdeki elbiseye fena bakıyordu. Mümkün olsa elbiseyi alıp beni kapatır bu kız.
Ağah dibime gelip "Şalvar ve eşarbınız var mı Erna için?"diyip cinnet geçirmeme vesile olmayı planlıyorsa kesinlikle komik değildi. Asuman hanım evine döndü "Gelir birazdan," Gülbahar bakışlarını yüzümde gezdirdi. "eee sen kimlerdensin?"diye cümlesini tamamladı. Kimlerden olduğumu bilmemen senin yararına olur Gülbahar. Agâh konuyu benim üstümden dağıtmak için "Boşver onu sen nasılsın?"
Kız neşeyle Agâh'a döndü "İyiyim."ne bu mutluluk bacım? Evladım git ötede cıvılda demek istiyorum. Asuman hanım döndüğünde elinde kırmızı bi şalvar ve mor yazma vardı. Aklıma şarkısı gelmişti. Kim dönmüştü de mor yazmalar getirmişti Asuman hanıma?
"Al gızım geçir üstüne şalvarı bağla başına yazmayı. Hayrola üstündekilerle gelmemen gerektiğini bilmez misin köye?" Köye gelmek planlarım arasında yoktu. Agâh son dakika golü olarak köye getirdi beni Asuman hanım. "O pek konuşmaz abla biz gidelim sağ olasın eşyalar için geri getiririm dönerken." Kadının yüzü düştü "Hemen mi gidiyorsun oğlum." Daha ot arayacakmışız Asuman hanım bize müsade. "Geç olmadan ot bulmamız lazım daha kaynatıp içmesi gerekicek çok işimiz var ablam belki başka bir zaman oturmaya geliriz." Tövbe estağfurullah tekrardan köye gelmeye hiç niyetim yok.
Asuman hanım elindekileri bana uzattı "Al güzel gızım geçiriver altına şalvarı dağın arka taraflarında otlar çok olur gedin o yönlere." Şalvarı kaptığım gibi mini elbisenin üstüne giydim. Elbisenin etekleri şalvarın içine rahatlıkla sığmıştı. "Çok teşekkürler." Sesim beni terk etmemiş şükür. Yazmayı saçlarımın üstüne örttüm. Agâh komedi izliyorda en komik sahnesine ben denk gelmişim gibi odaklanmış yüzüme bakıyordu. Kahkaha attı atacak durumda adam. Yazmayı başımdan kurtarıp anlıma doğru uzatıyor. Sonrasında anlımın az üstüne yerleştirip yerinden kaymaması için ellerini yazmanın sonuna götürürken aşağı doğru çekiyor. "Kafam baskıdan öldü az önce." Kısık sesli itirafımla kahkaha atıp bir yanda yazmanın uçlarını tuttu. Sağ ucu ensemden geçirip sol taraftaki yazmanın sonunu da ensemden sağ geçirdi. İki ucu da ters yönlerden başımın üstüne geri getirip kurdele yaptı. "Çok tatlı oldun bence." Telefonunu çıkarıp fotoğraf çekti. Gülbahar ikimize garip bakışlar atarken sinirden Asuman abla ve onu umarsamayarak "Agâh sil onu!"diye cırladım.
"Kesinlikle silmem fazlasıyla kardayım." Ne demek karda! Alo özele saygı! Agâh ne yapsa hakkıdır hissi var icimde Erna. Ailemin yaptıkları umrumda değil iç ses. Telefonuna uzanıp kapmaya çalışırken geri geri koşmaya başladı. "Teşekkürler Asuman ablam kaçtık biz."bağıra bağıra söyleyip arkasını dönmüştü. Şalvarlı koşmak ne zormuş ya! Peşinden koşmaya devam ederken az daha düşüyordum. Evlerin olduğu kısım bitince durup bana döndü. "Sakinlediysen ot aramaya başlayalım mı?" Evet, lütfen!
Defterin sayfalarını kurcalayıp ağrı kesen otlara göz attık. Üç tane vardı. Birinin yaprakları büyük ve damarlı duruyordu. Kolay bulunur diyerek aramaya başladık. "Sen sağ git yılan çıkarsa bağır ya da akrep veya çiyan ha burda domuz var dedim mi?" Ne anlatıyor! "Agâh seni saydığın hayvanlara yem ederim! Çok ciddiyim!" Öncesinde bu dağ başından kurtulmam gerekiyordu. Yoksa o ölü şekilde ben canlı canlı hayvanlara yem olacaktık.
Tehtitimi boş verip yerdeki otları incelemeye koyuldu. "Tekrar resmi göster buluruz kesin." Resmi kesip kaynatadabilir ona da varım. Belim de ağrımaya başlıyordu süper! Defteri açıp az önce bulduğumuz sayfadaki resmi gösterdim. "Tamam işte bu o!" Önündeki büyük yapraklı bitkiyi koparıp bana doğru tuttu. Gerçekten de benziyordu. Gözlerim defterdeki çizimle bitki arasında mekik dokurken Agâh aniden belimden tutup kendine çekti. "Yerde yılan var sakın ani hareket yapma geri gidicem." Bakışlarım yerde sürünen siyah yılana çevrildi,nefesimi tutup Agâh'ın yapıcağı hamleyi bekledim. Beni de belimden sürükleyerek geri geri dağ yamacından uzaklaştırdı.
"Otu aldık hadi gidelim." Panik halim ortamda huzursuz bi hava yaratmıştı. "Lütfen sakinleş gidiyoruz." Bitkiyi pantalonun cebine atıp geldiğimiz yoldan dönmeye başladı. Peşinden giderken yerleri özellikle kontrol ediyordum. Başka yılan varsa kafasını küçükken ezmek şarttı. Mavi dış cepheli Agâh'ın yaşadığı eve varınca bedenimi telaş sardı. Evin kapısı kapalıydı? Agâh'ın kapatmadığına ikimiz de çok emindik. "Erna bana garanti olsun diye arkamızdan kapıyı çektiğini söylersin değil mi?" Hayır. Evde hırkıs mı var? O ne be! Hırsız o bir kere.
"Evin kapısı açıktı biz çıkarken." Aha şimdi bittik. Elde ne silah var ne bıçak.
"Arkamda kal." Emredesiniz paşa hazretleri. İki dakika dinle çocuğu. Of tamam. "Peki." Sesiz şekilde beni arkasına alıp ilerlemeye başladı. Az sonra gerilimden ölürüz biz iç ses. Korku filmlerinde ilk şalvarlı ve yazmalı kızlar ölür Erna. Götünden element uydurma iç ses. Hem şalvar ne arasın elin avrupalısında. Bulmuşlar demekki. Aynen aynen.
Kapıyı açmak yerine sola yöneldi. Camı da açık bırakmıştık muhteşem! Açık camdan içeriye göz atınca hiç beklemediğim iki simayla karşılaştım. Onlar burda ne arıyor? Cevabını bilmiyoruz Erna kendilerine mi sorsan? Mantıklı iç ses. |
0% |