14. Bölüm

10. Bölüm

BitterimKara RC
bitterimrjn

Merhabalar sevgili okurlarım.

Yeni bir bölümle geldim.

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim.

Hatalarım var ise affola.

Keyifli okumalar 🌹

 

 

 

 

 

GECEKRALİÇEM

 

Siyam

 

 

Son iki aydır yaşadığım her şey hayal gibi geliyor. Bir anda karşıma çıkan okyanus gözlü kadına ilk anda vuruldu bu kuru toprak dediğim kalbim.

 

Öyle bir girdi ki hayatıma her şeyi tepetaklak etti. Gözlerine, gülüşüne, kumral saçlarına vurulduğum kadın bir anda hayatımın merkezi oldu. Onu düşünmediğim bir saniye olmadı. Güzelliği baş döndürecek kadardı.

Hele bir gülüşü var. O gülüşüne ölünürdü. Ama bir gerçekte ortada beni mahvedecek o yalan işte beni asıl korkutan o. Hatırladığı an beni bırakıp gideceğini biliyorum. Bu kalbimdeki korkuyu her an yaşıyorum.

 

 

Bunu her defasında bana hissettirdi. Farkındaydı ondan gizlediğimiz bir şeyler olduğunu seziyordu. Kalbim yine sıkıştı onun benden gidecek olması canımı yakıyordu.

 

Ben düşüncelere dalmışken iş yerindeki odamın kapısı çalmadan içeri giren Seyhan ve Adar dan başkası değildi. "Hayırdır böyle dertli düşüncelere dalmışsın." Diyen Seyhan Adar'la öndeki koltuklara oturdular.

 

"Bilmiyormuş gibi konuşma oğlum."Dedim.

"Bunu başına sen açtın. Niye kıza yalan söyledin. Elinde sonunda bunu öğrenecek ve sen bunu bile bile devam ettirdin. Yetmedi kızla evlenmeye kalkıyorsun." Dedi Adar o Seyhan'a göre daha gerçekçi oluyordu. Ve şimdi gerçekleri yüzüme vurmadan çekinmiyordu.

 

"Olayların buraya varacağını tahmin etmedim. Bilseydim başında o yalanı söylemez doğruca karşısına çıkardım. Yalansız dolansız. Yedim bir bok işin içinden çıkamıyorum." Dedim sinirlerime hakim olamıyorum. Açela'nın beni bırakma düşüncesi beni daha sinirli yapıyordu.

 

"Düşünmeliydin. Ya sen Siyam ağa nasıl böyle bir aptallık yaptın. Kızı ilk gördüğün anda vuruldun." Sitem dolu bakışlarını Seyhan'a cevirdi.

"Tamam bu gerizekali düşünemedi aldı ani bir karar sen niye engel olmadın." Diye bağırdı.

 

"Ben ne yapabilirim adam bir anda kızın dedesine söyledi. Bana danışan mı oldu." Dedi Seyhan.

"Adar ne yapacağım ben hatırladığı an beni bırakır gider. Ben ilk kez böyle bir şey yaşıyorum o giderse nefes bile alamam." Dedim ondan yardım istedim.

 

"Açela daha bir şey hatırlamıyor düğüne kadar da inşallah hatırlamaz. Evlenirseniz seni bırakıp gitmesi daha zor olur. O süreçte hatırlarsa bile kendini affettirmeye çalışırsın." Dedi mantıklı ama bunun bir garantisi yoktu.

 

"Hemen düğünü yapmamız evlenmeniz lazım. Pazar gününe kadar hatırlamaması için dua edeceğiz." Dedi Seyhan.

"Lan oğlum ben bu kıza çok kötü vuruldum. Onsuz bir an bile düşünemiyorum. Ne ara bu kadar içime işledi. Her saniye onu düşünmekten kendimi alamıyorum."

 

"Geçmiş olsun. Ağam bir Karadeniz fırtınası sana fena çarpmış. " Diyen Seyhan gülmeye başladı.

"Kim derdi Siyam ağa bu hallere düşecekti. Yalnız helal olsun Açela yengeye saygım sonsuz. Seni salak bir aşığa çevirdiği için." Elimdeki kalemi kafasına fırlattım. Çevik bir hareketle kurtuldu kalemden.

"Salak salak konuşma." Dedim

"Seyhan haklı bu hallerini asla görmem sanıyordum. Yenge hanım seni iki ayda muma çevirdi." Dedi Adar.

 

"Göreceğim ben ikinizi sizde bir sevin bak ben size neler yapıyorum. İkinizde çıkın gidin gözümün önünden." Ikiside kahkaha atmaya başladı.

Öldürücü bakışlarımı onların üzerinde gezdirdim."Küçücük bir aslancık var-"cümlesini bitirmeden ayağa kalktığım gibi ikiside odadan koşarak çıktı.

 

"Siktir gidin lan görünmeyin gözüme." Diye arkalarından bağırdım. Küçük aslancıkmış sizide göreceğim ben elbet elime düşersiniz. Geri koltuğuna oturdum. Masanın üstündeki dosyalara odaklandım. İmzalanmayı bekleyen ve yeni projelerle ilgili dosyalara daldım.

 

Ne kadar vakit geçti bilmiyorum. Telefonuma gelen bildirimle dikkatim dağıldı. Ekranda gördüğüm mesaja tebessümle baktım.

 

GeceKraliçem

"Günaydın ruh eşim."

Siz: "Günaydın kalbim❤️"

Bana hitap şekli ile kalbimin atışları hızlandı.

 

GeceKraliçem:

"Kalbin miyim?"

Siz:"Ömrümsün,gecemsin."

 

GeceKralicem:

"Neden gece?"

 

Siz: "çünkü sen aynı gece kraliçesi yani bir diğer adıyla (kadupul) çiçeğisin."

 

GeceKraliçem:

"Anlamı ne bu çiçeği onu ayrıcalıkĺı kılan ne?"

 

Siz: "Bunun anlamını daha detaylı hikayesini kollarımda olduğunda anlatacağım."

 

GeceKraliçem:

"Ama ben meraktan ölürüm. Oyun bozanlık yapma lütfen."

Siz:" kollarımda söyleyeceğim boşuna diretme güzelim."

 

GeceKraliçem arıyor.

 

"Gece kraliçem"

"Siyam ne olur hadi anlat dinliyorum."

"Hiç boşuna bekleme yavrum sen okyanuslarınla bana bakmadan hiç bir şey anlatmam."

"Offf çok sinir bozucusun ağa bozuntusu."

Başımı salladım. Onunla uğraşmak ayrıca hoşuma gidiyordu. Sinirlenince çok tatlı oluyor.

 

"Ağa bozuntusu kurban olsun sana."

"Ya Siyam hadi söyle n'olur n'olur..." Küçük bir kız çocuğundan farkı yoktu.

"Hiç sırnaşma güzelim. Ağzımdan bir kelime bile alamazsın."

"Bunun acısını senden alırım biliyorsun dimi."

"Senden gelecek her şeye razıyım. Yeterki sen bana gel."

"Başladı yine ağzın güzel laf yapmaya. Ne biçim ağasın sen."

"Nasıl bir ağayım?" Dedim

"Ağa dediğin sert olur. Vurdum kırdımlı olur yani sen tam tersi düşünceli, nazik hep alttan alan ve en çokta güzel değer veriyorsun. Bildiğim ağaları hiç yansıtmıyorsun." Dedi gönlümü feth eden kadın.

 

"Sert,astım,kestim, vurdum bir ağa olmamı mı isterdin? Hem sen başka ağaları nerden tanıyorsun?"

"Asla öyle biri olmanı istemem. Ben en çok bana verdiğin değere, sevgine, merhametine hayranım. Sen hep böyle kal olur mu? Ayrıca senden başka tanıdığım ağa yok sadece duyduklarımla."

 

"Açelam canımın içi hep bende kal olur mu? Ben seninle iyiyim. seninle nefes alır oldum." Dedim içime derin bir nefes aldım.

"Seninleyim, sendeyim." Dedi.

"Seninleyim, sendeyim." Dedim.

"Cuma görüşürüz kömür gözlü ağam."

"Görüşürüz okyanus gözlü yârim." Telefonu kapattım.

 

Sesini duymak bile bana iyi geliyordu. Günün geri kalanının toplantılarla dosyalarla geçirdim. Akşam olduğu için konağa gitme vaktim gelmişti. Telefonumu ceketimi alıp odadan çıktım.

 

"Çıkıyorum Özlem hanım sende çıkabilirsin." Dedim asistanıma "İyi akşamlar Siyam bey." Dedi başımı sallayıp asansöre doğru yürüdüm.

 

Karşıdan gelen Robar ile birlikte asansöre bindik.

"Çok yoruldum sahada bugün." Dedi

"Nasıl geçti varmı bir sıkıntı?"

"Yok abi her şey olduğu gibi ilerliyor. İnşaatta çalışanlarda bir sıkıntı yok."

"Yarın yurt dışından gelecek olan yeni ortaklarla olan toplantıya hazırlıklı gel. Bir aksilik istemiyorum." Dedim asansörden birlikte çıktık.

 

Kapıda duran aracıma bindim. Yanımda Robar oturdu. Araba kullanmayı sevdiğim için kendi arabamı genellikle ben kullanırdım. Robar arabanın içini kurcalamaya başlayınca benim damarlar gerilmeye başladı.

 

Titiz biri olduğum için eşyalarıma dokunulmasından hiç hoşlanmıyorum. Robar'a ters bir bakış attım. "Dokunma Robar geriliyorum." Dedim.

"Abi sende çok titizsin nasıl böyle yaşıyorsun?" Dedi bir türlü anlamıyordu bu huyumu anlamasını da çok beklemiyorum zaten.

 

"Sanane oğlum eşyalarıma dokunma ben diyormuyum niye dağınıksın diye." Başını iki yana salladı. "Allah yengemin yardımcısı olsun. Bilmiyor ki nasıl titiz bir kocası var."Dedi gülerek ensesine bir tane patlattım.

 

"Abi ya!" Dedi ensesini ovarken "Ne abisi ne?" Dedim o sıra konağın kapısında durdum. Emniyet kemerimi açıp indim. Kapıdaki adamlar kapıyı girmemiz için açtı.

"Hoşgeldiniz ağam." Dedi Hasan.

"Var mı bir yaramazlık." Dedim.

"Yok ağam." Başımı sallayıp içeri girdim.

 

Direk merdivenleri çıkıp odama geçtim. İçeri girip ceketimi düzgünce askılığa astım. Banyoya girip üzerimdekileri çıkardım. Kendimi ılık duşun altına bıraktım. Duşumu aldıktan sonra dolaptan çıkardığım havluyu belime sardım. Birtane daha alıp saçlarımı kuruladım. Banyodan çıkıp odaya geçtiğim sıra içerde gördüğüm sulietle sinirlerim tavan oldu.

 

"Ne işin var burda?" Dedim sert bir şekilde.

"Niye benden uzak duruyorsun? Seninle nişanlı olan bendim." Dedi

"Çık şu odadan canımı sıkma Evin." Dedim.

Beni duymazdan gelip bana bir iki adım daha yaklaştı. Bu kızın derdi neydi anlamıyorum.

 

"Niye beni hiç görmedin? Niye bana bir kere bile bakmadın." Dedi elini yüzüme doğru kaldırma cüretine kalktığı an ellerini ellerimle sert bir şekilde ittim. "Sakın bana dokunmaya kalkma kalbini kırmak istemiyorum. Hemen şimdi defol git odamdan." Dedim dişlerimin arasında tısladım.

 

"Siyam yıllarca ben bir seni sevdim. Bir beni gör diye çabaladım durdum. Allah kahretsin daha ne yapmam gerekiyor beni görmen için." Dedi haykırır casına. Parmağımı yüzüne doğru salladım. "Bana bak kızım ben seni Zelal den farklı görmedim başka gözle bakmadım. Kardeşimden farkın yok gözümde onun için bu yaptığın terbiyesizliği yapmamış sayıyorum. Ama bir daha olurda görürsem seni tanımam Evin." Dedim

 

"Ya niye niye benim o kızdan ne eksiğim var niye ona baktığın gibi bakmadın niye beni sevmedin. Ben seni deli gibi severken senin gözlerin neden bana kördü." Açela'yı buna karıştırmamalıydı.

 

"Ben Açela'ýı seviyorum anladın mı o kızın bir saç teline dünyayı yakarım. Ve sende daha fazla gözümde küçülme şimdi odamı terk et." Tahammülüm kalmadı artık ona kolunu tutup odadan çıkardım. "Sen bana yar olmadın. O kıza da olmana izin vermeyeceğim." Dedigi gibi kapıyı yüzüne sertçe kapattım.

 

Sabrım sınanıyordu. Derin bir nefes alıp giyinme odasına geçtim. Üzerime siyah bir efoman altı ve siyah bir tişört giyindim. Kimsenin yüzünü sesini duymak istemediğim için yatağa attım kendimi.

 

 

Şimdi kollarımda okyanus gözlüm. GeceKraliçem olmalıydı.

 

 

*******

 

Açela

 

Günler hızla akıp gidiyordu. Ben hala gerçekliğe inanamadığım şeyler yaşıyorum. Evet o gün bugün ve bugün benim kınam var. Sabahtan beri hummalı bir çalışma sürüp gidiyor. Benim bu evde son gecem dedemden ve nenemden ayrılacağım. O son gece.

 

"Yine mi ağlıyorsun kuzum? Biraz akşama saklasan o göz yaşlarını." Diyen Duru'ya baktım.

"Durduramıyorum ki!"Dedim hala akan göz yaşlarımla. "Ah benim kınalı kuzum kıyamam ben sana." Birsen beni kollarının arasına aldı. Saçımı okşadı beni en iyi o anlardı. Çünkü oda benim gibi annesiz ve babasızdı. Benim yinede nenem ve dedem Göktuğ vardı. Onun kimsesi yoktu. bir başınaydı. Onun ailesi sadece bizdik.

 

"Ağla Açela bugün senin günün. İstediğin kadar ağla. Annenin yerini asla tutmayız. Ama her daim bilki ne olursa olsun senin yanındayız." Deyince daha çok ağladım. Duru'da kollarını bize doladı. Üçümüzün göz yaşları akıp gitti. Bir süre öyle durduk. Kapı çalınıp içeri giren kişiye baktım.

 

Kızlar çekildi. Hiç beklemeden beni kollarının arasına aldı. Kokusunu içime çektim. Babam gibi kokuyordu. Hiç bir şey demedim,demedi. Bir süre sadece sarıldım. O benim babam, abim, kardeşimdi. Benim diğer yarım can parçam Göktuğ'um.

 

Sessizliği ilk bozan o oldu. Ağlamaklı çıkan sesi "Annem gibi kokuyorsun. Beni bu kokuya mahrum etme abla. Seni çok seviyorum." Dedi saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Göktuğ babam gibi kokuyorsun. Sende beni bu kokudan mahrum etme. Her daim yanında olacağım, yanımda olacaksın. Seni canımdan çok seviyorum." Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım.

 

Yüzümü avucunun içine aldı. Bende onun yüzünü avucuma aldım. O benim göz yaşlarımı sildi. Ben onun." Sen bana önce anne sonra abla oldun. Bu hayattaki en iyi arkadaşım oldun. Sen benim iyikim var olma sebebim oldun." Dudaklarını anlıma bastırdı.

 

"Göktuğ'um gurur kaynağım. Sen olmasaydın bu yaşıma gelemezdim bile senin varlığınla güç aldım. İyikim seni çok seviyorum." Dedim sıkıca sarıldım. "Ablam ablaların gülü." Dedi.

"Kardeşim küçük şempanzem." Dedim gülerek geri çekildim

"Abla yaaa hani yakışıklıma ne oldu?" Dedi

"O mertebeyi enişte bey aldı. Göktuğ gel benim yanıma ablacım biz bize yeteriz." Dedi Birsen. "Doğru diyorsun Birsen abla buldu ağayı sattı bizi." Hahh ne diyor bunlar yahu ?

 

"Bana bakın ikinizi mahvederim. Yıkılın karşımdan hazırlanmam gereken durumlar var. Beyaz atlı ağam beni bekler." İkisinin yüzünün aldığı ifade bana ve Duru'ya kahkaha attırdı. 'Aaa dur beyaz atlı değil siyah atı var onun bana verdiği beyaz attı." Dedim.

 

"Ablaaa..." dedi Göktuğ. "Hiç ablaaaa deme hadi dışarı bakalım." Göktuğ dışarı çıktı.

Kızlarla birlikte hazırlandık. Akşam olmuştu bile üzerimde Trabzon'a ait olan yöresel bir Keşan kınalığı vardı. Özel etnik desenleri olan elbise içinde tam bir Trabzon kızı gibi duruyordum.

Bindallı yada elbise giyebilirdim ama ben kendi yöremin bir parçasını giymek istemiştim. Buna en çok nenem sevinmişti. Makyajımı da yapıp hazır bir şekilde bekliyordum. Acaba Siyam beni böyle görse nasıl davranırdı.

 

Kına yakılacağı vakit onunda yanımda olmasını istedim. Çünkü bu gece benim için çok zor geçecekti. O türküler söylenirken yanımda bana güç olmasını istedim.

 

Kapım çalındı "hazırsan inelim mi güzelim?" Dedi Birsen "hazırmıyım bilmiyorum ama heyecandan ölebilirim." Dedim. Gülümseyerek koluma girdi. "Kendini kasma güzelim nasıl istiyorsan öyle davran." Dedi birlikte bahçeye indik. Çok kimsem olmadığı için bir yer tutmak istemedim. Kendi bahçemizi hazırlamıştık.

 

Siyam ne kadar itiraz etsede kabul etmemiş o zaman bahçeyi halletmeyi ona bırakmamı istedi. Havalar Aralık soğu olduğu için bahçeyi çok güzel dekore ettirmişti. Bahçeyi kapatıp içine sıcak olması için sobalar koymuştu. On masa vardı. Çok kişi değil hastahaneden bir kaç arkadaşım. Ve komşularımız vardı. Siyam annesi Ayfer hanım, kız kardeşi Zelal, halası ve Seyhan Adar vardı.

 

 

Masalarda hep etnik deseni olan örtüler serilmişti. Horon müziği çalıyordu. Beni oturmam için baş köşedeki tahta oturttular. Siyam'da yanıma oturdu. "Gözlerimi senden alamıyorum bu ne güzellik efulim." Dedi. Gözlerimi üst üste kırptım. Ne demişti o bana Efulim. Bunu nerden öğrenmişti?

 

"Nededin sen?"Dedim.

"Ne dedim ben Efullim?"

"Siyam Efulim'i nerden öğrendin?"Dedim.

"Sen Çawreşamın'ı nasıl öğrendin? "Dedi yüzümdeki gülümseme büyüdü. Oda aynı gülümsemeyle bana baktı. Bir süre sonra kına müziği çaldı. Bizi ortaya oturttular kızlar ellerinde mumlarla etrafımızda dönmeye başladı. Benim başıma kırmızı örtüyü örtüler.

 

Hoş geldin gelin

Yüksek yüksek tepelere

Ve bir kaç şarkı Karadenize özgü türküler çalındı.

 

Bütün süreç boyunca gözlerim Trabzon'un yağan yağmuru gibi akıp gitti. Siyam bir ara elimi sıkıca tuttu. Ben yanındayım demekti.

Ben burdaki evimi bırakıp yeni bir eve yeni bir hayata adım atıyordum.

Akan her bir göz yaşım anneme gitti. Döktüğüm her içli bir nefes babama gitti.

Elime kınayı Siyam'ın halası yaktı. Önce avucuma kınayı sonra iki büyük altın koydu. Siyam'ın serçe parmağına da sürdü.

 

"Rabbim sizi bir birinize kılsın." Dedi önce bana sonra Siyam'a sarıldı. Siyam başımdaki ki kırmızı örtüyü kaldırdı. Alnıma dudaklarını bastırdı. Geri çekilip gözlerimin içine baktı. "Hoşgeldin bana."Dedi.

"Hoşbuldum." Dedim.

 

Etrafımız boşalınca Siyam kulağıma yaklaştı. "Bir daha göz yaşı dökmene izin vermeyeceğim. Mutluluktan bile ağlama döktüğün her göz yaşı içime aktı. Canımdan can aldı."Dedi.

 

Kızlar gelip beni kaldırınca hep birlikte horon oynadık. Bir süre sonra koluma giren adama şaşkınca baktım. "Sen nerden biliyorsun oynamayı?" Dedim horon oynarken. "Sevdiğim için öğrenemeyeceğim bir şey yok. Yüzünü güldürmek bu saatten sonra ilk görevim." Dedi karnımdaki bütün kelebekler etrafa saçtı kanat çırpıp durdular.

 

Gün geçmiyor ben bu adama vurulmayayım,sevdalanmayayım. Gözlerinin içine baktım. Aşkla sevgiyle benim yeni yuvam oydu. Evim her şeyim oydu artık.

 

******

 

 

"Offf çok yoruldum." Dedim kendimi yatağa attım. Gecenin geç saatlerine kadar oyun oynamaktan pertim çıktı. Herkes dağılınca kendimi odama ordan banyoya atmıştım. Sıcak bir duş sonrası kızlarla odama geçmiştim.

 

"Her şey çok güzeldi." Dedi Duru.

"En güzeli de sendin Açela." Dedi Birsen

"Sizin sayenizde güzel geçti."Dedim.

"Enişte nasıl öğrenmiş horon oynamayı helal olsun çok iyi oynuyordu." Dedi Duru.

"Bana da sürpriz oldu. Benim için öğrenmiş." Dedim.

"Yaa enişteden kral hareket." Dedi Birsen.

Aklına ne geldiyse Duru'nun "Kalk Açela bunun altında kalamazsın." Dedi.

 

"Ne diyorsun Duru Allah aşkına." Kolumdan çektiği gibi beni yataktan kaldırdı. "Siyam diyorum. Mardin diyorum. Oyun diyorum. Reyhani diyorum." Dedi. Beni karşısına aldı. "Birsen aç bilgisayar dan reyhani dansını gelin hanıma öğretmemiz lazım." Dediklerini anlamıyorum.

 

"Duru rahat bırak beni çok yorgunum zaten." Yatağa geçmek üzereyken durdurdu beni."Kızım adam senin için horon oynamayı öğrenmiş. Sen de adama sürpriz yap reyhani oyna diyorum." Dedi bu defa ne dediğini anlamıştım. "Ama nasıl yapacağım. Oynamayı bilmiyorum." Dedim.

"Birsen sen aç müziği ve oyunu birlikte öğreniriz." Dedi.

 

Birsen videoyu açtı. Duru ile birlikte aynı hareketleri yapmaya başladık. Ne yapsam bir türlü beceremiyordum. Aradan bir saat geçti Duru ile birlikte hala el ve ayak hareketleri yapıyorduk.

 

"Olmuyor beceremiyorum ben bu işi." Dedim.

"Bence baya yol kat ettiniz. İyi gidiyorsunuz." Dedi Birsen.

"Bence de iyi gidiyoruz bir iki kez daha tekrar edelim. Yoruldum." Dedi Duru ve müziği yeniden açıp oynamaya başladık.

 

Duru erkek karakter olarak oynuyordu. Karşılıklı önce oynadık. O karşımda diz çöküp önce elini yere sonra dudaklarına ve en son alnına koydu. Bunun anlamını tam bilmesemde daha sonra Siyam'dan öğrenirim. Nede olsa adam rehber gibi.

 

 

Daha fazla dayanamadım kendimi yatağa bıraktım. "Öldüm yaşayamıyorum." Dedim nefes nefese Duru'da kendini hemen yanıma attı. "Benden de al o kadar. Birsen toprak üstümüze." Diye bağırdı Duru.

 

Hiç beklemediğimiz bir şey oldu. Gökten yağmur yağdı üstümüze ama gelin görün ki odanın tavanı ahşap. Bu su nerden geldi? Aynı anda çığlığı bastık. Yataktan kendimi yere attım.Duyduğum gülme sesiyle yönümü ona çevirdim.

 

Birsen elinde bardakla bize bakıp gülüyordu. "Toprak yerine su daha iyi olur dedim." Dedi Duru ile birlikte "Birsennnnn." Diye üzerine yürüdük. "Suyu ben şimdi sana göstereceğim." Dediğim an hızla yatağa çıktı. Bir taraftan ben bir taraftan Duru onu kıstırdık. Kolundan tuttuğum gibi onu yatağa yatırdım. Bacaklarına Duru oturdu. Kollarını tutup Duru ile onu gıdıklamaya başladık.

 

"Tamam kızlar yeter." Dedi ama durmadım. "Sen bizi ıslatırsın demek. Alsana ıslatmak."Dedi Duru. Kakahalarımız odada yankılandı. Nefesimiz kesilene kadar gülüp eğlendik. Üçümüz de yatağa sırt üstü yattık.

 

"Şimdi sen ciddi ciddi evlenip gidiyormusun?"Dedi Duru.

"Galiba öyle görünüyor." Dedim

"Hiç düşünmezdim senin bizden uzak bir şehire gidip evleneceğini." Dedi Birsen.

Kınalı elimi yukarı doğru kaldırdım. Kınanın bıraktığı ize ve parmağımdaki yüzüğe baktım.

 

"Doğru olanı mı yapıyorum sizce?"Dedim.

"Önemli olan senin ne düşündüğün ve kalbinin ne söylediği. Sana en doğru cevabı o verecektir." Başımı Birsen'e doğru çevirdim. "Aklımda soru işaretleri var. Ama kalbim ona ait olduğunu söylüyor."Dedim.

 

Elini kaldırıp kalbimin üstüne koydu. "Burası onun için çarpıyorsa her şeyi boş ver ona koş. Burasının tereddütü varsa bekle biraz zaman ver kendine." Elimi onun elinin üstüne koydum. "Burası onu ne zaman görse hızlı hızlı atmaya başlıyor. Kelebeklerim onu gördüğü an kanat çarpıyor. Ona çekiliyorum sanki onu görmesem, yada konuşmasam o günüm berbat geçiyor. Sesini duyduğum an kendimi daha iyi hissediyorum." Dedim.

"O zaman kalbini dinle güzelim. O seni doğru olana götürür." Dedi.

 

Kollarını sıkıca bana doladı diğer taraftan Duru onlar benim kız kardeşlerimdi. Onlarsız nefes alamazdım. Iyiki benim arkadaşım kardeşimler.

 

Sıkıca sarılı şekilde Üçümüz uykunun kollarına bıraktık kendimizi. Bu gece bu evde son gecemdi. Yarından sonra evli bir kadın olacağım.

 

 

 

 

Evettt bir bölümün daha sonuna geldik.

Haftaya düğünümüz var.

Bizi o düğünde neler bekliyor?

Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz sevinirim. İlk günden benimle birlikte olan sevgili okurlarıma teşekkür ederim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 06.12.2024 22:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...