Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Siyah Saçlı Celladım

@birdeliyazariz

Bölüm şarkısı: Şebnem Ferah - Sil Baştan

 

"Sanki bugün son günmüş gibi

Dolu dolu yaşamak istiyorum ben

Her ne çıkarsa yoluma

Selam verip yürümek istiyorum ben."

 

(Kitap bitiminde de bu şarkı olacak. Nedenini çok iyi anlarsınız sözlerine dikkat ederek dinlerseniz 🤍)

 

8 Ağustos 2024

 

Nergis OVA,

11.54 nikâh salonu.

 

Sinan Tüzün,hayatımın tamamı olan o adam. Yani ben öyle sanıyordum. Birazdan nikahımız kıyılacaktı.

Ne derler bilirsiniz 'Nikahta keramet vardır.'

Benim nikahımda cehennem azabı vardı.

 

"Nergis! Hadi annecim bekletme misafirleri. Sinan oğlum çoktan kapına geldi." Annemin sesine Sinan'ın sert sesi eşlik etti.

 

"Hayatım. Ses ver,orada mısın?" Cevap vermek için yanıp tutuştuğum halde sessiz kaldım. Kafamda binbir ihtimal vardı.

Ya evlendikten sonra benden soğursa?

Ah,asıl çocuğumuz olur da tüm sorumluluğu bana yükleyip sonra aldatırsa?

Hayır! Daha da kötüsü beni üç çocuklu dul bırakırsa!

Evlilik, berbat kararlar listemin en başında yer alırsa?

 

"Buradayım." Sadece kendimin duyacağı kadar sessizdim.

Üstümde ip askılı belime kadar sımsıkı saran, kalçalarıma ulaştığında aşağı doğru açılan,göğüs dekolteli uzun gelinliğime aynada bakarken kapı açıldı.

 

Zaten hiç kilitli değildi ki. Annem gereksiz evham yaptığından kilitlediğim yalanını uydurmuştum. Merak edip kapıyı açmayı denemediğinden saatlerdir kilitliyim sanıyordu.

 

Damatlıkla içeri giren Sinan tam da planladığım gibi muhteşem olmuştu.

Omuzlarıma dökülen dalgalı siyah saçlarımın üstünden öperek bana sarıldı.

Veda busesi hissiyatı kalbimi parçaladı.

 

"Sinan, yeşilimin can bulduğu toprak gözlerini bana çevirir misin?"

Elleri bel boşluğuma yerleşti. Tutuşu camdan biblo olduğumu hissettiriyordu.

Annem odanın kapısında dikilmiş bizi izliyordu.

 

"Misafirler bekliyor çocuklar." Odaya dalan Sinan'ın annesi Merhunde hanımla belime sarıldı eller beni terk etti. Düz siyah saçlarını karıştırarak kapıya döndü.

"Gidelim." Sinan'ın koluna girerek nikâh masasına kadar dümdüz zeminde yürüdüm. O düz zemin benim için inişleri çıkışları olan bir yoldu. Sinan'ı içeren tonla anının içinden geçiyordum.

 

Nikah şahitlerimiz en yakın dostlarımızdı. İkisi sayesinde tanışmıştık. Tülin,en yakın arkadaşım. Liseyi beraber okuduğumuz zamanlarda çok eğlenirdik. Kocası Kemal'de Sinan'ın çocukluk arkadaşıydı.

Kusursuz çevremdeki en kusursuz üç insan.

 

Masada oturan nikah memuru uzun konuşmasının ardından bana döndü.

"Siz Adem Ova ve Nihal Ova ailesinin tek kızı Nergis Ova, yanınızda duran Sinan Tüzün'ü eş olarak kabul ediyor musunuz?"

 

İşte saniyeler sonra pişman olduğum ilk hatam. Son da olmayacağına eminim.

Ajandamda 'Evet.' dediğimde her şey muhteşem olacaktır tarzı kendimi telkin ettiğim tonlarca cümle vardı.

 

"Evet!" Çok mu bağırmıştım? Şimdi ne yapmam gerekiyordu. Fazla mı endişeli duruyordum.

Nikah memuru Sinan'a geçti.

 

"Siz Fırat Tüzün ve Merhunde Tüzün ailesinin ikinci oğlu Sinan Tüzün, yanınızda duran Nergis Ova'yı eş olarak kabul ediyor musunuz?"

Saniyeler geçmesine rağmen Sinan cevap vermedi.

 

Sustu. Sessizlik hiç bu kadar ağır gelemezdi.

"Hayır." Sussun istedim. Ağırlığını kaldırırım sessizliğinin.

Sadece sussun istedim.

 

"Ne demek hayır?" Benim sormam gereken hesabı Tülin soruyordu.

Sinan,elindeki nişan yüzünü çıkardı.

Yüzük artık masada tek başına duruyordu. Bende çıkardım. Cesaret edemeyene merhamet etmezdim.

 

Belki çok hızlı pes ediyordum. Ama savaşma isteğim de yoktu. Ona olan aşkımı hiçe sayabiliyorsa neden savaşmam gereksin ki? Ben net insandım. Konuya düz bakarım. 'Hayır.' diyene zorlamada da bulunamam.

 

Topuklu ayakkabılarıma aldırmadan elime telefonumu ve arabamın anahtarını alıp nikah salonunu terk ettim.

Herkes muhtemelen ağlamaya kaçtığımı sanmıştı, asla.

Bembeyaz tenim olabilirmiş gibi daha da açılmıştı. Açık arazide park halinde duran 2019 model FIAT Linea aracımın sürücü koltuğuna geçtim.

 

İlk biriktirdiğim parayla almıştım bu aracı. Modeli eski olsa da benimle beraber yaşıyordu.

Sonunu düşünmeden kendimi İzmir'e giden çevre yoluna attım. Denizli'ye gelmem baştan hataydı. İşlettiğim minik kafede şu an kimse çalışmadığından günü orada da geçirmek istemiyordum.

 

Kalabalıklar içinde yalnız kalmalıydım.

Gaza sonuna kadar basıyordum.

 

Saat 12.46 gösteriyordu. Neredeyse 1 saattir araç kullanıyordum.

Araçlara yeşil yanan yaya geçidini geçmek için daha da hızlandım.

Bana sarı yandığı esnada yaşlı bir teyze yaya geçidine atladı. Frene basamadım. Her şey hızla birbirine girdi.

 

Araba çok sert çarpmıştı. İndiğimde tek yaptığım teyzeye bakarak ağlamak, çevreye bağırarak yardım dilenmek oldu.

Ellerim zorlukla telefonu açıp ambulansı aradı.

 

Konuşmadım. Çevredekiler gelip telefonu elimden aldı. Kimi benimle beraber ağlıyor kimiyse kınayan gözlerle üstüme başıma bakıyordu. Göz makyajım tamamen yüzümü kapladığı için dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyordum.

 

"Ambulans geliyor. Lütfen sakin olarak nefes alıp verme durumuna bakalım."

Arkamdan gelen sesin dediğini yaptım. Nefes alıyordu. Çok şükür ki nefes alıyordu.

 

Yönünü kestiremediğim bir yerden ambulans sesleri yükseliyordu.

Yerde gördüğüm kanlarla beraber bilincimin kapandığını hissettim.

 

***

 

8 Ağustos 2024

 

Cihan Taner Hayatsız

Nazilli Devlet Hastanesi 13.09

 

"Hocam,hastanın bilinci kapalı. Kaza yaptığı esnada kendindeymiş. Kanı görünce bayılmış. Çevredekiler Füsun Kuray ve Nergis Ova'nın telefonlarını alarak ambulansı aramışlar."

 

Üzerinde gelinlikle sedyede yatan hastaya bakıyordum. Serum bağlamış ve acil servis bölümüne yatırmıştık.

 

Nergis Ova, 26 yaşında İzmir doğumlu. Hiçbir kronik rahatsızlığı yok. Organ yetmezliği bulunmuyordu. Önceden yapılmış olan tomografileri de temizdi. Geçmişte atlattığı önemli bir hastalığı bulunmuyordu.

 

Simsiyah dalgalı saçları beyaz hastane yatağına yayılıyordu. Samara karakteri ile tek uyuşmayan noktası bu kadının gerçek olması. Yüzünden akmış olan makyajı da ayrı korkutucuydu.

 

Gelmesinin üstünden daha 9 dakika geçtiğinden bazı sonuçlar hala çıkmamıştı.

Röntgen sonuçları temiz olduğundan uyandığında polislere teslim edilecekti.

 

Yaptığı kaza sonucu Füsun Kuray ölmüştü.

Getirdiklerinden hem yaşının getirdiği hastalıklar hem de kazanın etkisiyle çok kötü durumdaydı, kurtaramamıştık.

 

"Taner hocam,hasta uyandı." Stajyerlerden 3. Sınıf olan Banu'nun sözleriyle yönüm siyah saçlı Nergis hanımı buldu.

Kıpırdanmaya başlayan Nergis Ova dirseklerinden güç alarak doğrulmaya çalıştı. Takılı olan serum yüzünden hareket alanı kısıtlanmıştı.

Bana sorun çıkarma. Sana çözüm bulamam, üzülürsün. Nergis Ova.

Uyandığı an sorun çıkarmaya başladığında aklımdan geçenler bunlardı.

 

"Nazilli Devlet Hastanesi burası. Lütfen sakin olun." Banu'nun sakinleşmesi için söylediği tüm sözleri kulak ardı etti.

"Çarptığım kadına ne oldu? Yaşıyor mu?"

67 yaşındaki ölen Füsun hanımı sorunca devreye ben girdim.

 

"Öldü. Kaza sonrası buraya geldiğinizde çok geçti. Sizin de her hangi bir sağlık sorununuz yok. Karakola gideceksiniz." Üstünden kimlik çıkmadığında telefonunu arayanları cevaplayarak bilgilerini almıştık. O esnada da polisler telefonu Banu'nun elinden alıp. 'Hasta uyanınca bize yönlendir Cihan hoca.' diyerek gitmişlerdi.

 

"Öldü mü? Nasıl? Benim yüzümden mi? Ama firen tutmadı bastım,durmadı. Geçmeyi denedi." Sesi sonlara doğru ağlamaklı çıkmaya başlamıştı. Yeşil gözlerini kaplayan buğu düşünceleri üstüne gittikçe artarak intihar ettiler. Her damlası yanağına hücum ettikçe ağlaması şiddetlendi.

 

Teselli etmeye gerek yoktu. Yaptığı hatanın bedeli bir cana maal olmuştu.

Banu'ya serum bitince hastayı polis merkezine bırakmalarını söyleyerek acildeki diğer hastalarla ilgilenmeye geçtim.

Loading...
0%