Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12. Bölüm Yemek

@birfanikul_

Zübeyirin anlatımından...

 

koridorda yürüyorduk. Yürüyorduk dedim çünkü elif koluma girmişti. Diğer eliylede serumu tutuyordu elif.

 

Dikişlerimin tutması için yürümem gerekiyormuş.

 

"Selamünaleyküm hayırlı sabahlar."

 

"Aleykümselamm inci sanada hayırlı sabahlar." Dedi elif gülümseyerek.

 

"Aleykümselam." Dedim.

 

"Nasılsınız Zübeyir bey?" Dedi inci bana hitaben bakışlarım yerdeyken sabah olanlar aklıma gelince ufak bir sinirlendim.

 

" Elhamdülillah iyiyim.Doktor bey dedi ki Zübeyir senin dikişler tutmamış yürümen lazım dedi. Ben de napayım taktım koluma bu şirineyi geziyoruz. Sen nasılsın nasılsınız inci hanım?" Dedim.

 

"Allah daha iyi etsin. Evet yürümen gerekiyor tutması için. Elhamdülillah bende iyiyim Allah razı olsun."

 

"Amin ecmain olsun. Allah daha iyi etsin sizi de." Dedim.

 

"Amin ecmain olsun."

 

"Elif cumartesi geldik biz ama sen yoktun. Bulut nerde?"

 

"Evet ya göremedim seni. Bulut babasının yanında bugün görmeye gelicek dayısını dayısı kılıklı aynı biliyormusun?"

 

İkisi birden gülünce kaşlarımı çatıp elife baktım.

 

"Oyy kızma canım sadece senin gibi şakacı bir yiğenin var!" Dedi gülüp.

 

"Geçen gün bana demesin niye böylesin üzümlü kekim." Demesiyle gözlerimi kıstım.

 

Velet bile iltifat etmiş. Aklıma gelenle tekrar aynı düşünceler zihnimde dolanmaya başladı. Ertuğrul kim acaba? Nişanlısı mı sevdiğimi kim bu ertuğrul!

 

"Kim ulan bu ya!" Hızla elimi ağzıma götürdüm.

 

"Kim kim Zübeyir?"

 

"Biri ya. Hadi odaya gidelim elif karnım açıktı."

 

Elif ve inci vedalaşırken bende vedalaşıp Elif'in koluna girip geldiğimiz yolu geri döndük.

 

.

.

.

.

 

Öğleyi kılıp geri yatağıma uzandım. Yan tarafta Elif'in benim için bıraktığı aynayı elime aldım. Yüzümde ki hafif yaralara baktım. Kabuk tutmuşlardı. Aynayı geri yerine bırakıp odanın içine öyle baktım.

 

Kapı tıklatılınca kendimi biraz geriye doğru doğrulup yaslandım arkama.

 

"Gelebilirsiniz."

 

Kapı yavaşça açılınca içeri elinde serumla hemşire geldi.

 

"Kapıyı açık bırakırmısınız."

 

"Tabii."

 

Serumu masaya bırakıp biten serumu çıkardı.

 

"Sanırım kolumdaki serum patladı."

 

Hemşire birşey demeyip kolumda ki bandajı açıp baktı.

 

"Evet yeniden damar yolu açılması gerek."

 

"Bare bu koluma açın yazık buna." Dedim.

 

"Tamadır malzemleri alıp geliyorum."

 

Elif koltukta uyuyordu. Okadar ses olsa uyanmaz yakından dürtünce endişeyle uyanıyordu. Sorunca da anneyim diyordu.

 

Kendime hiç sormuyorum ailem çok sessiz ve hareketsiz uyuduğum için bir ara beni öldü sanmışlar. Seviyorum öyle uyumayı.

 

Bazen böyle olur zihnim bir anda eskilere dalar mutlu olur.

 

Hemşire geri geldiğinde eski damar yolunu çıkardı. Ufak bir yara bandı yapıştırdı iğne yerine. Sonra diğer tarafa geçip koluma pamuğu sürüp iğneyi eline alıp batırdı. Kafamı başka yere çevirdim.

 

"Korkuyormusunuz iğneden?" Diyen hemşirenin dediğine güldüm.

 

"Yok ne korkması sadece yara ve böyle durumlarda bakmıyorum."

 

"Anladım. Geçmiş olsun kolunuzu çok kırmayın." Serumu ayarlayıp tepsiyi eline aldı.

 

"Allah razı olsun teşekkürler."

 

"Amin.Ne demek rica ederim."

 

Hemşire odadan çıktı kapıyı örtüp. Gözlerimi kapatıp uyku moduna geçiş yaptım.

 

İki saat uykunun ardından uyanmıştım. İkindi vakti girdiği için ilk önce abdest alıp ikindi eda etmiştim. Sonra ise karnım acıkınca elif birşeyler sipariş etmişti.

 

Odanın kapısı açılıp kapanınca içeri elif girdi.

 

Elinde ki yemek olduğunu tahmin ettiğim şeyleri komidinin üstüne bırakıp bana baktı.

 

"Gelirken inciyi gördüm bizimle beraber yemek yiyelim dedim işte ertuğrul da gelicek onunla beraber."

 

"Sende ertuğrulu tanıyorsun yani?"

 

"Tabii ki inciyle elhamdülillah çok iyi anlaştık telefondan veya yan yana geldik mi sohbet ediyoruz." Dedi elif gülümseyip.

 

"Nesiymiş bu ertuğrull!?"

 

"Peki saneneysiymiş Zübeyir!" Dedi elif gülümseyerek.

 

Odanın kapısı çalınca elif 'gelebilirsiniz' diyince kapı açılmıştı. Kapı tarafına arkamı döndüm. Gözlerimi kapattım. Niye bu kadar gönlüm incinmiş gibi his ediyorum. Kendimi fazla mı kaptırdım. Gözlerim dolarken elimle sildim Elifle inciden ses çıkmıyordu.

 

"Selamünaleyküm."

 

"Aleykümselamm." Dedi elif bende selamı sessizce aldım.

 

"Zübeyirin ağrısı mı var niye uyuyor sen acıkmış olduğunu söylemiştin." Dedi inci bana Zübeyir diye seslenmesine ve düşünmesine bile mutlu olmadım.

 

Allah'ım içim daralıyor canım acıyor sen inşirah ferahlığı ver. Amin.

 

Yatağımdan kalkip serumumla beraber ilerledim. Lavoboya girip kapıyı örtüm. Aynanın karşına geçip kendime baktım.

 

Sonra çeşmeye yaklaşıp suyu açtım elimi yüzümü yıkadım. Kuru peçete ile yüzümü kuruttum. Kuru peçeteyi çöpe atıp kapıya yöneldim kapıyı açıp çıktım. Serumu mu yerine endirdim. Koluma baktığım da kan gelmişti. Sanırım fazla kendime doğru çekmiştim.

 

Elif yemekleri çıkarmış hazır etmişti bile. Benimkini hasta yemek masasına endirmişti.

 

Odayı telefon arama sesi dolurunca kafamı kaldırdım. İnci bana bakıp telefonu açtı. Yer tarifi etmesinden anladım ki Ertuğrul geliyordu.

 

Kapı tıklatılıp açıldı. Bakışlarımı kapıya çevirdim. Önce kafasını sonra ise bedeni gözüktü.

 

"Hoş geldin amca nerde kaldın ya!?" Diyen inciyle.

 

Üzerimdeki olumsuz duygular kaybolu verdi.

 

.............................

 

 

Selamünaleyküm

 

Çat kapı geldi ertuğrulcum yaa istenmeyen çocuğum olsun seviyorum onu ben

 

 

Dünyada kardeştiler artık ahiret kardeşi de oldular.

 

Allah'a emanetsiniz selametle

 

Paz,20.10.2024

Loading...
0%