@birfanikul_
|
1. Ay sonra... Elimde ki valizi kulpunu tutup bakışlarımla etrafa baktım. Bir ay gelip geçmişti ama birde bana sormak lazımdı nasıl geçmişti o bir ay... Yüzüme tatlı bir tebessüm yayılmıştı. Etrafa baktım. Elinde valiziyle giden, ailesiyle sarılan, bekleyen bis sürü kişi vardı. Az ötede bana gülümseyen kişiyle bende genişçe gülümsedim.
Valizin kulpundan tutup hızla o tarafa seri adımlarla ilerlemeye başladım. Yolu konrol edip hızla karşıya geçmeye çalıştım.
"Selamünaleykümm!" Dedim neşeyle. Babamın yanına ilerleyip elini öpüp sarıldım. Babam sırtıma dostça vurdu.
Babamdan ayrılıp anneme sarıldım.
"Oğlumm nasıl özledim." Dedi annem saçlarımı okşayarak. Annemin başının üstüne bir öpücük kondurup geri çekildim. Bir kolumu annemin bir kolumu babamın omzuna atıp gülümsedim.
"Ee hani benim yiğenler!?" Dedim etrafa bakıp. Gözlerim aradığını bulamayınca babama baktım.
"Oğlum namazdan sonra açınca atıştırmalık birşeyler almaya gittiler. Gelirler." Dedi babam kafamı onaylarak salladım.
"Telefonum kimde?" Diye sordum yokluğunu çekmedim değil ama olmasa da olurmuş telefon.
"İnci'de evladım hah geliyorlar." Demesine kalmadan boynuma dolanan kollarla dengemi kaybedicek gibi oldum.
"Dur çatlak deviriyordun beni!" Dedim gülerek bende sarılıp başının üstüne öpücük kondurup sıkı sıkı sarıldım.
"Ertuğrul seni çok çok çok özledim!" Dedi küçük bir çocuk gibi. Bunu söylemesi bana okadar iyi gelmişti ki. Bende aklıma gelenle kollarımı geri çekip elimi boynuna attım.
"Bak bu senin." Dedim boynumdan çıkarıp. Hep çok istemiştir bir künyesi olmasını.
"Ertuğrul sen adamsın!" Dedi sevinçle.
"Allah razı olsun teşekkür ederim ertuğrulcum." Dedi inci avucunun içinde tutduğu künye sevinçle bakıp bana sarıldı.
"Aga ben kaldım burda!" Dedi asrın elini iki yana açıp.
"Çekil kız sıra bende gel benim guççük amcam!" Asrın inci'yi elleriyle çekip kenara bırakıp bana sarıldı. Bende kollarımı dolayıp sarıldım. İnci'yi şaşkınlıkla asrına bakıp bir tane geçirdi dizine.
"Aağ inci!"
Ooyy! Yüzüm sanki o ağrıyı çekmiş gibi o hale bürünmüştü.
"Oh olsun!" Dedi eliyle göğüs kafesini götürüp getirip.
Onların bu haline güldüm. Sonra hep beraber arabaya doğru ilerledik asrın elimden valizi alıp arabanın bağajına yaklaşıp cebinden kilidi çıkartıp arabayı açtı. Valizi içine bırakıp kapıyı kapattı.
Şoför koltuğuna asrın geçerken yanına da babam oturmuştu. Annem, inci ve ben de arkaya geçmiştik.
Cam kenarına yerleşip inci'nin kulağına eğildim.
"Telefonumu versene?" Deyip geri çekildim. İnci kafasını sallayıp çantasını açıp telefonu bana uzattı.
"Jarzı var dediğin gibi gelmeden önce doldurdum." Dedi tebessüm ederek.
"Allah razı olsun teşekkür ederim gülüm." Dedim yanağından bir makas alıp.
"Amin ecmain olsun." Dedi inci.
"Amin." Dedim bakışlarımı elimdeki telefona çevirip sabırsızca telefonun şifresini girip WhatsApp'a girdim. Veri mobili açıp bekledim.
Ekranda bir bir gelen mesaj bildirimlerine göz atıp asıl mesaj atan gönlümün çiçeğine ismine basıp mesaj kutusuna basıp klavyenin gelmesini bekledim.
Cennet Hatunum: selamünaleyküm ertuğrul çıktın mı?
Siz: aleykümselam çıktım. Arabaya bindik ilerliyoruz.
Cennet Hatunum: sevindim :) nasıl oldun iyimisin?
Siz: bende:) elhamdülillah daha iyiyim boğazım arada ağrıyor sadece.
Cennet Hatunum: uzun kollu giyinseydin bare üşütme.
Siz: tamam. Sen nasılsın? Buğra nasıl oldu?
Cennet Hatunum: elhamdülillah iyiyim çok şükür Allah razı olsun. Buğra da iyi hamdolsun yürümekte zorluk çekiyor 2 ay boyunca çalışamıcak ona içerleniyor.
Siz: Allah daha iyi etsin. Olsun çok şükür Allah'a iyi ya bu da geçer ya hu!
Cennet Hatunum: amin ecmain olsun aynen öyle geçicek Allah'ın izniyle.
"Oğlum dişlerin çok güzelmiş."
Kafamı kaldırıp babama baktım.
"Dişlerim çok mu güzel!?" Dedim niye öyle demişti ya?
"Geldiğimizden beri bize bile böyle gülmedin." Dedi gülüp öyle demesiyle dişlerimi dudaklarıma geçirdim. Ben aşırı utandım. Sesim çıkmazken hepsi gülmeye başladı.
"Son gülen iyi güler inci'cim Zübeyir geldiğin de görürsün." Dedim Gülümseyip arkama yasladım.
"Gıcıksın gıcık!" Dedi sessizce annemle göz göze gelince göz kırpıp gülümsedim.
. . . . Yaklaşık 5 saat süren yolculuğun ardından nihayet eve varmıştık. Ankara'dan hemen ayrılmamıştık. Bir güzel gezip dolaşmıştık. Akşam ezanı okunurken namazımızı eda edip Bursa'ya kadar uyumuştum. İnci de omzumda uyumuştu. Boğazımın ağrısı artmıştı resmen sesim bile gitmişti.
Eve geldiğimizde yakın bütün akrabalar buradaydı. Ama benim hiç halim kalmamıştı. Allah'tan çay doldurma görevi bende değildi. Babam misafirlerle muhabbet ederken yerimden kalkıp odadan çıktım. Ohh geriliyorum şöyle ortamlarda.
"Ertuğrul?!" Diyen sesle saklanmak istedim.
"Efendim?" Dedim. Stres panik korku bunları şuan yaşıyordum.
"Hoş geldin." Dedi sakince ben onun bu sakin tavrına şaşırmıştım.
"Allah razı olsun teşekkür ederim."
"Anladım yüzüme bakmıyorsun bare bedeni'ni dön." Dediğinde nefesimi dışarı verdim.
"Ümit verici davranışlarda bulunmak istemiyorum." Dedim dış kapıyı açıp montumu aldım fortmanto'dan. Ayakbılarımı rasgele ayağıma geçirip kapıyı çektim. Montumu da giyip merdivenlerden aşşağı indim.
Beliz dayımın kızıydı bana karşı hisleri olduğunu öğrendiğimden beri konuşmaktan bile uzak duruyordum.
Elimle montumun cebini konrol edip gülümsedim. Yerinde duruyordu paket. Telefonumu çıkartıp asrına mesaj attım.
Hırçın yiğen: aslanım benim bir yere gidip gelmem lazım sorarlarda dışarı çıktı gelicekde.
Tuşa basıp ekranın kapanmasını bekledim. Bize yakın olan taksi durağına ilerleyip boş bir taksi bulup bindim. Cebimden telefonu çıkartıp şifreyi girdim.
Siz: selamünaleyküm
Cennet Hatunum: aleykümselam.
Siz: Naime size geliyorum.
Cennet Hatunum: nE!
Siz: çok vaktim yok geri eve dönmem lazım.
Cennet Hatunum: tamam bekliyorum camın önünde seni.
Siz: tamam:)
Telefonu geri cebime koyup akıp giden yolu seyrettim. İçimde çocuksu bir sevinç vardı. Sanki dünyanın en güzel şeyi bana verilmiş gibi bir his... Duran taksiyle ücreti verdim.
"Allah razı olsun sağol abi kolay gelsin sana."
"Eyvallah." Dedi kafasını sallayarak Kapıyı açıp indim.
Adımlarımı naime'nin kaldığı apartmana doğru çevirdim. 3 katın ziline basıp bekledim.
"Kim o?"
"Benim ertuğrul." Dememle kapı açılmıştı. İçeri geçip merdivenleri iki şer iki şer çıktım. Nefes alış verişlerim düzensiz olmuştu. Hafif eğilip elimi karnıma koydum. Kalan merdivenlere göz atıp hızla çıktım.
Kapının ziline basmadan kapı açılmıştı.
"Selamünaleykümm!" Dedim nefeslerim hâlâ düzene girmemişti.
"Aleykümselam hoş geldin oğlum."
"Hoş buldum efendim." Dedim tebessüm edip ayakabılarımı çıkartıp içeri geçtim.
"Hoş geldin Ertuğrul." Diyen sesle genişçe bir tebessüm yayıldı yüzüme.
"Hoş buldum."
"Oğlum sesine noldu senin?" Diyen naime'nin annesiyle elim boğazıma gitti.
"Üşütmüşüm biraz ondan böyle çıkıyor sesim."
"Oyy Naime çorba yapmıştı bir kase ondan iç iyi gelir bizim hayta beğenmedi." Dedi gülüp.
"Size zahmet vermiyim 15 dk oturup gideyim evde misafirler bekliyor."
"Ne zahmeti oğlum ben getireyim sizde buğra'nın yanına gidin tek durmayın burda." Dedi nazikçe uyarıp. Uslu minik çocuklar gibi kafamı salladım.
Naime odanın kapısını açıp içeri geçti bende ardından geçip kapıyı örtüm.
"Selamünaleyküm geçmiş olsun kayınço."
"Sağol enişte hoş geldin sende ilk günden direk burdasın doğru söyle Naime seni tehdid mi etti?"
"Yok ben kendim gelmek istedim." Dedim.
"Ohh çatla Buğra!" Demesiyle naime'nin güldüm.
"Nasılsın iyimisin Buğra?"
"Elhamdülillah iyiyim enişte. Ağrım falan oluyor ama geçiyor hamdolsun. Ssenin senine noldu?" Diye sordu merakla Buğra.
"Allah daha iyi etsin. Okadar belli oluyor mu sesimin değiştiği?" Dedim boğazımı temizleyip.
"Evet."
"Sabahları duştan sonra soğukta koştuk ya son günlerde etkiledi beni toparlayamadım."
"Allah şifa versin şafi ismiyle."
"Amin ecmain olsun kardeşim. Naime sana bişey vermek istiyorum." Dedimelimi cebime koyup.
Cebimden kutuyu çıkarıp naime'ye uzattım. Elime değmeden kutuyu aldı. Bakışlarım kutuya sabitleyip bekledim.
"Yiaa Allah razı olsun teşekkür ederim ertuğrul!" Dedi sevinçle.
"Bakim bakim ne almış?"
Buğra başını uzatıp kutunun içine bakmaya çalışıyordu. Naime ona inat hediye'yi göstermeyip kutuyu kapattı.
"Gıcık."
"Sus kostok seni."
Odanın kapısı açılınca bakışlarımı oraya çevirdim. Elinde tepsiyle kapıyı açıp içeri girmeye çalışan naime'nin annesiyle yerimden kalkıp elinden tepsiyi aldım.
"Allah razı olsun sağol oğlum."
Tebessüm edip kenara çekildim.
Sehpayı tekli koltuğa endirip elimde ki tepsiyi aldı.
"Hadi ertuğrul oğlum gel iç çorbanı soğumasın." Dedi Zehra teyze sehpanın üstüne endirip. Çekine çekine oturup besmele çekip çorbayı içtim. Oha çok güzel bu laa! Çaktırmadan içeyim ayıp olur.
"Enişte nasıl içiyorsun ya!" Diye sordu yüz ifadesinden beğenmediği belliydi.
"Yok severim ben güzel olmuş."
"Aman savun sen sözlünü." Dedi Buğra.
Kalan çorbayı bitirip tabağımı da sünnetledim. Ben ay çok yedi bitirdi tabağında ki yemekleri demesin diye yarım bırakanlar dan değildim. Sevdim mi yerdim. Acaba Naime sarmayı güzel yapıyormudur? Canım çekti...
"Ellerinize sağlık Allah razı olsun teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.
"Iıı Samet amca nerde?" Diye sordum çünkü geldiğimden beri yoktu.
"Oğlum o bekçi ya bu gecede nöbeti var." Dedi Zehra teyze.
"Anladım Rabbim yardımcısı olsun. Ellerimi yıkayıp geleyim nerde acaba lavabo?" Dedim yerimden kalkıp.
"Naime kızım gösterde gel kapı açık kalsın." Dedi Zehra teyze.
Naime önden giderken bende arkasından gittim.
"Burası." Dedi eliyle gösterip.
"Allah razı olsun teşekkür ederim." Dedim çeşmeyi açıp ellerimi yıkadım. Kenarda ki havluyla elimi kurutup havluyu yerine endirdim.
Tekrar odaya aramızda mesafe olucak şekilde girdik. Kolumda ki saate göz atıp hiç oturmadan durdum olduğum yerde. Gitsem iyi olacaktı.
"Ben gideyim artık Allah razı olsun teşekkür ederim zahmet ettin Zehra teyzem."
"Amin ecmain olsun ne zahmeti oğlum biraz daha kal?"
"Yok gideyim evden beni bekliyorlar. Buğra kardeşim tekrardan geçmiş olsun kendine iyi bak Allah'a emanet." Yaklaşıp hafifçe sarıldık ikimizde. Yarası olduğu için çok sarmamaya dikkat ettim. Ne kadar haftalar geçse de yarası daha iyleşmemişti. Geri çekilip yüzüme hafif bir tebessüm kondurup gülümsedim buğra'ya. Zehra teyze oda vedalaşıp ayrılmıştım. Ayakabılarımı giyip ayağa kalktım.
"Eline sa ğlık güzel olmuştu çorba."
"Afiyet olsun. Bende künye için teşekkür ederim." Dedi sesi mutlu olduğunu yansıtıyordu.
"Naime gitmeden bişey demek istiyorum. Diyorum ben bizimkilerler konuşayım 2 hafta içinde evnelelim." Dedim mutlulukla.
.....................
Selamünaleykümm
Nasılsınız?
Elhamdülillah ben iyiyim sizden babam ve abim için dua etmenizi rica ediyorum. Dualarınıza katarsanız sevinirim:)
Beğendiniz mi hikâye'yi?:)
Allah'a emanetsiniz selametle kalın Rabbim size hayalinizin de ötesinde güzellikler nasip etsin. Amin.
Sal,19.11.2024 |
0% |