@birfanikul_
|
Sesler,ağlayan çocuk sesleri, tencereye vurulan kepçe sesi ve bulaşık yıkayan ben.
"Naime?" Dedi Esila abla.
"Efendim abla?" Dedim geldik mi yan yana.
"Senin yüzün o gün o yüzden mi sirke satıyordu?" Dedi gözlerimi kaçırıp bulaşıkları yıkamaya devam ettim.
"Aldım cevabımı." Dedi Esila abla.
Ama ne diyiceğimi bilemedim o an.
"Abla?" Dedim elimdeki tabağı bırakıp.
Esila abla arkasına dönüp tebessümle baktı.
"Senle balkonda konuşalım mı?" Dedim.
Kafasını salladı Esila abla. Arkamı dönüp ceşmeden elimi yıkadım. Elimi üstüme sürüp kuruttum.
İkimizde balkona geçip yerde ki minderlere oturduk.
"Abla hani o zaman ertuğrulu bana sormuştun ya? İşte ben o zaman anladım ona karşı bişey his ettiğimi. Tabii birde bunun kabullenme süreci vardı." Dedim gülümseyerek.
"Hmm öyle mii sevindim senin adına. Zaten beğenme hissiydi ilk sana söylediğim geçip gitti." Dedi gülümseyerek. Sesinde ki tını farklıydı. Olmasada olur der gibiydi.
Bir müddet başka konulardan bahsedip sohbet ettikten sonra içeri geri geçmiştik. Yarım kalan bulaşıkları hâl edip odama geçtim. Bir duş alıp akşam için hazırlandım. Gold detaylı belden olan saten elbiseme bayılmıştım! Eşarbımı da yapıp aynadan kendime gülümsedim. Hazırdım akşam için.İkindi namazını da eda edip odamdan çıktım. Oturma odasının aralıktı. Kapıya yaklaşıp içeri doğru kafamı uzattım.
"Buğra abi saçların çukk güzel." Diyen ufaklıkla ellerimi ağzımı kapattım.
Buğra'nın saçlarını kirpiğin dikenleri gibi olmuştu. Ufaklık elinde ki oyuncak kalıbına elini batırıp buğra'nın saçıyla uğraşmaya devam etti.
Kapının kolunu tutup sonuna kadar açtım. Oda da ki herkesle kısa bakışmanın ardından buğra'ya.
"Nasıl olmuşum!?" Dedim etrafımda dönerek.
"Çirkin ördek gibi." Dedi Buğra.
Doğrudan çok güzel olmuşsun desene çocuk!
"Çok güzel olmuşum yanii?" Dedim gülümseyerek.
"Tabiki benim ablam hep güzel." Demesiyle yumuş yumuş olmuştum.
"Oyy canım benim!" Dedim yaklaşıp yere çöküp yanaklarını sıktım. İçimdeki sevgi pıtırcığı çıkmıştı.
"Abla acıyor ya!" Dedi yanaklarını ellerimin arasından kurtarıp geriye doğru gitti.
"Tezjee dayımın saçı oldu mu?" Dedi Lina eliyle gösterip. Yanına yaklaşıp yanaklarını sıktım.
"Dayının saçlarını kirpinin dikenleri gibi yapmışsın." Dedim gülerek.
"Kipi mi o nee?" Dediğinde bakışlarımı onlardan çekip cebimden telefonumu aldım. Arama motorundan kirpi resmi diye aratıp ilk gördüğüme tıkladım.
"Bak böyle." Dedim ekranı linaya tutup.
"Evet tezjje benzemiş saçı demi? dayı beğendin mi!" Dedi Lina kendimi tutup gülmedim.
Buğra mimikleriyle bana kızarken omuz silktim.
"Evet dayıcım güzel olmuş. Resmini çekelim mii?" Dedi tatlı tatlı.
"Evet!" Dedi elini birbirine vurup.
Lina, ablamın kızıydı topladım 3 kardeştik. Ablam Hüsne, ben ve Buğra. Çocukken ne çok kavga ederdik. Ama şimdi hepimiz büyüdük. Zaman ne duruyor ne de geri geliyordu.
. . . .
Hanımlar tarafının kahvesini yapıp dağıtmıştım. Sıra erkeklerin kahvesine gelmişti. Köpüren kahvenin köpüğünü alıp boş fincalara kaşıkla koydum.
"Ertuğrul kahvesini ayrı yapıcaksın değil mi?" Diye soran arkadaşıma gülümsedim.
"Onun ki kahve değil." Dedim tebessümle ona unutamıcağı bir kahve vericektim. Kızlar muhtemelen dejarli acili macılı şeyler düşünüyorlardı.
"Hatta özel fincan tabağı aldım." Dedim aklıma gelince.
"Nerde merak ettim!" Dedi sena elimle üst dolabı gösterdim.
"Bak şurada kutunun içinde." Dedim bakışlarımı kahveye geri çevirdim. Hazır olunca tek tek bardaklara boşalttım.
"Oha tabak da ne yazıyor! Hikâyemden hiç eksilme ve beyaz kalp. Yiaaa!" Dedi sena gülümsedim.
"Evet kahveler hazır! Telefonum nerde benim?" Dedim buğra'yı çağıracaktım kahveleri içeri götürsün diye.
Telefonumu bulup buğra'yı çağırdım. Kahveleri hemen ona verip Ertuğrul için ayrı bir tepsi çıkardım. Tabağı ve fincanı tepsiye endirip dolaba yöneldim.
"Kız kahve orda değil!" Dedi sena. E bende biliyorum var bir plan aklımızda.
"Biliyorum canım. Kahve yapmıcağım ki." Dedim dolaptan çikolatalı sütü çıkartıp kızlara gülümsedim.
"Yok artık!"
"Ay bu benim hiç aklıma gelmemişti! Bende ilerde öyle olursa bal falan koyarım diye düşünüyordum." Dedi hilal.
Pipeti açıp çıkolatalı sütü açtım. Bardağa yaklaştırdım. Fincan dolunca çikolatalı sütü kenara endirdim. İçerden buğra'ya seslendim.
"Var ya eniştenin tepkisini merak ediyorum!"
"Adam şaşıracak bence."
Kızlar düşündüklerini dışa vururken elime tepsiyi alıp mutfak kapısına yaklaşıp bekledim. Odanın da kapısı açılınca öne doğru tepsiyi uzattım.
"Abla hani bunun köpüğü!" Dedi Buğra göz devirip omuzlarından tutup hafifçe ittim.
"Hadi git bak istemeye geçerlerse çekeceğin var!" Dedim.
"Aman be gidiyorum!" Dedi Buğra. Eliyle kapıyı açıp içeri girdi kapıyı örtecekken bana dil çıkarıp içeri girdi. Kapıyı da açık bırakmıştı.
İçerden bir süre ses gelmedi. Niye sustular ya! Kahve içiyorlar sanırım. İçeriden gülüşmeler gelince merak etmiştim.
"Maşallah tek seferde içtin kahveyi oğlum!?" Dedi biri güldüm e tabi içer!
"Sebebi ziyaretimiz belli. Allah'ın emriyle peygamber efendimiz a.s.v kavliyle kızımız Naime'i oğlumuz Ertuğrul'a istiyoruz."
Kızlarda benle beraber kulak kesilmişti içerideki seslere.
"kızımla konuştum. Onunda rızası var. Kızım benim en değerli incimdir. Ve ben evimin Bir incisini sana emanet ediyorum.Bir yastıkta ihtiyar, iki cihanda bahtiyar olsunlar." Dedi babam canım ya!
"Emanetiniz iyi bakacağım inşallah." Dedi Ertuğrul gülümsedim.
Sonrası yüzük merasimi için odaya geçmiştik. Arkada süslü söz alanına geçip aramıza mesafe koyarak yan yana durduk.
İnci abla elinde tutduğu tepsiyle bana Gülümseyip göz kırptı. Heyecandan ellerim terliyordu.
Babam bize yaklaşıp gülümsedi. Bakışlarımı kaçırdım. Utanmıştım. Derin bir nefes aldım. Babam besmele çekip önce benim sonra ertuğrul parmağına taktı alyansları.
"Rabbim iki cihanda yan yana eylesin sizi Bismillahirrahmanirrahim." Dedi ve kurdaleyi kesti. Odayı dolduran alkış sesleriydi ama ben kalbimin de sesini duyordum...
Herkes tebrik edip namahreme dikkat ederek sarıldık sevdiklerimize. Ertuğrul yanıma doğru gelince bakışlarımı kaçırdım.
"Senle konuşa bilirmiyiz?" Dedi Ertuğrul sesi ciddiydi bu demekti ki önemli bir şeydi.
"Tabii mutfağın balkonu var oraya gelirsin." Dedim. Ne diyicekti ki?
Hanımlar tekrar ayrı odaya geçerken bende mutfağın balkonun da inci ablayla beraber bekliyordum. Arkadaşlarımdan birini yanımda dursun diye düşündüm ama inci abla yanımızda olsa daha iyiydi.
"Abla ne diyicek Ertuğrul?"
"Kendi söylese daha iyi canım." Dedi tebessüm ederek.
Balkonun kapısı açılınca arkamı döndüm.
"Selamünaleyküm." Dedi Ertuğrul.
"Aleykümselamm." Dedik selamı alıp. İnci abla balkonun ucuna gitti. Rahat konuşmamız için yaptığını anlamıştım. Düşünceli ablam ya!
"Naime ben askere gidiyorum." Demesiyle şokla bakışlarımı Ertuğrul çevirdim.
"Ne!"
Pzt,11.11.2024 |
0% |