@birufakyolculuk
|
Zaman dursun şu an hiç bozulmasın benden hiç gitmesin". Bu gercek mi diye kendimi kontrol ettim. " Allah'im bu bir rüya ise uyandırma , eğer gerçek değilse şurada al canımı , ben birdaha onun yokluğuna dayanamam" Daha sıkı sarıldım. "Şu an hiç bitmese ömrümün sonuna kadar kalsam böyle" diye geçirdim icimden. Ellerimi yukarıya kaldirip o simsiyah dalgalı gür saçlarını ellerimin arasina alıp geri çekildim. Alnına başımı koyup gözlerimi kapattım. Sadece burda olduğunu hissetmek yanımda olduğunu bilmek istedim. Sahilde yürüyen insanlarin sesleri duyulmaya başladı .Arka tarafından bir adam konuşuyordu." Hiç ar namus kalmadı insanda şunların yaptığına bak" Alya korkmuş gibi ilkilerek geri adım attı. Arkamı yavaşça döndüm. Karşımdaki adam altmış yaşlarında ela gözlü orta boylu kumral yüzleri çökmüş saçları beyazlamis yüzü solgun hasta gibi duran adam pür dikkat gözlerini bize dikmiş hala devam ediyordu. " Yavrum" diye başladı sözlerine bana bakarak" sizin hiç eviniz yokmu ne yapıyorsanız evinizde yapın biz sizi bu halde görmek zorunda mıyız" dedi. Tam ağzımı açacakken Alya 'nin elleri ellerimi buldu sımsıkı tuttu buz kesmiş elleriyle. Gözlerimin içine bakarak başını yana eğdi " lütfen gidelim" dedi. İçimdeki öfkeyi anlamıştı sanki. Benim gibi öfkeli adamın tek çaresizliği tek zafıydı. Adama öfke dolu gözler ile bakarken Alya' nin ellerini tutup cektim kendime korkmuştu,belki adamdan belkide benim adama yapabileceklerimden. Gözlerinin içine bakarak " ben varken sakın korkma sevdiğim ben senin yanındayım sakın ol. Hadi gidelim buradan" dedim. Alya gözleri ile onayladıktan sonra sahil yolundan adimlamaya başladık.Adam hâlâ arkamızdan bakıyor söyleniyordu. Alya korkmuştu ama hiçbir şey söyleyemiyordu. Bir an duraksadım " nereye gidelim sevdiğim nereye gitmek ister sin belki konuşmak belki susmak ne yapmak istersen bugün onu yapacağız" dedim."Bugün konuşacağız benim eve gitsek kendimi pek iyi hissetmiyorum ilaçlarımi almam lazım olur mu?" dedi "Olur tabi gidelim bundan sonra her şey senin istediğin gibi olacak." dedim .Alya ellerinden ellerimi bırakarak "ben arabamla gelmedim şuradan bir taksiye mi binsek" dedi. "Alya benim arabam var bak ileride hem ben varken sen düşünme böyle şeyleri" dedim . Hızlıca yoldan geçip arabama geldik. Ellerini hiç bırakmamıştım. Arabanın yanına gelince hemen yan tarafa geçip Alya'nın kapısını açıp arabaya binmesini bekledim kapısını kapatıp diğer tarafa geçip direksiyon koltuğuna oturdum. Yan tarafa eğilerek emniyet kemerini bağlayarak hemen ısıtıcıyı açtım. Yanakları kıpkırmızı olmuş üşüdüğü her halinden belliydi ama hiç söylemiyordu hiç konuşmuyor sürekli bana bakıyordu. Elleri ile dizlerine koyduğu çantasını sıkı sıkı tutuyordu. Tedirgin hali aklımdaki sorular hepsini anlayabiliyordum kolay değildi çünkü biliyorum. Bana sormak istediklerini düşünebiliyordum. Elimi uzatarak elini bana vermesi için işaret ettim. Bir an bile düşünmeden direk elini uzattı. Buz gibi olan elinin birini tutarak diğer elimde aracımı çalıştırdım. Alya'yı görmek için gittiğim yarım saatlik yol sanki 5 dakikada bitmişti o yanımdayken zaman hızlı akıyordu sanki o yokken hiç geçmiyordu. Bana dönerek" evimi biliyorsun " dedi. Bunu soracağın hiç tahmin etmemiştim. Sadece " Evet biliyorum bunları konuşacağız ben hep senin yanındaydım hiç gitmedim ki senden" dedim. Gözleri gözlerimi bulurken O sadece sustu. Arabadan indikten sonra direk Alya' nin evinin bahçesine geldik. Anahtarı arıyordu çantasında ama elleri titriyordu. " Allah kahretsin diye" fırlattı çantayı yere. Ellerini yüzüne edip dizlenin üstüne olduğu yere oturup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Yanına bende dizlerimin üzerine oturdum. Bir süre böyle kaldıktan sonra ellerimi uzatip kolundan tutup göğsüme yasladim. " Ben sen ağlama diye senden uzak kaldım üzülme diye simdi görüyorum ki asıl sana yokluğum zarar vermiş. Artık dünya da bırakmam bir nefes uzağindayım. Hadi sevdiğim içeri girelim buz gibi oldun yeni çıktın hastaneden iyi görünmüyorsun" dedim. Ayağa kalkıp yere attığı çantasını aldım içinden anahtarı çıkaracakken içinde bir resim gördüm ama bakmadım hemen çantayı kapatıp elime aldım. Hızlıca kapıyı çevirip kapıyı açtıktan sonra hala yerde oturan Alya'yı belinden tutup kaldırdım göğsüme yasladım ama o kadar bitkindi ki! Onu o halde daha fazla yormamak için kucağıma aldim. Sımsıkı tuttu boynumdan başını eğdi göğsüme kapattı gözlerini kokumu içine çekti. Kapıyı ayağımla iterek içeri girdim. İleride tam karşıda bir dolap önünde küçük siyah bir masa masanın üzerinde bir vazonun içinde siyah gül ve tam karsida oturma salonu vardı. Direk ilerleyerek karşıda duran kahve tonları olan genişçe bir koltuğa yatırdım sevdiğim kadini. Alya' m sevdiğim ilaçların nerede hemen getireyim iyi değilsin" dedim. Alya yattigi yerden doğrulup eli ile mutfağı işaret ederek dolabı gösterdi. İlaçlarını almak için mutfağa gittiğimde heryerde siyah gül olan vazoları dikkatimi çekti. Ama çok fazla takılmadan İlaçları alıp masanın üzerinde duran sürahiden bir bardak su doldurup Alya 'ya kendi ellerimle verdim. Bardağı elinden alıp yan tarafimdaki sehpaya bıraktıktan sonra ellerini tutup o simsiyah gözlerininin içine baktim. "Alya'm sevdiğim canımın içi hadi konuşalım "dedim. Alya önce bir yutkundu yattigi yerden doğrularak bana doğru yaklasti. Ağlamaktan şişmiş gözleri kan çanağına dönmüş, burnu kızarmıştı."Ben degil sen konuşacaksın yada dur seni bir yere götüreceğim orda konuşalım" diyerek beni elimden tutup çekistirmeye başladı. |
0% |