@birufakyolculuk
|
Gecenin karanlığı sessizliğe bürünmüştü. Her yıl olduğu gibi Kasım ayninin 1. günü aynı saatte parka gelmiş , aynı yerde oturup beklemeye başlamistim. Dokuz yıldır hiç aksatmadan gelirdi sevdiğim kadın ,yine gelecekti biliyorum. Benim burada olduğumu hiç görüp bilmesede her yil gelir uzaktan izler cağresizliğimi bir kez daha anlar iç çeker susardim. Onu uzaktan sevmiştim kendimi bildim bileli hayatıma hiç kadın girmemiş kimseye bakmamıştım.
Beni sevmediğini istemediğini bilmeme rağmen uzaktan sevmek, onu sevmek güzeldi.
Hakkın da herşeyi biliyordum tek bilmediğim neden buraya gelip sabaha kadar ağlayıp sabahın ilk isiklari ile gözden kaybolmasiydi. Kimsesi yoktu.
Ailesini bir kaç yıl önce vahim bir trafik kazası sonucu kaybetmisti. İyi bir eğitim aldığı için küçük bir mimarlık ofisi açmış hayatına devam etmeye çalıyordu. Uzaktan gelen karartiya takıldı gözlerim. Bu Alya dan başkası olamazdı. Elinde ki çantasıni taşıyamayacak kadar bitkin ve yorgun görünüyordu. Yavaş adimlar ile her zaman ki yerine oturdu. Onu izliyordum uzaktan. Ellerini yüzüne kapatmış ne düşünüyordu acaba. Onu her yıl buraya getiren şey neydi. Bir ağlama sesi ile yankilandi sokaklar. "Neden diye bağırıyordu neden Allah'ım neden". işte o zaman karar vermiştim"artık buna dayanamayanağım"diye geçirdim icimden. Sevdiğim yıllarca uzak durduğum kim olduğumdan haberi olmayan sevdiğime onu sevip beklediği mi söyleyecektim .
O kadar mutsuzduki bir banka oturmuş dizlerini göğsüne cekmis göz yaşlarını siliyordu. Ne düşünüyordu acaba neden ağliyordu."İşte bugün o gün artık buna müsade edemem yapamam sevdiğim kadinin daha fazla üzülmesine seyirci kalamam"diye geçirdim içimden.
Yağmur durmuştu sokaktan geçen ortaca yaşlı elinde kestane arabası olan bir satıcıya bir not yazıp şu karşıdaki "kiza verir misiniz?" diye rica ettim. Satıcı elimden notu aldı elinde sürdüğü arabasının içine bıraktıktan sonra yavaş adımlarla yanına vardı yavaş bir ses tonu ile "abla bir bakar mısın? bunu size şura da ki adam verdi verdi"dedi ve uzaklaştı.
Hayatımın dönüm noktası bugündü. O kadar güzel ki gecenin karanliginda bir ışık gibi parlıyordu adeta. Yağmurda ıslanmıştı ,elleri titriyordu. Notu alırken o simsiyah gözlerinin yaşını sildi. Beline kadar uzananan saçlarını titreyen elleri ile yana attı.
Bir insan bir insanı bu kadar sevebilir mi? Ben sevmistim işte. Güldüğün de yanağında beliren gamzesi baktıkça içini ısıtan simsiyah gözlerini ona ait olan herşeyi sevmiştim.
Beni hiç sevmeyeceğini söylediği gün bile sevmekten hiç vazgeçmemiştim. Çocukluğum gençliğim bütün hayatımdı nasıl vaz gecerdim. İnsan aldigi nefesten vazgeçebilir mi?
Belki benim olduğumu bilse yine istemeyecek o zaman daha fazla kalbim kirilmaz mi?.Notu eline aldı satıcının gösterdigi yöne doğru baktı.
Hızla ayağa kalkarak heryeri gözleri ile taradı ama kimseyi göremedi. Çünkü ben çoktan ayrılmış, baska yerden onu izliyordum.
Notu açti titreyen elleri ile okumaya başladı ." Birdaha asla kimsenin seni ağlamasına izin vermeyeceğim " notu okuduğu gibi etrafa koşuşturmaya basladi"kimsin sen kim! beni neden takip ediyorsun neden hep yakınımda, ama bir o kadar da uzağimdasin.
Beni duyduğunu biliyorum yıllardır ne zaman darda kalsam kim olduğunu bilmesem bile sürekli bana yardim ediyorsun"diye bağırdı. Olduğu yere diz çöktü" sana yalvarıyorum kimsen çik ne olursun çik karşıma cik "diye yalvarmaya başladı.
Bunun üzerine cebimden telefonu aldım bunu yapabilir miyim diye düşündüm "zamanı geldi"dedim. Telefona kaç kere yazıp sildiğimi bilmiyorum sonunda ona göndereceğim mesaji bulup yazdım. Ne diyecektim ki sadece iki kelime yazabildim Çınar: Merhaba Alya. Oturduğu yerden yavaşça doğruldu ve ayağa kalktı biraz ilerde duran direğin dibine yavaşça oturdu. Cebindeki biraz önce titreyen telefonunu çıkardı uzun uzun baktı .
Mesajımı okumuş olacak ki etrafa bakmaya başladı onu görebiliyordum çaresizliğini o yüzündeki saflığı görebiliyordum. Alya: kimsin? Hâlâ ağlıyordu bir eli ile göz yaşlarını silerken diğer eli ile telefona birşeyler yazıyordu. Alya: Sensin biliyorum lütfen artık çik karşıma en azından kendini göstermeden bile birşeyler söyle lütfen. Telefonda ki titreşimle kendime geldim bana yazmıştı. On kere döne döne okuduktan sonra cevap vermeye karar verdim .
Demek istediğim o kadar söz vardı ki ama o ağladıkça kelimeler boğazıma düğümleniyor kalbimde bir sizi oluyordu. Benim demek istiyordum seni yıllardir bekleyen seni herseyden çok seven Çınar. Bir cesaretle mesaj yazmaya başladım parmaklarim titriyo kalbim heyecandan göğüs kafesine sigmiyordu. Çınar: Alya lütfen ağlama.
Alya: kimsin diyorum kimsin benim ağladığımi nerden biliyorsun buradaysan çik karşıma.
Çınar: Bunun için daha çok erken ama birgün gerçekten beni görmek istediğinde her yıl kasım ayinin birinde geldiğin sabahlara kadar ağladığın bu yerde bu parkta seni bekliyor olacağım. işte o zaman ağlamayacaksin gözünde beni görmek istediğin için mutluluk olacak sen istemeden asla karşına çıkmayacağım. Alya: Neden beni takip ediyorsun ne istiyorsun benden korkuyorum lütfen beni rahatsız etme. Çınar: lütfen korkma benden, buna dayanamam. Senin saçlarından bir tel saç düşse benim içim paramparca oluyor. Sen ağladın mi her damla göz yaşın benim içimde okyonus olup taşıyor. Şuanda yanında olmak için neler vermezdim ki ama yapamam. Alya: Ben seni hiç tanımıyorum kimsin nesin bilmiyorum. Yıllardır sürekli hediyeler aliyorum. o sensin biliyorum neden karşıma çıkmıyorsun ne istiyorsun benden. Çınar: Evet ben gönderdim senden hiç bir şey istemiyorum. İçimde tutamadım uzaktan sevmek istedim yapamadim. O kadar sevdimki seni ,aldığım her nefesi bir gün bana bir kere olsun gülmen için aldim. Alya: Bak şuanda o kadar kötüyüm ki seninle uğraşamayacak kadar hemde(hapsurup burnunu çekti) yıllarca çıkmadın karşıma seni tanımıyorum. Belli ki sen beni tanıyıp görüyorsun pesimde bir gölge istemiyorum peşimi birak seviyorum diyorsun ya olmaz sevemezsin beni. Çınar: Bir gün gelecek kim olduğumu söyleyeceğim sana. Alya Bana çik karşıma diye ağladın ilk kez benim için ağladın buna dayanamam senin ağlamana katlanamam. ilk ve son kez benim için ağladın sana sözüm olsun olsun birdaha asla benim için ağlamayacaksin. Alya: seni tanımiyorum tanımakta istemiyorum sevmenide istemiyorum. Lütfen benim peşimi birak çik hayatımdan gönderdiğin hediyeleride hepsini çöpe attım zaten . Çınar: Atmadığını ikimizde biliyoruz Alya. Alya: Birde evime gelip benimi izledin. Sen evimi biliyor musun? Çınar: tabikide sevdiğim kadinin nerde oturduğunu biliyorum. Dün o kadar güzeldin ki bahçede otururken elinde sarı ile yeşil karışımlı kuplu bir bardakla çay içiyordun .Üzerinde siyah esorman siyah hırka ile o kadar naif duruyordu ki ! sanırım okuduğun kitap bitmek üzere dün görmüştüm aşk romanlari okumayı çok sevdiğini biliyorum. Alya: Bu gerçekten olamaz benim evime kadar gelmiş olamazsın. Bak son kez diyorum benim peşimi birak, sen korkaksin bana sevdiğini söylüyorsun ama bir kez olsun karşıma çıkma cesaretini göstermiyorsun. Çınar: Ben korkağim evet çünkü seni kaybetmekten korkuyorum. Derin bir iç çekip ayağa kalkmak için doğruldum. Tekrar yağmur başlamış Alya karanligin derinliklerinde kaybolmustu.Arabami az ilerdeki caddeye park etmiştim. Yağmurda ıslanmamak için hızlı adimlarla arabama gittim. İcimde bir his vardı sanki nefesim boğazıma düğümleniyor nefes alamiyordum . Onu uzaktan bile olsa görmem gerek diye arabamı calistirdim yol boyu aklımdan çıkmamıştı. On dakika sonra Alya nin evinin yakınlarına gelerek arabamı park ettim.Eve gelmişti belli pencerenin kenarına yaşlanmış düşünüyordu. Birden ayağa kalkıp kirip dökmeye başladı. Sesleri duyabiliyordum "neden diye bağırıyordu neden". İlk defa böyle görmüştüm onu yanıma gitmemek için verdiğim mücadelemi kaybetmiş kapısına kadar gitmiştim. Sevdiğim kadın ağlıyordu ben buna nasıl dayanırdım. Kapıyı çalmak için ellerimi yukarı kaldirdigimda! " beni neden bıraktın , neden gelmedin" diye Alya 'nin ağlama seslerini duydum . O an ellerim yavaşça aşağıya süzülürken gözümden akan yaşlari hissettim. Benim sevdiğim kadın bir başkası icin mi göz yaşı döküyordu. Yıllarca kendimden sakindigim kırarım, incitirim ,üzerim , diye karşısina cikamadigim kadin bir başkası icin ağlıyordu. Hızlı adımlarla arabama doğru yürürken Alya yi balkona çıkarken gördüm eline birşeyler sarıyordu sanırım kırdığı şeyler ellerini kesmişti. Cebimden çıkardığım telefonu elime aldım. Çınar: Alya iyi misin? Alya önce elindeki bezi çıkardı içeri doğru giderek sehpanın üzerinde duran telefonu eline alarak mesajı okumaya basladi. Alya : iyiyim. Çınar : peki ya elin nasıl? Alya: Şuanda sana cevap vermek için bile halim yok . Benim elimin kesik olduğunu nereden bildiğini soracak kadar bile uzatmak istemiyorum. iyim bir kesik sadece için rahatladı ise beni rahat bırak. Çınar: Benden neden nefret ediyorsun Alya. Ben seni sadece sevdim. Sana bu zamana kadar hiç zararım olmadı sevgimi içimde yaşadım. Alya: Bunu söylemekten bikmis olsamda yine söylüyorum seni tanımıyorum tanımakta istemiyorum olmaz anladin mi sevemezsin beni lütfen peşimi birak. Eger birdaha yazarsan karşıma çıkarsan seni şikayet etmek zorunda kalacagim. Çınar: Beni istediğin yere şikayet edebilirsin. Bu konuşmalardan sonra telefonu bırakıp Alya' yi izlemeye basladim. Bir an başımı koltuğun uzerine koymuştum içim geçmiş olacak ki bir sesle ilkildim. Ellerimi gözlerime götürerek ovalarken ne olduğunu idrak edemeden tekrar ses geldi. Sol tarafima döndüğümde cama küçük bir çocuğun vurduğunu gördüm . Hemen arabanin penceresini aşağıya indirdim. Çocuk " abi topum arabanın altına gitti alabilir miyim"diye sordu. Hemen arabamı az ileriye aldım. Çocuğun topunu verdikten sonra "abicim su karşıda ki oturan abla ni tanıyor musun ? " diye sordum. Çocuk " tanıyorum abi o Alya abla. "Peki sana bir şeyler versem Alya ablana verir misin" dedim." Bana çikolata alırsan veririm " dedi gülerek. Hemen arabama bindim "beni burada bekle hemen döneceğim " çocuk bana dönerek "abi ben top oynuyorum arkadaşlarımla buradayım seni bekliyorum çikolatayı unutma " tamam diyerek hemen birseyler alıp tekrar döndüm gerçektende sözünün eriymis aynı yerde oturmuş beni bekliyordu. Poşetleri uzattım" bak yavrum sana ve arkadaşlarına aldım beraber yersiniz diye. Buda Alya ablanin ama sakın burada olduğumu söyleme gittiğimi söyle olur mu?" Çocuk elimdeki poşetleri almasıyla koşması bir oldu. Hemen Alya nin kapisini çaldı. Alya kapıyı açtı o kadar bitkin görünüyordu ki sanirim hiç uyumamisti. Cocuk poşeti uzatırken "Abla sana bunları bir abi gönderdi" dedi Alya çocuğa beklemesini söyleyip eline küçük bir kutu verip sensizce etrafa bile bakmadan içeriye girdi. O kadar şaşırdım ki normalde her gönderdiğim şeylerde etrafa bakar bulmaya calisir sinirlenirdi. Çocuk yanıma gelerek "abi Alya abla bana dedi ki bu kutuyu bu poşetleri kim verdiyse ona ver" kutuyu verip gözden kayboldu. Bir an telefonumun titredigini fark ettim. Mesaj Alya dan gelmisti. Alya: Bana pansuman malzemeleri ve yiyecek gönderenin sen olduğunu tahmin edebiliyorum. Teşekkür ederim. Çınar: Keşke yanında olabilseydim ellerini güzelce temizleyip sararsin. Senin elin acirken benim de burda canım acıyor Alya: Ben iyim bir kaç yara ile yikilmam ben. Bu arada afiyet olsun kutuyu actinmi yada eline ulastimi bilmiyorum. Eminim beni görebilecek kadar yakindasin. Çınar: Bana çaymi gönderdin. Birde en sevdiğim kurabiyeden göndermişsin . O kadar mutlu oldum ki ilk defa elinden bir şey yiyeceğim. Alya: Geceden beri burda olduğunu düşündüm. Çınar: Kalp kalbe karşı derler hissettin demek ki burada olduğumu. Alya: Hayır hissetmedim sadece tahmin. Bu arada o kurabiyeyi hiç sevmem ondan gönderdim. Çınar: Tam mutlu oldum derken hüsrana uğradım şuada. Senide sevmiyorum diyorsun. Ben senin zaten kurabiye sevmediğini biliyorum. Sen en çok etli yemekler seversin. Geçen gün balık ekmek yerken gördüm seni yanımda bir arkadaşınla. Sana bir sır vereyimi o yanındaki kız senin kuyunu kazıyor. Kaybedip günlerce aradığın parayı o kız aldı hemde senin yanında hiç fark bile etmedin istersen bir söyle bakalım inkar edebilecek mi sana resim atacağım ordan bakarsin. Alya: Yok artik bu kadarı da fazla benimi takip ediyorsun her gün. Madem öyle sana birşey sorabilir miyim? Çınar:Buna memnun olurum istedigini sorabilirsin. Alya: Beni tanıyor musun? Pekala ben seni tanıyor muyum? Sürekli peşindesin. Çınar: Ben seni kendim den bile iyi tanıyorum. Seni sevdiğim için yanındayım. Alya: peki ya ben seni tanıyor muyum. Çınar: Buna cevap vermesem olmaz mi? Alya: Galiba sen söylemeden sorumun cevabını aldım. Ben tanıyorum seni galiba. Çınar :(Elimdeki telefon yere düştü heyecandan beni görmüşmüydü .Kim Olduğumu anlamış miydi) tanıyorsan kimim ben. Alya : Tanimiyor olsam direk söylerdin tanimiyorsun diye. Demek ki tanıdığım en azından gördüğüm birisin. Kim olursan ol toz tanesi kadar umut yok benden sana. Bu sözü duyduktan sonra telefonu arabanın içine fırlattım.Bana böyle söylemesinin tek sebebi o beklediğini sevdiği adamdi belkide hiç unutmamişti onu. Aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ onu seviyor bekliyordu bir umutla. Ona hak veriyordum benim sevgim bitmemisti ki onun sevgisi bitsin. Belki benim onu sevdiğimden daha çok o adamı seviyordu. Ben onu her halini görüp bilip severken o imkansızı bekleyip seviyordu. Ben neden bilmiyordum kimi sevdiğini. Hayatında kimse yoktu bildiğim kadarıyla ama kalbinde ki vardı belkide oda uzaktan sevmişti benim onu sevdiğim gibi. Ama karar verdim öğrenecektim. Aradan on gün geçmişti arastirmama rağmen hiç bir iz bulamamıştım. Evim Alya' nin evinin çok uzağında olmadığı için her zaman ondan haber alabiliyordum. On gün sonra Alya dan mesaj geldi. Alya: Su kapimdaki kitapları senmi bıraktın. Çınar: Evet ben gönderdim. O kitaplar için bütün kitapcilari dolaştın ama bulamamıştın. Okuman için gönderdim. Biraz mutlu ol yüzün gülsün diye herşeyi yapmaya raziyim. Bugün iş yerine bir adam geldi. Asıl niyeti sensin iş bahane. Alya: Benim için geldiğini nereden biliyorsun iş için gelmişti sanırım ailesi için ev hazırlatacakmis. Hani ben mimarim ya değil mi? Çınar: lütfen Alya o adamdan uzak dur niyeti iyi değil. Alya:Bu zamana kadar kendi başıma mücadele ettim. Çok insan ile karşılaştım ama herşeyin üstesinden gelebilirim. Benim hayatıma karışma. Çınar: Peki neden? Ben seni çok seviyorum. Bana inanmıyosun biliyorum güvenmiyorsun da hakkında var ama benim senden bir beklentim yok. Yazma de yazmam karşıma çıkma de çıkmam. Ama bunu söylerken iyi düşün bir insan nefesi olmadan yasaya bilir mi? Sen benim aldığım nefesim gibisin. Sen olmazsan ben yolumu bulamam dalından koparılmamış çiçek gibi solar giderim yapma bunu bana. Alya: Ben sana hiç bir zaman ümit vermedim. Ben senin sevebileceğin biri değilim benim için ümit besleme şu dünyada bir sen kalsan bir ben olsan olmaz. Yani sen değil hiç kimse hayatıma giremez olmaz anladın mi. Benim için daha fazla üzülme istemiyorum. Yoluna hayatına bak. Çınar: Yolum sana çıkmazsa ben o yolda kaybolurum Alya. Yıllardır seviyorum içimde hep bir ümit vardı. Biliyorum beni görmediğin bilmediğin için beni istemiyorsun. Alya: Hayir tanımadım için değil gerçekten değil. Belliki takıntı halindesin ama uzaklaşman gerek benden unutmalisin beni olmaz bizden. Çınar: Bana tek sebep söyler misin? Alya: Sanırım bunu artık söylemeliyim. Ben başka birini seviyorum imkansız birini seviyorum. Biliyorum gelecek birgün. Çınar: Yalan söylüyorsun gitmem için. Alya: Bu yaşıma kadar hiç yalan söylemedim. Bu arada bana istediğini sor demistin değil mi? Bana ismini söyler misin? Çınar: ismi mi merak ettin. Bu beni gerçekten mutlu etti benim ismim Cinar. Alya: Çınar mi dedin sen olamaz bu olamaz. Çınar: Ne oldu ne olamaz? Alya: Bir an dalğinligima geldi. Eski bir tanıdığıma ismin benziyor da neyse. Bak Çınar sana hiç olmadiğim kadar açık olacağım ki bizden olmayacağını imkansızında ötesinde olduğumuzu anlayacaksin. Çınar: imkansız diye birşey yok Alya. Sevgi herseyin üstesinden gelebilir birlik olduktan sonra. Alya: Bak ne kadar güzel söyledin sevgi herseyin üstesinden gelir diye. Benim sevgim de herşeyin üstesinden gelecek . Buna inanıyorum gerekirse ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim. Gerekirse o parkta beklerken öleceğim ama onu beklemekten hiç vaz geçmeyeceğim. Benim aşık olduğum adam bana hiç yalan söylemedi yine söylemeyecek gelecek. Çınar: ( gözlerimden istemsizce göz yaşları süzülmeye başlamıştı. Ne diyeceğimi bilemiyordum) Alya gelmeyecek bunca yıl gelmemiş artikta gelmeyecek olmayacak şey için değer mi üzülmeye. Alya : Üzülmeye değil ölmeye değer. Bunca yıl sevdiğim adam için yaşadım. Umudumu kaybettigim gün o parkin önündeki denizde kaybolacağim. Çınar: peki kim bu adam nerede? Neden gitti? Belkide asla geri dönmeyecek. Alya: Bilmen gerekeni bildin, duydun, lütfen artık çıkma karşıma. Ben asla onun sevgisinden vazgeçmeyeceğim. Hoscakal. Çınar: Alya izin ver sana onu unutturayim. Alya: Bana öl diyorsun yani. Çınar: Ölmeni değil yaşamanı istiyorum. Suanda benim çok önemli bir isim var burada bitmedi. |
0% |