@birdeliyazariz
|
Uyandığımda notlara yazdığım şeyi yapıp Fırat'a konuşmamız gerektiğini yazmıştım.
Fıtrat: ne konuda konuşmamız lazım
Göksel: bir gün içinde çok fazla şey yaşadık olayları konuşmamız gerekiyor
Fıtrat: konuşursak birimizin kalbi kırılır Göksel açmasak o konuları
Göksel: ne yapmayı öneriyorsun hiçbir şey olmamış gibi devam mı edelim
Fıtrat: iki saat içinde hazır ol seni bir yere götürücem
Göksel: konuyla ne alakası var
Fıtrat: alakası yok kafa dağıtmak için
Göksel: tamam nereye gidiyoruz ona göre giyineceğim
Fıtrat: kapalı alan kalın giyinmene gerek yok
Göksel: peki peki 2 saate görüşürüz
Saatler içinde hazırlanmıştım. Üstümde bordo corp onun da üstüne gri hırka geçirmiştim. Altımda ispanyol paça gri pantolon vardı. Saçlarımı at kuyruğu şeklinde toplamış hafif makyajımı bordo rujla bitirmiştim. Günlük hayatta da koyu ruj kullandığım için sırıtmıyordu. Ayağıma spor ayakkabıları geçirip evden çıktım. Dakikalar önce Fırat geldiğini bildiren bir mesaj atmıştı. Aşağıda ki arabasına vardığımda ön yolcu koltuğunun kapısı açıktı. Arkada oturan üç habeş maymunu gülüşerek Fırat'a bakıyorlardı. Bakışlarım Fırat'a döndüğünde gülmemek için zor durdum. Üstünde japonca Ben uzaylıyım yazan baskılı bol t-shirt çok komik duruyordu.
"Bende dünyalı, memnun oldum." Gülerek koltuğa yerleştim. Fırat, bizlere nazaran gülmüyordu. "Asma yüzünü. Nereye gidiyoruz?" Arkadan Mert atıldı "Sinemaya!" Enes de ensesine bir tane yapıştırdı. Bu sırada Fırat arabayı çalıştırmıştı. "Salak Sude ve sen gerçekten gelmiyorsunuz şaka değil. Gülce de beni alıyor ordan kafeye geçicez. Yunus ve Gamze'de kitapçı gezecekler." Bizi yanlız bırakmak gibi planları mı vardı? Pek çözememiştim. Yol boyu Mert ve Yunus'un söylediği şarkılara maruz kalmıştım hatta hayatımda hiç duymadığım bir ninni bile söylemişlerdi.
"Anne bana 1 masal anlatsana bende biliyorum ama hep unutuyorum kucağına alıp beni sallasana ben en çok bu oyunu beğeniyorum."
"Siz mi uydurdunuz bunu? Doğruyu söyleyin." Fırat,onlara bağırsa da duymazdan geldiler. Sonrası türkü bar tadındaydı. Tek iyi yönü seslerinin güzel olması. Yoksa çekilecek çile değiller bu adamlar! AVM'ye geldiğimizde mutlulukla arabadan atladım. Resmen atladım! Yoksa kulağım patlayacak gibiydi. "Ne izlemek istersin?" Fırat yanıma gelmiş,diğerleri de dağılmışlardı. Herkes ayrı yerlere koşuşturan karıncalara benziyorlardı.
"Vizyonda ne var?" Pek fikrim olmadığından ona bırakmak istiyordum. AVM'nin sinema katına çıktığımızda gişe sırasında hiç görmek istemediğim meymenetsizler vardı. Yanlarında çok güzel sarı saçlı Rusları andıran bir kız vardı. Arel, kızın belinden tutmuş Bulut'da yardakçı olarak yanlarında bulunuyordu. Fırat'ın gerginliğini hissettiğimde sağ döndüm. "İstersen başka bir yere gideriz?" Dönüşümle gözleri beni buldu. "Gerek yok. Aynı filme gitme ihtimalimiz yok zaten." Başımla onaylayıp önüme döndüm. Sıranın bize geldiğini fark edince ilerlemiştik. "Kusura bakmayın,diğer biletlerimizin hepsi satıldı bu saatteki tek gösterim bir animasyon yine de isterseniz bilet verebilirim." "İster misin?" Fırat kararı bana bırakmıştı. Ama olmaz ki böyle! Bana ne izlediğimiz pek fark etmiyordu zaten o yüzden onayladım. Orta sağ sıralardan verdiği iki bileti alıp filmin başlama saatinden önce yemek yemeğe üst kata çıktık.
Biz yemek yerken telefonumuza ard arda bildirimler düşmüştü.
Pamuk prens(es): ben damatlık aldimmmmm
Al sancak: kabullenmişsin sonundaaaaaaa
Atgüneş: çok malsinizzzzzz
Pamuk prens(es): bebeğim biz malız ya sen alicimiz olabilir misin
Al sancak: bence bize gizli aşık
Atgüneş: burda beni anlayan akli başında Fırat vardı onun da aklını Göksel kaptı imdat ya
Al sancak: doğru aklı bir karış havada Fırat'ın da
"Sana diyorlar." Telefonuna bakarak kafasını salladı. "Görüyorum ağız burun gireceğim bunlara." Yazık oldu çocuklara, iyi bilirdik. Tamam,pek de iyi bilmiyorum çoğu zaman sorun çıkarıyorlar da özünde eğlenceli çocuklar.
Pamuk prens(es): beyler Göksel ve Fırat görüldü attı cenaze marşımız kafamda çalıyor tabutçu reisler geldi bizi almaya
Al sancak: demeee gördüler demeeee silmemiz lazımdı sıçtıkkk
Atgüneş: Fırat aşkını itiraf etmediyse Göksel bu yolla öğrendi birlikte mutlu olup bizi unuturlarsa ölmeyiz
Al sancak: hiç sanmıyorum şu an acısız ölüm talebimi yazıya döküyorum ıslak imza atın lan buna
Pamuk prens(es): ıslak imza ne lan
Al sancak: bilmiyorum gerildim bir an
Atgüneş: of of germeyin beni de
"Senden cidden tırsıyorlar." Gülerek Fırat'a döndüm. Fırat mesajlara burnundan soluyarak bakmıştı. "Kaçacak delik arasınlar." Büyük bir siniri olduğunu pek sanmıyordum. Yemeği bitirince seansın başlamasına dakikalar kaldığını görmüştük. Saniyeler içinde koşarak gitmemiz dışarıdan komik görünüyor olabilirdi. Film başladığında tek yaptığımız boş boş ekranı izlemekti. Arkamızdan gelen saçma sesi duymadan önce filme odaklanmayı deniyordum.
"Fırat? Aşkom sen de mi buradaydın?" Konuşan Arel'in yanındaki sarışın kızdı. Fırat,arkasına dönmeden konuştu. "Seni hiç alakadar etmez Miray." Onu aldatan, eski sevgilisi olan Miray mı? Miray hiç bozuntuya vermeden bana döndü. "Selam küçük çiyan. Namın bana kadar geldi. İkisini aynı anda yürüten benim çakmam. Birilerine örnek olmak ne kadar hoş!" Sahte bir sevinçle ellerini birbirine çırptı. Gerçekten itici duruyordu.
(Buradan sonra olaylar çok farklı bir yere gidiyor hazır mısınız? Mantık arayan biriyseniz bu kitap size göre değil 🫂🤍) |
0% |