Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@birvarbiryok

 

Berk in beni odaya sokması ile hem Doğan ın hem de Mert in bakışları bize döndü.

 

"Geç otur bakayım bugünlük bu kadar yeter."

"Oldu bir de devamı mı olacaktı."

Dedim ve saçlarımı savurarak Doğanın yanındaki koltuğa oturdum.

Berk ise peşimden Mert in yanındaki koltuğa oturdu ve

"Merhaba, geçen gün kötü bir tanışmamız olmuştu tekrar tanışalım. Ben Berk Ay Beril in abisiyim." dedi ve elini tokalaşmak için Mert e uzattı.

Mert Berk in elini kavrayıp

" Bende Yiğit Mert Kara. Geçen sefer hiç memnun olmamıştım ama bu sefer tanıştığıma memnun oldum." dedi ve bıyık altından gülerek bana baktı.

Berk ise gülüşüne karşılık vererek o da bana baktı.

"Ne ya! (Fazla samimiyet gösterdiğimi farkederek kendimi düzelttim) Ayh yani Mert Bey pişman olduğum çok belli değil mi niye üzerime geliyorsunuz?"

Bana cevap vermeden 3 ü sohbete dalmıştı. O sırada erkek muhabbetinden sıkılmış olan ben yerimden kalktım ve sohbetlerini bölmeden odadan dışarı çıktım.

Kızların kaldığı bloğa geçerek odalarına göz gezdirdim ve

sadece Eda nın odasında olduğunu gördüm.

Yatağına oturmuş elindeki deftere not tutuyordu.

"Edacım?" seslenmem ile hızla kafasını kaldırıp defteri kapatıp komidinine koydu.

"Merhaba Hocam. Bir şey mi oldu?"

"Hayır, buralarda dolaşıyordum seni odada görünce naptığına bakayım dedim."

Odaya girip yatağına oturdum.

"Bugün olanları öğrendim. Baban gelmiş?"

"O adam benim babam değil!"

Yine dosyaları okumamamın verdiği utanç ile ne diyeceğimi bilemedim. Kim bilir bu şerefsiz ne yapmıştı kıza.

"Üzgünüm öyle demek isteme-"

"O beni organ mafyalarına satmış... Polisler beni kurtarmasaydı..."

Kafasını boynuma gömerek sarılması ile az önce ne duyduğumu idrak etmeye çalıştım.

Şerefsiz adam bir insan çocuğuna nasıl böyle bir şey yapabilir ya aklım almıyor.

 

Bazı aileler vardır çocukları olsun diye canlarını ortaya koyacak. Bazıları ise karnı doysun diye çocuğunu satacak. Sahi ebeveyn olmayı haketmeyecek böyle insanlara Allah neden verirdi ki bu çiçekleri, onları açtırıp serpilmesine yardım edecek insanlar varken.

Bir ailede kadın ve adam sınanırken diğerinde o masum saf çiçekler.

Ama yinede öyle insanlar vardır ki çocuğu olmadığı halde bu çiçekleri buradan çekip kurtarmaz. Onlara elin çocuğu gözü ile bakar. Belki de Allah onların olmayan çocuklarını onların bu zihniyetinden korumak için vermiyordur.

Mert... Evlenmediği halde buradan bir çocuk kurtararak ebeveyn olmayı hakeden insanlardan biri.

 

Eda nın yatakta dönmesi ile ona baktım. Omzumda ağladıktan sonra mayışıp uyumuştu. Ancak ben onu bırakıp gidememiştim ama artık kalkmam gerekiyordu üzerini örtüp yanağına buse kondurdum ve odadan çıktım.

 

Odama geçerken Melek i kapının önünde beklerken gördüm.

 

"Hocam son 2 randevumuz kaldı unuttunuz sanırım."

Kafama vurarak

"Evet aklımdan çıkmış canım hemen geliyorum." dedim ve saçını okşayarak kapıdan içeri girdim.

 

Doğan her zaman ki gibi masada oturmuş dosyalar ile boğuşuyordu.

Beni farketmesi ile kaşlarını çatarak bana baktı.

"Beril!..."

"Biliyorum gerçekten. Söz yarından itibaren işlere el atmaya başlayacağım."

"Beril arkadaşlığımızı kötüye kullanmanı istemiyorum. Biliyorsun her şartta arkanda olurum ama beni böyle hafife alman hoşuma gitmiyor."

Şok içinde Doğan a baktım böyle anlaşılmış olmam gerçekten beni üzmüştü.

Doğan ın yanına gittim ve masaya yaslandım.

Oturduğu yerden bana bakarken bende gözlerinin içine bakarak

"Gerçekten böyle bir niyetim yoktu bu şekilde anlaşıldıysam özür dilerim."

Elimi tuttu ve

"Bunu düşünme şimdi seni tanıyorum böyle bir niyetinin olmadığının farkındayım ama yinede kendine çeki düzen vermelisin." dedi kafamı sallayarak onaylamamın ardından

"Şimdi melek in yanına git dün benden 1 gün için izin almıştın ama 2 gününüz daha varmış kızı üzmeyelim."

Gülümsedim ve yanağını öpüp

" Teşekkür ederim. "

Dedikten sonra koşarak odadan çıktım.

 

Melek ile tekrar yolda yürüyorduk

"Bu sefer nereye Melek cim."

"Mert abimin iş yerine hocam."

"Yine mi? Ayıp olmuyor mu melekcim sürekli rahatsız ediyoruz."

"Olmaz hocam siz bana güvenin hem ben ne istersem o değilmiydi?"

"Tamam tatlım sen ne dersen o" dedim ve Melek in peşinden yürümeye devam ettim.

 

Uzun yürüyüşümüzün ardından bir restoranın önüne gelmiştik.

"Mert abin burada garson mu?"

Sorum üzerine melek gülmeye başladı ve gülerek

"Hayır. Buranın sahibi."

Dedi 

'Wow' içimde yaşadığım şaşkınlık ile melek in peşinden içeriye ilerlerken kapının önündeki görevli kapıyı açarak gülümsedi ve

"Hoşgeldiniz Melek Hanım." dedi melek teşekkür ederek içeri girdi ve bende peşinden girip restoranın üst katına yöneldik siyah bir kapının önüne geldiğimizde melek kapıyı tıklayarak kapıyı açtı bende peşinden içeri girerek etrafı inceledim. Odanın duvarları siyah renk ile boyanmış mobilyalar ise kahverengi ve bej renkleri ile döşenmişti.

İçeri girdiğimizde Mert kahverengi masasında oturmuş hesaplamalar yapıyordu bizi gördüğünde yüzünde hiç bir şaşkınlık oluşmamıştı. Kapıdaki görevli haber vermiş olmalıydı.

Melek yine Mert e koşarak sarıldı bende kapıyı kapatarak içeri girdim ve masanın önünde olan bej rengi koltuklardan birine yöneldim

 

 

1 hafta önce Mert in bize sahil kenarında piknik yapma teklifini melek ile olan son randevumuz olarak kabul etmiştim. O bir haftada Mert, Berk ve Doğan tanışıp sürekli yurtta oturup kaynaşmışlardı bu durum beni mutlu etmişti ama Doğan önceki 1 haftanın hıncını çıkarmak istercesine elini hiç bir şeye sürmemişti. Şuan sahil kenarında kumlar üzerine serdiğim piknik örtüsü üzerine yanımda getirdiğim yemekleri koyuyordum. Melek ise Mert i zorla denize götürmüş hem denizin tadını çıkarıyor hemde su içinde şakalaşıyorlardı.

 

"Hocam sizde gelin!"

"Maalesef Melekcim yanımda mayomu getirmedim."

Mert bu cevabıma karşın

" Giydiğin elbisenin mayodan pek bir farkı yok zaten." dedi

Kurduğu cümle ile üzerime baktım tamam aşırı mini olabilir ama elbise o yani bir kere

"Ama dediğin gibi mayo değil elbise!"

"Hocam yanımıza gelin bari elbiseniz ıslanmadan."

Melek i kırmak istemediğim için başımla onayladım ve ayaklarımı suya sokup elbisem ıslanmadan yanlarına gittim.

 

"Eveet! Geldim şimdi geri dönüyorum."

Dememle birlikte ikisi bana kötü kötü bakmaya başladı başıma ne geleceğini anlamış olmamla birlikte suyun içinde elimden geldiğince hızlı koşmaya başladım ancak onlarda hem benim üzerime su sıçratarak hemde koşarak peşimden geliyordu.

İkisinin peşimden koşarkenki ve benim kahkahalarımız sahili dolduruyordu. Bende onlara karşılık vererek üzerlerine su sıçratmaya başlamıştım. Son kez elime aldığım bir avuç suyu Mert in yüzüne yapıştırmıştım.

Yaptığım bu hareket ile melek bana

" Hocam bence koşmalısınız." dedi bende aldığım bu komut ile çığlık içlnde koşmaya başladım.

"AAa Mert özür dilerim yaa!"

"Kaçma gel buraya bir şey yapmayacağım."

Denizden dışarı adımımı attığım an arkamı döndüm.

"Gerçekten mi?"

Yüzündeki hain gülüşü ile

"Gerçekten!" derken Melek in arkadan

"Hocam inanmayın.!"

Diye bağırması ile tekrardan koşmaya başlamıştık.

 

Koşmanın verdiği heyecan ile kendimi iskelede bulmuştum.

"Kendi kendini köşeye kıstırdın."

Dedi ve pis sırıtışı ile üzerime gelmeye başladı. Kollarımı öne uzatıp yaklaşmaması için sallarken

"Ya Mert özür dilerim gerçekten."

"Affedilmedin!"

Dedi ve öne uzattığım kolumu tutup kendine çekip zaman kaybetmeden beni kucağına aldı ve ben hem tepinip hem de bağırıyordum.

"YAa! MERTT! Yapma gerçekten çok kötü olur."

"Ne olacakmış merak ettim görelim o zaman." dedi ve iskeleden kucağında benle birlikte atladı.

 

 

Suya düşerken kollarımı Mert in boynuna sıkıca sarmıştım ve kafamızı Sudan çıkardığımızda yüzlerimiz çok yakın konumdaydı. Bir iki saniye olduğumuz konumun şaşkınlığını yaşarken yüzümün kızardığına emindim.

O ise her zaman ki pis sırıtışı ile sanki dahası münkünmüş gibi daha çok yüzüme yaklaştı.

"Ne yapacaksın küçük kız."

"Küçük mü ne alaka şimdi ya?!"

"Çocuk gibi utançtan kızardığın için."

Dedi ve ekledi

"Hem biz Mert Bey den Mert e ne ara geçtik yakalayamadım ben."

"Senin beni kucağına alıp denize atmam çok normal benim Mert demem mi anormal kaçtı?"

Soruma cevap vermeden kıyıdan gelen ses ile irkildim.

"BERİLL!"

Kafamı sese doğru döndürdüğümde çatık kaşları ile bize bakan Berk i görmemle halen Mert le sülük gibi yapışık olduğumu farketmem ile kendimden uzaklaştırıp kıyıya doğru yürüdüm.

Yanına yaklaştığımda

"Abi evde konuşuruz olay çıkarma şimdi lütfen!"dedim

Ve cevap vermesini beklemeden piknik alanımızda oturan Melek e doğru yürüdüm.

Berk i dün Mert çağırmıştı.1 haftadır tanışıyorlardı ama Doğan da dahil olmak üzere 3 ü gerçekten çok iyi anlaşmıştı ve bu durum beni mutlu ediyordu.

Akşama kadar yaptığımız muhabbetler ve oyunları artık saatin geç olması ile bozup yurda doğru yol almıştık.

Yurdun önüne geldiğimizde bende Melek ile birlikte inip onu odasına kadar götürdüm.

"Hocam bu 3 gün için gerçekten çok teşekkür ederim hayatımın en güzel günleriydi."

"Ne demek güzelim daha bunun gibi bir çok gün geçireceğiz birlikte"

Dedim ve sarıldım

"Bugün de benimle uyurmusunuz?"

"Tabii sen yeterki iste" dedim ve beni bekleyen Mert ve Berk e haber verip yatağa uzandım. Melek in saçlarını okşarken

"Sizinle iyi ki tanıştık hocam. Buraya daha önce çok hoca geldi ama hiç biri sizin gibi değildi." dedi ve bana sarılıp kendini uykuya bıraktı.

Bende bir çocuğu mutlu etmenin verdiği huzur ile uykuya daldım.

Gece yanımda oluşan hareketlilik ile gözlerimi araladım ve kalkmakta olan Melek i gördüm

" Noldu güzelim? "

" Lavobaya gidiyorum hocam. " kafamı sallayıp tekrar kendimi uykuya bıraktım.

Loading...
0%