Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@birmavikiz

 

 

~Bölüm: Peri kızı~

 

 

Aşkın kaç yolu vardır

~1

 

Racih Aşk

 

Bir zamanlar çok uzak diyarların birinde, güzelliği dillere destan bir peri kızı yaşarmış, tüm erkek periler ve hatta tüm peri kızları onu görmek için sıraya girerler, zorlu engebeli bir yoldan geçerlermiş.

 

Bu yol o kadar basit değilmiş, karanlık anlaması zor bir yolmuş. Kimi bu yoldan geçerken denizde boğulur, kimi ateşte yanar kimi ise karanlığın içine hapsolmuş bulurmuş kendini.

 

Bu peri kızı, sadece birinin gelmesini beklermiş ama gelmesini beklediği kişi hiç bir zaman oraya uğramazmış.

 

Her gece tüm periler oradan ayrıldığında, tek tek yanan, boğulan ve hatta karanlığa hapsolan perileri tek tek bulmaya çalışır, aşkı için kendini her an feda etmeye hazırlanırmış.

 

Aşk ona göre ; Ateş ve küllerin birleştirip oluşturduğu su, denizleri kurutup yok ettiklerini var eden nefes ve karanlığın içindeki tek ve en belirgin çoban yıldızıymış.

 

Ama unuttuğu tek bir şey varmış, çoban yıldızı karanlıkta herkese parlarmış.

 

 

~Bölüm Başı~

 

Aşk 

 

Ada, coğrafyaya göre dört tarafı denizlerle çevreli küçük kara parçası, edebiyata göre denizlere hapsolmuş yaren ve bana göre denizlerin çaldığı her şey.

 

Ege öleli ne kadar olmuştu? Takvim yapraklarına göre iki yıl, yirmi dört ay, yüz dört hafta, 730 gün. Ve bana göre bir asırdan fazladır süren hesaplanan ayan bir süre.

 

Ege ölmeden önce Ada benim için Ege Denizi'ne aşık olmaktı. Ege'ye aşık olmak. O zamanlar Ege Denizi benim için Adalar deniziydi.

 

Ama benim Ege'de bir tane Ada vardı Ada Küçük yani ben.

 

Denizler katildi, insanların sevdiklerini elinde kolayca alır, aylarca tutsak ederlerdi, kendilerine.

 

Tam buldum derken bir bakmışsın, bir dalga tekrar sürüklemiş onu. Sonra tanınmayan çürümüş bir et parçası gelir, bakmaya doyamadığını balıklar çoktan yok etmiştir.

 

Bugün yine yanıbaşındaydım, nefes alışını hissetmek, kokusunu içime çekmek için. Bir avuç toprağı öpücüklere boğmak için tamı tamına buradaydım.

 

Sesini tekrar tekrar duymak isterdim ama onun sesi mezartaşının yanındaki çınar ağacının rüzgarla buluştuğunda çıkan sesti, onun kokusunu içime çekmek isterdim ama onun kokusu toprak ve suyu kokusuydu. Ona sarılmak, onu öpmek isterdim ama onun bedeni bir avuç toprak parçasından ibaretti.

 

Onu tekrar görmek isterdim ama bu hiç bir şeyden ibaretti. Onu görmek için can atmak onu üzmekten başka bir şey değildi.

 

"Ege" Dedim fısıldayarak "ben geldim, ben geldim sevgilim. " Yere oturup kafamı omzuna yani mezar taşına yasladım. "Özledim seni, hemde çok özledim. Çok uzun olmadı mı bu ayrılık." Elim ile gözümden akan yaşı sildim "Hayır ağlamıyorum sevgilim. Sadece seni özledim. Seni görmek için geldim. " Gülümsedim "bazen seni bir çocuğun gülümsemesinde görüyorum biliyor musun? Bir çikolata, bir şeker hatta küçük bir sakız için gülen yüzlerinde, bazen bir kuşun ötüşünde duyuyorum sesini, hala daha marvel filmlerinden hiç birini izlemedim, sen gel beraber izleyeceğiz. Ama hemen gel olur mu? Gidişinin üstünden kaç marvel filmi geçti saymadım. " Göz yaşlarımı sildim "bir gün sonra doğum günüm ama sensiz hiç bir yaş almadım aynı zamanda çok yaş aldım"

 

"Ada" Ayağa kalkıp arkamı döndüğümde Ege'nin kuzeni Eren vardı.

 

🌑

 

 

(2 saat sonra)

 

"Ağlama bir tanem, ağlama sakın" Meyra'nın omzuma kafamı yaslamış, dizlerini kendime çekmiştim.

 

"Ben, ben"

Loading...
0%