Yeni Üyelik
7.
Bölüm

3. Bölüm

@bitterimrjn

 

Merhabalar.

 

Nasılsınız canlarım. yeni bölümle geldim. Keyifli okumalar.

 

bölüm hakkında yorumlarda buluşalım.

 

Karmaşık

 

Hangi şehre gidilir yalnız başına?

Hangi şarkı dinlenir seninle duymayınca?

Kiminle çay içilir?

En güzel sözlerin altı kim için çizilir?

Hangi gözde görülür o çiçek yaprağı kirpiklerin?

 

Nasıl anlatılır gülüşünün sesi?

Adının güzelliğine hangi alfabede rastlanır?

Hangi şiire benzer bakışının derinliği?

Gel ve anlat...

Hangi insanda rastlanır sana?

 

"ŞEHRAZAD dizisinden alıntı."

 

 

 

 

Zamansız hayatımıza giren yeni insanlar geçmişte ki insanları bir çırpıda silebiliyor.

 

"Doktor kizum bizum bebeğun cinsiyeti nedur?" Diye soran babaanne adayı olan teyzeye gülümsedim. "Şimdi bebeğimizin durumu gayet iyi, beşyüz gram olmuş. Yirmi santim boyu var." Onlara baktım "anneyi biraz yoracak bizim oğlan." Dedim.

"Uyyy bizum bebek oğlan midur doktor kizum?" Dedi ve gelinine sarıldı.

Onları bırakıp masama geçtim. Bir süre sonra onlarda yanıma gelmişlerdi.

 

"Dediğim gibi değerlerin gayet iyi bol bol vitamin alabileceğin besinler al. Kan değerlerinde demir eksikliğin var bunun için bir kaç ilaç yazacağım." Reçeteyi yazıp onlara uzattım.

"Her hangi bir sıkıntı olursa hemen beni arayın. Saat kaç olursa olsun fark etmez."

"Tamam güzel kizum." Deyip odadan çıktılar. Bir kaç hastamla daha ilgilendim. Öğlen arasına yemek haneye çıkmıştım. Duru ve Birsen'de araya çıkmış masada oturuyorlardı. Yemek tezgahında yemeği alıp yanlarına geçtim. Taze fasulye, pilav, yoğurt ve şekerpare vardı.

 

"Selam kızlar nasılsıniz?"

"İyi güzellik, sen nasılsın?" Dedi Duru

"İlk günden yoruldum desem ben hiç yalan olmaz." Diyen Birsen.

"Gayet iyi gidiyor. Yeni oluşmaya başlayan fetüslerle ilgilenmek iyi geldi."

"Evet ya düşünsene biz kadınlar nasıl mucizevi bir şey yaşıyoruz. Aylarca içimizde bir canlı büyütüyor onunla bir bağ kuruyoruz. Rabbim öyle güzel şeyler yaratiyor ki kıymet bilmiyoruz ." Dedi Duru

"Kesinlikle katılıyorum. Evet biz bir yere kadar müdahil olabiliyoruz. İnsan oğlunu her detayıyla yaratan Allah. Her bir hücrenin bir birine bağlantısı bir diğerlerinin olmaması diğer parçanın işlev görmesi bile en ince detayına kadar yaratmış. Bilim açısında şuan çok ilerde olmuş olabiliriz. Unuttuğumuz şey ne yaparsak yapalım sonuç hep yaradan da bitiyor." Dedi Birsen.

Bir süre daha sohbet edip, odalarımıza dağılmıştık. Ben odamda hasta beklerken kapım tıklatıldı. Hafif aralanan kapıdan önce içeri bir demet çiçek girdi. Ardından elindeki demetle tüm bedenini içeri giren kişiye dona kaldım. Onu öyle beklemiyordum ki; yüz ifademe bakan benimle aynı renge sahip olan bir çift mavi göz yüzündeki gülümsemeyi genişleterek !

"Ablaların gülü, bu kadar şaşıracağını bilseydim haber verirdim. Ama bu yüzündeki ifade beni daha mutlu etti." Diyen kardeşime tepkisiz halde bakıyordum. Kendime geldiğim gibi kollarına atladım. "Şempanzem nerden çıktın?" Çok özlemiştim aylardır gelmiyordu. Babam gibi kokuyordu burnumun direği sızladı. Ellerinin birini belime diğerini saçlarıma koydu. Başımın üstüne bir öpücük kondurdu.

 

"Seni özledim. İlk iş gününde yanında olmak istedim." Kokomu içine çekerek.

"Annem gibi kokuyorsun Ablaların gülü." İç çekerek kollarından ayrıldım. Oda benim gibi anne ve babamı çok özlüyordu.

Babam gibi olan yüz hatları vardı. Hafif kemerli bir burnu sarı saçları dolgun pembesi dudakları vardı. Boyu 1.90 bulan erkek kardeşimin yanında küçücük kalıyordum.

 

"Senin boyun biraz daha mı uzadı? Gökdelene bakar gibi bakıyorum." Mavi gözlerini kısarak bana bakan kardeşim.

 

"Seninde boyun mu çekilmiş. Küçülmüş cüceler gibi olmuşsun."

 

"Sen zürafa, deveye dönüşmüş gibisin. Allah boy vermiş, akıl vermemiş onu napıcaz?"

Güldüm elindeki çiçekleri alıp masama bıraktım.

"Ayıp oluyor ama karşında koskoca ODTÜ'LÜ var." Dedi karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Bende en çok ona şaşırıyorum ya!" Dedim masama geçip oturdum. Şimdi karşılıklı oturuyorduk.

 

"Sen ancak yer beni abla. Bak karşında okulu birincilikle bitiriyorum. Ama nerde bir övgü bir tebrik; mezuniyetime gelip ağlama sakın." Dedi tabi ki o mezuniyete katılacağım gururlu bir abla olarak baş köşede yerimi alacağım. Tabi bunu o bilmesede olur. Yüz verince astar isteyenlerden olur kendileri. Onunla uğraşmak hoşuma gidiyor bundan pekte şikayetçi değildi.

 

"Onu bırakta ne zaman dönüyorsun? Ne kadar izin günün var?"

"Sende hemen kovmaya başladın be abla."

"Onu demek istemediğimi biliyorsun?"

"Çok kalmayacağım üç gün boşluğum var. Hemen geri döneceğim."

"Yaşlı kurtlar seni görünce çok sevinecekler."

"Bende çok özledim onları ve tabiki biricik ablamı."

"Sululuk yapma hadi in kafeterya ya benim çıkmışıma yarım saat var. Sen beni orda bekle ben gelirim yanına birlikte geçeriz yaylaya."

 

"Tamam kovulduk anlaşılan doktor hanım." Ayaklanıp kapıya doğru yürüdü.

"Yürü salak şey yaramazlık yapma."

Güldü. Güldüm. Çıkıp gitti.

 

*******

 

Hastahaneden Göktuğ ile birlikte çıktık. Duru ve Birsen'le vedalaşıp otoparka arabama doğru ilerledik.

 

"Ben kullanabilirmiyim?" Kedi yavrusu gibi melül melül bakan kardeşime sırıttım. Yanaklarını sıkıca sıktım. Sulu bir öpücük kondurdum. Anahtarı çıkarıp ona uzattım.

"Al bakalım Şempanzem. Düzgün kullanıyorsun ona göre." Sevinçle beni kollarına saran kardeşim. "Ablaların gülü gülü." Deyip bıraktı. Yanağıma öyle bir sulu öpücük bıraktı ki sanırsın yüzümü yıkadı.

"Geç hadi görelim ne kadar ilerledi şoförlüğü."

"Gel gör bak nasıl güzel sürüyorum?"

Birlikte arabaya geçtik. O şoför koltuğuna ben yolcu koltuğuna geçtim. Kemerimizi de taktik. Ve yolculuğumuz başladı.

Radyoyu da açtım.

İkimizinde sevdiği şarkı çalınca birlikte söylemeye başladık.

 

Uzaktan Sevda etma

 

Girsin yerin dibine

 

Yakından seven yarim

 

Gelsin girsin koynuma

 

 

Kar yağar sinesine

 

Yarun elbisesine

 

Eski yarin ömrünü

 

Ver Allah yenisine

 

 

 

Aha koy sevduğum

 

Başuni omuzuma

 

Olmasa demezuk

 

Denemedik boşuna

 

 

Gözler şelale olmuş

 

Akar akar durulmaz

 

Bi insan bi yürekten

 

İki defa vurulmaz

 

Şarkı bitirip bir başkasına geçmişti. Keyifli yolculuğumuz 45 dk sürmüştü.

Şimdi kapının önünde duran arabadan indik. Lakin kapıda gördüğüm o tanıdık arabayı içimden homurdandım.'yine ne işi vardı burda?' Kendi kendime konuşuyordum.

"Misafirimiz mi var?" Diyen Göktuğ

"Öyle görünüyor." Dedim birlikte merdivenleri çıktık. Kapı kilidini açtım önden ben arkadan Göktuğ girdi. Etrafta kimse gorunmeyince salona geçtim.

Gördüğüm kişiyle keyfim kaçmıştı.

"Hoşgeldun kizum bak misafirimiz var." Dedi nenem.

"Hoşbuldum nene sizde hoşgeldiniz." Dedim

Siyam bana bakarak "Hoşbulduk." Dedi.

Goktug arkamda duruyordu. "Benimde size bir sürprizim var." Dedim.

Meraklı bakışlar beni bulunca Göktuğ arkamdan çıktı.

Dedem ve nenem sevinçle "Göktuğ!" Dediler.

Goktug yanlarına giderek "Bakıyorumda beni özlememişsiniz?" Dedi önce dedemin elini öptü sarıldı. "Nasılsın yaşlı kurdum?"

"Seni gördüm ya daha iyi oldu yaşlı kurdun."

"Sultanım seni görmeyeli daha da gençleşip güzelleşmiş sin."

"He koçari bak on sekuzluk olmuşum."

"Yav sen on sekizliklere taş çıkarırsın sultanım."

"Ver yağu çıksun yüzeğe. Nerden çıktun haber vereydun?"

 

"Doktor hanım için gedum da." Şiveye dönen Göktuğ'a güldüm.

 

"Ha yani sen şimdi bizi özleduğun içun gelmedun."

"Olurmu da öyle şey, ablamı ve sizi görmeye geldim." Diyen Göktuğ

Siyam'ın derin bir nefes vermesi gözümden kaçmadı. Bunu fark etmesi ile bakışlarını bana çevirdi.

 

Öyle derinden bakıyordu ki tüm tüylerimi diken diken ediyor. Onu ne zaman görsem içimde tuhaf bir his oluşuyor. Bakışlarımı kaçırıp mutfağa geçtim.

Önce bir bardak su içtim yetmedi bir tane daha içtim.

İçimdeki bu duyguya anlam veremiyorum.

 

Oylanmadan sofrayı kurmaya başladım. O sıra Göktuğ ve nenemde yardım ediyordu. Siyam da bir ara gelip yardımda bulunmuştu. Kurulan sofrada her kes yerini almıştı. Sağımda Göktuğ solumda Siyam vardı.

"Sultanım döktürmüşsün yine eline sağlık." Dedi Göktuğ.

"Afiyet olsun. Geleceğuni bilseydum sevduğun yemekleru yapardum."

"Senin her yemeğini seviyorum sultanım."

"Elinize sağlık Gülsüm teyze senin yemeğinin müdavimi olduk burda." Diyen solumdaki Siyam.

"Afiyet olsun size yeyun hadi yemeğunuzu. Ne zaman gelmek istersen yaparum Siyam Oğlum."

"Vayyy Gülsüm sultan yerimi doldurmaya başlamışsın?" Diye yalancı bir kırgınlıkla

"Ha şu got kafaliya bak senun o ağzun nedir?" Hepimizin yüzünde gülümseme oluştu.

"Dede baksana iki günlük elin adamına oğlum diyor. Bana gelince got kafalı, fişku yiyen oh iyi valla."

Siyam hemen diklleştirdi bedenini "Kusura bakmayın. Rahatsızlık vermek istememiştim." Dedi alınmışmıydı?

Göktuğ hemen "Yok abi ben sadece neneme takılıyorum."

"Sen bakma bu got kafaliya oğlum o böyle şakalar yapar. Seni çok sevdum ben oğlum gibi." Dedi nenem.

 

"Bende sizi çok sevdim. Bir kusurum olursa affola." Dedi Siyam.

 

"Hadi yemeğunuzi yeyun."Dedi Dedem.

 

"Senin ilk günün nasıl geçti kizum?" Diye soran Dedem.

"Güzeldi dede. Acil de çalışmaktan daha iyiydi. Bugün bir sürü yeni bebekle tanıştım anne karnında. Yarın öbür gün hepsi benim elime doğacak." Dedim heyecanla anlatım dedeme.

 

"Oy benum güzel kizum sen hep böyle mutlu ol."

"Sizi başımızdan eksik etmesin rabbim. Sizin sayenizde bende Göktuğ da bugünlere geldik."

"Deme öyle sizin varlığınız bize neşe kaynağı. Anan ve babanın emanetusunuz."

Dolan gözlerime engel olamadım.

Solumda oturan Siyam hafifçe omuzuma dokundu. Anında ona dönen bakışlarım gözlerindeki duyguyu anlamldıramadım. Üzgün bakıyordu. Benim gözlerime kitledi o zifiri siyah gözlerini.

 

"İyimisin?"

"İyiyim."

"Açela yarın müsaitsen bir kahve içelim mi?" Diye sorunca ne diyeceğimi bilemedim. Benden cevap bekleyen adama!

"Yarın öğle arası hastahanenin karşısındaki kafede uyar mı sana?"

"Uyar uyar. Teşekkür ederim." Dedi.

 

Önüme döndüm yemeğime odaklandım.

"Siyam abi şimdi sen ağa mı oluyorsun?" Diyen Göktuğ meraklı gözlerini solumdaki adama dikti.

 

"Evet pek istemesemde malesef ağayım. Babam ağa olduğu için ve büyük oğlu ben olunca otomatikmen ağa oluyorum."

 

"O zaman senin aşiretin de vardır. Sözünde duran bir sürü adam."

Gülümseyen Siyam . "Bir gün gel seni aşiretimle tanıştırayım."

"Gerçekten mi? Hemen yarın gidebiliriz." Dedi

"Ne!"

"Ne nesi abla ağa diyor aşiret diyor bir gidip göreyim. Senide gördüm zaten."

Gözlerimi faltaşı gibi açmış ona bakıyorum. Şaka yapıyor dimi?

 

"Ciddi değilsin dimi canım kardeşim?"

"Yoooo gayette ciddiyim. Siyam abi ne diyorsun? Yarın gidelim mi?" Dedi heyecanla

"Göktuğ benim bir süre daha burda işlerim var. Ben gidince ne zaman istersen başımın üstünde yerin var." Diyen Siyam la bütün heyecanı yerle bir olan kardeşimin.

"Olsun abi sözü aldım. Okulu birincilikle ilk fırsatta ablamı alıp geleceğim." Beni niye karıştırıyordu. Kendi gidebilirdi.

 

"Reşit dede ve Gülüm neneyi de getirirsin." Dedi.

 

"Geliriz tabi oğlum." Dedi Dedem.

 

Bekle bizi Mardin Gökdil ailesi geliyor.

Allah’ım sen aklıma mukayyet ol.

 

*******

 

 

Üzerime siyah vücuduma oturan dizimde biten kısa kollu bir elbise giyindim. Saçlarımı hafif şekillendirip belli olmayan bir makyaj yaptım. Kabanımı ve çantamı aldım. Odamdan çıktım. Merdivenlerden seke seke indim. Mutfakta oturan nenem ve dedeme " Günaydın." Dedim. Sabahın erken saati olduğu için Göktuğ uyuyordu.

Öğlene kadar da uyanmazdı.

 

"Günaydın mavişum kahvaltuni yap öyle çık." Dedi oturup hızlıca bir kaç lokma yedim. Çayımı da yudumlayıp kalktım.

"Ben gidiyorum. Akşam görüşürüz. Göktuğ merkeze inerse bana uğrasın."

Dedim.

"Tamam kizum dikkatli sür arabani."

"Olurum yakışıklım ve sultanım." Onları öpüp botumu gidim. Çıktım arabama doğru. Geçen hafta iş başı yaptığım da dedemin hediyesi olan arabayı artık kullanıyorum. İdris abiyi aramıyorum desem yalan olur.

Onunla yolculuğumuz eğlenceli geçiyordu.

 

Arabama atladım. Çantamı ve montumu yolcu koltuğuna bıraktım.

Kemerimi taktım. Yola koyuldum. İçimde ki enerji dışıma yansıyordu. Kendimi mutlu hissediyorum. Kendimi üzüp ağlamanın faydası yoktu. Herkes kendi değerini belirlendi. İnsan oğluyuz bugün varız yarın yokuz. Hayat devam ediyor en güzel haliyle yaşamak istiyorum.

Hastahane otoparkına bıraktığım arabayı. Odama doğru yol aldım.

Yardımcı asistanım olan Burcu "Günaydın Açela hanım." Dedi.

"Günaydın Burcu iki kahve alıp gelirmisin. Başlamadan bir kahve içelim."

"Olur Açela hanım ben hemen getiriyorum."

Deyip çıktı odadan.

 

Telefonu elime aldım. Kızlarla olan gruba yazdım.

 

"Günaydın kuzularım."

 

 

Duru."Günaydın güzellik."

 

Birsen. "Günaydın sabah şerifleriniz hayır olsun."

 

"Kızlar akşam Siyam bize gelmişti"

 

Duru."eeeee."

 

Birsen."Niye gelmiş?"

"Göktuğ la eve geçince gördüm. Bizimkilerle oturuyordu."

 

Duru."Ne Göktuğ mu geldi?"

 

"Evet."

 

Birsen."Siyam ne iş?"

 

"Öyle uğradım Dedi. Sonra kahve içelim Dedi."

Duru."ohaa ağama bak!"

 

Birsen. "Sen ne dedin?"

 

"Şey... bugün karşı kafede içeriz dedim."

 

Duru."Yürü be kızım. Adam zaten ilk gördüğünde vuruldu sana."

 

Birsen. "Ne düşünüyorsun kuzum."

 

"Bilmiyorum. Offff napicam ben daha yeni Alp belasını üzerimden attım. Güvenim yok. Bir ilişki için hazır değilim."

 

Birsen."çekinme adama açık açık söyle hazır olmadığını anlayışla karşılar. Kendi gözleri ile şahit oldu her şeye sonuçta."

 

Duru. "Birsen'e katılıyorum. Açık açık konuş, Sonrasına bakarsın."

 

"Öyle yaparım. Hadi hastam gelecek sonra konuşuruz. Kolay gelsin."

 

Duru."sanada hanım ağam."

 

Birsen. "Kolay gelsin. Hanım ağam."

 

"Duru, Birsen hanım ağa ne be yollarım o saçlarınızı."

Deyip sohbetten Çıktım.

 

Birden odamın kapısı açıldı. İçeri giren adamla şok oldum.

 

Karşımda duran adama bakıyorum. Onun burda ne işi var?

 

"Hastahanede bir rezillik çıkmasını istiyorsan hemen şimdi benimle geliyorsun."

 

"Alp kendine gel. Seninle hiç bir yere gelmeyeceğim."

 

"Açela bak beni delirtme yürü diyorum." Kolumu sertçe tutup çekti.

 

"Canımı yakıyorsun bırak kolumu. Delirdin mi sen?"

 

"Evet delirdim. Senin ve o şerefsiz yüzünden itibarım yerle bir oldu."

 

"Şerefsizliği yapan sensin kendi itibarını da kendin mahvettin. Şimdi defol git burdan."

"Eğer şimdi benimle çıkıp gelmezsen o iki yaşlı bunağın başına gelenlerden ben sorumlu olmayacağım"

 

Onun üzerine yürüdüm. "Olurda onların başına bir şey gelirse yada kıllarına zarar gelirse seni öldürürüm."

 

"Yürü o zaman." Dedi; birlikte otoparka geldik. Arabasına binip hızla otoparktan çıktı. Hızını artırarak yolda sürmeye devam etti.

 

"Nereye gidiyoruz? Benden ne istiyorsun?" Diye bağırdım. Onunla aynı arabada olmayı bırak aynı ortamda olmaya bile dayanamıyorum. Bunca zaman nasıl ona katlanmışım kendime inanamıyorum.

 

"Sen ve o adama bunu ödeteceğim. O akşam olanlar medyaya yayılmış. Babam bile bunu gördü. Her şeyimi elimden aldı. Bunu yanınıza bırakmayacağım." Bu defa öfkeyle bağıran o oldu.

 

"Ben ve Siyam hiç bir şey yapmadık. Nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyorsun? Sen beni aldattın." Dedim öfkeyle utanmadan birde bizi suçluyor.

 

"Kes sesini sevmediğim birini aldatmış olmuyorum. Seni sevmiyorum. Ve o adam onun yüzünden babamdan asla duymayacağım hakaretler işittim." Dedi

 

Gaza biraz daha bastı. Artık korkmaya başladım. Gözü dönmüş gibiydi.

"Madem sevmiyordun niye ayrılmadın. Gelip bana ayrılmak istediğini söyleseydin ayrılırdım. Bu ihanet duygusunu yaşatmana gerek yoktu." Dedim ve artık kendimi tutamadım. Öfkeyle patladım.

"Kapa o çeneni hemen o adamı ara ve yayladaki evime gelsin? " Dedi.

Inanamayan bakışlarla ona baktım.

"Sen delirmişsin kimseyi çağırmıyorum. Ve sen hemen beni indiriyorsun?" Dedim.

 

"Ara dedim sana?" Diye bağırdı.

"Aramıyorum. Durdur şu arabayı." Bağırdım. Bir birimize bağırıp duruyorduk.

"Bir daha tekrarlamayacağım ara dedim."

"Numarası yok bende tanımıyorum bile adamı gerizekalı." Dedim

"Yalan söyleme ara şu piç kurusunu."

Aptal bu adam numarası yok adamın bende nasıl arayayım?

"Al bak numarası yok bende tanımadığım adamın telefonu ne gezsin bende. Şimdi durdur şu arabayı." Dedim

 

Sinirli daha çok gaza bastı. Bu gidişle kaza yapacağız. "Yavaşla kaza yapacağız aptal herif." Dedim.

Hiç oralı olmadı. "Benimle ölmek istemiyorumdun işte sana benimle birlikte ölmeyi sunuyorum?" Dedi.

 

"Salak mısın öldüreceksin bizi durdur şu arabayı." Diye bağırdım durmadı.

 

Telefonum çaldı. Hemen cebimden çıkardım. Tanımadığım bir numaraydı. İnşallah yardım isteyebileceğim biridir.

"Kapat o telefonu." Bağırdı.

Durmadım cevap verdim.

"Alo.."Dedim kekeleyerek.

 

"Açela benim Siyam iyimisin?" Dedi hiç beklemediğim bir kişiden idi.

"Siyam yardım et." Dedim.

 

"Oooo işte bekledim an geldi. Vedalaş sevgilinle kısa sürdü ama olsun." Dedi psikopat gibi davranıyordu.

 

"Peşinizdeyim telefonu hoparlöre ver sakin ol." Dedi. Onun peşimizde ne işi vardı. Bizi ne zamandır takip ediyordu. Daldığım düşüncelerden uyanarak hemen telefonu hoparlöre verdim.

"O arabayı hemen sağa çek o kıza bir zarar verirsen seni ellerimle öldürürüm." Dedi.

"Birazdan çok güzel duracağım ama öncesi sevgiline veda et." Dedi.

Ve arabayı ters şeride doğru çevirdi. Çığlığım arabada yankılandı. Siyam telefonda bağırıyordu. Tüm sesler bir birine girdi. Büyük bir çarpışma sesi ile kulaklarım çınladı. Canım acıdı.

Gözlerim kapandı. Bizi ölüme sürmüştü. Gözümden bir damla yaş aktı.

 

Bilincim kapandı

Loading...
0%