@birdemetmelissa
|
2 Ay önce "Anne ben çıkıyorum şirkette işlerimi hallettikten sonra gelirim" annem mutfaktan " Tamam kızım dikkatli ol" seslenmesiyle aynadan kendime baktım altımda siyah bol paça keten pantolon üzerimde de beyaz bir gömlek ve şık görünmem için siyah bir ceket giymiştim. Siyah dalgalı saçlarımı açık bırakmıştım. Kendime baktıktan sonra ayakkabımı giyip evden çıktım. Bugün şirkette yeni bir haber daha yayınlayacağım için çok mutluydum, daha yirmi üç yaşındaydım ama sevdiğim meslekle bu kadar ilerlediğim için çoğu kişi tarafından kıskanılıyordum ama ben onları da seviyordum çünkü mesleğimi çok seviyordum. Çocukluğumda okulda olan olaylarla ilgili yazmaya başlamıştım sonra liseye geçtiğimde kendi internet sayfamı açtım ilk başta pek ilgi görmedi ama ben pes etmedim ve yazmaya devam ettim. Bana seslenen adam en önde duruyordu yan tarafında on,on beş tane siyah takım elbiseli adam vardı. En önde duran onların lideri gibi duruyordu. Üzerinde çok şık ve sert duran siyah takım elbise vardı. Koyu kumral saçları o kadar özenli taranmıştı ki diğerlerinden çok daha iyi duruyordu ve elinde ise bir silah vardı büyük ihtimalle beni kurtaran oydu. Artık kendime gelmem gerekiyordu ve ağzımdan bir şeyler çıktı. "Siz kimsiniz?" O an aklıma gelen sadece bu oldu. Adam aramızda bir adımlık mesafe kalacak şekilde yanıma geldi. Yanıma gelince benden çok uzun olduğuna karar verdim. Ben onun sadece göğüslerine geliyordum. Adam gözlerini ilk üzerimde gezdirdi ve sonra gözlerime sabitledi. Elini öne doğru uzattı ve "Ben Yavuz Arslan seni yakından takip eden bir mafya" dedi. Duyduğum şeyi anlamaya çalıştım ve adam "Elimi sıkmayacak mısın Azra ?" Elini görmezlikten gelerek "Beni nereden tanıyorsunuz?" Dedim. Adam elini sıkmayacağımı anlayınca alayla kaşlarını kaşlarını kaldırdı ve elini indirip diğer elindeki silahı kemerine sıkıştırdı."Seni tanımayan mı var Azra?" Cümlesini düşününce kendime neden böyle bir şey sorduğum için kızdım. "Neden benim hayatımı kurtardınız?" Dedim ve adam benden yavaş yavaş arkasını dönmeden uzaklaşmaya başladı. Neden uzaklaştığını anlamaya çalışırken "İleride anlarsın kendine dikkat bir daha ki görüşmemize kadar." Dedi ve gülerek arkasını dönüp arabaya bindi. Onun arkasından diğerleri de binip hareket ettiler. Ben hala anlayamamıştım ve gözlerim onları giderken takip etti. Hala yolun ortasında olduğumu fark edip hızlıca şirkete girdim.Ben şirkete girince en yakın arkadaşım Eylül karşıma çıktı beni görünce yanıma geldi. Eylül hem benim en yakın arkadaşım ve bu şirketteki tek ortağım. Eylül bana şaşkın gözlerle baktı ve "kuzum noldu betin benzin atmış." O kadar mı belli oluyor diye elimle yüzümü kontrol ettim. Eylül hala bana endişeli gözlerle bakıyordu ve "kuzum evet bir şeyler oldu gel benim odama geçelim de sana anlatayım." Odama geçip tüm olanları eylüle anlattım Eylül de bana dikkatli olmamı ve bana bir araba ayarlayıp iki koruma yanıma verdi ben eylüle gerek yok dememe rağmen kabul etmedi. Kafamdaki düşüncelerden uzaklaşıp siteme yazı yazmaya başladım kendimi yazıya o kadar çok kaptırmışım ki saatin ne zaman akşam altı olduğunu fark etmemiştim. Ta ki annem arayana kadar. Telefonu açtım annem " Azra nerede kaldın kızım bugün babanla erken geldi seni soruyorlar artık gel hadi yemek de hazır." Anneme olan hiç bir şeyi belli etmeden " İşe çok odaklanmışım saati fark etmedim hemen geliyorum." Dedim ve telefonu kapattım. Ceketimi giydim ve odadan çıkıp Eylül'ün odasına girdim. "Kuzum ben çıkıyorum sen de geliyor musun?" Eylül de o kadar çok çalışıyordu ki kendini işe kaptırıp saati unutabiliyordu."kuzum sen git ben bugün geceleyeceğim çok işim var." Dedi ben de " Tamamdır kuzum fazla yorma kendini." Dedim ve odadan çıktım. Şirketin otoparkına ilerledim Eylül'ün bana verdiği araca doğru ilerliyordum ve siyah bir arabanın önünde iki adam vardı beni görünce ceketlerini ilikleyip kapıyı açtılar. Bana ayarlanan araba olduğunu anladım ve içine bindim beni eve götürmelerini söyledim ve eve geldim. Annem, babam Yılmaz ve abim Sinan masada oturuyorlardı. Ben de onlara katıldım uzunca yemek yedik ve sohbet ettik. Ben saat geç olunca herkese iyi geceler dedikten sonra odama geçtim. Banyoya girip duşladım. Giyinme odama geçip içeriden siyah iç çamaşırı ve geceliğimi alıp çıktım. Giyindikten sonra yatağıma oturup tapletten o adamı yani Yavuz Arslanı araştırdım ama hiç bir şey bulamadım. Bugün yine şirkete gidiyordum. O olayın üzerinden tam bir hafta geçmişti ama ben hala Yavuz Arslan hakkında bir şey bulamamıştım.Hızlı adımlarla içeriye girdim ve toplantı odasına ilerledim çünkü Eylül bana bir toplantı olduğunu söylemişti. Odanın kapısına geldim üzerimi düzelttim. Üzerimde dizimin biraz üstünde belime yapışan siyah boynu kapalı sırt dekolteli bir elbise giymiştim ayağımda ise kırmısı stiletto vardı. Uzun saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapmıştım yüzüme de ayakkabıma uyacak kırmızı ruj sürmüştüm. Kapıyı yavaşça açıp örttüm. Eylül " Azra hoşgeldin otur şöyle." Eylül'ün sesiyle birlikte odaya bir adım atmıştım ki gördüklerimle hareketsiz kaldım...
|
0% |