Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27. Bölüm Lâl

@birfanikul_

Gözlerimi açtığımda beni karşılayan güneşli oda oldu. Düşündüm hayatım bir anda girmişti toprak ve hayatım hiç beklemediğim şekilde değişmişti. Ölümle ilkez burun buruna gelmem, Amcam tarafından kaçırılmam ve abim ablam. Zihnim son olanları düşünmekten ağrıyınca umursamadım. Yataktan doğrulamak istedim ama bedenime dolanan bir çift kol buna izin bırakmadı.

 

"Toprak!" Dedim gülerek.

 

"Hıı?"

 

"Bırakta gideyim işim var."

 

"Olmazz." Dedi beni göğsüne doğru çekip sıkıca sarıldı.

 

İşte ne zaman böyle olsam beni sinesine çekerdi. Yüreğimde açılan yaraya merhem olurdu. Bende kollarımı sıkıca sardım.

 

"Allah için seni çok seviyorum."

 

"Bende seni Allah için çok seviyorum canmanam."

 

"Yiaa sen polismisin yoksa edebiyat hocası mı?" Dedim öyle sözler söylüyordu ki yüreğim onun his ettirdiği sevgiyle pamuk gibi oluyordu.

 

"Yok güzelim onlar sadece sana özel." Dedi toprak kafamı geri çekip yanağına bir buse kondurup yataktan fırladım. Bu sözleri duymak bana tarif edemeceğim duygular barındırıyordu.

 

"Ama ama bu suç sayayım mı?" Dedi toprak kapının eşiğinde. Dudaklarımı büküp gülümsedim.

 

"İşe gidiceksin göz bebeğim kalk hadi hazırlan bende kahvaltıyı hazırlayayım." Dedim elimle öpücük atıp gülümsedim.

 

Toprak bana içten bir gülümseme gönderip kafasını salladı onaylarak. Oda'dan ayrılıp ilk lavoboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Kolumda ki saate baktığımda dokuza geliyordu. Bugün toprağı her gün olduğu gibi işe gidicekti. Biz evneleli iki hafta olmuştu. Bu arada kızlar pek görüşememiştik. Dün beraber karar vermiştik bugün bize geliceklerdi.

 

Dolaptan reçelleri çıkarıp bir kaç yumurta aldım birde. Yer sofrasını çekmeceden çıkarıp serdim. Tahta kahvaltı masasını da kapının arkasından alıp sofranın üstüne endirdim.Çay suyu ocağın üstüne verip altını açtım. Kahvaltılıkları bir bir endirdim. İki tane çay bardağı da indirdikten sonra kaynayan suyla çayı demledim. Dinlenmesi için altını kısıp tava çıkardım yumurta için tavamı da yağlayıp ocağın üstüne bıraktım çırptığım yumurtayı tavaya döktüm. Yavaş yavaş piştikten sonra ocaktan aldım.

 

"Hayırlı nurlu sabahlar hayatım." Diyen toprakla hafif göz atıp yumurtayı masanın üstüne bıraktım.

 

"Toprak?" Dedim tebessüm edip. Bakışlarımı ona dikip gözlerine baktım.

 

"Bence sen işe gitme." Dedim anam bu böyle çok cool olmuş.

 

"Neden ki hayatım? Bişey mi oldu iyimisin?" Diye yaklaşıp endişeli ses tonuyla yanaklarıma koydu ellerini.

 

"Evet. Sen böyle çıkarsan seni aşırı kıskanırım." Dediklerimle kahkaha atıp gözleri kısılana kadar güldü.

 

"Yok yok sen gitme."

 

"Fulya'm sen biraz fazlamı kıskançsın?"

 

"Benmii olabilir." Dedim ciddiyetle. Birden kendine çekip sıkıca sarıldı. Tebessüm edip kollarımı bende sardım.

 

"Seninle vakit geçirmeyi seviyorum yanlız öğlenden önce işe gitmem lazım." Demesiyle dudaklarımı burktum. Gitme diyemiyorum.

 

"Hem hafta sonu gidiyoruz." Demesiyle bu konudan daha yeni haberim oluyordu. İçimi saran merak ve sevinçle kollarımı çekip yüzüne baktım.

 

"Nereye gidiyoruz ? Hiç bas etmedin bana?"

 

"Süpriz olduğu için bas etmedim. Senle bir haftalığına Mardin'e, Diyarbakır'a, Urfa'ya , Gaziantep'e gezmeye gidiyoruz." Demesiyle gözlerim doldu. Hep çok isteyip dua ettiğim şey gerçek oluyordu. Allah'ım teşekkürler...

 

 

"Gözlerin niye böyle doldu?" Diye sorduğunda derin bir nefes aldım.

 

"Rabbim hayalimi nasip etti elhamdülillah. Senide vesile eyledi." Dememle beni tekrar kendine çekip sıkıca sarıldı.

 

Elimde tutduğum kahveyi masaya endirip koltuğa uzandım. Günüm okadar güzel geçiyor ki ta ki amcam acil arayıp benimle konuşmak isteyene kadar. Aslında bende konuşmak istiyordum. Abim ve ablam meselesi hakkında.

 

Kendime vakit ayırmayı çok severdim. Ama düşünceli olduğum zamanlarda yanlız kalmamaya çalışırdım. Kahveyi alıp besmele çekip bir yudum içtim. Çalan zil sesiyle daldığım düşüncelerimden sıyırılıp yerimden kalktım. Kapıya yaklaşıp merceğinden baktım. Tanımadığım bir kadın duruyordu. Kimdi ki bu? Komşu falanmıydı? Baş örtümü düzeltip kapıyı açtım.kafamı hafif uzattığımda yabancı erkek görmemle kapıyı geri örtüm.

 

"Kimsiniz?" Diye sordum elimi kalbime koyduğumda hızlı attığını fark ettim.

 

"Fulya?" Diyen tanıdık sesle şaşırdım amcamın sesiydi.

 

"Amca?"

 

"Kızım böyle pat diye oldu çok özür dilerim ama bu hanım efendi... Babanın ilk eşi ve yanındakiler de abin ve ablan. Kusura bakma onların geldiğini senle konuştuktan sonra haberini aldım." Demesiyle gözlerimi yumdum. Napıcaktım şimdi? İçeri almalımıydım. Ne olur nolmaz diye toprağa mesaj attım. Sonra kapıya yönelip açtım.

 

Bakışlarımı karşımda ki kadına sabitledim. Amber yeşili gözleriyle tebessümle bana baktı.Ama şuan negatif gibiydim. Ne bir kızgınlık, ne bir öfke yoktu içimde. Nasıl bu kadar sakin olabiliyordum? Rabbim sakinlik bahşetmişti.

 

"Hoş geldiniz."

 

"Hoş bulduk. Böyle çok ani oldu biliyorum kızım ama duyunca duramadım." Dedi amber yeşili gözlere sahib kadın. Söyleyişinde ki ton içten his ettirmişti. Birden sarılınca şaşıp kaldım.

 

"Haber verseydiniz iyi olurdu. Buyrun şöyle geçin." Dedim kollarımı sarmadım neden bu kadar yakın davranıyordu ki? Benden ayrıldığında elimle salonu gösterip. Karşımda duran sakallı uzun boylu kişiyle bir an nefes alamadım. Başımın dönmesiyle kapının koluna tutundum.

 

"İyimisin?" Diye kolumdan tutmaya çalışınca kendimi geri çektim.

 

"İyiyim elhamdülillah." Dedim otoriter bir sesle.

 

Ne kadar babama benziyordu. Sanki babamın gençlik yılları gibiydi. Ablam da kısa kaçamak bakışların ardından o da odaya girdi. Sona kalan amcama burukça bakıp kafamı iki yana salladım. Kapıyı örtüp amcam önde ben arkada içeri girdik. Odadaki bakışlar bir anda beni bulunca gözlerimi kaçırmanın bir faydası yoktu. Yanımda toprağın olmasını ne kadar isterdim...

 

"Kahve içer misiniz?" Diye sordum.

 

"Yok evladım almayayım diğerlerini bilemem." Dedi yüzüne bir gülümseme kondurup. Diğerleri içmediklerini söyleyince tekli boş olan koltuğa oturdum.

 

"Hayırlı olsun yeni evlenmişsin." Diye konuyu açtı amber yeşili gözler.

 

"Evet. Allah razı olsun sağolun. İsminiz neydi ona göre hitap edeyim?" Diye sordum.

 

"İsmim Lina."

 

"Memnun oldum fulya bende." Dedim kafamı sallayıp zoraki bir tebessüm kondurdum yüzüme.

 

Bakışlarımı amcama çevirip gözlerine baktım. Bakışlarımdan anlamış olacak ki boğazını temizleyip bana baktı.

 

"Fulya bu iki hafta süre içerisinde Lina hanım ile irtibata geçtim. Olanları onda anlattım. Ve seninle görüşmek istediğini söyledi. Ama inan buraya bugün geliceğinden haberim yoktu. Ben gelmeseydim de o gelicekti adresi bile bulmuş."Dedi amcam Lina hanım hemen ardından söze atladı.

 

"Evet ani gelme kararı bana ait." Diye amcamı onayladı.

 

"Peki neden bukadar samimi davranıyorsunuz?" Diye sordum merak ediyordum. Bunun bir açıklaması olmalı.

 

Tam konuşacağı sırada telefonum çalmaya başladı hırkamın cebinden çıkarıp ekrana baktım.

 

Ömrüm arıyor...

 

"Müsadenizle konuşup geliyorum." Dedim koltuktan kalkıp mutfağa geçtim. Kapıyı örtüp çağrıya cevap verdim.

 

"Efendim hayatım."

 

"Selamünaleykümm iyimisin izinde alamadım bırakıp gelemiyorum." Diye konuştu üzgün bir ses tonuyla.

 

"İyiyim elhamdülillah. Merak etme sen içerdeler şimdi." Dedim ne kadar toprağın çok gelmesini istesemde onu üzemezdim.

 

"Fulya'm bak telefon yanında açık kalsın izin aldım nolur nolmaz tamam mı?"

 

"Olurmu ki öyle?"

 

"Olur olur."

 

"Tamam ozaman açık bırakıyorum. Allah'a emanet."

 

"Sende canmanam." Dedi her zamanki gibi sesi tebessüm ediyordu.

 

Telefonu elimde tutup tekrar odaya geçip tekli koltuğa oturdum. Telefonu ters çevirip dizimin üstüne endirdim.

 

"Sizi dinliyorum." Dedim duyacaklarım neler olucaktı bilmiyorum. Ama tek isteğim Allah'ım adaletti ve merhametlice davramak.

 

"Seni de bu konuda meraklandırdığımı his ediyorum. Ahmet ilk eşim onu çok sevmiştim. Hep bir çocuğumuz olsun isterdim.Yıllarca yüreğimde her Ahmet'i hatırladığım acırdı içim. Günlerce odamdan çıkmadım. Sonra bir gün bayılmışım odamda gözlerimi açtığımda karşımda annem vardı. O gün öğrendim ki hamileymişim. İşte o gün içimdeki öfkeyle Ahmet'e hamile olduğumu bile söyledim bulunduğum şehri terk ettim. Sonra yaptığıma pişman oldum ama artık Ahmet'i bulamazdım. Şimdi yıllar sonra senin varlığından yeni haberim oldu. Belki içimde yangını senle soğuturum." Gözümden bir damla yaş yanağımdan süzülüp aktı geçti gitti.

 

"Amacım gelip senin hayatına zarar vermek değil kızım. İçimin yıllarca yandığı bu acıyı soğutmaya çalışmak."

 

Dilim lâl oldu sadece kalbim acıyor gözlerim ağlıyordu.

Loading...
0%