@birokuryazar
|
Telefonumun mesaj sesiyle gözlerimi açtığımda , önce saate sonra gelen bildirim mesajına bakmıştım. Saat 9.30 du ve mesaj Halil Arnaz'dandı. Bir konum göndermişti. Öldüreceğim kişi bu konumdaydı. Hâlâ içim içimi yesede, Rojin için gözüm hiçbir şey görmezdi. Yataktan ağır adımlarla kalkıp giysi dolabımdan ütülenmiş bir gömlek ve pantolonu çıkardım askılıktan yatağın üzerine attığımda , üstümde ki pijamalardan kurtuluyordum bir yandan da. Gömleğimi giydikten sonra pantolonumu da giydim hemen , kemerimi takarken, odanın kapısının çalınmasıyla gir komutunu vermiştim çoktan. İçeri keyifle giren kız kardeşim Jiyandan başkası değildi. Oldukça keyifli hâli şaşırmama neden olmuştu. Günaydın abilerin gülü . Günaydın bugün çok mutluyuz bakıyorum da hayırdır Jiyan ? Jiyanın suratı , cevabımla birlikte solmuştu. Bugün onun doğum günüydü. 26 yaşına giriyordu. Ve sanırım hatırlamadığıma çoktan ikna edebilmiştim. Çünkü ona süpriz hazırlıyordum. Ne yani cidden ? Gerçekten bugünü hatırlamadın mı ? Bugün ne vardı ? Of abi ya ! Unut gitsin bir önemi yok. Küçük bir çocuk gibi oflayıp arkasını dönüp odamdan çıkmıştı. Görende evli ve bir çocuğu olmayan bekar ve 18 yaşında kız zannedecekti. Onun gidişinin ardından telefonumu elime alıp , Hakana mesaj attım. Birazdan konağın kapısını çal ve Jiyana hediye kutusunu ver. mesajım çok geçmeden cevaplanmıştı. Tamam Azad. Telefonumu cebime koyup, odamdan çıktım . Ve aşağı kata doğru yöneldim. Bizimkiler kahvaltı yapıyordu. Baran ve yengem Rozelin ve kızı Şiwen , Jiyan , Miran , Beritan. Ve son olarak babam. Annem ortada yoktu. Jiyan geldiğimi görmesiyle hemen 8 yaşında ki yeğenim Beritan ile ilgilenmeye başlamıştı. Annelik ona çok yakışıyordu. İlk bebeğine hamileyken çok zor günler geçirmişti. Ve bebek anne rahmine tutunamayıp ölmüştü. O gün den sonra tekrar tekrar denediklerinde nihayet muratlarına ermişlerdi. Ve güzeller güzeli yeğenim Beritan dünyaya gelmişti. İlk kaybından sonra Jiyan Beritan ın adeta üzerine titriyordu. Umarım bir gün Rojine kavuştuğumda bizim de Beritan gibi tatlı bir kızımız olurdu. İç geçirmemi bölen ses babamın sesiydi. Kahvaltı yapmayacakmısın Azad ? Yok sağol baba çıkacağım. Yaran nasıl oldu ? Daha iyi baba. Annem nerede ? Haberim yok . Çarşıya çıkacağım dedi. Sabah erkenden çıkıp gitmiş. Gelir birazdan. Başımla onaylayıp herkese afiyet olsun diyip, konağın çıkışına doğru ilerledim. Çıkışa geldiğimde , Hakanı görmemle gülümsedim . Azad merhaba. Merhaba Hakan. Çok sağol zahmet ettin sende kardeşim. Ne demek ya olurmu öyle şey ? Senin kız kardeşin benim de kız kardeşim. Uzun nice seneleri yaşı olsun inşallah. İnşallah kardeşim. Ben çıkıyorum sen iletirsin hediyesini. Tamamdır .Allaha emanet kardeşim. Sende sağolasın Hakan. Arabama doğru ilerleyip , sürücü koltuğuna yerleştiğimde , bir yandan da gideceğim konumu aktifleştiriyordum telefonda. Konum açılırken , Rojine kısa bir mesaj atmıştım. Çok özledim seni Delalemin.(Güzelim ) Sana kavuşmak için uğrunda ölümde olsa yapamayacağım hiçbir şey yok. Seni çok seviyorum. Mesajı attıktan sonra gaza bastım ve bir bilinmezliğe doğru sürdüm arabayı.... Baranın ağzından... Azad abim konaktan çıkarken , bende müsade isteyip kalkacaktım ki , Rozelin'in elimi gizlice tutmasıyla onu buldu gözlerim. Yeşil gözleri büyük bir hüzünle bana bakıyordu. Tüm yaşadıklarımızdan babam ve herkes hariç sadece karımın haberi vardı. O benim dert ortağımdı, sırdaşımdı. Herkesten saklamaya çalışsamda asla ondan saklayamazdım. Yine başıma bir bela geleceği için hüzünle bana bakıyordu. Sadece bakışı bile herşeyi anlatırdı bazen , bazen bir şey anlatmak için konuşmak gerekmez , bunu gözlerimizle de anlatabiliriz. İşte ben o konuda çok şanslıydım. Benim karım ,konuşmasada ben onun gözlerinden ne demek istediğini anlardım. Babam yemeğine odaklanmışken ,Rozelinin kulağına doğru eğildim. Ve kimsenin duymayacağı sesle fısıldadım kulağına. Merak etme Rozelinim. Bana hiçbir şey olmayacak. Ama abimi o şerefsizle baş başa bırakamam. Söz arayacağım seni. Aklın kalmayacak bende. Rozelin gönülsüz şekilde başıyla onaylasada yinede ses etmedi. Sofradan kalkıp çıkışa ilerlediğimde abimin arabasının hareket etmesiyle hemen kendi arabama doğru koştum. Umarım yetişebilirdim. Tek amacım buydu. Azadın ağzından... Konuma geldiğimde, arabadan inip , etrafımı inceledim . Burası sessiz sakin bir çayır gibi bir yerdi. İleride boş sallıncakların olduğu ve ilerisinin de uçurum olduğu ve çok güzel manzaralı bir yerdi. Telefonuma gelen bildirim sesiyle mesaja baktım. Çok güzel ve manzaralı bir yer öyle değil mi ? Burayı çok severdim. Öldüreceğin kişide burayı çok severdi. Birlikte gelip keyifli vakitler geçirdiğimiz olmuştu. Hâlâ gelip dururum . Öldüreceğin kişide burayı çok sever her gün gelip yarım saat salıncakta sallanıp gider. Okuduğum mesajın saçmalığına daha fazla anlam veremeyip hemen cevaplamıştım mesajı. Ne saçmalıyorsun ? Öldüreceğim kişi arkadaşın mı ? Neden öldürmemi istiyorsun peki ? Attığım Mesaja çok geçmeden cevap gelmişti. Arkadaşım değildi. Çok daha yakınımdı. Ve bana ihanet etti. Şimdi de eğer onu öldürürsen ihanetinin bedelini ödeyecek! Şimdi 4. Salıncakta oturan kişiyi gördün mü Azad ? Öldüreceğin kişi o salıncakta. Mesajı okuyup gözlerim 4. Salıncağı ararken , bulmuştum. Kalbim hızla atarken , gözlerim gördüğüm şeyi inkar etmek istiyordu. Arkası dönük olsada onu hemen tanımıştım . O güzel çiçek desenli yeşil tülbentli kadın, Bejna Barzandı. Annemdi.
|
0% |