
SELAMMM SİZE SÜRPRİZ BÖLÜMLE GELDİM.
YARIN FIRSAT BULAMAYA BİLİRİM.
ONUN İÇİN GEÇ SAATTE ATIYORUM.
OKUYUP YORUMLARDA BULUŞALIM.
OYLARINIZI ATMAYI UNUTMAYIN.
HATALARIM VAR İSE AFFOLA🌺❤️
KEYİFLİ OKUMALAR.
ŞARKI / Rojda / Şerin
Gökhan Ķırdar / Üstüme Basıp Geçme
Resul Dindar/ En Sonum
SANA KENDİMİ AFFETTİRECEĞİM
SİYAM
6 SAAT ÖNCE
Aylardır duymadığım sesi bu sabah duymuştum. O sese nasıl hasret ve yoksunluk çekiyordum. Ondan gelen her harf, kelime zehirli bir ok gibi kalbime batıyor, beni yok eden zehirden farksızdı.
Canını yazmıştım. Sevdiğimi kendimden uzaklaştırıp onu bir başına yalnız bırakıp kurak çöllere atmış. Giderken bana olan son bakışları ne zaman gözlerimi kapatsam gözlerimin önüne seriliyordu.
Kırgın, üzgün, yıkılmış olan bakışlarını asla unutamam.
Sabah duyduğum sesiyle yeniden nefes alıyor sandım. Bana bağırması, kızması ve tüm öfkesini çıkarmasını deli gibi istiyordum.
Açela'yı gönderdiğim ilk andan pişman olup onu aramaya koyulmuştum. Babam ve Robar bunu hak ettiğimi gözümün içine sokar gibi karımı benden saklamışlardı. Bunlara uyan diğer yanda can dostlarımdı.
Seyhan ve Duru acımasızca laf sokup duruyorlardı. Birsen biraz daha insaflı olup hiç konuşmamayı tercih etmiş engeli basmıştı. Çünkü biliyordum ısrarlarım üzerine dayanamaz yerini söylerdi.
Karımı tanıyordu. Onun acı çekmesine dayanamaz yerini ifşalardı.
Açela ile konuştuktan sonra öğrendiğim diğer haberle mutluluktan yerimde duramaz hale gelmiştim. Aylardır gördüğüm tedaviden dolayı artık ayakta durabiliyor ama yürüyemiyordum. Bu bile bir mucize gibiydi ben karıma inanmayıp göndermiştim.
Onun yokluğunda iki hedefim vardı. Bir karımı bulmak, iki karımın karşısında ayaklarım üzerinde durmaktı.
Şimdi ayaklarım üzerinde az da olsa durabiliyor, bir kaç adım dışında yürüyemiyordum. Bebeklerim olacaktı. İkiz minik bebeklerim ve ben onları uzakta olan karımdan öğreniyordum.
Onların varlığını sevdiğimin yani başında olarak öğrenmeliydim benden uzakta değil.
Gözümden birer damla yaş aktı. Karım tek başına dört aydır bu mücadeleyi bensiz veriyordu. Kendimi hiç bu kadar boktan hissetmemiştim.
"Robar!"diye bağırdım.yani başımdaki odada uyuyordu. Acela gittiğinden beri elim kolum o olmuştu. Jehat okuluna gitmeye başlamış Zelal ise Açela'nın gitmesiyle nikah işini ertelenmişti. Jehat ve Dicle'ye sade bir nikah kıyıp evlenmiş karı koca okula da birlikte gidiyordu.
Onlar halinden memnun ken Demir ise bu durumdan yeterince rahatsızdı. Sırf Zelal ile Nikahı kıymak için bana yardımcı olmak için karımın yerini bulmaya çalışıyordu.
Robar ve babam ise her defasında Demir'e kızıp "karışma" diyorlardı.
Robar duyduğu sesimle dağınık bir şekilde odaya daldı. Üzerinde gri bir tişört ve siyah bir eşofman altı vardı. Saçları dağınık bir şekilde gözleri uykunun etkisiyle bakıyordu."Ne... ne oldu abi?" Diye odaya daldı.
"Baba oluyorum lan." Diye bağırdım ona. Benden duyduğu kelimeyle gözlerini devirdi. Yanıma doğru adımladı.
"Tebrik ederim bu iki ay önce yengem arayıp haber vermişti." Dedi.
İğneleyici bir tavırla başımda zebani gibi durdu.
"Onu mu diyorum dangalak ikizlerim oluyormuş." Dedim dudaklarımda içten bir gülümseme peydah oldu. "Şaka!Şaka yapıyorsun. Bunu yengem benden nasıl saklar?" Deyince baldırına bir yumruk geçirdim.
"Sana niye desin lan! Ben dururken niye sana desin?" Diye bir tane daha vuracak ken benden uzaklaştı.
"Seni niye arasın sen onu kovdun hatırlıyormusun. Benimle her gün konuşuyor halini hatırını soruyorum." Diye çıkıştı bana.
"Ve sen şerefsiz karımı benden saklıyorsun. Sakın elime düşme bu günleri bir bir burnundan getireceğim." Sert bakışlarımla yüzüne baktım.
"Kusura bakma abicim bu konuda senden değil yengemden yanayım. O ne zaman yerini bilmeni isterse o zaman söyleyeceğim." Dedi ve yeniden yanıma geldi lavabo ihtiyacımı karşılamam için onun yardımına ihtiyacım vardı.
"Sen gelir dersin abi bana Leyla'yı isteyelim bak işte o zaman acısını senden çıkarırım." Kollarımı omzuna koyup onun yardımıyla tekerlekli sandalyeye oturdum.
"Hiç kusura bakma abicim tıpış tıpış gelip isteyeceksin. Ben dün akşam ona evlenme teklifi ettim. Oda kabul etti. Yengem olmadan isteyemem." Deyip gülüşü tüm yüzüne kaplandı.
Gözlerinin içi aşkla gülüyor ve etrafına saçıyordu. Onunla ne kadar didişsem de Açela'ya olan sevgisi ve saygısı gururumu okşuyordu. Sevdiğim karım benimle birlikte tüm ailemi etkisi altına almıştı sevgisiyle.
"Sen yengenin yerini söyle birlikte gidip isteriz oğlum. Tebrik ederim sizin adınıza çok mutlu oldum. Benim yaptığım hataları sakın yapmaya kalkma." Dedim bir abi edasıyla.
Tekerlekli sandalyeyi sürüklemeden omzumu sıktı. "Teşekkür ederim abi ve yengemin yerini söylemiyorum."deyip banyoya götürdü beni oflayıp pufladım.
Banyoda işlerimi halledip odaya girdim. Üzerimi giyinmeme yardımcı olduktan sonra odadan çıktı.
O gidince bilgisayar başına geçtim. Uzaktan olsada şirketteki işlerimi halletmeye başladım. Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum. Telefonum çaldı.
Ekranda Demir'in adını görünce bekletmeden açtım. Çünkü Demir boşuna aramazdı beni bir umut "haber var mı? " dedim direk söze girdim. "Sanada günaydın Siyam ağa." Diye iğneledi beni.
"Günaydın Demir uzatma var mı bir haber sen onu de bana." Dedim bu adama ne kadar tahammül etmesemde onunla ortak buluştuğumuz noktalarda ikimizde saygımızı yitirmiyorduk.
"Müjdemi isterim. Ve evet Açela yengenin yerini buldum. Biraz zor oldu. Gerçi çıkarım olmasaydı sittin sene sana yardım etmezdim." Dedi beni yine sinir etmeyi başarmıştı. Çıkar Dediğinde Zelal'in onunla evlenmesiydi. Kız kardeşime aşık olmuştu sik herif.
"Sik sik konuşma karımın yerini söyle hemen." Diye emir verdim.
"Yavaş ol Siyam ağa. Karın Bursa'da sizin bir evde kaliyor. Gerisini de sen bul benden bu kadar." Dedi.
"Eyvallah. Bu yardımını unutmayacağım." Dedim minnettardım ona.
"Unutmasan iyi edersin. Uçağı hatırlattım kolay gelsin sana." Deyip telefonu kapattı.
Bundan sonrası çok kolay olmuştu. Fatih'i arayıp gizlice evden çıkmama yardım etti. Babam ve Robar öğrenirse karımın yerini değiştirebilirlerdi.
Gizliden evden çıkıp hava alanına gittik. Uçağa bindiğim gibi bir kaç saate karımın karşısında olacaktım.
Beni affetmesi için elimden geleni yapacaktım.
*****
Demir'den
Bir sağa bir sola dönüp duruyorum. Artık uykularımı kaçıracak raddeye getiren Zelal'in hala benden uzak oluşu.
Tam nikah kıyacağımız vakit Siyam pisliği karısını göndermiş ve kabak benim başıma patlamıştı.
Zelal ile çıktığımız gün bu haberi onu ilk dışarı çıkardığım vakitte almıştım. Ve o gündür bu gündür asi kızım resmen önüme Çin seddi kurmuş, adım attıkça bitmeyen bir yoldu sanki;
Evin baskıları ağaların baskısı hiç bir işe yaramıyor benim asi kızımı evlenmeye razı getiremiyorduk. Yengemde yengem deyip bir hal demiyordu.
En son Siyam'ın kapısına dayanıp "ya karının yerini bulup getir yada ben kardeşine zorla bu nikahı kıydırırım." demiştim. Ama kendisinin karısını arayıp ta bulamadığını söyledi. Hüseyin ağa ve Robar, Siyam'a iyi bir ders vermek adına kadını sır gibi saklıyorlardı. Burada olan bana oluyordu.
Ona hiç beklemediği bir teklif sunmamla Açela'yı dört bir yandan aramaya başladım. Benim küçük asi kızımda şer verip sır vermiyor ömrümden ömür götürüyordu.
Başlarda bu evliliğe katı bir şekilde red ediyordum. Zelal ne yapıp edip beni bu evliliğe ikna etmiş üstünde onu tanıdıkça aşık olmuştum..
Ah o asi kara gözleri fındık burnu bal dudakları uzun beline gelen siyah saçlarına aşık olmak ne mümkündü. Ama çokta nazlıydı benim nişanlım.
Nişanlım bile deyince dilimi ısırasım geliyor. Onu bir an önce soyadımda yani başımda görmek isteğiyle kavruluyorum.
Gecenin geç saatini aldırış etmeden Zelal'i aradım. Madem uykularım onun yüzünden haram oldu onun kiside olsun bensiz rahat uyumasın.
Açela'nın yerini Zelal'in ağzından kaçırmasıyla Bursa'da olduğunu öğrenmiş ve anında Siyam'a haber vermiştim.
Benimde bu işten bir çıkarım olmalıydı. Sevdiğim kadını artık evimde koynumda istiyordum. Onun okulunu hayallerine kavuşmasına asla engel olmayacak ama her adımında yani başında yer alacaktım.
Benimle evliliği bu şartlarda kabul etmiş olsada ben ona asla engel olmazdım. Zelal'in hayallerine saygı duyup onu sonuna kadar destekleyecektim.
Bazen onu okula bırakırken sinirden kudurmadığım olmuyordu değildim. Zelal öyle güzel ve dikkat çekiciydi ki anında bütün beğeni dolu bakışlarını üzerine çekiyordu.
Okulda çoğu kişi tarafından biliniyordu nişanlı olduğumuz. Buranın insanı olanlar Zelal'e bakmaz hatta onu korur kollarlardı. Buranın yerlisi kadar yabancısı da vardı. Beni tanımayanlar ona başka gözle bakma isteği olabiliyor ve bu düşünce bile beni deli etmeye yetiyordu.
Sırtımı yatak başlığına yasladım. Komidindeki telefonumu aldığım gibi ismi yazdığı numarayı tuşladım. Uzun uzun çalan telefon nihayet açılmış uykulu sesiyle konuşmaya başladı. Fırsatı bile bana tanımadan.
"Ne oldu allahın öküzü?" Diye konuştu.
"Bu ne biçim telefon açmaktır. Müstakbel kocana öküz mü diyorsun?" Diye ona kızıştım.
"Allah aşkına gecenin bu saatinde uykumun en güzel deminde beni niye rahatsız ediyorsun?" Sesi uykulu geldiği için boğuk çıkıyordu. Ayılamadığı sesinden belli oluyordu.
"Benim uykumu kaçırır ken iyi oh ne ala memleket. Hiç diyormusun nişanlım aba uyuyormudur bensiz uykusu kaçıyormudur. Ama nerde..." Diye söylendim.
Karşı taraftan boğuk bir kıkırtı sesi geldi. "Amanda aman birilerinin uykusunu kaçırmış benim gül cemalim."Dedi boğuk gülüşünün arasından.
"Hiç merak ediyormusun ki? Demir kim ki; düşmüş bir zalımın eline nereye götürse oraya savruluyor." Dedim elimi saçlarımın arasında gezdirdim.
Ben bu kıza abayı fena yakmışımda haberim yok. Hadi bana geçmiş olsun.
"Yaa çenn beni mi özledin çen yerim ki seni şebek." Diye cilvelendi. Bu kız sonum olacaktı sonum.
"Ye kız beni. Kendimi sonsuz bir armağan olarak sana sunuyorum." Dedi dudaklarımda gülümseme peydah oldu.
Bu kız aklımı kalbimin ayarlarıyla oynuyordu.
"Vayy Demir bey bu sonsuz bir çek yalnız, kullanmasını çok iyi bilirim." Dedi sesi artık boğuk değil net bir şekilde geliyordu.
"Etim kemiğim senin yeterki artık yanımda ol. Ömrümün sonuna kadar sende soluklanayım." Dedi içimin taşıp dışıma vuruşuydu bu aşk mı,sevgi mi,özlem mi hangi haltsa artık.
"Zelal sizlik başına vurmuş gece gece Demir bey." Dedi güzel sesi ve işvesiyle.
"Kurudum kızım ne geceme sığar oldum ne gündüzüme dört bir yanım sen diye haykırır oldu." Dedim çünkü bana yasattigi duygular tamda bunlardı. Onsuz kaldığım het anda kendimi kaybediyorum sanki.
Mecnun olmuşumda haberim yok.
"Demir hiç değişme olur mu? Hep böyle beni seven ol olurmu?" Dedi bunu çok ister gibi söylemişti.
Bu kısa sürede onun için nasıl çarptığının hiç farkında bile değil.
"Nefes aldığım sürece hatta almadığım zamanlarda bile seni sevip sevmeye devam edeceğim." Dedim.
"Bende seni ömrümün sonuna kadar seveceğim. Belki ilk görüşte aşk değildi bizimki, zoraki bir evlilikti ve seni bana zorladığım için çoğu zaman vicdan azabı çekiyordum. Ama sen beni öyle yanılttınki; beni sevip saydın kalbinin baş köşesinde yer verdin. Çok teşekkür ederim seni asla pişman ettirmeyeceğim." Deyince kalbim ve karnımdaki kaslar bir bir gerildi.
Küçük asi kızım benim gibi beni sevmeye başlamıştı.
"Teşekkür ederim Zelal'im beni sevdiğin için ve seni her şeyden çok seveceğim. Sen evime konağıma en çokta kalbime taht kurmuş kadınsın. Sevdiğim sin. Hanım ağam avukat hanım sın." Dedim duygurularımı dile getirerek.
"Demir iyiki varsın."
"İyiki varsın Zelal'im asi avukatım." Dedim onunla huzur buluyordu konuştukça kalbimde beynimde.
"İyi geceler koca ayım." Deyince sinirlenmem gerekirken onun bana bu hitabı beni gür bir kahkahaya boğdu.
"Yaa ne gülüyorsun?" Diye çemkirdi.
"Güzel bir hitap mış iltifat olarak alıyorum. Koca ayının yavru ceylanı. İyi geceler bolca beni gör rüyanda." Dedim dudaklarimdaki tebessüm yerini korurken.
"Demirrrr..." Diye eriyen sesiyle kalbime şu misali aktı.
"Demir kurban olsun sana. Çok yakında kokuna ve sana sarılarak uyuyacağım. Dor yılın sonunu beklemeyeceğim. Sen siz geçen bir güne tahammülüm yok. Hüseyin ağayla bu konuyu konuşacağım. Gonca gülüm." Dedim başta sadece nikah kıyılacak ve Zelal okulu bitirince aynı evde yaşayacaktık ama işler o şekilde ilerlemedi.
Kalbim yolunu saptı ve bir kara göze aşık oldu. Onu yanımda, yatağımda koynumda istiyordum. Okuluna benim yanımda da devam edebilirdi. Sorun yaşayacağı bir şey olmayacaktı.
"Demir ne diyorsun sen?" Dedi meraklı sesiyle. "Ne duyduysan o güzelim. Sende bunu istemiyormusun?" Diye sordum. "Ben şey bilmiyorum. Buna hazırmıyım inan bilmiyorum." Dedi.
"Sen beni seviyorsun ben seni niye yan yana geçireceğimiz günleri ayrı geçirelim. Seni hiç bir şeye zorlamıyorum tek isteğim yanımda olman." Dedim.
"Tamam bu konuda bana biraz zaman ver olur mu?" Dedi. "Tüm zamanlarım senin." Dedim ve konuşmanın bittiğinin farkındayım. Daha fazla uykusundan etmek istemediğim için iyi geceler deyip telefonu kapattım.
Yatağıma iyice yayılıp gözlerimi Zelal'imin hayaliyle kapattım. Çok yakında onun varlığıyla ve kokusuyla uyuyacaktım.
Dudaklarım kivrildi ve derin uykunun içine çekildim.
*****
ŞİMDİKİ ZAMAN
Özlem öyle içime işlenmiş bir duyguydu ki ne yapacağımı bilemeyeceğim bir bocalamaya girdim.
Karşımdaki adam nefesimi kesecek bir özlemle içimde kavruluyordu. Ayakta koltuk degneklerine tutunmuş bir şekilde tam karşımdaydı.
Gözlerinden gözümü ayıramadım. Ona olan üzgün, kırgın ve öfkemi görsün istiyordum. Bize bu ayrılığı yaşattığı için vicdan azabı çeksin ve pişmanlığı sonuna kadar yaşasın istedim. Bana yaptığını ne hale geldiğimi görsün.
Bakışlarım dağınık ve uzamış saç ve sakalında gezindi. Ordan morarmış göz altlarına solgun teni ve zayıflamış yüzüne baktım.
Bıraktığım adam gibi değildi. Çökmüş perişan bir haldeydi. İçim cız etse de ona göstermedim. Hak etmişti bize bunu o reva görmüştü.
Özlem arttıkça ona olan öfkem daha çok gün yüzüne çıkmaya başladı. "Açela!" Diye fısıldadı. Sesiyle kendime gelip "Ne işin var burda? Beni nasıl buldun?" Dedim kızgın sesimle.
"Ne demek ne işin var, aylardır seni arıyorum." Deyince kan beynime çıktı.
Yanından geçtiğim gibi kendimi evin içine attım. Elimdeki çantamı koltuğun köşesine savurdum.
Masadaki şu şişesinden bir bardak su doldurdum. Kana kana içtim. Onu şuan karşımda görmek beni dumura uğratmıştı. Suyu içtikten sonra bardağı sert bir şekilde masaya bıraktım. Ben soluklanırken o yüzsüz bir şekilde peşimden gelmiş ve koltuğa kendini bırakmıştı.
Koltuk değneklerini kenara bıraktı. Ardından bakışlarını benim yüzüme ordanda minik göbeğime baktı. Derin bir nefes alıp sesli bir şekilde geri verdi.
"Sana evime girebileceğini söylediğimi hatırlamıyorum. Şimdi defol git evimden." Diye sesimin desi bendini ayarlamadan yüksek bir tonda konuştum.
"Hiç bir yere gitmiyorum. Benim yanım sesnin yanın." Deyince sinirden delirecek yakıp yıkmak istiyordum öfkemden. "Benim yanım sesin olduğun yeri kabul etmiyor. Sen beni gönderdin hiç acımadan beni hayatından kovdun." Dedim masadan uzaklaşıp tam karşısında durdum.
O oturur bir durumdaydı ben ise ayakta ona yüksekten bakıyordum. "Çok pişmanım köpek gibi pişmanım. Sana git dediğim andan beri pişmanlıkla kavruluyorum. Eşeklik ettim sen benden gidersen mutlu olursun sandım ama bilemedim senin gidişinle öldüğümü ve seni yok ettiğimi. Özür dilerim." Dedi gözlerinde pişmanlığı net bir şekilde görüyordum.
Lakin ona gardımı indirmeye niyetim yoktu.
"Pişmansın öyle mi? Bak şu halimize bak bizden ne bıraktın. Biz Diye bir şey kaldı mı ki? Söylesene bana git derken nasıl senden uzakta mutlu olacağımı düşündün? " hırıltılı bir nefes alıp verdim.
Kalbimi kırıp bin parçaya bölmüştü. Bu ayrılığa ise en büyük dayanağım mucize olan bebeklerimdi.
"Bilemedim. Senin yokluğuna alışabilirim sandım. Seni sakat bir adama mahkum etmek istemedim... ama sen gittin ya işte ben her gün yokluğunla ölüp ölüp dirildim." Dedi.
Ona bakarak dudaklarım kıvrıldı ve gür bir kahkaha attım. Bu asla mutluluk gülüşü değil sinirden patlayan bir gülmeydi.
Ben gülerken onun bakışları yüzümde sonrada gülüşümde durdu. Dudaklarımdaki gülümseme yerini kırgınlığa bıraktı.
İşaret parmağımı onun yüzüne sallayarak konuşmaya devam ettim. "İyi bok yedin. Bak bize ne haldeyiz sen bana güvenmedin sevgime inanmadın. Senden gitmemi istedin ama canımı nasıl yaktığından en ufak bir haberin yok. Lan ben sensiz nefes alamazdım. Gözlerinin ışıltısı yeniden yerine gelsin diye çabaladım durdum." Dedim öfkeyle gözlerimden birer damla yaş süzüldü.
"Açela'm okyanus göz-" Demesine kalmadan lafını kesip var gücümle yanağına bir tokat attım. O kadar sert vurmuşum ki onun başı yan tarafına döndü. Benimse avucumun içini alev aldı.
"Sen... Sen bana böyle seslenme... senin bir Açelan yok. Okyanus gözlün diye sevdiğin kadın yok. Bitirdin sen onu. Şimdi def olup git evimden yüzünü görmeye tahammülüm yok. Sen ne beni nede çocuklarımı hak ediyorsun." Dedim arkamı ona döndüm. Salonun çıkış kapısına vardığımda duyduğum sesiyle durdum ama yönümü ona çevirmedim.
"Özür dilerim. Allah beni kahretsin seni ve çocuklarımı bırakmayacağım. Senin olmadığın bir evde olmayacağım odada bulunmayacağım. Çocuklarımı benden ayrı doğmalarına izin vermeyeceğim. Sana kendimi affettirene kadar hiç bir yere gitmeyeceğim." Dedi soluk soluğa.
"Seni affetmek öyle kolay bir şey değil." Dedim omzumun üzerinden ona bakarak.
"Biliyorum zor olacak ama ne yapıp edip affettirecegim sana ve bebeklerimize. Yeniden yüzünü güldürecek kollarımda saracağım seni. Sana söz veriyorum kendimi affettirmenin yolunu bulacağım. İşte o gün seni bir daha asla yalnız bırakmayacağım. Ve burdan da gitmiyorum." Dedi.
Dudaklarım kıvrıldı. "Siktir git." Dedim ve hızlıca odadan çıktım.
Arkamdan kuduran bağıran adamı bırakarak odama yürüdüm.
"Açela senin o bozulan ağzını çok fena edeceğim..." gülüşüm odaya girene kadar devam etti. Son duyduğum ise "Seni çok pis o dediğinden yapacağım. Çocuklarımın yanında bir daha küfür etme." Dediği oldu.
Serçe kapımı kapatıp odamdaki yatağa doğru ilerledim. Yatağa oturduğum gibi az önceki öfkem özlemle karışıp kör bir ateş aldı içimi. Kendimi yatağa bırakıp cenin pozisyonu aldım.
Onu kanlı canlı karşımda görmek beni yerle bir etti. Ona özlemim ağır basıp gözlerimden yaşlarla aktı.
Onu kolay kolay affetmeyecek ve bana yaptıklarını fitil fitil burnundan getirmezsem banada Açela Gökdil Bozdağ demesinler.
Evettt bir bölümün daha sonuna geldik.
Bölüm hakkında düşüncelerinizi alayım.
Robar'ın Açela'yı tutup Siyam'a karşı gelmesi?
Demir'den böyle bir yardım bekliyormuydunuz?
Peki Siyam'ın onun sayesinde Açela'nın yerini bulmasını?
Ya Açela'nın *siktir git'i* ;)
Yerim ki ben onları bizi bol bol süründürmeli bölümler bekliyor.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 48.01k Okunma |
3.57k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |