@birkitapsevergunlu
|
Keyifli okumalar dilerim...
... Yazardan; Tam o sırada eve giren Atalay, Gökçe ve Agâh ile olayların büyüyeceği kesindi. "Kimsin ve kızımı neden evinden ayırmak istiyorsun?" Atalay Bey'in sorduğu soru ile herkesin bakışları kapıya dönmüştü. Barış sinirle bir soluk vererek kendini açıklamaya başladı. "Siz sanırım Atalay Bey olmalısınız. Ben Barış Kandemir. Alisa'nın arkadaşlarının abisi oluyorum. Yani kısacası Alisa'nın abisiyim. Siz oğullarınıza gerekli terbiyeyi verememişsiniz. Bu yüzden kendilerini bir şey sanıp kardeşime, en önemlisi bir kadına iftira atıyorlar. Ve bende kardeşimi bu tür terbiye yoksunlarının olduğu bir yerde asla bırakmam." Barış'ın sözlerinin ardından Atalay Bey Alisa, Gürkan ve Barlas'a sırayla bakıp durumu anlamaya çalışyordu. En sonunda daha fazla bu evde durmaya dayanamayan Barış Alisa'ya dönüp konuşmasına devam etti. "Hadi abicim sen yanına alacağın eşyaları al sonra gidelim. Tamam mı?" Alisa ise onu kısa bir baş sallama ile onaylayıp hızla elindeki kutu ile birlikte odasına çıkmaya başladı. Barlas ise hocasının elinde duran büyük kutuyu alıp Alisa'nın peşinden odasına götürdü. Ve bir süre sonra aşağıya indi. Tabi ki bu sırada olanları Barış'tan dinleyen Atalay Bey, Gökçe Hanım ve Agâh ise sinirli idi. Atalay Bey ve Gökçe Hanımın tek sınırı oğullarının yaptığı bu terbiyesizlik iken Agâh'ın sinirlendiği şey ise Alisa yüzünden babası ve kardeşinin kavga edebilecek olma ihtimali idi. Eşyalarını aldıktan sonra aşağıya inen Alisa ile gerginlikten parmaklarını kütleten Barış hızla kafasını kaldırdı ve Alisa'nın yanına gelmesini bekledi. Alisa'nın yanına gelmesi ile elindeki çantayı alan Barış kolunu kardeşinin omzuna attı ve dışarıya çıktılar. Arabaya bindiklerinde ise büyük bir sessizlik ile yolcuğula başladılar. Arkalarında kalan büyük bir kavgayı umursamadan.
... Atalay Bey sessizdi lakin onun yerine eşi Gökçe Hanım konuşuyordu. Oğullarına belki birazda ağlayarak duygu sömürüsü yaparak kardeşlerine iyi davranmaları gerektiği hakkınd uzun bir konuşma yapmıştı. Ve eşi ile birlikte bir karar alarak Alisa'ya kötü davranan Agâh ve Gürkay'ı bir süreliğine şehir dışına gönderecekler idi. Zorda olsa oğullarına bu durumu kabullendiren Atalay Bey ve Gökçe Hanım oğulları Melih'e de kısa bir uyarı yaptıktan sonra odalarına ilerlediler. ... Barış ve Alisa ise sonunda eve varmışlardı. Hızla içeri girip kısa bir selamlaşma sonrası hep beraber Alisa'nın kafası dağılsın diye film gecesi yapmaya karar vermişlerdi. Çünkü biliyorlar idi Alisa eğer yalnız kalır ise kendini kapatır ve aynı birkaç yıl önceki gibi kötü bir ruh halinde olurdu. Ve kimse bunun olmasını istemezdi. Alisa'nın her anına şahit olmuş olan Alara arkadaşının şuan belkide kafasının içinde yeni ailesi hakkında neden kendisini sevmediklerini düşündüğünü hissedebiliyor idi. Hızlıca pijamalarını giyinip salondaki televizyonun karşısında yere güzel bir yatak yaptılar. O sırada Barış'ın annnesi onlara önceden yapmış olduğu kurabiyeden ve Fransa'dan getirdikleri birkaç atıştırmalıklardan bir tabak hazırlayıp yanına sıcak çikolata yapmıştı. Şüphesiz Alisa'nın sevgisiz geçirdiği 17 sensesinde anne sevgisi sorulsa Alisa hiç sorgulamadan Nergis Hanımı gösterir idi. Çünkü Nergis Hanım Alisa'yı ne kendi çocuklarından ayırmış ne de ona kötü herhangi bir davranış sergilememişti. Tabi ki aynı şekilde eşi Tarık Bey de öye idi. O da Alisa'ya biraz olsun baba sevgisini hissettirmek için çabalamıştı. "Hadi ama yaaaa. Abi biz iki saat senin gelmeni mi bekleyeceğiz. Hayır anlamıyorum sanki görücünün karşısına çıkıcaksın iki saattir gelemedim!" Alara'nın sitemli konuşması ile merdivenlerden inen Barış koşmaya başladı ve koltuktan aldığı yastığı hafif bir şekilde Alara'nın kafasına attı. "Abin ile ne biçim konuşuyorsun sen Alara! Hemen özür dile benden." Sanki kendisi gençleri o kadar bekletmemiş gibi bir de özür bekleyen Barış ile birlikte Alisa minik bir kahkaha atmıştı. Alisa'yı biraz olsun güldürebildiğini gören Barış hızla Alisa'nın yanına gidip "Beni burada bir tek sen seviyorsun ve güzelim. Söyle hadi onlara benim bu olayda haklı olup Alara'nın özür dilemesi gerektiğini." dedi. Lakin istediği cevabı alamadı. "Kusura bakma Barış abi ama kaç saattir seni bekliyoruz. Bence asıl özür dilemesi gereken kişi Alara değil sensin." Aldığı cevap ile birlikte yüzü düşen Barış yerine geçti ve sessizleşerek filmi ayarlamaya başladı. Yiğit Aras Alisa'ya uzanıp minik bir makas aldı ve "Aferin kız. Bak hep bizim tarafımızda ol sen. Bu abimi koruma yoksa çok kötü bozuşuruz haaa." dedi. Kahkahaların asla eksik olmadığı bir ortamda gece geç saatlere kadar film izlediler. Yeri geldi Barış'ın nasıl kendileri gibi çocuklaştığını yere geldi mi ise nasıl güzel bir kardeş gibi olduklarını hissetti Alisa. Belki ilk defa bu şekilde hissetmiyordu ama o kadar olay sonrası bu huzur onu sakinleştirmeye yetmişti. ... Kapının alacaklı gibi çalınması ile uyandı Kandemir ailesi ve Alisa. Hızlıca kapıya ilerleyen Barış ise karşısında gördüğü yüzler ile siniri kat be kat artmıştı. ... Öncelikle merhaba umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bu bölüm daha çok Alisa'nın arkadaşları ve onların ailesi ile olan bağlarını okuduk. Daha çok diyalog odaklı olmasa da güzel bir bölüm yazdığımı düşünüyorum. Agâh ve Gürkay'ı hikayeden bir süreliğine çıkarmış olmama umarım kızmazsınız. Çünkü aklımdaki fikirleri yazmam için bu gerekli idi. Daha önce de dediğim gibi bu bölüm ve bundan sonra sınır olacak. Neyse sanırım çok konuştum. Bir dahaki bölümde görüşmek üzere... Sınır: 35 oy 20 yorum
|
0% |