Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Meraklı Gazeteci

@biryazar.62

Keyifli bir şarkı ,

Keyifli okumalar arkadaşlar..

 

İnsanlar hep monoton bir hayatları oldukları için yaşadıkları her an şikayet etmişlerdir. Ama hayatlarında ki en küçük değişiklikler de bile isyan edende yine aynı kişiler olmuştur. Ben de bunlardan biriydim. Hayatım daha düne kadar gayet dingin ve düzenliyken, bir anda dünyam tersine dönmüştü. Hani hep derlerya hayatın altı üstünden daha güzeldir bu kadar tasalanmayın diye. Ben tam tersine denk gelmiştim.

 

Yaklaşık yarım saattir davayla ilgilenecek başkomserin gelmesini bekliyordum. Beni buraya bırakıp unutmuşlardı resmen. Bana verdikleri ilaçların etkisi azalmaya başladığı için başımdaki dehşet ağrıyla boş boş oturmaktan başka hiçbir şey yapmıyordum. Biraz daha bekledikten sonra odanın kapısı sertçe açıldı. Başımı kaldırıp gelenlere bakmadım ama odaya giren kişinin beni göz hapsine aldığını hissediyorum. Kapıyı açan kişi biraz kapının orada durduktan sonra yavaş adımlarla yanımdan geçerek masanın karşısındaki koltuğa oturdu. Sanırım başkomiser oydu.

 

Peşinden içeriye birkaç kişi daha girdi ve herkes kendine odada oturacak bir yer buldu. Basım hala yere doğru eğik bir şekilde sadece önümdeki küçük masaya bakıyordum. Bu sorgu bir an önce bitsin istiyorum. Uyumaya ihtiyacım vardı.

 

Bir süre sessizlik devam ettikten sonra masanın karşısında ki kişi konuştu. " Olay gecesini anlat." dedi soğuk ve sert bir sesle. Bu sözlerle sertçe yutkunup gözlerimi kapattım.

 

"Bu durumda insanlar ilk önce başın sağolsun derler." Dedim zor bulduğum sesimle.

 

"Bu yakınlarının işi."

 

" Nasıl olduğumu da sormadınız."

 

"Bu da sizin işiniz doktor. " Dedi. Anlaşılan gelmeden dava dosyasını incelemiş ve ne iş yaptığımı biliyordu.

 

Sustum. Bu sözlere karşı verebilecek bir cevap bulamadım. Haklıydı. Biraz bekledikten sonra " eve saat kaçta geldin." Diye sordu. Daha fazla burda durmak istemediğim için sorularına hızlıca cevap versem iyi olucak.

 

" Akşam 19.30 gibi geldim. Tam saati bilmiyorum ama hastaneden 18.20 de çıktığımı net hatırlıyorum . Gelmeden markete uğradım bir şeyler aldım ve eve geldim."

 

"Karakolu aradığınız saat 21.16 o saate kadar haberiniz yok muydu yoksa geç mi aradınız." Diye sordu yargılayan bir ses tonuyla.

 

Başımı hiç kaldırmadan "eve girer girmez babamın odasına gitmedim. Fazla yorulmuştum hastanede, duş alıp üzerime değiştirdim ondan sonra babamı merak ettiğim için odasına gittim. Odaya girdiğimde babamı o halde buldum işte. Gerisede bildiginiz gibi buradayım şuan." Diye cevapladım.

 

Biraz düşünüyormuş gibi mırıltılar çıkardı. " Anladım."

 

Karşımdaki koltukta oturan kişi" otopsi raporunda maktulün ölümünün üzerinden 25 saate yakın bir zaman dilimi geçtiği saptanmış. Babanızla o kadar süre hiç iletişime geçmeye calışmadınız mı? " Diye şüphe dolu bir sesle soru yöneltti.

 

"Ha-yır yani bilmiyorum aklıma gelmedi babamı gün içinde aramak. Ben sabah kalktım ve işe gittim. Biz öyle beraber kahvaltı felan yapmayız sabahları. Ben onun koşuya gittiğini düşündüğüm için odasına hiç gitmedim. Uyanır uyanmaz hazırlandım ve hastaneye geçtim. Bütün günümüde orada geçirdim. " Diye yanıtladım.

 

Bu seferde yan tarafimda ki oturan koltuktan soru yöneldi." Olruc wizard ise gelmeyeceğine dair mesaj atmış hastane yönetmeliğine. Yani katil, babanızın telefon şifresini bilecek kadar yakın birisi belkide . Sizin bu konu hakkında bir fikriniz varmı?"

 

"Hayır tabikide babam öyle kimseyle şahsi tartışmalara girmez. Arasının bozuk olduğu birisini bilmiyorum."

 

" Tüm arkadaşlarını tanıyormusunuz."

 

"Evet ."

 

"Kadir müdürü de tanıyordunuz yani, oda arkadaşı neticede. "

 

"Hayır. Onu tanımıyordum . Bugün tanıştık."

 

"Demekki tüm arkadaşlarını tanımıyor muşsunuz lütfen bizi yanıltmayın." Dedi.

 

Kaşlarımı çatarak başımı, sıkmaktan parmak bogumlarımın beyazladığı ellerime indirdim. Bunlar ne yapıyorlardı böyle . Utanmasalar beni suçlayacaklar. Bir an önce gitmek istiyorum buradan.

 

" Bildiğim herşey bu kadar. inanın, daha fazla yoktur. Gerisi sizin işiniz katili ya da katilleri bulup cezalarını kesin. " Dedim sert bir sesle.

 

" Şu anda onu yapoyoruz zaten." Dedi masanın diğer tarafında oturan başkomser.

 

" Olruc wizardın şüphelerinde en ilk sırada olan birisini sorguluyoruz." Dediginde kanım dondu. Ne dedi o . Baş şüpheli olarak benimi görüyordu.. sözlerinden sonra başımı hızla kaldırarak beni suçlayan kişiye baktım..

 

Gözlerim onun kahve hareleriyle birleşince keskin bakışları daha da koyulaştı. Kahvenin en güzel tonunu andıran gözleri büyük ve onu çerçeveleyen kirpikleri bir kadını kıskandıracak kadar uzun ve kıvrımlıydı. Hafif kemerli küçük burnu biçimli kaşlarının altında fazla uyumlu duruyordu. Keskin çene hatları ve kemikli yüzüyla gerçekten genç ve yakışıklı birisiydi. Açıkçası bu kadar yakışıklı birisini beklemiyordum . Ben onu izlerken oda beni aynı şekilde inceliyor ve yüzümü ezberlemek ister gibi en ince ayrıntısına kadar bakıyordu.

 

Kendimi toparlayarak söze girdim " olruc wizard benim babam. Ya işinizi yapın ya da ben babam için başka bir karakola gitmek zorunda kalırım. " Dedim göz yaşlarımı zor tutarken.

 

Neler söylüyorlar ya . Babama neden ben zarar veriyim ki!

 

" Ben işimi yapıyorum, aklanana kadar benim için herkes şüphelidir!" Diye tersledi beni.

 

Gözlerini gözlerimden ayırmadan masadaki kartı uzattı . Başımı eğerek kartı alınca uzarinde Ediz aras yazıyordu. Dava boyunca onunla iletişimde olmak zorunda olduğum için mecburen kartı alarak çantama koydum.

 

Bakışlarını hala üzerimde hissettiğim için tekrardan ona baktım. Bir süre hiç konuşmadan bana baktıktan sonra ayağa kalktı ve tam karşımda oturan çocuğa bakti.." doktor hanımı evine gönder ve ekibi toplantı odasına topla sancak . Kendi numaralarınızı vermeyi de unutmayın ." Dedi ve kapıya yöneldi.

 

" En ufacık bir bilgi de bile direk beni ara . Beraber çalışırsak katili daha hızlı buluruz ." Diyerek odadan çıktı. Her ne kadar bunu istemesemde mecbur kabul etmek zorundaydım. Katil bir an önce bulunsun istiyorum.

 

Kapıya bakarken sol tarafımdan birisinin bana telefonumu uzatmasıyla ona baktım. Yirmili yaşlarının ortasında olan sarışın ,mavi gözlü çocuk ukala bir şekilde bana bakarak konuştu." Telefon numaralarımızı kaydettim ve acil arama listesine ekledim. Öğrendiğin ve ya şüphelendiğin her bilgiyle başkomiserime ya da bizden birisine ulaşıyorsun direk Elsa ." Diyince kaşlarımı çatarak ona baktım.

 

"Telefonumu nasıl açtın?"

 

Dudağının bir kenarı kıvrılarak "dümdüz düşünerek. İnsanlar genellikle önemli günlerin tarihlerini koyarlar. Evli olmadığını düşünürsek kendi doğum gününü denedim ve açıldı. " Dedi ve kaslarını kaldırarak " keşke bu kadar basit olmasanız ." Diye ekleyerek güldü.

 

Asabi başkomserinin aksine neşeli ve umursamaz birisine benziyordu. Ona tersçe bakarak telefonu elinden aldım ve ayağa kalktım. Bana elini uzatarak "ben melik" diye kendini tanıttı. Bende havadaki elini sıkarak tebessüm ettim. Zaten ismimi biliyordu tekrar söyleme gerek yoktur. Melik eliyle arkasında oturan çocuğu gösterdi." Buda ikiz kardeşim Melih" diyince şok oldum.

 

Birbirlerinin aynısıydılar. Tıpkı melihde melik gibi sarışın ve mavi gözlüydü. Bunların yanı sıra boyları ,ten renkeri , yüz hatları tıpa tıp aynıydı. Tek fark melik fazla sempatikken Melihin soğuk bakışları ürpermemi sağladı. Elimi melihe uzatınca kibarca elimi sıktı .

 

"Sizi nasıl ayırt ediyorlar?"

 

Melik gülerek " karaktetlerimizden. Zamanla sende çabucak ayırt edebilirsin ben genellikle güler yüzlü birisidirim ama Melih biraz buzdolabı gibidir. " Dedi . Sır verecekmiş gibi bana biraz daha yaklaşarak " aramızda kalsın ama ben ondan daha kaslıyım. Sekizli baklavaları mi göz önünde bulundurursan ayırt etmesi zor olmaz senin için ." Diye göz kırparak göğsünü kabartınca dayanamayıp tebessüm ettim . Melik gerçekten eğlenceli birisiydi.

 

Onun hemen yanında duran kızda gülümseyerek bana elini uzatıp "bende Eylül."diyerek kendini kısaca tanıttı. Eylullede tanıştıktan sonra odada kendini tanıtmayan son kişiyi buldu bakışlarım. Bu koridorda çarpıştığım çocuktu. Gözleri koridordaki halinden daha sert bakıyordu bana. İsmini söylemye tenezzül etmeyince melik durumu toparlamak ister gibi " oda sancak. Kusura bakma Elsa, bugün ters giden bir eperasyondan geldikte fazla yorgunuz. Sen üstüne alınma" diyerek sancağın ayıbını kapatmaya çalıştı.

 

Bende sancağın bu tavrına karşılık elini sıkmak yerine baş selamı verdim. Karşımda tepkisizce durunca omuz silktim. Şuan onun kabalıklarıyla uğraşabilecek konumda değildim. Burada işim bittiğini anladığım için çantamı alarak dışarı çıktım. Hızlı adımlarla merdivenleri inerek beni boğan bu karakoldan çıktım.

 

İnşallah buraya bidaha ki gelişim babamın katilinin bulunduğu haberi olur.

 

Yoksa bir daha adımımı atmam.

 

.......

 

2 hafta sonra

 

Bir yaprak daha kopardım takvimden. Bir gün daha bitmişti işte .koca bir günü daha geride bırakmıştım . İçimdeki umutlarım filizlenmeyi bırakmış ,göz pınarlarım da yaşlar kalmamıştı. Öfke, bedenimde büyük bir öfke geziniyordu. Bunu yapanı bularak ona daha beterini yapma arzusunu bir türlü bastıramıyordum.

 

İki haftalık raporumdan sonra artık hastaneye gitmek zorunda olduğum için sabah erkenden kalkıp yollara düşmüştüm. Daha ben iyi değilken başklarına nasıl yardımcı olucaksam artık. Ama bir doktor olarak da hastalarına karşı sorumluluğum vardı. Mesleğim boyunca yakınlarını kaybetmiş bir çok hastam olmuştu. Onlara yasın beş evresi olduğunu söylerdim hep. İnkar, öfke ,depresyon , pazarlık ve son evre olarak kabullenme gelir. Son evreden sonra artık rutin hayatlarımıza dönebilir ve kaybımızla yaşamayı öğrenebiliriz derdim. Onlarla bu evreleri beraber takip ederdik ve bütün hastalarım ikinci evre olan öfke evresinde çok zorlanırlardı. Bazıları onları bırakıp gittikleri için kaybettikleri kişiye kin tutar bazılarımız ise onları kendilerinden alan sebeplere karşı öfke beslerlerdi.

 

Bende tam olarak öfke evresindeydim. Babamı benden alan o kişiye karşı vücudumda kontrol edemediğim bir öfke geziniyordu. Sanki katil bana hem çok yakın hem de bir o kadar uzak bir yerdeydi.

 

Babamın kaybının arkasından iki hafta geçmesine rağmen bu cinayetle ilgili hiçbir gelişme olmamıştı. Karakoldan kimse aramamıştı babamın davasıyla ilgili. Sanırım kaydadeğer birşey bulamamışlar dı. Ne bekliyordum ki zaten, o suratsız başkomiserin etrafa emir yağdırmaktan başka bişey yapabileceğini sanmıyorum.

 

Bu süreçte hiç hastaneye gitmediğim için bende şüpheli birisine denk gelmedigim için onları hiç arayamamıştım. Ama bugün herkesi analiz edeceğim. Katil büyük ihtimalle hastaneden birisiydi ve ben o kişiyi bulup ellerimle teslim edeceğim adalete. Tabi teslim etmeden önce biraz kendi yöntemlerimide üstünde deneyebilirim.

 

Hastaneye geldiğimde arabayı garaja park ederek asansöre bindim. Dördüncü Kata basıp beklemeye başladım. Asansör dördüncü katta durunca çıkıp düz koridorda yürümeye başladım. Sekreterler ve etraftaki hemşireler bana yandan bakışlar atıyorlardı. En son burda kriz geçirdiğimi hatırlarsak haliyle iyi olup olmadığımı anlamaya çalışıyorlardı tabi.

 

Kimseyi umursamadan odama doğru yürüyordum. Uzun koridordan sola döndüm. Benim odam en dipteydi ve benim odamın yanında sadece bir oda vardı. Kapısı açık odanın yanından geçeceğim esnada içeriden gelen sesle durmak zorunda kaldım.

 

" Neden anlamıyorsun hastane şu aralar karışık bugün gelemem diyorum." Diye sitem eden sesle ateşe basmış gibi hissettim.

 

Bu oda muzaffer adında bir doktora aitti. Genellikle sessiz sakin birisiydi muzaffer bey. Kimseyle çok konuşmaz sadece hastalarıyla ilgilenir sonrada çıkış saatinde direk hastaneden çıkardı. Kafama uzatarak aralık kapıdan gözükmemeye çalışarak içeriye baktım.

 

Camdan dışarıya bakan adamın sırtı bana dönük bir şekilde kulağındaki telefonla ayakta duruyordu. Telefonla konuşuyordu anlaşılan. Uzun boyu , siyah gür saçları , geniş omuzları ve burdan bile belli olan sert kaslarıyla orta yaşlı olmasına rağmen oldukça yakışıklı ve güçlü biriydi. Onu ne zaman görsem vücudunu hep etkileyici bulurdum.

 

Karşıdaki her ne dediyse omuzları gerildi. " Olruc öldürüldü, zaten herkes birbirinden şüpheleniyor . Hepimizi karakola çekip sorguya aldılar. Üzerimde bu kadar göz varken gelmek tehlikeli olur." Diye dişlerinin arasında konuştu.

 

Herkesi sorguya mı çekmislerdi. Tabi ben iki haftadır evden çıkmadığım için bu olaylardan habersizim. Boş durmuyorlarmış anlaşılan. Acaba bişey bulabildilermi.

 

Kendimi biraz daha duvara yaklaştırarak dinlemeye devam ettim. " Tamam Allah'ın cezası at konum geliyorum. Ama senin yüzünden yakalanırsam kendini öldü bil." Diyerek telefonu hızla kapattı. Yakalanmak derken ? Gözlerimi kocaman açarak açıkta kalan ağzımı ellerimle kapattım. Katil bu adam olabilir mi ?

 

Lanet olsun az önce dış görünüşüne yükseldiğim adam potansiyel katil adayımdı şuan. Telefonu sehbanın üzerine bırakıp masada duran sigarasını alıp balkona çıktı. Zamanım çok kısıtlı olduğu için eğilerek içeriye girdim . Balkon kapısını kontrol ederek sehbanın üzerindeki tekefonu aldım. Telefonun açık olduğunu görünce sırıttım. Anlaşılan öfkeden telefonunu kapatamayı unutmuştu. Bugün şanslı günümdeyim. WhatsAppa girerek gelen son mesaja baktım. ? İşareti olarak kaydettiği kişinin profil fotoğrafı yoktu.

 

Bu iş gittikçe garipleşmeye başlıyor. Ellerim fazla adranelinden deli gibi titrerken gelen konumu kendime attım. konumun altında yazan oda nuamrasını görünce kaşlarımı cattım. Sanırım konumu atan kişi oteldeydi. Mesaj tek tık şeklinde bana gidince hızla kendime attığım mesajı silerek telefonu aldığım konumda tekrar bıraktım. Balkon kapısını tekrar kontrol ettim. Hiç ses gelmediğini görünce egilerek tekrar dışarıya çıktım. Hızlı adımlarla geldiğim yolu tekrar dönerek asansöre bindim.

 

" Gidelim bakalım şu adrese, neler karıştıyorsun muzaffer."

 

Yaklaşık bir saat sonra beş yıldızlı lüks bir otelin önünde durdum. Konum bu oteli gösteriyordu. Arabadan inerek kapıda duran valelerden birisine anahtarı verdim. Döner kapıdan içeri girdiğimde burasının ciddi manada aşırı lüks olduğunu gördüm. Yerler beyaz taşlarla döşenmişti. O kadar temizlerdiki kendi yansımamı görüyordum neredeyse. Etrafımdaki kalabalığı es geçerek danışmanın yanına gittim. Orta yaşlı ,esmer bir adam beni görünce tebessüm ederek ayağa kalktı.

 

" Hoşgeldiniz hanımefendi nasıl yardımcı olabilirim." Dedi saygılı bir sesle.

 

Kendimi tebessüm etmeye zorlayarak " merhaba muzaffer Gündoğdu adına bir oda ayırt etmiştikde ben sevgilisiyim kendisi trafiğe takıldığı için ondan önce geldim . Rica etsem anahtarı verebilir misiniz ?" Diye odaya girebilmek için inanmasını umut ettiğim bir yalan uydurdum.

 

Bana bakan adam " hemen kontrol sağlıyorum efendim ." Diyerek önündeki bilgisayara baktı. Başını olumsuz anlamda sallayarak " üzgünüm o isim adına bir rezervasyon görünmüyor." Dedi .

 

Kalbim endişeyle çarpmaya başlayınca. " peki 512 numaralı oda kim adına rezervasyon edilmiş." Dedim.

 

Kaşlarını sorgularcasına havaya kaldıran adam "üzgünüm hanımefendi müşterilerimizin kişisel bilgilerini sizinle paylaşamam." Dedi beni ikna etmeye çalışarak.

 

Yanaklarımı sıkıntılı bir şekilde havayla doldurdum. Of ya buraya gelmeden önce sağlam bir yalan bulsaydım keşke şimdi odaya nasıl giricem ben.

 

Bana bakan adama başımı sallayarak arkamı döndüm. Sıkıntılı bir şekilde salondaki büyük koltuklardan en köşede olana oturdum. Muzafferi beklemekten başka çarem yoktu anlaşılan. O geldiğinde bir yolunu bulurum inşallah içeriye girmenin.

 

Başım ellerimin arasında muzafferi beklerken. Tepemde birisinin varlığını hissettim." Neden hizmetlilerin yedek anahtarlarını kullanmayı denemiyoruz." Diye birisi konuşunca korkuyla başımı kaldırdım.

 

Yirmili yaşlarında olduğunu düşündüğüm bir kız tepemde sorgularcasına dikiliyordu. Sarı uzun saçları beline kadar geliyordu. Badem gözleri meraklı bir şekilde bana bakarken ince kaşlarını stresten sürekli çatılıyordu. Yanaklarında ve burnunun üzerinde olan sarı çilleri ona farklı bir tarz katmıştı. Boyu aşağı yukarı benimle aynıydı. giydiği siyah tişört ve kot pantalonla tepemde dikilen kız oldukça zayıftı. Sırtındaki çanta ağır olmalıki hafif geriye düşecek gibi duruyordu.

 

Kim şimdi bu ?

 

" Anlamadım" dedim sorgular bir sesle.

 

Oflayarak yanıma oturan kız "diyorumki muzafferin gelmesini beklemek yerine neden hizmetçiler den gizli gizli yedek kartı alıp kapıyı açmıyoruz. İçeriye ondan önce girersek bizim için daha iyi olur." Diye hızlıca konuştu.

 

Şaşkınlığım en üst safhaya ulaştığında " pardonda siz kimsiniz ve muzafferi nereden tanıyorsunuz?" Acaba buraya onunla mı buluşmaya gelmişti.

 

Gerçi öyle olsa neden odaya giremesinki hemde bana yardım etmezdi öyle bişey olsaydı. İyi de kimdi o zaman bu kız.

 

"Ah! Pardon. Kendimi tanıtmayı unuttum. Ben mavi . Mavi ADIGÜZEL."dedi eline bana uzatarak.

 

" Adıgüzel mi?" Diyerek şaşkınlığımı saklayamadım.

 

Gülerek bana bakan kız." Evet malesef ilginç bir soy ismimiz var. Acaba zamanında bu soy ismi bize veren atalarımız ne düşündüde böyle bişey koydu." Dedi gülmeye devam ederek.

 

Neler döndüğünü anlamakta zorlansamda kızın havadaki elini sıktım. " Bende Elsa Wizard " dedim kısaca .

 

" Biliyorum zaten onun için burdayım. Ben gazateciyim. Olruc wizardın davasını araştırmak için buradayım. Bu davayı çözüp haber yaparsam yayın evi beni Londra'daki ajansın başına göndericek. Anlayacağın güzel bir terfi olucak benim için." Dedi .

 

Kaşlarımı çatarak elimi hızla elinden ayırdım. Bi gazatecimiz eksikti.

 

" Derhal gidiyorsun buradan. Babamın cinayetini basın mevzusu yapmayacağım. Kendinize başka oyuncak bulun." Bu olayın haber değerinin ne kadar yüksek olduğunu tahmin etmek zor değil.

Olruc Wizard adını duyurmuş ünlü bir psikoloktu neticede. Basılmış bir sürü kitabı var. Katıldığı sempozyumlar, canlı yayınlar bunların hepsi çok fazla sayıdaydı. Başarısını tüm dünya çapında duyurmuş bir adamın cinayeti herkesin ilgisini çekerdi. Bu da gazatecilerin ekmeklerine yağ sürmek olmuştu. Aç kurtlar gibi dadanmışlardı . Şu iki hafta boyunca gelen telefonlardan zor kurtulmuştum . Şimdide bu hadsiz kız gelmişti.

 

Hala yanımda oturan kıza tersçe baktım. " Sen mi gidersin yoksa ben mi seni gönderiyim. Güvenliği çağırmamı istemezsin heralde."diyerek onu tehdit ettim.

 

Sözlerimden hiç etkilenmemiş bir şekilde oturduğu yerde iyice arkasına yaslanarak." Keyfin bilir Wizard. Hadi çağır güvenliği . Ama şunu sakın unutma sende buraya muzafferi basmaya gelmedinmi. Resepsiyona söylediğin sevgilicik yalanına bende inanmadım açıkçası. " Diyince kaşlarımı daha çok çattım.

 

Tehditmi ediyor beni bu hadsiz.

Tartışarak biyere varamayacağımızı anlayınca olumlu olmaya çalışarak bana yaklaştı. " Bak anlıyorum babamın cinayetini haber yapmak istediğim için beni şuanda kendi çıkarlarını gözetleyen bencil birisi olarak görüyorsun. Ama bide şu yönden bak, eğer birbirimize yardımcı olursak sen babanın katillerini bulmuş olursun bende bu olayı haber yaparak tüm dünyaya onları ya da onu rezil etmiş oluruz. Olruc Wizard dünya çapında tanınan ve sevilen birisiydi. Onu sevenlerin desteğini arkana alırsan bu dava daha hızlı çözülür ve suçlusu daha ağır bir cezaya carpıtılır." Dedi.

 

Aslında bu yönden düşününce mantıklıydı. Neden bu kadar kalabalıkken tek kişiymişim gibi davranıyorum ki . Bu meraklı gazateci resmen beni aydınlatmıştı. En kısa sürede şu haftalardır ertelediğim röpörtajlardan birisini yapacağım.

 

Benden merakla cevap bekleyen kıza baktım. "Tamam ama bir şartım var ." Parmağımı kaldırıp yüzüne doğru salladım." İstemediğim hiçbir bilgi ve görüntü basına senin tarafından sızmayacak. Eğer böyle bişey olursa cidden yapacaklarıma katlanırsın. Ben olruc Wizardın kızıyım gücümü sakın hafife alma." Diye ona küçük bir uyarıda bulundum. Bir süre düşünüyormuş gibi durdu. Kafasında bir şeyleri oturtmuş gibi başını sallayarak elini uzatıp. " anlaştık. " Dedi yüksek bir sesle.

 

Başımı iki yana sallayarak güldüm. " Anlaşalım bakalım " dedim elini sıkarak . Hadi bakalım bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete resmen.

 

"Eee hadi o zaman şu anahtar işini halledelim nasıl hallediceksek."

 

Bana başını sallayarak önden yurudu.omu takip ederek peşinden gittim. Asansöre binerek 10. kata bastı. " Bu tür lüks otellerde her katta 50 oda olur genellikle. Oda sayıları kat sayılarıyla orantılı gider. 512 numaralı odadaysa büyük ihtimalle 11. Katta olmalı oda. Ve her katın temizlik ekibi farklıdır. 11. Katta çalışan bir temizlik personelinden katlari yürüttükmü odaya girmesi kolay. Bu adamın 512 numaralı odada kaldığından eminsin degilmi?" Diye bana küçük bir açıklama yapınca ağzım açık bir şekilde ona baktım. Yuh bu kız otellerle.ilgili bu kadar bilgiye nasıl hakimde böyle.

 

" Evet mesajlarda öyle yazıyordu. Birisiyle buluşmaya geliyor buraya. Telefonda konuştuğu kişiye gözler üzerimde dikkatli olmam lazım diye bişeyler söyledi o yüzden takip ettim. Hastanedeki herkes şüpheli listemde şuan."

 

" Peki odaya girdikten sonrası için bir planın varmı. Yani aradığımız özellikle bişey varmı ? Ne bileyim cinayet aleti olur ,ya da herhangi dava ile ilgili başka bir kanıt. Konuya çok hakim olmadığım için detaylardan çok haberdar değilim. Bu konu hakkında detaylı bir şekilde sonra konuşalım. " Dedi.

 

Başımı olumsuz bir şekilde sallayarak. " Bir planın yok sadece telefon konuşmasını duydum ve buraya geldim. Kendiside birazdan gelir zaten bir an önce odaya girsek iyi olacak.." sıkıntılı bir nefes veren kız " harika" dedi kinayeli bir sesle.

 

Ne! Ne bekliyorduki yani polismiyim ben bir anda geldim buraya şimdi bu işten nasıl çıkacağımı bilmiyorum işte.

 

" Yardım isteyebileceğimiz birisi varmı? Güvenlik açısından."

 

"Davayla ilgilenen polisler var sadece olurmu "

 

" Olur . Hazır gelmişken bizi de içeri alırlar gizli gizli insanların odasına girdiğimiz için."beni azarkayarak konuşmasıyla tersçe ona baktım.

 

" Daha iyi bir fikrin varmı Muzaffer ne kadar iri kıyım bir adam sen biliyormusun ikimizi tek koluyla üst üste koyar harcar Adıgüzelcim. " Diyerek onunla alay ettiğimde asansörden indik.

 

Etrafımıza bakarak yürümeye başladık. Mavi bileğindeki saati kontrel ederek bana döndü. " Genellikle bu saatlerde hizmetliler genel temizlikde olurlar. Oda Muzaffer adına ayırt edilmediğine göre onu çağıran kişi büyük ihtimalle odada. Anahtar temizlik görevlinin üstünde değildir büyük olasılıkla. Hizmetlilerin odasına gidelim." Açıklamasını yaparak önden Gitti. Bu kız ne kadar da çok şey biliyordu böyle.

 

" Bunları nerden biliyorsun. Derslerde işlemiyorlar heralde böyle konuları." Alay ederek söylediklerime aynı şekilde karşılık verdi.

 

" Üniversite okurken harçlığımı çıkarmak için part-time olarak bir çok otelde çalıştım istisnalar hariç tüm büyük otellerin sistemi böyle işler."

 

Yan gözle bana bakarak kibirli bir şekilde" biz senin gibi babadan Zengin olmadığımız için okurken çalışmak zorundaydım. Malesef bazılarımız sizin kadar şanslı olamıyor Wizard." Diyerek beni iğneledi.

 

Ne yani zengin olduğum için kendimi suçlamalımıyım.

 

Koridordan sağa dönerek personel odası yazan kapının önünde durduk. Mavi bana bakarak derin bir nefes aldı. " Umarım içeride kimse yokturdur." Diye dua ederek kapının kulpuna asıldı. Kapıyı yavaşca açınca ikimizde kafamızı içeriye doğru uzattık. Küçük odanın içinde kimsenin olmadığını anladığımız da içeriye girdik. İki tana koltuğun karşılıklı konulduğu tek gözlü odada bir masa ve TV vardı. Odanın solundaki kapıya baktığımda orasının tuvalet olduğunu gördüm. Mavi hızlı bir sekilde cekemeceleri kurcalamaya başlayınca bende TV unitesine baktım.

 

" Buldum. " Diyen maviye döndüğümde elinde birsürü kapı kartı tutuyordu. Yanına giderek kartları aldım ve 512 sayısını aramaya başladim.

 

"Uffff yok işte hani odada olucakti bu lanet olası kart. " Diye maviyi azarladım.

 

Bana şaşkınlıkla bakan kız" ben misaller üzerine konuştum ,nerden bilebilirim yanlarına alacaklarını."

 

Tam ona bişey söylemeye hazırlanıyordum ki dışarıdan gelen seslerle maviyle göz göze geldik. Hızlı bir şekilde kartları yerine koyduk ve banyoya saklandık. Küçük banyonun içinde duşa kabin ve iki tane bornonoz vardı. Anlaşılan burada duş da alıyorlardı. Belkide kalıyorlardıda.

 

Odanın kapısı açılınca maviyle nefesimizi tuttuk. Bir süre bekledikten sonra içeriden TV sesi gelince içimden küfür ettim. Tam zamanıydı yani nasıl çıkıcaz şimdi burdan.

 

" Ne yapacağız? " diyen maviye bilmiyorum dercesine omzumu silktim.

 

" Pekala iş başa düştü ben onu oyalayacağım bir şekilde inşallah kartları yanında getirmiştir. Ben onu oyalarken. Sende etrafa bak ne bileyim ceketi felan varsa ona bakarsın. " Dedim. Bana iyice yaklaşan kız.

 

" Nasıl oyalayacaksın." Dedi endişeyle.

 

" Ölümüne asılıcam. İnşallah sağ çıkabilirim."

 

Kaşlarını havaya kaldıran kız " iyide erkek olduğunu nereden biliyorsun ki ?belki kadın."

 

" O zaman dua edelimden kadınlardan hoşlanıyor olsun çünkü bu saatten sonra farketmez. " Diyerek cevap verme fırsatı bırakmadan banyodan çıktım. Banyodan çıkar çıkmaz şaşkınlıkla bana bakan iri kıyım bir adamla göz göze geldim.

 

Bingo . Erkekmiş en azından bir şansım var .

 

Kendimi zorlayarak tebessüm ettim. " Selam " dedim en şirin halimle.

 

Bana şaşkınlık içinde bakan adam " sen de kimsin ?" dedi.

 

Başımı yan tarafıma dogru eğerek dudağımın kenarını ısırdım. "Ben bu otelde eşimle birlikte kalıyorum da . Sizi bir kaç kez çalışırken gördüm . İtiraf etmeliyim aşırı çekici buluyorum sizi . Belki burdasınızdır diye geldim buraya ama kimsenin olmadığını gördüm banyoya girip size ait bişey almak istedim sonra da siz geldiniz." Dedim şuh bir sesle.

 

Söylediklerim karşısında yutkunan adamın terlemeye başladığını farkedince sırıttım. Onu etkilemeyi başarmıştım..

 

Gömleğimin düğmelerinden ilk iki tane açarak büyük göğüslerimi görüş açısına sundum. " Eşim bana karşı fazla ilgisiz siz belki onun eksikliğini gidermeme yardımcı olursunuz." Diye konuştum. Gözlerim temizlik üniformasının bacağındaki büyük cebe kaydı. Bir deste oda kartı vardı. Orda olabilir.onu mavinin almasını sağlamalıyım. Yavaş adımlarla yanına giderek bacaklarımı iki yanıma açarak kucağına oturdum. Gözlerini göğüslerimden ayırmayan adam oturmamla boğazından hırlarcasına sesler çıkardı.

 

" Be- nim sizin gibi güzel bir karım olsa yanımdan hiç ayırmam" dedi boğuk bir sesle. Lanet olsun popomda hissettiğim sertlikle ürperdim. Haddinden fazla baştan çıkarmıştım onu. Oyuna devam ederek ellerimi boynuna doladım. " Sizin gibi birisini bulmak zor olsa gerek." Diyerek boynundan öptüm. elleri belimi bulan adam sertçe beni göğsüne çekerek kanepeye yatırdı. Telaşa kapılarak

 

" Diğer tarafa " dedim. Ne dediğimi anlamayan adam " şey diğer tarafa uzanalım takıntım varda. " Diye saçma bir açıklama yaptım. Banyo kapısına ters bir biçimde yatmamız lazımdı yoksa maviyi görürdü. Söylediklerimi saçma bulsada bunu sorgulamayacak kadar beni istediği için üzerimden kalkarak diğer tarafa uzanmama izin verdi.

 

Ben diğer tarafa uzanınca hızla üzerime yerleşen adam gömleğimi çıkarmaya başladı. Lanet olsun konu ne ara buraya gelmişti. Banyo kapısının açılma sesi gelince tam başını kaldırıp oraya bakacağı esnada ensesinden tuttuğum gibi dudaklarına yapıştım. Allah belanı versin mavi.

 

Dudaklarını öpmemle tüm iradesini kaybederek beni hunharca öpmeye başlayan adama mecburen karşılık vermek zorunda kaldım. Bir yandan onu oyalarken diğer yandan da maviye elimle adamın cebini gösteriyordum. Yanımıza gelen mavi napıyorsun dercesine bana bakıyor ve gülüyordu. Üzerimdeki hayvanın beni öpmesini umursamayarak yap şu işi der gibi can çekişiyordum adeta. Ben burda ateş hattındayım o hala oyalanıyor. üzerimdeki camışın dudaklarımdan uzaklaşmasıyla mavi koltuğun tam arkasında durdu.

 

Adını dahi bilmediğim adamla göz goze gelince sırıtarak kafasını eğdi ve sudyenimin açıkta bıraktığı göğüslerimi öpmeye başladı. Bu iğrenç şimdi kusucam.

 

Mavi daha fazla vakit kaybetmemek için adamın cebindeki kartları aldı . Kartları hızla kurcalamaya başladı. Aradığımız kartı sonunda bulmuş olmaliki sırıtarak üzerinde 512 yazan kartı bana gösterdi. Sonunda. Burda heba etmedik bişeyim kalmadı resmen.

 

Baş parmağımla harikasın işareti yaparak dış kapıyı gösterdim. Gözleriyle üzerimdeki ayıyı gösterince hala göğüslerimi öpen adamın kafasını tutarak iki göğsümün arasına gömdüm. Hadi dercesine maviye bakınca elleriyle duduklarını kapatarak odadan Defoldu.

 

Üzerimdeki adam kafasını kaldırarak boğuk bir sesle " hadi bitirelim şu işi" dedi.

 

Tam olarak hangi işten bahsediyor bu sapık. Üzerimde doğrularak üniformasının fermuarını açmaya başlamasıyla içimden bildiğim tüm küfürleri ettim.

 

Nasıl kurtulacağım ben şimdi?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir bölümün daha sonuna geldik arkadaşlar.

 

Sizce Elsa kendini içine düştüğü bu durumdan nasıl kurtaracak.

 

Başını bir kart için fena belaya soktu gubu duruyor.

 

Yeni bölümde görüşmek dileğiyle. Allah'a emanet olun.

 

Bölüm için yorum ve oy vermeyi unutmayın sevgili okurlarım.

 

 

Loading...
0%