10. Bölüm

10. Bölüm

Birokuryazar
birokuryazar

Yoğun bakım odasının kapısı sertçe kapandıktan sonra, sessizlik her şeyi boğuyordu. Makinaların tıkırtısı, nefes cihazlarının düzenli sesi, Baran’ın hayatta kalma mücadelesini adeta fısıldıyordu. Azad, kardeşinin yatağının başında oturuyor, ellerini sıkıca Baran’ın ellerinde tutuyordu.

 

Baran’ın kalp ritmi yavaş yavaş normale dönmeye başlamıştı. Yoğun bakımın soğuk ve steril havasında, Azad nefesini tutmuş, her titreyen el hareketini, her nefes alışını dikkatle izliyordu. Baran artık kritik ama hayatta kalmıştı. Azad’ın yüreği bir nebze olsun rahatlamıştı; şimdi gözleri önündeki asıl mücadeleye çevrilmişti: Rojin’i Halil Arnaz’ın elinden almak.

 

Hızlıca odadan çıktı, elinde sadece tabancası vardı. Baran’ı güvende bıraktığına emin olduktan sonra, kalbindeki öfkeyi dizginleyerek plan yapmaya başladı. Telefonunu açtı, konumu tekrar kontrol etti: Rojin, Halil Arnaz’ın adamlarıyla bir dağ yamacındaki malikanede tutuluyordu.

 

Arabasına atladığında, motorun sesi gece sessizliğini deliyordu. Her kavşakta, her virajda Rojin’in güvenliğini hayal ediyor, her engeli aşacağını kendi kendine tekrarlıyordu. İçindeki öfke ve kararlılık, arabayı hızla ilerleten motor gücü kadar güçlüydü.

 

Malikaneye vardığında, Halil’in adamlarının sayısı Azad’ı yıldırmadı. Sessiz adımlarla, gölgeleri kullanarak, gizlice içeri sızdı. Her köşe, her pencere, her ışık patlaması onun için birer tuzak gibiydi, ama Azad’ın tek hedefi vardı: Rojin’i sağ salim kurtarmak.

 

Bir pencereden içeri bakarken, Rojin’i bir odanın ortasında bağlı ve gözleri korkuyla dolu gördü. Kalbindeki aşkın ve öfkenin birleşimiyle derin bir nefes aldı, tabancasını sıktı ve kapıyı kırıp içeri daldı. Halil Arnaz’ın adamları aniden karşısında belirdi, ama Azad yılmadı. Her silah sesinde, her yumruk darbesinde Rojin’in hayatta kalmasını düşündü.

 

Rojin, Azad’ı görünce gözyaşlarını tutamadı. “Azad! Beni burdan çıkarmalısın!”

 

“Hiç merak etme Delalem, yanındayım artık. Artık kimse sana dokunamaz,” dedi Azad, gözlerindeki kararlılıkla.

 

Azad ve Rojin, Halil’in adamlarını atlatarak odadan çıktılar. Malikaneden uzaklaşırken, arabaya doğru koşarken, kalbindeki tek düşünce vardı: Baran’ın yanında Rojin’i sağ salim korumak ve Halil Arnaz’ın tüm oyunlarını boşa çıkarmak.

 

O gece, hem Baran’ın hayatta kalışı hem de Rojin’in kurtarılışı, Azad’ın kararlılığı ve cesaretiyle mümkün olmuştu. Ama savaş daha bitmemişti; Halil Arnaz, intikam peşindeydi ve Azad bunun farkındaydı.

 

 

“Baran… dayan, kardeşim… lütfen…” diye mırıldandı. Her nefes alışında, onun titreyen vücuduna dokunuyor, gözleriyle hayatta olduğunu hissetmeye çalışıyordu. Ama bir an, monitörün alarmı çalmaya başladı. Kalp ritmi düzensizleşmişti.

 

“Hayır… hayır, yapma!” Azad’ın sesi boğuk bir çığlığa dönüştü. Gözyaşları dizlerine dökülürken, içindeki öfke ve çaresizlik birbirine karışıyordu. Baran’ın yanında durmak, onu hayatta tutmak için yeterli değildi. Kalbi, bedeninin direnci tehlikedeydi.

 

Doktor hızlı adımlarla içeri girdi:

“Kalp ritmi düzensiz! Acilen müdahale etmemiz gerekiyor. Azad Bey, lütfen sakin olun, ona ihtiyacı var.”

 

Azad, ellerini Baran’ın ellerinden çekmeden başını salladı:

“Ne yapıyorsanız yapın… ama onu kaybetmemek zorundayız!”

 

Doktorlar ve hemşireler hızla müdahale ederken, Azad kafasının içinde kendi kendine çarpışıyordu:

“Neden bu kadar oldu? Benim suçum ne? Bütün bu kan, bu acı, hepsi benim yüzümden… Rojin için yaptığım her şey… Baran’ın hayatını tehlikeye attı. Ama pes edemem… Hayatta kalması için her şeyi yapacağım. Eğer ölürse, ben de bir parça ölürüm…”

 

Yoğun bakımın soğuk havasında, Azad yalnızca Baran’a odaklandı. Her bebek nefes alışında bir umut ışığı, her titreyen eli, hayatta kalma mücadelesinin sembolüydü. Saatler geçtikçe, Azad’ın içindeki çaresizlik öfkeye, öfke ise kararlılığa dönüştü.

 

“Ben seni kaybettirmem kardeşim… Söz veriyorum, ne olursa olsun…”

 

Ve o an, Azad, Baran’ın yanında yalnızca bir ağabey değil, aynı zamanda onun için savaşacak bir savaşçı, bir koruyucu ve hayatta kalmanın kararlı bir sembolüydü. Kalp ritmi yavaşça normale dönmeye başladığında, Azad gözlerini kapadı ve sessizce ağladı. Hem korku, hem sevgi, hem de içindeki kararlılıkla dolu bu an, hayatlarının kırılma noktası olmuştu.

 

Bölüm : 03.09.2025 13:10 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...