Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@birvarbiryok

 

Saat 20.00 a yaklaşıyordu ve biz bu sırada aldıklarım ile birlikte çay içmiş ve sohbet etmiştik. Melek ise yavaştan uyumaya başlamıştı.

"Biz artık gitsek iyi olur Melek cim Doğan Hocanın başını belaya sokmak istemeyiz." dedim ve ayağa kalktım.

Melek te olumlu anlamda başını sallayarak ayağa kalktı.

"Ben sizi yurda kadar bırakayım isterseniz."

"Yok teşekkür ederiz daha fazla rahatsızlık vermeyelim size."

"Hadi itiraz istemiyorum."

Dedi ve bizden önce kapıya ilerleyip dışarı çıktı.

Melek e baktığımda bana gülerek bakıyordu.

"Mert abimle inatçılık konusunda yarışamazsınız hocam." dedi ve o da dışarı çıktı peşinden bende ilerleyip kapıyı kapattım.

Ve arabaya ilerleyip Mert in yanında ki koltuğa oturdum.

 

Yurdun önüne geldiğimizde Melek

"İyi geceler Mert abim" dedi ve arka koltuktan uzanıp Mert e sarıldı.

"İyi geceler Melek im."

Melek ardından arabadan indi ve şuan arabada Mert ile başbaşa kalmıştık.

"Getirdiğiniz için teşekkür ederim." dedim ve tam kapıyı açmak için kulpa yönelmiştim ki Mert in kolumdan tutmasıyla ona döndüm. Tekrar bu kadar yüz yüze olamamız mutfakta olanların beynime hücum etmesine neden oldu ve kızardığımı hissettim.

"Beril hanım umarım konuştuklarımızı unutmamışsınızdır." dedi ve ekledi

"Siz farkında değilsiniz ama Melek bu sıralar normalden fazla gülüyor bu her seferinde olduğunda bir şey yapmış oluyor. Dikkat edin."

Düşündüm ve haklıydı bugün benim işe başladığım ilk günlere göre gerçekten farklıydı. Çoğunlukla somurtkan asi kız ortadan kaybolmuştu. Kafamı salladım ve

" Gözüm üzerinde olucak gerekirse bu ara yurtta kalırım. " dedim ve arabadan indim.

Ben çoktan yurda girmiş Melek in peşinden ilerlerken Mert te yurdun önünden ayrıldı.

Yurda girdiğimde Melek e bakmak için doğrudan odasına girdim ve yatağının üzerine oturmuş elindeki fotoğrafa gülümseyerek bakıyordu.

Yavaşça yanına ilerledim ve bende yatağına oturdum. Elindeki fotoğrafta Melek e çok benzeyen güzel bir kadın vardı.

"Annen mi?" dedim

"Evet. Onun yanında olmak istiyorum."

"Neden beni sevmiyor musun?" acı bir gülümseme ile

"Hocam anneme ve size duyduğum sevgi birbirinden çok farklı ama."

 

"Bugün seninle uyumamı istermisin?"

Dedim. Melek bir süre düşündükten sonra olumlu bir şekilde kafasını sallayarak

"Tamam." deyip yanında bana da yer açtı. Bende yanına uzanıp kafasını omzuma yatırdım ve saçlarını okşayarak gözlerimi kapattım.

"Sizi gerçekten çok sevdim hocam." diyen sesle bende gülümsedim ve

"Bende seni." dedim ve kendimi uykunun kollarına bırakmadan önce Berk e bu akşam eve gelmeyeceğime dair mesaj atıp derin bir uykuya yattım.

 

Sabah kızların kıkırdaması ile gözümü açtığımda başımda toplaşıp beni izleyen Eda ve diğer kızlar ile karşılaştım.

 

" Günaydın kızlar"

"Günaydın Hocam" hepsinin bir ağızdan söylemesine gülüp

"Ne oldu? Neden izliyorsunuz beni?"

"Doğan Hocamız sizi bekliyormuş hocam ve biraz kızgın gibi"

Duyduklarım karşısında merak içinde hızla doğrulup Melek e bakındım ancak görememenin verdiği heyecanla

"Melek nerede?!" dedim

"Doğan Hocanın odasında hocam bir ayna vakası oldu yine de"

Diyip kıkırdayan Eda ile bende güldüm.

"Bu kaçıncı peki fıstık?" diyip Eda nın yanağını sıktım

"Bu ay 2. Bir senedir 17. Ve saymaya başladığımdan beri 59. Hocam"

Kızları hep birlikte gülmesine

"Niye sinirlendi yine bakayım"

"Eda nın babası ile tartıştı hocam"

Ayşe nin verdiği cevap ile Eda kafasını yere eğerek bana mahcup bir gülümseme ile baktı.

Eda nın saçlarını okşayıp

"Sıkma canını tatlım." demem ile çalan telefonuma uzandım.

"Beril çabuk odaya!"

cevap bile vermemi beklemeyen telefon ile yerimden kalkıp

"Ben gitsem iyi olacak yoksa hocanız beni kovacak."

Demem ile birlikte koşar adım Doğan ve benim odama geçtim.

Kapıyı açtığımda çatık kaşlarıyla Melek e bakan ve ona karşın 32 diş gülümseyen melek ile karşılaştım.

"Günaydınlar!"

Diyerek içeri girmemle Doğan

"Melek e nasıl bir ceza versem sence."

Diye bana baktı

"İnsan bir günaydın der ne bu hırs. "

"Hocam yanlışlıkla elim çarptı diyorum niye anlamıyorsunuz."

Melek in kendini savunması karşısında Doğan ile birbirimize bakarak Melek e inanmadığımızı gösteren bir kahkaha ile tekrar Melek e döndük.

"Bence arka bahçedeki tüm ağaçları sulasın hem doğaya yararı da olur."

"Yuh hocam orada toplasan 300 e yakın ağaç vardır bahçe değil orman mübarek."

"Güzel fikir çabuk, hızlı bir şekilde gidiyorsun ve kaytarmak yok camdan izleyeceğim seni."

Bize cevap vermeden oflayarak çıkmasıyla koltuklara oturdum.

"Bu cezaya üzülmediğine eminim aslında biliyormusun tek başka bir şey demeyelim diye rol kesti bize."

Doğan kafasını salladı ve

"Farkındayım geçen hafta onu sularken görmüştüm zaten seviyor ağaçları sulamayı."

"Eda nın babası ile niye tartışmış?"

"Psikopat adam haftalık düzenli olarak yurda geliyor ve Eda yı buradan almak için kavga çıkarıyor. Melek te artık dayanamamış olmalı ki adama ağzına geleni söyledi. Adamda zavallı kıza ben kızımı almaya uğraşıyorum senin peşine düşen bile yok dedi."

"Ne! Şerefsiz! Nasıl bir vicdan var bu insanlarda ya"

Doğan bilmiyorum dercesine omzunu silkti.

Kapının tıklatılmadan açılmasıyla kafamızı kapıya çevirdiğimizde karşımda sinsi bir şekilde gülerek bize daha doğrusu bana bakan Berk ile dün yaşananların aklıma doluşmasıyla yutkunarak ayağa kalktım.

" Berk cim. "

" Beril cim. "

" Naber ihihi. "

" Baş başa olduğumuza göre dünü bir konuşsak mı ne dersin."

"Ne başbaşası abim benim Doğan ın önünde ayıp, aile işlerini başkasının önünde konuşmak olur mu hiç?"

"Ben mi yabancıyım ailedenim bende hiç problem yok benim için, buyur Berk."

Diyip beni gösteren Doğan ile

"Allahın cezası benim arkadaşımsın sen beni desteklemen lazım."

Doğan cevap vermeden üzerime adım atan Berk ile bende koltukların olduğu yerden çıkararak kendi masamın arkasına koştum.

 

"Abim yapma be!"

"Gel güzel kardeşim bir şey yapmayacağım."

"Valla mı?"

"Valla ya gel şuraya Birtanem"

Birtanem kelimesini bastırarak söylemesi daha da tırsmama neden olmuştu.

Üzerime doğru koşmasıyla bende çığlık içinde kendimi dışarı attım.

 

----------------------------------

 

Yaklaşık yarım saattir ben önde çığlık içinde Berk ise sinsi gülüşüyle koşuyorduk. Beni yakalamak için değil sadece korkutmak için koşuyordu çünkü istese beni 2 dakika da yakalardı ancak bana böyle eziyet etmeyi daha çok seviyordu.

"Abii yeter kurbanın olayım özür dilerim ya!"

"Yetmezz beni rezil etmenin bedelini ödeyeceksin!"

"Allahın belası!"

"Sus abiye bağırma!"

 

Allahın cezası tüm yurdun etrafını 100 kere turlamışımdır.

Bütün çocuklar yurdun merdivenine oturmuş bizi gülerek izliyordu. Çocukların önünde rezil etmenin daha çok hoşuna gittiğine eminim pisliğin.

 

Yurdun dış kapısından giren Mert ile ona doğru koşmamla ne olduğuna anlam veremeyen Mert şaşkın gözler ile bana bakarken direkt arkasına saklanıp arkasından Berk e baktım

 

"İzninizle kardeşimi alsam."

gülerek bana bakan Mert ile gözlerimiz kesiştiğinde

"Yalvarırım verme!"

Mert gülerek

"Tabikii" dedi ve kolumdan tutarak beni Berk e doğru resmen savurdu ve

Berk omuzlarımdan tutarak kendine çekti

"Yuh! Hayvanmısın Lan!"

Kime ne söylediğimi farketmem ile

"Ayh! Yani ne kadar sertsiniz Mert Bey"

Mert gülerek ve başını sallayarak yurda doğru giderken yanımda durdu ve

"Biraz öyleyimdir ve bu da benim intikamımın başlangıcı olsun" dedi ve gitti.

Arkasından bakarken omuzlarımda duran kolları itmeye çalışarak Berk e baktım

"Hadi abi ya yeter!"

"Yetmez güzel kardeşim."

Beni sürükleyerek Doğan ın odasına doğru götürdü.

 

 

 

Loading...
0%