. Bölüm ZÜMRÜDÜANKA
Zümrüt Akar ♥️
15 Mart 2005
"Güzellik Tanrıçam hadi kalk, kahvaltı hazır seni bekliyoruz, üzerini değiştir okula bırakacağım seni prensesim" duyduğum ses biricik aşkım canım babam
" Baba 5 dk daha ne olur, söz kalkacağım " Babam beni öpmeye gıdıklamaya başlayınca
"Baba yapma ba.. baa konuş, konuşamıyorum" kahkalarla gülüp nefes nefese kalınca beni bırakmak zorunda kaldı.
"Hadi uykucu kalk annen yoksa ikimizinde canını okur." dedi gülerek,babam odadan çıktı. Bende kalktım banyoya gidip işlerimi halletim. Annemin hazırladığı kahvaltı sofrasına oturdum. Annem "Uyanmışmı benim prensesim gel öpeyim ohh nergis kokulum benim" yanağımdan sulu bir öpücük bıraktı. Annem beni hep nergis kokulum diye severdi. Babam bizi kıskanır gibi yapıp
"Hani benim öpücüğüm sabah enerjimi almadan kahvaltı yapamam." dedi annemle birlikte babamın yanağına kocaman sulu öpücükler bıraktık. Annem babama "oyy benim koca bebeğim kızını mı kıskanırmış" dedi. Gülümseyerek.
Babam. "Siz benim varolma nedenlerim siniz siz olmadan nefes bile alamam ben iyiki hayatımdasınız sizi çok seviyorum can özlerim." Dedi.
"Sen de iyiki varsın babacığım benim, bizde seni çok seviyoruz. Değilmi anne?" Annem bize sarılarak
"Evet benim prensesim iyiki varsınız neşe kaynaklarım. Okula geç kalacaksın oylanmayın artık." Dedi. 15 mart sabahı bizim birlikte yaptığımız son kahvaltı olduğunu bilseydim asla okula gitmezdim. 15 Mart 5. Yaşımda dünyamın yıkıldığı gündü. Hayatımdaki en önemli iki insan annem ve babamı son görüşüm öpüşüm olmuştu. Beni ana okuluna bıraktıktan sonra alkollü bir sürücü annem ve babamı ezerek hem bu hayattan, hem benim hayatımdan söküp aldı. Asıl yıkım bundan sonra başladı.
2024
"Zümrüt Tanrıçam sonunda hayalini kurduğumuz yerdeyiz bugünün geleceğini o kadar çok bekledik ki" dedi Sara "ZÜMRÜDÜANKA" binasının önünde ben Tura ve Sara yıllardır hayalini kurduğumuz binadayız.
"Çok çabaladık hak ettiğimiz yere geldik, bundan sonra bizi ne maceralar bekliyor bakalım."dedi Tura
Zorlu bir hayattan sınavından geçtik, geçmeyede devam edeceğiz belliki ne olursa olsun asla umudumuzu, hayallerimizi kaybetmedik.
"Eee ne bekliyoruz yeni hayatımıza atalım ilk adımlarımızı." Dedim.
Bizi bina girişinde bekleyen personele doğru yürüdük.
"Hoşgeldiniz ben Kerem buranın danışmanıyım. Bu taraftan lütfen öncelikle kartlarınızı okutun gişeden. Sistem sizi tanımlasın." Dedi.
Kerem adında ki adam çok kibar biri sırayla dediğini yaptık bizi asansöre doğru yönlendirip "Sizi Anka bey bekliyor önce onunla görüşür gerekli bilgileri size kendisi aktaracaktır.Daha sonra size binayı ben gezdireceğim." dedi. Başımı olumlu anlamda sallayıp asansöre bindik. Bizi 8. Kata çıkardı. Çıktığımız katta sadece 4 oda vardı. Sağ koridorda iki solda iki oda biz köşedeki siyah camlarla kaplı odanın önünde durduk. Kapının üzerinde kocaman Anka kuşu figürü vardı. Üzerinde de Anka Kılıç yazıyordu. Kapının önünde dururken, birden beni bir heyecan bastı. Yanımdaki iki kişiye baktım onlarda en az benim kadar heyecanlıydı.
Kerem bey kapıyı tıkladı. İçerden gel sesini duyunca kapıyı açıp bizi içeri aldı.
Odanın içine bir göz gezdirdim. Boydan boya camlarla kaplı olan oda, sağ köşede kocaman gri bir masa solunda dev bir kitaplık, masanın önünde de karşılıklı antresit renginde deri koltuklar vardı. Çok şık duruyordu. Cam kenarında uzun boylu siyah saçlı giydiği takım elbiseden belli olan kaslı vücudu, yüzüne doğru baktığımda sert ve kemikli yüz hatları, hafif kirli sakallı,gür kirpikli, kehribar gözleri olan bu adam. Yüzüne bir daha baktım oda beni süzüyordu. Bu son katıldığımız davette gördüğüm adam Atıf bey, oda beni tanıdı.
Bir süre bir birimize öylece baktık. Onun burda ne işi var.
Kerem, Atıf'a bakarak "Anka bey beklediğiniz yeni ekip üyeleri geldi." Dedi. Benim ağzım açık Kerem beye baktım.
"Anka bey mi? " Dedim. Kerem gülerek "Evet Anka Kılıç" dedi.
Sara ve Tura da en az benim kadar şok olmuş durumda bir birimize baktık. Anka bize doğru gelerek elini uzattı.
"Hoşgeldiniz. Anka Kılıç sizinle geçen gece başka bir isim kullanarak tanışmıştım. İş gereği olduğu için" dedi. Önce Tura ve Sara selamlaştı. Sonra elini bana uzattı. "Hoşbulduk ben Zümrüt evet dediğiniz gibi iş gereği farklı isimler kullanıyoruz.Tanıştığıma memnun oldum" Dedim.
Sıcaık elleri benim buz gibi ellerimi kapladı. Ne o elimi bıraktı ne ben ondan gözlerimi alabildim. Kerem'in seslenmesi ile Anka elimi bıraktı. Kerem " Anka bey Çınar ve Asel toplantı odasında sizi bekliyorlar." Dedi.Anka kafasını hafif salladı
Kerem kapıyı açarak önce Anka çıktı. Bizlerde peşinden giderek toplantı odasına girdik. Anka baş köşeye oturdu. O sırada Kerem'in bahsettiği iki kişi yani Çınar ve Asel oturdukları yerden kalkarak bize ellerini uzatarak "Ben Çınar ve yanımdaki asi kızda Asel." Dedi munzur bir tavırla Asel "Çınar kendimi tanıta bilirim, benim ağzım var. ' diye Çınar'ın karnına bir dirsek attı. Çınar'ın inlemesi ile "napiyorsun kızım ya ne dedim ben şimdi, bana bir böbrek borçlusun." Biz onların bu halini izleken Anka sert bir ifadeyle "Uzatma Çınar " diye uyardı. Çınar ve Asel tekrar bize döndüler. Elimi onlara uzatarak "Zümrüt Akar"dedim. Benim gibi Tura ve Sara da kendilerini tanıttıktan sonra masaya oturduk.
Çınar bana dönerek "Sen şu meşhur Güzellik Tanrıçası dedikleri kişimisin?" Diye sordu. Başımı evet anlamında salladım. Anka oturduğu yerden bizi dinliyordu.
Sara " Adı gibi Zümrüt hakkını layıkıyla veriyor. Güzelliği ile herkesi büyüleyen ama aslında eşsiz ve bir o kadar sert olan karakteri ile güzelliğine kanıp, sert bir duvara çarpabilirsin. Dikkat et sivri uçları yakmasın." Dedi. Çınar gülümseyerek bana baktı. "Yok canım ben almayayım, sert beni çarpar, sert taşı eritecek ateş lazım o da bende yok." Dedi. Bakışlarını Anka'ya çevirdi. "Öyle değil mi abicim." Tekrar bana dönüp göz kırptı. Anka'nın bakışı Çınarı öldürecek gibi, gözlerinden ateş fışkırıyordu. Tura araya girerek "Buraya muhabbet etmeye gelmedik, her halde."diye Çınar ve Sara ya baktı. Asel Tura'ya hak vererek "Anka bizi topladın yeni ekipte bize katılacak anladığım kadarıyla, şimdi bize iş bölümü versen ona göre iş başına dönsek." Dedi. Asel mizacı da kendi gibi sert fazla konuşmayı seven biri değil.
İnce uzun bir vücudu, esmer tenli uzun siyah saçları kömür karası gözleri onu hem seksi hem bir yırtıcı gibi gösteriyordu. Anka "İş dağılımından önce bir test aşaması olacak ve bu test hem onlara hem size olacak. Ona göre kim ne konuda hangi görevde iyiyse o görevi alacak." Dedi.
Buna ilk itiraz Asel den geldi. " Bizi niye test ediyorsun, yıllardır seninle çalışıyoruz bizi tanıdığını hangi görevi yapacağımızı gayet iyi biliyorsun. Ama onları tanımıyor ve bilmiyoruz. Sadece Alphan,dan geldiklerini biliyoruz." Dedi.
Anka bir şey demeden Tura konuştu. "Pardon da sen bizi mi küçümsüyorsun? Biz de sizi tanımıyoruz. Onu napacağız, burada çalışıyorsun diye bizim nasıl çalıştığımızı bilmeden konuşma." Diye karşılık verdi. Asel aldığı cevap karşısında sinirden gözleri ateş parçasına döndü.
Çınar kısık bir sesle "Bunları izlemek keyifli olacak." Dedi sırıtarak, haklıydı ikiside çok ters karakter Tura sert görünümlü korumacı bir karakteri vardı. Ama onun sınırlarına girince pamuk gibi kalbini görürdün. Asel ise çok sert bir duruşa sahip kendi duvarları vardı. Nasıl anlaşırdık hiç bilmiyorum bunu zaman gösterecek. Tura'ya dönerek " Biz bugüne kadar neyden korktuk ki bir testten mi korkacağız, hem bizde onların kabiliyetini görürmüş oluruz." Dedim. Bizi hafife alıyorlardı. Elimizden gelenin en iyisini yapıp onlara gösterecektik. Bu makul bir teklifte iki gurup ta kendi becerisini gösterecekti. Sara'da bana katılarak" İşte benim tanrıcam, gösterelim onlara kim olduğumuzu." Dedi.
Gülümsedi ve ben bu gülümsemeyi çok iyi biliyorum.
Olurda karşısına Çınar çıkarsa vay haline Sarışınım benim iyi bir ders verir. Çınar elini bir birine çarparak " Eee ne duruyoruz hadi başlasın eğlence " diyerek ayağa kalktı. Bizi nasıl bir test bekliyordu en ufak bir fikrimiz yoktu. Çınar kalkınca diğerleride kalktı. Anka ve ben masada kalmıştık. Bende kalkınca adımı seslenen Anka'ya döndüm "Efendim bir şey mi oldu?" Diye sordum. Yerinden kalkıp tam karşımda durdu. Kehribar gözleri Zümrüt gözlerime kitlendi,dolgun dudakları aralandı " Yanlış anlamayın bu testi sizi küçümsemek gururunuzu kırmak için yapmıyorum. Buranın kuralları var ve bizimle çalışacak her kes bu teslerden geçer, size özel veya kasıtlı değil." Dedi. Onu anlayabiliyorum sonuçta kurduğu bu binadaki ve çalıştığı insanları becerileri bilmek zorunda. Sonuçta bizi çalışırken hiç görmedi.
"Sorun değil anlayabiliyorum seni bizi çalışırken görmedin. Güvenmeye bilirsin de sonuçta aynı şey bizim için de geçerli tanımıyoruz sadece yüzeysel bildiğimiz kadar tanıyoruz bir birimizi, çok takılmadım." Dedim. Başını olumlu salladı. Kapıyı açtı birlikte odadan çıktık. Asansöre doğru ilerleyip,asansöre bindik. Zemin kata indik. Sağ tarafa koridora doğru yürüdük. Büyük dev gibi siyah bir kapının önünde durduk. Anka kapının sağ tarafına bileğini okuttu. Kapı açıldı. Anka bana dönerek "Kapıyı bileğimizdeki çipi okutarak açılıyor. Sizlere de takılacak bu çipler sadece burası için değil binanın her bölümüne girebilmeniz için mecbur takmanız gerek. Ve konum olarakta bilinicek, başına bir şey gelirse, anında müdahale etmek için kendi aramızda kullandığımız bir kodu fısıldaman yetiyor. Çip kırmızı alarm veriyor, takip ekibine konum belirlenip haber veriyor. " dedi. Teknolojilerin iyi olduğunu biliyordum. Ama bu kadarını değil. "Anladım peki bu kod ne" diye sordum. Anka "Kod şimşek" dedi. İçeriyi gösterdi Tura,Çınar,Sara ve Asel üzerlerine geçirdikleri dövüş kiyafetlerini rink kenarında bizi hazır şekilde bekliyorlardı. Ben ve Anka'da üzerimizi değiştirip onların yanında yer aldık. Biz kızların üzerinde sporcu tayt ve yarım atlet vardı. Erkeklerde sadece şort vardı. Gözlerimize görsel bir şölen bahşediyorlardı. Benim radarımda sadece Anka vardı. Karın kasları 8 tane baklavası adinos kaslarına kadar devam ediyordu. Sırtında kocaman bir Anka kuşu dövmesi vardı. Onu çok karizmatik gösteriyor onu süzmekten gözümü alamıyordum.Sara yanıma yaklaşarak "Kapat ağzını kapat ağzının suyu aktı "dedi sinsi bir gülüşle o kadar mı belli etmiştim.
Aynı imayı Çınar da yapınca yanaklarımın hafif kızardığını anlamıştım. Hemen kendime çeki düzen vererek "Yooo hiçte öyle bakmıyorum. Sizin içiniz fesat bana ne onun kaslı vücudundan."Dedim. Çınar ve Sara kahkaha atarak "Yeme bizi ya adamı yiyecek gibi bakıyorsun. Biz çıksak mı?" Dediler. Tura başını sallayıp "Rahat bırakın kızı " dedi yanıma yaklaşarak kolunu omuzuma attı. Kulağıma yaklaşarak "yavaş ol kızım kendini kendin ele veriyorsun."dedi gülerek karnına bir dirsek attım. İnleyerek benden uzaklaştı. Anka "Yeter bu kadar sohbet birazda becerileri görelim" diyerek her kese komut verdi. "Önce hanımlar bir biri ile dövüşecek sonra erkekler dövüşecek yenilen diğeri ile kapışacak." Dedi. Ama ne ben ne Asel kabul etmedik. İkimizin itirazı "Ben sizinle de dövüşmek istiyorum. Asel'de benimle aynı fikirde ki buna Sara da itiraz etmez kura çekelim herkes çıkan kişiyle dönüşsün." Dedim. Erkekler hemen itiraz etti. Çınar "Biz sert dövüşüyoruz size bir zarar gelsin istemeyiz ." Dedi. Ben şahsen kendimi onlarla dövüşecek kabiliyette hissediyorum. Sara ve Asel de en az benim kadar kendilerine güveniyorlar. " Bence sen bizi çok hafife alıyorsun en az sizin kadar iyi dövüşüyoruz. Meydan okuyoruz size karşı var mısınız, yok musunuz?" Dedim. Anka biraz tereddüt ederek "Tamam kura çekelim" dedi. Hemen bir kağıda adımızı yazdım, katlayıp karıştırdım. Herkes bir kağıt çekerek bir birine baktı. Hepimiz kağıdımızı açtık "Sara ve Çınar" çıktı. "Asel ve Tura" çıktı. Otomatikmen ben ve Anka rakip olduk. Ellerimi ovuşturarak "Hadi başlayalım." Dedim. Rakipler zorlu kolay bir maç olmayacak hiç birimiz için kim sağ kim selamet çıkar.
Evet yeni bölümle geldim.
Bölüm hakkında düşüncelerinizi bekliyorum.
Yeni bölümde görüşmek dilegiyle
Allah'a emanet olun