
Merhabalar biraz gecikti yeni bölüm.
Geçen hafta biraz sağlık problemleri yaşadım. Geciktiği için kusura bakmayın.
Okuyup yorumlarda buluşalım.
Hatalarım var ise affola.
Keyifli okumalar❤️🥰
BABA KOKUSU
Gündüz geceye, gece gündüze dönüp dururken zaman su gibi akıp gidiyor. Düğünden sonra geçen süre tam tamına iki hafta oldu. Bu iki haftada Siyam'la konağa kendi odamıza yerleşmiştik.
Siyam sabahları işinin başına gidip akşam yemek saatinde geliyordu. Bende bütün günümün çoğunu odamda geçiriyordum. Arada Zelal ve Robar yanıma geliyordu.
Terasta kahve içip sohbet ediyorduk. Robar o gün öğrendiklerini hiç kimseye demedi. O günden sonra beni daha çok sahiplendi. Hatta çoğu zaman beni koruyor Siyam'a laf atıp söz ettirmiyordu.
Yine üçümüz terasta oturmuş sohbet ediyorduk. "Yenge hastahaneye başvurun nasıl geçti." Diyen Zelal'e baktım. Elimdeki sıcak kahve kupasını masaya bıraktım. "İyi geçti canım abinle birlikte konuştum haber vereceklerini söylediler."
"Senin gibi iyi bir doktoru ellerinden kaçırmak istemezler yenge o yüzden pazartesi iş başı için en kısa zamanda ararlar." Dedi Robar ona tebessümle baktım.
"Teşekkür ederim Robar." Dedim kavemi alıp bir yudum daha açtım. Sıcak kahveyi avuçlarımın içene koydum. Serin havada oturduğumuz için ellerimi ısıtıyordu. "Sen niye abinle gitmedin bugün?" Diye sordum.
"Abim çok yoruyor yenge bütün işi üstüme atıp eve koşuyor. Bugün kendime izin verdim." Sırtını sedire yasladı imalı bir bakış attı. "Konağa zorla sokamadığımız abimi şimdi konaktan çıkaramıyoruz." Dudaklarında alaylı bir gülümseme vardı. Masanın üstündeki çikolatadan bir tanesini onun kafasına fırlattım.
Beklemediği alnına çarpan çikolatadan yüzündeki şoktan belliydi. Bu defa gülen taraf ben oldum. "Asla ıskalamam. Bir daha yaptığın imaya dikkat et. Hem biz yeni evliyiz tabiki kocam yanımda olacak." Dedim.
"Woooow yengem vurdu gol oldu." Diyen Zelal'e güldüm. "Yenge sen eline silah alma maazallah tam on iki den vurursun." Dedi Robar üçümüz gülerek ettiğimiz sohbetimize çomak gibi giren Evin'le gülümsemem giderek silindi.
"Bakıyorum da gülüşünüz tüm konağı inletiyor hayırdır bu neşe?" Deyip Robar'ın yanına yani tam karşıma oturdu. Bu kız iyice sinirlerimi bozmaya başlıyordu. Ne zaman güzel bir vakit geçirsem ot gibi gelip bozuyordu. Ha birde kocama sulanması Karadeniz damarıma oynuyordu.
"Robar bence ben en yakında o silahı elime almalıyım. Çünkü birileri gel beni vur deyip duruyor." Dedim gözlerimi Evin'in kahve gözlerine diktim. Meydan okuyarak baktım. Aynı meydan okumayla oda bana bakıyordu.
"Kocasına bir kap çorba yapamayan silah tutmayı mı bilecek." Diyen Evin beni sinir etmeye başladı ilk dakikada. "Sana ne Evin seni ne ilgilendiriyor benim kocam. İster yemek yaparım ister yapmam. Ama silah konusunda iyiyimdir üzerinde denememi istemiyorsan bir daha böyle patavatsız konuşma yapma yoksa hiç iyi şeyler olmayacak." Dedim sert bir şekilde konuşmuştum.
Yüzündeki sahte gülüşle "Sen hiç bir şey yapamazsın onunla evlendin diye yerin ve mevkin kalıcı değil. Elinde sonunda sen onu bırakıp gideceksin ve o benim kollarımda teselli bulacak." Ben ağzımı açmadan Robar "Evin kendine gel ne dediğinin farkında mısın? Abim evli ve karısı karşında oturuyor o hayal dünyandan çık daha çok canını yakmadan burdan git." Sert bir şekilde konuşmuştu.
"Sende mi Robar ya sen biliyorsun yıllarca onu bekledim. Ama bu kız gelip onu elimden aldı. Buna müsade etmeyeceğim." Dedi gözleri dolu bir şekilde.
Bakışları benim arkama takıldı. Onun baktığı yere bakmama fırsat vermeden yüzümün hizasına gelen bir demet kara gülle yüzümdeki tebessüm büyüdü.
Saçıma konulan öpücükle derin bir nefes aldım. Yüzüme tutulan gülleri ellerinin arasından aldım ayağa kalkıp içimden gelen bir duyguyla boynuna sarıldım.
Kokusunu içime çektim. Aynı şekilde oda benim kokumu ciğerlerine çekti.
Temas yok demiştik. Ama ailesinin olduğu yerlerde çoğu zaman yanağımdan yada saçlarımdan öpüyordu. Ona ilk kez ben sarılıyorum şu iki haftadan sonra. Tüm vücudu bu hareketimle gevşemişti.
Boynuna bıraktığım öpücükle boyun damarları sertleşti ve bedeni gerildi. "Güller için teşekkür ederim." Kısık çıkan sesle söylemiştim.
"Benim gülüm,gül goncam sensin." Deyip geri çekildi. Gözlerinin en ışıltılı haliyle bana baktı. Dudağımda ki gülümsemeye eriyerek baktı. "Şu gülüşüne bütün dünyadaki gülleri serebilirim önüne." Dedi göğüs kafesimdeki kelebekler kanat çırpıp durdu.
Şu iki haftada bana olan sevgisini günbegün daha çok katlıyor ve beni de kendine her defasında daha çok çekiyordu. Ona olan kırgınlığım azalıyor sevgim çoğalıyordu.
Biz birbirimize odaklanmış ken etrafımızdakileri unutmuştuk. Çünkü onu görünce sadece o var oluyordu. Ama kendini hatırlatma gereği duyan gereksiz. "Hoş geldin Siyam." Dedi cilveli bir şekilde kocama sulanan bu kız sinirimin son demleriyle oynuyordu.
Bir kadın kendini nasıl bu kadar küçük düşürebilir. Hemcinsim böyle bir yoldan gidince ona üzülmekten başka bir şey yapamıyorum. Bir kadın kendini sevmeyen değer vermeyen bir erkekten veya bir başkasından medet ummamalı. Çünkü biz kadınlar kendi değerimizi biçiyoruz bizi sevmeyen insanlara yol vermemiz gerekiyor.
Kimse bizden değerli değil. Sen kendini sevip kıymet vermezsen başkasından ararsın kendini sevdirmeye buda en büyük hataya yol açar. Şu anda karşımda duran Evin gibi kendini gün geçtikçe değersizleştiriyor.
Siyam ona bakma gereksinimi duymadan elini belime koyup kardeşlerine baktı. Evini yok sayarak kardeşlerine "ne yapıyorsunuz?" Dedi. Zelal hemen diğer tarafına geçerek "Abim yakışıklı,biricik abim sohbet ediyorduk." Dedi yanağına sulu bir öpücük bıraktı. Siyam kolunun altına alarak başına bir öpücük kondurdu.
Evin tek kızı Zelal olunca ayrı bir seviliyordu. Hem yaş olarakta küçük Hem kendini sevdirmeyi biliyordu. "Sen nasılsın abim?" Dedi neşeli sesiyle. "Çok açım güzelim sen haber verde sofrayı kursunlar. Ben üzerimi değiştirip geleceğim." Dedi "Hemen abim uçtum." Deyip merdivenlerden aşağı indi.
"Robar yarın bütün iş sende karımı bir yere götüreceğim." Dedi Siyam "of abi bir gün izin aldım diye burnumdan getireceksin dimi?" Bu tatlı sitemine gülümsedim. Evin ise dolu gözlerle bize bakmaya devam ediyordu.
"Sus lan yıllardır çalışan benim birazda siz çalışın. O jehat nerde? İki gündür yüzünü görmüyorum." Bunu bende merak ediyordum. İki gündür ortalıklarda görünmüyordu. Akşam yemeğinde bulunup işim var deyip gidiyordu.
"Bilmiyorum abi bir derdi var. Çıkar yakında kokusu."
"Öyle olsun bakalım. Başına bela almasın da "
Belimden tutarak beni odamıza doğru yönlendirdi.
"Biz birazdan ineriz yemeğe." Açıklama yaptı kardeşine. Onunla birlikte odamıza doğru çıktık.
Odaya varınca önce benim girmem için kenara çekildi. İçeri girdim hemen arkamdan oda girdi. Elimdeki gülleri köşedeki masanın üzerindeki vazoyu koydum. Siyam'a döndüm ceketini çıkarıp askıya aşmış, kollarını göğsünde bağlayıp omzunu gardıroba yaslanmış bir şekilde beni izliyordu.
"Çok güzelsin Açela'm. Dudaklarındaki her bir gülüşe ömrümü veririm." Göğüs kafesimdeki kelebeklerin kanat çırpmasıyla yanına uçu verdim. Aramızdaki mesafe yok denecek kadar yakınında durdum. Onun hitap ettiği gibi okyanus gözlerimi onun kömür karası irislerine hapsettim.
"Siz böyle konuşunca eriyebilirim Siyam bey." Dedim resmi ama cilveli bir şekilde konuştum. Kollarını çözdü karşımda dik bir şekilde durdu. "Sizin bir bakışınız beni eritiyor Açela hanım." Dedi benim oyunuma devam ederek.
İkimizin dudağındaki tebessüm büyüdü. Bakışları dudağımdaki gülümsemeye kaydı. İçi gider gibi bakıyordu. "Niye öyle bakıyorsun?"Dedim.
"Nasıl bakıyorum?"
"İçin gider gibi,en güzel şeye bakar gibi."
Elini kaldırıp yanağımı baş parmağıyla hafifçe okşadı.
"İçim gidiyor sana be gülüm. En değerlim, güzelim olduğun için bakıyorum." Yanağımı avucuna yasladım. Varlığı gittikçe en derinlerime işliyordu. Kokusuna, bakışına, temasına, sevgisine alışıyor kapılıyorum.
"Senin için değerli olmak çok güzel hissettiriyor. Sana olan bağlarım gün geçtikçe kuvvetleniyor sana bağlanıyorum."
Avucuna dudaklarımı bastırdım. Gözlerindeki ışıltılar gittikçe daha çok çoğaldı.
"Sana bu aciz ömrüm feda olsun. Gülüşün, bakışın ömrümü uzatıyor. Kokun soluduğum nefesim." Yüzünü yaklaştırdı. Aramızdaki temas konusunu ikimizde her defasında aşıyoruz. İkimizde ne yazık ki dokunma kuralını çiğniyoruz.
Onun nefesi yüzüme vurunca gözlerimi yumdum. Sadece bekledim nefesimi tutarak dudağımın kenarına küçük ama bir o kadar etkili bir öpücük bıraktı. Bir süre sadece orda soluklandı. Gözlerimi yavaşça araladım. Yüzüne baktım, gözleri kapalı ama huzurlu bir şekilde kımıldamıyordu.
Derin bir nefes alıp gözleri kapalı bir şekilde geri çekildi. Yüzünün her bir detayını inceledim. Bu adam benimdi. kocamdı. Her şeyi benimdi. Gür kirpiklerinin arasında kömür karası irislerini araladı.
Sadece bir birimize baktık. Sessiz bir konuşmayı sadece bakışarak yapıyorduk.
"Yarın nereye gidiyoruz?" Diyerek sessizliği bozdum. Aşağıda Robar'a söylemişti. "Sürpriz seni bir yere götüreceğim seveceğine eminim." Deyip benden uzaklaşıp banyoya doğru ilerledi.
"Yaa Siyam ben meraktan çatlarım yarına kadar söyle hadi kocam."Dememe kocaman bir kahkaha attı. "Sürpriz gülüm boşuna kocam diye cilvelenme."Dedi ve banyonun kapısını kapatmadan bir gözünü kırpıp kapıyı kapattı.
Beni merakımla baş başa bıraktı. Banyodan gelen su sesiyle duş aldığını anladım. Odayı dolduran müzik sesiyle o tarafa yöneldim. Telefonu elime aldım. Hiç beklemeden tebessümle açtım.
Görüntülü arama olduğu için oturma gurubun olduğu yöne geçtim. Grup aramasında Göktuğ, nenem ve dedem vardı.
Ekrana hepsinin siması yansıyınca gülüşüm büyüdü.
Ben:"İyi akşamlar."
Göktuğ: "Ablaların gülü."
Nenem: "Kizum nasilsun?"
Ben:"İyiyim nenem sen ve dedem nasılsınız?"
Dedem:"Çiçeğum iyiyiz sen ve Siyam uşak nasilsunuz?"
Ben:"Senun uşakda iyidur. Ne etsun işe gidup geli."
Göktuğ: "Ablam haftaya finalleri verip Trabzon'a gidecegim. Sende gelirmisin?"
Ben:" Bilmiyorum be Şempanzem hem iş başvurusu yaptım bugün. Büyük ihtimalle kabul edilecek. Onun için gelemem ben sen gel bir kaç gün kal."
Nenem:"Uy verdunmi başvuri hayurli olsun kizum."
Ben:"Sağ olasın nenem işimin başına dönmek için sabırsızlanıyorum üç aydır mesleğimden uzağım özledim beyaz önlüğü giymeyi." Dediğim sıra banyonun kapısı açıldı.
Siyam beline doladığı havluyla çıktı. Üst bedeni çıplak olduğu için gözlerim vücudundan damlayan şu damlalarına kaydı. Yutkunmama neden oldu. Onu süzdüğümü görünce dudakları çapkın bir şekilde kıvrıldı.
Beni kendime getiren Göktuğ'un telefonda yükselen sesiydi."ablaaa..."
Bakışlarımı ekrana istemesemde çevirdim.
"Ne bağırıyorsun Göktuğ."
"Ablam
Nanyang Technological University
Singapur
başvurum kabul edilmiş."Demesine "Şaka yapıyorsun?" Dedim Siyam üzerine siyah bir eşofman altı üzerine antresit uzun kol tişört giyinip yanıma gelip oturdu.
"Ne şakası abla başvurum kabul edilmiş. Haziranda gidiyorum. Hayallerime son bir adım. Çok mutluyum abla." Yüzündeki gülümsemeyle olduğu yere sığamıyordu. Bu hallerine tebessüm ederek gözümden bir damla yaş akmasına mani olamadım.
Nenem: "Ne diyor ha bu uşak nereye gideyi?"
Göktuğ" yurt dışına okumaya gideyi habu uşak."
Nenem:"ecnebi yerlere niye gideysun burda okullarun suyi mi çikmuş."
Göktuğ:"Nenem master ve lisansımı yapıp geleceğim. Tabi beni bırakırlarsa ben gibi akıllı uşağı bulunca göndermeyebilirler."
Ben:"Göktuğ gururum gurur kaynağım. Akıllı şempanzem tebrik ederim. Çok sevindim senin adına başarıların daim olsun. Geleceğin açık olsun."
Siyam kareye girerek."Tebrik ederim Aslan parçası yapabileceğim bir şey varsa söylemen yeter."
Göktuğ:"sağol Siyam abi gör bak nasıl akıllı bir kayınçon var çocuklarınız inşallah bana çeker." Araya bir kahkaha da atarak güldü.
Bu çocuk hiç ciddi kalamıyordu.
Ben: "çocuklarım bana çeksin sana niye çekiyor şempanze."
Siyam:"Gülsüm nenem, Reşit dedem nasılsınız?" Diye ben ve Göktuğ'un atışmasını kesmiş oldu.
Dedem:"iyiluk çok şükür iyiyuz sen sizinkiler nasildur?"
Siyam:"iyiler onlarda sizde iyi olun Reşit dedem var mı bir isteğiniz ihtiyacınız?"
Nenem:"yoktur sağ olasun sen kizumuza iyi bak yeterdur bize."
Siyam:"başımın tacı gönlümün sultanıdır. Siz bizi merak etmeyin."
Göktuğ:"Hadi ben kaçar finallerim var. Allaha emanet olun görüşürüz."
Ben:"Allah zihin açıklığı versin Şempanzem. Görüşürüz Nenem,dedem Allaha emanet olun öpüyorum hepinizi kocaman." Deyip telefonu kapattım.
Siyam'a döndüm "İnelim mi geç kaldık bizi bekliyorlardır." Ayağa kalkıp elini bana uzattı. "İnelim gece kraliçem." Demesiyle elini tutup gülerek odadan çıktık. Merdivenlerden inerken aklıma gelen şeyi sordum."Siyam hani senin bana bir sözün vardı. Gece Kraliçesi hikayesini anlatacaktın."
Merdivenleri bitirip salona doğru ilerledik.
"Aklımda gülüm bu akşam kollarımdayken anlatırım."
Birlikte salona geçip yemek masasına geçmeden her kese "iyi akşamlar deyip,el ele masaya kadar ilerledik. Siyam elimi bırakarak sandalyemi çekti oturmam için tebessümle,"teşekkür ederim." Oturdum.
Yanımdaki sandalyeye oturup kulağıma doğru yaklaştı."Bir öpücükle teşekkür edebilir güzelim kuru kuru olmuyor." Geri çekilip rahat rahat oturdu.
Benimse yanaklarım al al olmuş şekilde kızarmıştı. Bu adama yüz verince astarını ister oldu. Bu akşam kimseden ses çıkmıyordu. Sessizce yemek yenilip sofradan kalktık. Salonda her kes bir köşeye çekilmiş kendi arasında konuşuyordu.
Ben ve Siyam ise Sultan babaannenin yanında oturuyorduk. "Güzel gelinim verdin mi iş basvurunu?" Bugün Siyam ile birlikte vermiştik sivi mi. "Verdim babaanne bakalım olumlu sonuç bekliyorum."
"Etmesinlerde göreyim onları bu yaşımla basarım o hastahaneyi."
Elini avucum içine alıp sıkıca tuttum.
"Sağ olasın Sultanım sen arkamdaysan bu iş hal olmuştur." Dedim gülerek.
"Hayırdır ne işi gelin?" Diye soran Ayfer hanımdı.
"Mesleğime işime yani doktorluğa geri dönüyorum. Sağlığımda gayet iyi çalışmama engel olan bir şey yok sonuçta."
"Sen buraların adetini bilmiyorsun gelin hanım burda çalışamazsın helede bir ağa karısıysan çalışmayı unut. Evinde otur kocanın dizi dibinde."
Güzel geçen günüm ve geceme yine bir çomak sokmayı başaran Ayfer hanıma baktım.
"Evli olmam mesleğimi yapmayacağım anlamına gelmiyor. Yıllarca bu meslek için dirsek çürüttüm kimse bana bu konuda karışamaz ne siz nede başka biri. Kocam yanımda destek olduktan sonra kimsenin karışmasına gerekte yok." Dedim sert bir sesle konuştum.
"Oğlum karın ne diyor bak bugüne kadar yaptığı her şeye senin için ses etmedik. Ama çalışma olmaz ne deriz etrafa ağa karına söz geçiremiyor desinler mi istiyorsun."
"Desinler ana ben karımın yanındayım. Arkasındayım çalışmak istiyorsa tabiki çalışacak buna ne ben nede sizin karışmaya hakkı var. Gurur duyuyorum karımla her zamanda yanında olacağım." Demesine eridim.
En güzel gülümsememi ona sundum. Elini tuttum. Bu sessiz bir teşekkürdü. Ayfer hanımın yüzü Siyam'ın söylediğiyle önce düştü sonrada en öfkeli şekilde bana baktı.
Homurdana homurdana salondan çıktı. Hüseyin baba üzgün bakışlarla karısının arkasından baktı. "Sen bakma Ayfer'e kızım onun kıskançlığı Siyam'a oğlunu elinden aldığını sanıp kıskanıyor. İstediği kişi olmayınca bütün öfkesini sana kusuyor. Bu durumu hepimizi üzüyor." Dedi Hüseyin baba.
"Ben elimden geldiğince saygıda kusur etmiyorum. Siyam'ı ondan uzaklaştıracak bir şeyde ne söylerim ne yaparım. Ben annemi babamı çok küçük yaşta kaybettim. O boşluğu iyibilirim bunun için bile asla Siyam dan böyle bir şey istemem yapmam. Bu hareketleri beni üzüyor,kırıyor ama annesidir sayıp sevsin isterim. Aralarına girmeye hakkım yok." Dedim.
"Senin çok güzel bir kalbin var kızım. Annen ve baban olmadan çok güzel büyümüş ve yetişmişsin. Beni de baban bil elbet bir gün Ayfer de seni kabullenecek. Oğlumun yanında duracak en güzel kişisin görüyorum ki bir birinize olan sevginiz de saygınızda çok güzel. Rabbim seni oğlumun karşına çıkardığı için binlerce şükür." Gözlerim dolu dolu Hüseyin babaya baktım.
Elimi Siyam'ın elinden yavaşça çektim. Ayağa kalkıp Hüseyin babanın yanına geçtim. Oda benimle birlikte kalkıp sarılacağımı anlayınca kollarını iki yana açtı. Göz yaşlarıyla kollarının arasına girdim. Baba gibi kokuyordu.
İnsanın sırtını dayadığı dağdır baba. Seni her şeyden her kesten koruyan koca bir çınar. Baba sevgisi gören kızlar ve oğlanlar daha mutlu,güçlü,yıkılmazlar. Ellerini sırtımda yavaşça okşadı.
"Ben her zaman arkandayım. Oğlum bile olsa kalbini kıracak üzecek her kişinin karşısındayım sen bana dedenin ve nenenin emanetisin. Evimde gelin değil ikinci kızım oldun." Dedi göz yaşlarımın daha çok akmasına neden oldu.
Kollarından ayrılmamıza sebep olan Jehat'ın isyanıydı. "Ama böyle olmuyor yenge hanım önce abim sonra Sultan babaanne, Robar,Zelal derken şimdi babam hepsini kendine nasıl bu kadar hayran bıraktın. Ha bir artı da ben."dedi hepimiz bu tatlı isyanına güldük.
Ağlak gözlerle yönümü ona çevirdim. Hüseyin baba bir kolunu omuzuma attı. "Bu artının içinde sende varsın yalnız Jehat." Dedim Hüseyin baba "Hayırdır çocuklarım kızımı kıskanır olmuş." Dedi. Zelal ayağa kalkıp babasını diğer tarafına geçti. Hüseyin babanın kanatlarının arasında şimdi solunda ben sağında Zelal vardı.
Siyam, Robar ve Jehat karşımıza geçti. Aynı Hüseyin baba gibi Siyam bir tarafına Robar'ı diğer tarafına Jehat'ı aldı. Karşı karşıya çok komik duruyorduk.
Sanki bir birimize güç gösterisi yapıyorduk. "Benim iki tane mücevherim var. Kızlarım benim en değerlilerim ona göre siz eşek sıpaları ayağınızı denk alın." Demesiyle yüzümdeki gülümseme büyüdü. Kendimi çok değerli hissettim.
"Kızların başımızın tacı, değerlin değerlimiz, kıymetlin kıymetlimiz." Dedi Siyam gözlerimin içi gülüyordu. Midemdeki kelebekler uçuşmaya başladı.
"Abilerim be babamdan sonraki dağlarım." Dedi Zelal babasının kollarından çıkıp abilerine koştu. Üçünün arasına girip sıkıca sarıldı. Bu görüntü beni çok duygulandırdı. Bir o kadar da mutlu hissettirdi.
"Presesim" Dedi Siyam.
"Kıymetlim." Dedi Robar.
"Küçüğüm." dedi Jehat.
Tebessümle onlara baktım. Hüseyin baba kulağıma eğilip "Sende koş onlara benden sonra senin hep yanında olacak üç Aslan parçası var." Dedi yanağına bir öpücük bıraktım.
Karşımda duran dört kişilik aile tablosuna dahil oldum. Kollarını bana saran ilk kişi kocam oldu. Saçıma bir öpücük bıraktı.
"Efulim." Dedi.
Diğerleride sıkıca sarıldı. Bir süre öyle sarıldık sonra her kes odasına dağıldı.
Siyam ile birlikte bizde odamıza geçmiş üzerimizi değiştirmiştik. Siyam yatağa geçmiş telefonu ile uğraşıyordu. Ben ayna karşısında nemlendiricimi yüzüme sürüyordum. Tarağı elime aldım. Saçlarıma değdirmeden tarak ellerimden alındı.
Bakışlarım aynadan arkamda saçlarımı eline alıp yavaşça tarayan kocama kaydı. "Bırakta çiçek gibi kokan ipeksi saçlarını ben tarayayım." Dedi saçlarıma bir öpücük bıraktı.
Aşkla gözlerinin içine baktım. Gözlerimle ona izin verdim. Saçlarımı dikkatlice taradı sevdi. Her bir teli ile ayrı ayrı ilgilendi. Son bir kez daha öpüp beni de kendiyle birlikte kaldırdı. Ayaklarım birden yerden kesildi. Kendimi Siyam'ın kucağında buldum.
Bunu o kadar sık yapıyordu ki artık itiraz edemiyordum. İtiraf edersem bu benim de çok hoşuma gitmeye başlamıştı. "Sen iyi alıştın beni kucağında taşımaya." Kollarımı boynuna sardım. Yürüyerek yatağa doğru ilerledi. "Siyam taşımacılık emrinize amade."
"Yalnız taşımacılığınızdan memnun kalmazsam şikayeti nereye yapıyoruz?" Yatağa yavaşça bıraktı. "Her türlü şikayeti bana edebilirsin. Daha iyi hizmet etmek için şikayetinizi dikkate alırız hanım ağam." Deyişine kıkırdadım. Ellerimi boynundan çektim.
Ama geri çekilmedi bakışları gülümsememe kaydı. Önce yutkundu.tekrar bakışları gözlerime çıktı. Arzuyla bakan kara gözleri daha da koyulaştı. Benim de bakışlarım dudaklarına kaydı. Ne hatırladı bilmiyorum kendini geri çekip uzaklaştı benden. Ne zaman tuttuğum nefesimi bile bilmiyorum. Derin bir nefes bırakıp aldım. Siyam yatağın diğer köşesine geçti. Örtüyü kaldırıp içine girdi. Yönümü ona çevirdim. Oda bana doğru döndü.
"Yarın nereye gideceğimizi söylemeyecekmisin?"
"Hayır güzelim şimdi uyu sabah erken yola çıkacağız."
"Uzak bir yere mi gidiyoruz peki?"
"Çok değil iki saat bir yolculuğumuz olacak. Beklediğine değecek."
"Öyle olsun bakalım. İyi geceler."
"İyi geceler okyanus gözlüm."
İkimizde aynı anda huzurla gözlerimizi kapattık. Kendimi biraz daha ona doğru kaldırdım. Başımı göğsüne koyup kokusunu içime çektim. Belime dolanan kollarla kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Veee bir bölümün daha sonuna geldik.
Sizce Siyam Açela'yı nereye götürecek?
Hüseyin babanın sözleri ve Açela'ya davranışı çok güzel değil miydi?
Yeni bölümde görüşmek dileğiyle kalın sağlıcakla.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 48.01k Okunma |
3.57k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |