@birvarbiryok
|
Doğan in masasının önündeki koltuğa oturdum ve dirseğimi masasına dayayıp elimi yanağıma koydum.
" Doğan? "
Sinirli bakışlarını önündeki dosyalardan kaldırıp bana bakmasıyla gözlerindeki sis bir anda toz oldu ve gülümseyerek bana baktı.
"Efendim bücür?"
Gözlerimi devirip, laf atmadan konuma odaklandım.
"Kızlar hakkında bilgi edinmek istiyorum."
Önündeki dosya yığınlarını önüme ittirip
"Buyur başla."
Dedi ve yapmacık bir şekilde gülümsedi.
"Of!" Yalandan bir sinirle
"Oldu canım onu da ben yapayım." Dedi "Ayh! Tamam okurum ben ya!" dedim ve şuan en çok merak ettiğim Melek in dosyasını önümdeki dosya yığınlarının arasında buldum ve alıp masama ilerledim.
Şuan pembe bir dosyanın üzerinde kocaman harflerle yazılmış Melek Yılmaz isimli dosyaya bakıyordum. Bu dosyada ne okuyacağım o küçük kalbi parçalayan hangi olayları sindireceğim hiç bir fikrim yoktu. Bildiğim tek şey benim okuyup üzüleceğim olaylara minik bir kalp 13 yıldır katlanıyordu.
Yavaşça dosyanın kapağını kaldırdım ve ilk sayfada melek in tahminen bulunduğu ilk zamanlar çekilmiş olan fotoğrafları vardı, o zaman bile kimsesizlik gözlerine işlemişti. Karşımda gözlerinin içi gülen bir bebek değil korkuyla etrafa bakan onu hayatta ne karşılayacağına anlam vermeye çalışan iki minik çift göz görüyordum. Buruk bir gülümseme ile sayfayı çevirdim.
15 Ağustos 1997 yılında doğmuş. Annesi üniversitede canlı müzik yapan bir Cafe de şarkıcılık yaparken oraya gelen müşterilerden biri tarafından tecavüze uğramış ve hastanede 1 yıl psikolojik tedavi görmüş bu sırada melek i hastanede doğurmuş. Annesi hastaneden çıktıktan sonra melek i istememiş.
Okuduklarım karşısında hem melek hem de annesi için üzüldüm. Bu durumda melek in annesinin yerinde ben olsaydım ne yapardım hiç bir fikrim yoktu. Yavaşça dosyayı kapattım ve masanın üzerine koyup bakışlarımı Doğan a çevirdim. Buruk bir gülümseme ile bana bakıyordu.
"Sen olsan ne yapardın." Dedim
"Bilmiyorum, insan o duruma düşmediği sürece de bilemez sanırım."
Kafamı salladım ve kolumdaki saate baktım.
"Saat 16.00 olmuş. Doğan sana bir şey söylemem lazım." dedim munzur bir bakış atarak.
"Başımın belaya girme ihtimali yüksek bir şey isteyeceksin değil mi?"
Gülerek "Yok canım. Ne belası?" Tek kaşını kaldırarak hadi hadi yeme beni der gibi bana bakıyordu. Göz devirip "Üff! Tamam ya. Şey diyecektim bu akşam Melek i yurda biraz geç getirsem ne dersin?"
"NEE! Hayatta olmaz unut bunu." Dedi ve daha fazla beni dinlemek istemediğini belirterek kapıya doğru ilerledi ama ben ondan önce davranıp kapıya koştum ve kollarımı açıp kapının önünde durarak gitmesine engel oldum. Ellerini pantolonunun cebine sokup kafasını eğdi. " Hadi Doğan ya kıza söz verdim. İkimizin arasında kalacak bir durum bu yeminlen sapasağlam getireceğim."
"Sana sağlam getirme konusunda pek güvenemiyorum ama"
"Yazıklar olsun Doğan ya hiç mi güvenmiyorsun."
"Sen benim yerimde olsan güvenir miydin?"
Bıkkın bir nefes verip titrek bir sesle "Tamam yani şüphe ederdim ama kesin izin verirdim."
"Kızım daha kendine güvenmiyorsun sesindeki titremeye bak."
"Ya tamam haklısın ama söz başını belaya sokmayacağım LÜTFEN!"
Uzun bir süre gözlerini gözlerimden çekmedi, artık rahatsız olarak başka taraflara bakmaya çalıştım ama her seferinde bana bakıp bakmadığını merak ederek tekrar ona baktığımda gözleri halen bana dikik olan Doğan ile karşılaştım.
"Umarım aşık olmadın bana?" Güldü ve omzuma vurdu. "Kes saçmalamayı peki götür ancak tek bir hatanda hiç bir yükümlülüğü kabul etmem kızı yurttan kaçırmış derim haberin olsun." Seviç çığlıklarım ile Doğan a sarıldım "Teşekkür ederim." diyip geri çekildim ve Doğan dan önce kapıyı açarak Melek in odasına koştum.
Açık kapıdan içeri baktığımda ayaklarını aşağı sarkıtarak yatağının üzerinde oturan ve sıkılmış bakışlarla dışarı bakan melek i gördüm. Beni farketmesi için kapıyı tıklatarak içeri girdim. İçeri girmem ile kafasını bana çevirdi gelen kişinin ben olduğumu görmesiyle ayağa fırlayıp ellerini birbirine vurarak yerinde zıpladı.
"Gelmeyeceksiniz sandım hocam." "Oyunbozan biri olduğum söylenmez." diyerek gülümsedim ve saçlarını okşadım.
"Hadi gidelim o zaman." Dedi ve kolumdan tutarak beni peşinden sürükledi bende gülerek ona ayak uydurdum.
Yurdun kapısından dışarı çıktığımızda "Nereye gitmek istersin?" diye sordum. Bana munzur bir bakış atarak "Mert abime!" dedi. "Ama habersiz gitmek ayıp olmaz mı? Beni doğru düzgün tanımıyor bile." "Tanışırsınız o zaman." dedi ve tekrar kolumdan tutup peşinden sürüklemeye devam etti. 5 dakikadır yolda yürüyorduk ve Melek in yüzündeki gülümseme hiç eksik olmuyordu Mert onun için gerçekten çok değerliydi belkide ona iyi gelen tek insandı. Bugün annesi hakkında okuduklarımdan sonra annesine kızamadım belki de o da annesinin içinde olduğu acı durumdan dolayı onu affetmişti küçük kalbi bu yükü benimsemişti. Arkamızdan gelen araba kornası ile arkamızı döndük. Polis arabasının içinde bize gülerek bakan Berk ile bende gülmeye başladım. "Berk abii!" Melek koşarak arabanın yanına gitti ve Berk te arabadan indi. Melek in saçlarını karıştırarak "Nereye böyle güzellik." dedi. Melek ise "Beril hocam ile Mert abime gidiyoruz Berk abi." dedi Berk tek kaşını kaldırarak bana baktı ve bu durumdan hoşnut olmadığını belli eden bakışlarla bana baktı. "Mert kim Beril?" "Şeyy... bugün çarpıştığın adam." Kaşlarını mümkün olabilirmiş gibi daha da çatarak "Hayırdır daha bugün tanıştın adamla Beril?"
"Abi Melek e onu istediği yere götüreceğime söz verdim Mert Bey e gitmek istedi sözümde durmasamıydım." Kafasını öyle olsun madem der gibi salladı. "Sende burdayken Melek ile bekle de bende şuradaki markete gideyim bir şeyler alayım elimiz boş gitmeyelim." dedim "Tamam bekliyoruz." demesiyle markete gittim ve yaklaşık 10 dakika sonra arabanın yanına gitmek için marketten çıktım. Arabaya doğru yürürken gördüğüm manzara karşısında dudaklarım kıvrıldı. Melek Berk e sarılmış öylecene duruyordu. Yanlarına gittiğimde "İşin bittiyse binin arabaya ben götüreyim sizi" "Tamam ama yolu ben bilmiyorum Melek sana tarif eder." dedim ve önce Melek i arabaya bindirdim ve ardından bende Berk in yanında yerimi aldım.
Mert in evinin önüne geldiğimizde Melek direkt arabadan atladı. Berk ise kolumdan tutup "Eve erken gel fazla oyalanma ve bugün olanları unuttum sanma bunun hesabını vereceksin." güldü ve "Tamam abii." diyip bende Melek in peşinden arabadan indim.
Berk hızla giderken bizde kapıya yaklaştık ve zile bastım. Yaklaşık 5 dakika sonra uyku mahmuru ile bana bakan bir çift mavi göz kapıyı açtı.
Burda ne aradığıma anlam veremeyen Mert in şaşkın bakışlarını melek Mert e sarılarak bozdu.
"Mert abim" diyerek sarılmasına Mert te karşılık verdi ve içeri göstererek buyrun dedi. Melek in en önde hızla ilerlemesinden daha önce çok kez buraya geldiğini anlamıştım. Bende Melek in peşinden ilerleyerek oturma odasına girdim ve elimdeki poşeti orta sehpanın üzerine koyup koltuklardan birine oturdum.
Melek ise Mert le birlikte karşımdaki koltuğa oturdu ve Mert in kucağına yattı.
"Kusrumuza bakmayın lütfen Melek e onu istediği yere götürme konusunda söz vermiştim buraya gelmek isteyince kıramadım."
"Yok sorun değil burası Melek in de evi zaten." dedi ve kucağında yatmakta olan Melek in saçlarını okşadı.
"Melek im nasılsın?" Melek doğrulup "İyiyim Mert abim sen nasılsın?" Dedi "Seni gördüm daha iyi oldum." "Hocamla tanışmadığınız için ilk önce buraya gelmek istemedi ama ben tanışırsınız dedim. Tanışırsın değil mi?" Ben şok olmuş bir şekilde Melek e bakarken Mert ise gülerek bana baktı. Gülerken mavi gözleri kısılıyor ve gözlerinin yanındaki çizgiler daha çok meydana çıkıyordu. Sakallı yüzü gülerken elmacık kemikleri meydana çıkıyor ve iki yanağındaki gamzeleri daha çok göze çarpıyordu. "Tanışırız tabi değil mi hocam?" dedi ve munzur bir şekilde göz kırptı. Ben daha çok utanmış ve koltuğa sinmiştim. "T-tabi tanışırız." dedim "Güzel ama önce ben bize çay demleyeyim." dedi ve ayağa kalkıp mutfağa doğru ilerledi. Bende peşinden getirdiğim poşetleri alarak ilerleyip tezgahın üzerine koydum "Gelirken bir şeyler almıştım bende onları tabaklara koyayım. Tabaklar nerede acaba?" "Tabii şurada" Eliyle gösterdiği yere bakınca içimden lanet okudum adam tabikide mutfağı kendine göre dizayn edecekti. Dolabın kapağını açıp üst raflardaki tabaklara uzanmaya çalıştığım esnada kafamın üzerinden uzanan el ile olduğum yerde bir anda dönmem ile karşımdaki Mert ile gözlerimizin kesişmesi bir oldu. Bir yaz dizisi çekmediğim kalmıştı kahretsin. "Hocam? Öpüşecekseniz gidiyim?" Kapıda gülmemek için kendini kasan melek i görmen ile Mert in kolunun altından çıkıp kapıda duran Melek i de ittirerek mutfaktan çıkarken ardımda halime 32 diş sırıtan bir Mert bırakmıştım. |
0% |