Yeni Üyelik
18.
Bölüm
@birdeliyazariz

Uyandığımda notlara yazdığım şeyi yapıp Fırat'a konuşmamız gerektiğini yazmıştım.

 

Fıtrat: ne konuda konuşmamız lazım

 

Göksel: bir gün içinde çok fazla şey yaşadık olayları konuşmamız gerekiyor

 

Fıtrat: konuşursak birimizin kalbi kırılır Göksel açmasak o konuları

 

Göksel: ne yapmayı öneriyorsun hiçbir şey olmamış gibi devam mı edelim

 

Fıtrat: iki saat içinde hazır ol seni bir yere götürücem

 

Göksel: konuyla ne alakası var

 

Fıtrat: alakası yok kafa dağıtmak için

 

Göksel: tamam nereye gidiyoruz ona göre giyineceğim

 

Fıtrat: kapalı alan kalın giyinmene gerek yok

 

Göksel: peki peki 2 saate görüşürüz

 

Saatler içinde hazırlanmıştım. Üstümde bordo corp onun da üstüne gri hırka geçirmiştim. Altımda ispanyol paça gri pantolon vardı. Saçlarımı at kuyruğu şeklinde toplamış hafif makyajımı bordo rujla bitirmiştim. Günlük hayatta da koyu ruj kullandığım için sırıtmıyordu.

Ayağıma spor ayakkabıları geçirip evden çıktım. Dakikalar önce Fırat geldiğini bildiren bir mesaj atmıştı.

Aşağıda ki arabasına vardığımda ön yolcu koltuğunun kapısı açıktı. Arkada oturan üç habeş maymunu gülüşerek Fırat'a bakıyorlardı. Bakışlarım Fırat'a döndüğünde gülmemek için zor durdum. Üstünde japonca Ben uzaylıyım yazan baskılı bol t-shirt çok komik duruyordu.

 

"Bende dünyalı, memnun oldum." Gülerek koltuğa yerleştim.

Fırat, bizlere nazaran gülmüyordu.

"Asma yüzünü. Nereye gidiyoruz?"

Arkadan Mert atıldı "Sinemaya!" Enes de ensesine bir tane yapıştırdı. Bu sırada Fırat arabayı çalıştırmıştı.

"Salak Sude ve sen gerçekten gelmiyorsunuz şaka değil. Gülce de beni alıyor ordan kafeye geçicez. Yunus ve Gamze'de kitapçı gezecekler." Bizi yanlız bırakmak gibi planları mı vardı? Pek çözememiştim. Yol boyu Mert ve Yunus'un söylediği şarkılara maruz kalmıştım hatta hayatımda hiç duymadığım bir ninni bile söylemişlerdi.

 

"Anne bana 1 masal anlatsana

bende biliyorum ama hep unutuyorum

kucağına alıp beni sallasana

ben en çok bu oyunu beğeniyorum."

 

"Siz mi uydurdunuz bunu? Doğruyu söyleyin." Fırat,onlara bağırsa da duymazdan geldiler.

Sonrası türkü bar tadındaydı. Tek iyi yönü seslerinin güzel olması. Yoksa çekilecek çile değiller bu adamlar!

AVM'ye geldiğimizde mutlulukla arabadan atladım. Resmen atladım! Yoksa kulağım patlayacak gibiydi.

"Ne izlemek istersin?" Fırat yanıma gelmiş,diğerleri de dağılmışlardı.

Herkes ayrı yerlere koşuşturan karıncalara benziyorlardı.

 

"Vizyonda ne var?" Pek fikrim olmadığından ona bırakmak istiyordum. AVM'nin sinema katına çıktığımızda gişe sırasında hiç görmek istemediğim meymenetsizler vardı. Yanlarında çok güzel sarı saçlı Rusları andıran bir kız vardı. Arel, kızın belinden tutmuş Bulut'da yardakçı olarak yanlarında bulunuyordu. Fırat'ın gerginliğini hissettiğimde sağ döndüm. "İstersen başka bir yere gideriz?" Dönüşümle gözleri beni buldu. "Gerek yok. Aynı filme gitme ihtimalimiz yok zaten." Başımla onaylayıp önüme döndüm. Sıranın bize geldiğini fark edince ilerlemiştik. "Kusura bakmayın,diğer biletlerimizin hepsi satıldı bu saatteki tek gösterim bir animasyon yine de isterseniz bilet verebilirim."

"İster misin?" Fırat kararı bana bırakmıştı. Ama olmaz ki böyle!

Bana ne izlediğimiz pek fark etmiyordu zaten o yüzden onayladım. Orta sağ sıralardan verdiği iki bileti alıp filmin başlama saatinden önce yemek yemeğe üst kata çıktık.

 

Biz yemek yerken telefonumuza ard arda bildirimler düşmüştü.

 

Pamuk prens(es): ben damatlık aldimmmmm

 

Al sancak: kabullenmişsin sonundaaaaaaa

 

Atgüneş: çok malsinizzzzzz

 

Pamuk prens(es): bebeğim biz malız ya sen alicimiz olabilir misin

 

Al sancak: bence bize gizli aşık

 

Atgüneş: burda beni anlayan akli başında Fırat vardı onun da aklını Göksel kaptı imdat ya

 

Al sancak: doğru aklı bir karış havada Fırat'ın da

 

"Sana diyorlar." Telefonuna bakarak kafasını salladı. "Görüyorum ağız burun gireceğim bunlara." Yazık oldu çocuklara, iyi bilirdik. Tamam,pek de iyi bilmiyorum çoğu zaman sorun çıkarıyorlar da özünde eğlenceli çocuklar.

 

Pamuk prens(es): beyler Göksel ve Fırat görüldü attı cenaze marşımız kafamda çalıyor tabutçu reisler geldi bizi almaya

 

Al sancak: demeee gördüler demeeee silmemiz lazımdı sıçtıkkk

 

Atgüneş: Fırat aşkını itiraf etmediyse Göksel bu yolla öğrendi birlikte mutlu olup bizi unuturlarsa ölmeyiz

 

Al sancak: hiç sanmıyorum şu an acısız ölüm talebimi yazıya döküyorum ıslak imza atın lan buna

 

Pamuk prens(es): ıslak imza ne lan

 

Al sancak: bilmiyorum gerildim bir an

 

Atgüneş: of of germeyin beni de

 

"Senden cidden tırsıyorlar." Gülerek Fırat'a döndüm. Fırat mesajlara burnundan soluyarak bakmıştı. "Kaçacak delik arasınlar." Büyük bir siniri olduğunu pek sanmıyordum. Yemeği bitirince seansın başlamasına dakikalar kaldığını görmüştük. Saniyeler içinde koşarak gitmemiz dışarıdan komik görünüyor olabilirdi. Film başladığında tek yaptığımız boş boş ekranı izlemekti.

Arkamızdan gelen saçma sesi duymadan önce filme odaklanmayı deniyordum.

 

"Fırat? Aşkom sen de mi buradaydın?" Konuşan Arel'in yanındaki sarışın kızdı.

Fırat,arkasına dönmeden konuştu. "Seni hiç alakadar etmez Miray." Onu aldatan, eski sevgilisi olan Miray mı?

Miray hiç bozuntuya vermeden bana döndü. "Selam küçük çiyan. Namın bana kadar geldi. İkisini aynı anda yürüten benim çakmam. Birilerine örnek olmak ne kadar hoş!" Sahte bir sevinçle ellerini birbirine çırptı. Gerçekten itici duruyordu.

 

(Buradan sonra olaylar çok farklı bir yere gidiyor hazır mısınız? Mantık arayan biriyseniz bu kitap size göre değil 🫂🤍)

Loading...
0%