2. Bölüm

2.Bölüm: JOKER

sny
black__ubel

 

 

UYARI: +18 vs sahneler ve konuşmalara yer verilmiştir.

 

İYİ OKUMALAR.

 

 

 

'Anne!'

'Yapma yalvarırım, küçük daha o!'

'Özür dilerim Adin!'

Zihnimde yankılanan sesler gözlerimi açmam için âdeta zihnimin duvarlarını yırtıyordu. Geçmiş bir ebe gibi peşimden kovalayıp duruyordu. Gözlerimin kenarlarından akan pişmanlık gözyaşlarının tenimin üstündeki ılık akışını hissedebiliyordum ya da göğüsüm de bir iğne gibi sızlayan vicdan kırıntılarını. Buraya bunun için yıllardır susturamadığım vicdanımı susturmaya gelmiştim. Sanki susacakmış gibi.

Ellerimi göz kapaklarımın arasından sızan gözyaşların üstüne götürdüm. Yanan gözlerime biraz baskı uygulayarak kaşıdım. Odamda bulunan orta boylarda olan camdan ışık huzmeleri süzülüyordu. Suratımı kurumuş boğazımdan dolayı buruşturup ayağı kalktım. Ellerimi birbirine dolaşmış saçlarımdan geçirip iç geçirdim. Hemen kapının üstüne konumlandırılmış dijital kırmızı rakamlarda gözlerimi gezdirdim, yemek saatine neredeyse bir saat kaldığını fark ettim. Odamda bulunan kapıdan içeri girdiğimde küçük yere bir duş başlığı ve klozetle el lavabosu yerleştirmişlerdi. En azından pis ve kirin içinde değildi ve önceki yere göre daha kullanışlıydı çünkü orada ki lavabolar koğuşun içindeydi yataklarımızın yanı başında bulunuyorlardı.

Elimi yüzümü yıkamakla yetinmiştim çünkü burada kullanabileceğim eşyalar bulunmuyordu. Bugün avukatımla olan görüşmem vardı ondan birkaç parça isteyebilirdim. Dün bize verilen kıyafetleri giyinip saçlarımı kolumda olan tokayla atkuyruğu yapmıştım. Saçlarımı beş yıldır kestirmemiştim. Ve şuan neredeyse belimde bitiyordu, saçlarımı severdim tane tane dökülürlerdi omuzlarımdan aşağı ve burada ki bakımlı olma olanağı olmamasına rağmen o kadar canlı duruyordu, karamel renginde ki saçlarım. Gözlerimin aksine bana aksesuar olan şey oydu. Çıkık elmacık kemiklerim çok sert olmayan yüz hatlarım vardı çenemde bulunan küçük gamzem suratımı çocuksu bir manzara bırakıyordu. Uzun kıvrık kirpiklerimin arasında gizlenen gözlerden bakışlarımı kaçırarak saat gelmeden odadan çıktım. Herkes yavaş yavaş toplanıyorlardı ve birçok mahkûmun ters bakışlarını üstümde hissediyordum.

Ne kadar çok yok saymaya çalışsam o kadar çok üstüme biniyormuş gibi hissediyordum bakışların. Derince aldığım nefes göğsümü indirip kaldırmıştı. 'Tamam, halledeceksin 124!' İçimden kendime nasihatler vererek yemekhaneye geldim. Karşılaştığım ilk şey kapının ağızına kadar uzanan yemek sırasıydı. Herkes disiplinli diyebileceğim bir şekilde sıraya dizilmişlerdi. Burada o kadar fazla asker yoktu ancak yemek dağıtan şeflerin arkalarında iki tane asker bulunuyordu. Sanırım bunlar onların güvenliği içindi.

Yerine geçenin ilk işi kafasını kaldırıp bana bakmak oluyordu. 'Bakın bakalım bok var!' içimden homurdanırcasına kendi kendime konuştum. Bunları içinde tutmak çok boktan bir histi. Burası diğer hapishaneye göre daha modern ve aydınlıktı iç karartıcı hiçbir tarafı yoktu. İnsanları hariç. Masalar belirli bir düzenle dizilmişti ve masalar yuvarlaktı hepsi beş kişilik masalardı kimisi ise boş sandalyeleri çekerek gruplarına katılmıştı. Yemek alma sırası bana geldiğinde bakışlarımı şefe çevirdim anlık göz göze gelince dik dik suratıma bakıp bana çenesiyle yemeklerden seçmemi işaret etti. Ben ağır ve yağlı hiçbir yemeği yiyemediğim için brokolinin içine atılmış yoğurdu gözlerimle işaret ettim, adam tabağıma koyduktan sonra yanına bir tane her ne kadar sevmesem de yeşil elmadan alarak masalara baktım. Gözlerimi masaların üstünde gezdirdiğimde herkes kendi gurubu için yer tutmuştu bile.

"Of!" soluğumu sertçe bırakınca bana deli gibi el sallayan kişiye kafamı çevirdim. Şaşkınlıkla yanında bulunan kişilere baktım o kızların grubuna girmişti, şaşkınlıkla açtığım gözlerimi hızla art arda kırpıştırarak yanlarına doğru ilerledim. Bir yandan da Melisa'ya dik dik bakarak bakışlarımla buradan ne işi olduğunu sormaya çalışıyordum ancak o anlamamış olacak ki önüne dönerek kendisine koydurduğu yemeği yiyordu. Yavaşça boş sandalyelerden birini çekerek içten içe çekingen bir şekilde yapmış olduğum hareketler olsa da dışarıdan normal bir şekilde durduğunu biliyordum. Kızlar kafalarını kaldırmış dik dik bana bakarken ufakça tebessüm ettim.

"Merhaba" diye mırıldandım. Melisa kafasını kaldırıp önce onlara ardından bana bakarak lafa girdi. Yanında ki dün lider olarak hatırladığım iri yarı kız bu sefer sarı saçlarını tepesinde topuz yapmıştı ve önünde ki yemeği yemek yerine elinde kaşıkla dik dik suratıma bakıyordu. Sanırım bende bir sorun vardı çünkü gittiğim hiçbir yerde sevilemiyordum.

"Arkadaşım 124 kendisine adıyla seslenilmesini sevmediği için öyle diyoruz, 124 bu da Songül kendisi grubun lideri olur." Songül ses vermeyerek beni baştan aşağı süzüp kafasını aşağı yukarı sallayarak yemeğine geri döndü. Onun bu hareketi ile anında Melisa ile göz göze gelip şaşkınlıkla bakıştık. Bir şey dememişti sanırım beni grubuna kabul etti. Temkinli bir şekilde sesimi çıkarmadan önümde ki yemeği yemeye başladığımda diğer herkes masalarına kurulmuş yemeklerini yiyordu. Gözlerimi arada Songül denen kızda ve deliler diye tanıtılan grupta gezdiriyordum. Diğer grubu gözden çıkarmayı düşünsem de bunun yerine onu rafa kaldırmış şimdiki hedeflerimi izliyordum. Songül ve deliler grubunu. Yanımda ki kızlarda Songül'e uyarak önünde ki yemeklerini sessizce yiyorlardı. Melisa ise ortamda konu dönsün diye düşündüğüm şekilde konuştu. Sesi ise hâlâ soğukluğunu koruyordu.

"Songül Tokyo' da karate birincisiymiş" Bakışlarım göz ucuyla kıza çarptığında tepkimi incelediğini fark etmiştim. Aynı anda alttan ayağıma atılan tekmeyle gözlerimi Melisa’ya çevirdim. Bir nevi suyuna git diyor. Gerçekçi olmasa da hafif bir heyecanla kıza döndüm.

"Vay gerçekten çok yeteneklisin bende bir dönem bu branşa gitmiştim ancak beceremeyince yarıda bıraktım. Herkesin harcı değil nede olsa." diyerek hafiften tebessüm ettim. Songül nedense bir tepki vermeyerek arkasına yaslandı ve bacak üstüne attı. Yemeğini yemeyi bırakmış beni izliyordu bu sefer. Biraz daha bakmaya devam ederse cüssemi umursamadan diklenecektim. Yanım da ki kızlardan biri ayaklandığında ister istemez gözlerim ona kaymıştı. Ayağa kalkıp bana tepeden bakıp rahatlıkla sahte diyebileceğim şekilde gülümsedi. Ne oluyor? Nedense başıma iş açacakmış gibi hissettim. Melisa da benim gibi hissetmiş olacak ki dikkatle kızı izledi. Kız arkama geçerek anında boynuma sarıldı bir an için ne yapacağını şaşırmış şekilde kalakalmıştım. Boynuma doğru sivri bir şeyi bastırınca kaşlarımı çatarak elini itmeye çalıştım.

"Ne halt yiyorsun!" diyerek sert bir şekilde konuştum o ise sessiz kalarak Songül'e baktı. Bakışlarım Songül'e döndüğünde kollarını bağlamış aynı pozisyonda bizi izliyordu.
"Sana diyorum ne halt yiyorsun?" Sesimin yükselmesinden herhangi bir rahatsızlık duymayarak daha da yükselttim ancak karşımda ki kız benimle aynı şeyi düşünmüyor olmalı ki bu duruma kaşlarını çattı.

"Sesini yükseltme hoşuma gitmiyor" diye kısık tonda konuştu bu lafına alayla gülümseyerek ağızıma gelenleri söyledim. "Senin de bu gevşekliğin hoşuma gitmiyor ama bak gör ki ben katlanıyorum" Lafımla birlikte arkamda ki kız elinde ki sivri şeyi gözümün hizasına getirdi.

"O güzelim gözlerini çıkartmamı ister misin?"

Arkamda ki kız kulağıma doğru eğilmiş ve sıcak nefesi suratıma çarpıp duruyordu. Kafamı sola doğru çevirerek nefesinin tenime işlemesini engelledim. "Ben bu masaya gelebilirsin demedim" Karşımda ki sert sesiyle birlikte lafı devraldığında bakışlarımı Songül' e çevirdim. "O zaman kalk diye bilirsin ya da oturmadan önce söyleye bilirdin." Onun gibi kendimden taviz vermeyerek konuştum. Amacı güç gösterisiyse bunu çok güzel başarıyordu hâlbuki ki benim onu alt edemeyeceğimi bize dışarıdan iki saniye bakan herkes anlardı.

"Benim eğlence anlayışım sana ters düşüyor demek ki bak şimdiden eksilerin çıktı. Uyumsuz." Gruba girerken bir şeylerin bedeli olduğunu biliyordum ancak bunun daha farklı şeyler olacağını tahmin etmiştim. Çocuk gibi tepkilerle nereye varmaya çalıştığını anlayamıyordum. Gözlerimi kırpmadan Songül'e dikmiştim o ise dirseklerini masaya yaslayarak öne doğru eğildi. "Gruba neden girmek istediğinizi anlıyorum, ancak belki haberin vardır gruba girerseniz bedeli olur. Burada bedel ödeyecek kişi maalesef sen oluyorsun." Kaşlarımı çattım.

"Niye sadece ben bedel ödüyorum?" Sesimi sabit tutarak konuşuyordum. "Çünkü güzelsin, yeterli bir sebep bence." Koyu siyah gözleri nedense büyük bir kinle parlıyordu. Oysaki hemcinsi olarak -içten içe- yardım edeceğini düşünmüştüm. Yüzüme doğru parlak sivri uçlu bir şeyi yaklaştırdığında gözlerimin birinin gerçekten kör olacağını düşünmüştüm. Kollarının arasında çırpınarak kendimi aradan çıkarmaya çalışsam da diğer kızlardan biride dizlerimin üstüne oturup kıpırdamamamı sağladı. Gözlerimi sımsıkı yumarak içimden saymaya başladım. Sanki bu beni kurtaracakmış gibi, ellerimi yumruk yapmış ve tırnağımı etlerimin içine gömmüştüm.

"Yaptığınız şey doğru değil!" diyen Melis'in sesi kulağıma dolsa da bütün odağım burnumun ucuna kadar giren ve hâlâ girmekte olan sivri uçlu şeydi. Önümde ki masadan yankılanan patırtı ile otomatik olarak hızla gözlerimi açmış ve sese bakmıştım. Zaten sivri şey -bıçak desem daha iyi sanki- anında yok olmuştu. Gözlerimi ellerini masaya yaslamış adama çevirdim esmer tenin üstünde parıldayan beyaz sporcu atleti ve ensesine yapılmış olan iki çift göze şaşkınlık içerisinde bakmıştım. Bu adam o adamdı, rafa kaldırdığım sözde grup. Ellerini masaya yaslamış ve kafasını masaya eğmiş bir şekilde dikiliyordu.

"Bu prensesin gözlerini çıkarmayı düşünmediniz değil mi?" diyerek kahkaha attı. Fakat hâlâ kafasını kaldırmamıştı kahkaha attıkça omuzları sarsılıp duruyordu. Kollarında patlayacakmış gibi duran kaslarıyla nasıl tarif etsem bilemedim şahsen ensesinde ki dövme ile birlikte içimi korkutmaya yetiyordu. Songül benim aksime korkunç bulmamış olacak ki hiç istifini bozmadan onun gibi ayağı kalkıp ellerini masanın üstüne dayadı. Dik dik suratına bakıp ufak yapmacık bir tebessüm etti. "Beyaz atlı prens mi olmayı düşünüyorsun Joker?" Joker dediği adam bu lafa gülerek kafasını kaldırdı. "Müsaade edersen?" Bunu söylerken gülümseyerek söylemişti beyaz dişleri tüm parlaklığıyla duruyordu.

'Olsun bahtı yerine dişleri parlak'

Düşüncelerime göz devirip odağımı onlara verdim. Arkamda ki kız hâlâ elini gevşetmemiş duruyordu. "Başka zaman çünkü bu masadan Harley çıkmayacak bugün." Joker bu sefer dikleşerek göz ucuyla suratıma bakıp tekrardan kıza döndü. "Bak sen söyleyince daha bir anlamlı oldu, aradığım Harley ta kendisiymiş. Baksana tamda yanıma yakışır." diyerek arkamda ki kızı itip onun yerini alıp kafasını yanağıma değecek biçimde yaklaştırdı.

"Nasıl? Yakışıyoruz değil mi?" diyerek kahkaha attı. Takma adı olduğunu anlamıştım az buçuk kendini belli ediyordu. Tamda ona yakışır gibi duruyordu ancak delilik seviyesini tahmin edemem. Şahsen deliler grubuna bunu da almalıydılar.

"İster misin benim Harleyim olmayı?" Kafasını bunu sorarken benden fazla uzaklaştırmamıştı kafasını hafiften bana çevirerek sormuştu. Burnundan verdiği nefesi elmacık kemiğimde hissedebiliyordum. Diğer elinin başparmağıyla ise suratımı inceleyerek elmacık kemiğimi okşuyordu. Ona kaşlarımı çatarak başımı ellerinin arasından uzaklaştırdım. Anında kaşlarını şaşırmış gibi havaya kaldırıp indirdi ardından dudaklarını üzülmüş gibi aşağı sarktı.

"Oysaki yanıma yakışırdın. Kefen giymek bu güzelliğine uymuyor sanki." Ardından ellerini Songül'e buyur edercesine açarak iki adım geri çekildi. "Sahne senin Amazon kadını" diyerek ellerini cebine soktu. Songül ona ters ters baksa da fazla uzatmayarak karşıma dikildi. Yine sert bakışlarını gözlerine kalkan gibi koymuştu. Kızın elinde ki sivri şeyi alıp karşıma dikildiğinde bu sefer ciddi ciddi kurtuluşumun olmadığını düşünmüştüm. Gözlerimi hızla etrafa çevirip askerlere baktım ancak olan iki askerde yerlerinden gitmişti. Sadece ortak alanda geçerli değil mi bu? Şu an yemekhanedeyiz. Kız suratımdan soruyu anlamış gibi gülümsedi, ilk defa suratında gerçek bir tebessüm gördüm ancak bu fesat bir gülümseyişti. "Adı üstünde ortak alanda geçerli kural, bizde ortak alanın içindeyiz. Değil mi?" Sorusu bile gıcık ve sinir bozucuydu.

"Sanırım sen dik dik bakmaktan başka bir şey yapamıyorsun. Anlamadım buraya nasıl girdin." Ona gözlerimi devirdim. Benden kat be kat güçlüydü her türlü benim zararıma olurdu. Elimden başka bir şey yapmak gelmiyordu. Herkes sırtını yaslamış dizi izler gibi bizi izliyordu. Deliler grubu bile arada bir göz ucuyla bakıp tekrardan kendi aralarında konuşmaya devam ediyorlardı. Muhtemelen onlar için çokta ilgi çekici bir sahne değil.

"Ağızımı açmamı istediğine emin misin?" Kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Dilini yutmamışsın en azından." Gözlerimi kısarak suratına baktım. "Sana bir sır vereyim mi?" Yavaş yavaş üstüme doğru eğilip kulağını dudaklarıma doğru yanaştırdı. Geri zekâlı. Dudaklarımı bir şey söylemek için araladığımda daha da yakınlaştırdı. Dudaklarımda kendini göstermek için can atan gülümsememi bastırıp ağızıma biriktirdiğim tükürüğü suratına doğru tükürdüm. "Ağızımı açmam için beni zorlamamalıydın" diye mırıldandım. Suratını bir santim bile uzaklaştırmamıştı. Bu lafımı da bir tek o duymuştu. Ve gariptir ki Joker hariç herkes sessizliğe gömülmüştü.


"Oooo işte benim Harleyim olduğuna dair bir başka kanıtın!" diyerek neşeyle kahkaha attı. Ancak ben beni saran tedirginlikle kafamı bir santim bile oynatmamıştım.

Pişman değildim, çünkü yine olsa yine yapardım. Ancak bedeli fena olacak gibi duruyordu. Sağ tarafımdan gelen bir şeyle birlikte kafamı sağ tarafa çevirmeye vakit bulamadan suratımda patlayan tokatla birlikte kafam diğer tarafa düşmüştü. Hızla elini enseme atarak saçlarıma asıldı.

"Sürtük! Bana yalvaracaksın!" diyerek sert bir şekilde yine saçımı çekti. Acıdan saç derim aşınmaya başlamıştı ve suratımda ki deri toparlanıp elinde kalacakmış gibi hissetmiştim. Yine de kendimden taviz vermeyerek acıdan sıktığım dişlerimin arasından konuştum. "Sana herhangi bir garezim yokken bana saldıran sensin. Ve beni ağızımı açmam için zorlayan yine sendin. Bir şey istediysen sonuçlarına katlanırsın!" Sözlerime sinirle karışık alayla güldü. "Öyle mi? Madem grubuma girmek istiyorsun, bir şey istiyorsan sonuçlarına katlanacaksın. Suratın ve özgürlüğün bunun bedeli için yeter artarda!" diyerek saçlarımı daha çok çekip suratıma doğru bıçağı yaklaştırdı. Ensemde biriken terin sırtıma doğru kayışından bahsetmiyorum bile.

"Harleyim olursan seni onun elinden alabilirim. Son saniyelerin hızlı yanıt versen iyi olur." Sesinde ki rahatlık elle tutulur cinstendi. Suratımda koca bir yarayla gezmek en son isteyeceğim şeylerden sadece biriydi. Ancak bende öyle bir gurur vardı ki feriştahı gelse beni inadımdan çeviremezdi. "Sana sunacağım rahatlıklardan haberin yok sanırım bırak Jokerin olayım. Karşında durmaya cüret edeni oyuncağım yaparım."

Gözlerim bir elinde ki bıçağa bir de Jokere kayıp duruyordu. Lanet olsun! Joker gözlerimden durumu tarttığımı anlayıp daha da keyiflenerek kocaman gülümsedi. "Ta- tamam" Sesim götüme kaçmış gibi çıkmıştı ve duyulmadığına yemin edebilirdim. Joker heyecanla gelip tepemize dikilip Songül'ün elini tuttu, ancak sadece durdurmakla yetindi.

"Anlamadım?"

Anladığına kalıbımı basabilirdim. Gözlerinde buram buram parlayan o ışık elle tutulur cinstendi. Gözlerimi elini jokerin elinden çekmeye çalışan Songül'e kaydı. "Çek şu elini işime karışmayı kes!" Ancak Jokerin bütün odağı dudaklarımın arasından çıkacak söz olduğu için gözlerini bile kırpmadan bal sarısı gözlerini dudaklarımdan çekmiyordu.

"Ta- tamam"

Bu sefer kısık olması yerine titrek çıkmıştı. Joker suratında ki rahatlama ile birlikte omuzlarını rahatça bırakarak gülümsedi. Ardından Songül'ü zerre zorlanmadan saçlarımdan ve yüzümden itti. Songül düşmekten son anda kurtulup üstümüze doğru gelmeye kalktığında ben hâlâ Jokerin bu kadar rahat onu tökezletecek kadar itmesine şaşırmış biçimde bakıyordum. Songül öyle çıt kırıldım değildi kaslı, uzun boyu ve iri yapılı vücuduyla kolay yenilmez duruyordu. Üstüne üstelik Jokerden bile yapılı duruyordu.

Songül'ün elinin çekilmesiyle birlikte saçlarımda ki acı kendini daha da net hissettirmişti. Joker elini saçlarımın arasına geçirip dudaklarında ki istediğini elde eden çocuğun gülümsemesiyle okşadı. Sanki acıyan kısımları biliyormuş gibi tek eliyle o kısımlara acıtmayacak şekilde baskı uygulayarak masaj yaptı. Bu hareketine gözlerimi belerterek bakmıştım.

Nedense sıçmış gibi hissetmiştim. Keşke zamanında kendimi koruyacak kadar bir eğitimim olsaydı da millette muhtaç olmasaydım. Ve az önce feriştahı gelse inadımdan vazgeçmem demiştim ya işte ilk defa tükürdüğümü yalamıştım. Songül son hızla gelip Jokere doğru vurmak için kaldırdığı yumruğu Joker anında herhangi bir telaş belirtisi belirtmeden geriye çekti. Kahkaha atarak ona doğru döndü. "Şanslısın çünkü bugün mutlu günümdeyim." dedi. Songül sesini çıkarmadan sert bakışlarını bana çevirse de bir şey demeden kızlarda peşine takılıp gitmişti. Melisa bir onlara bir bana bakıp en sonunda hızla yanıma doğru geldi. Tamam, şimdi ondan paçamı yırtmıştım, peki bundan yakamı nasıl kurtaracağım.

" Kendisi uçkuruna düşkün, günlük olarak onunla yatıp kalkacaksan elbette alır seni grubuna."

Zihnimde yankılanan sesle birlikte gözlerimi ona çevirdim. Melisa' da benimle aynı şeyi düşünmüş olacak ki anında göz göze geldik. "Seninle yatıp kalkmam." Dudaklarımdan fırlayan sözlere anında şaşırmış olsam da belli etmeyerek gözlerimi ona diktim. Ve ayağı kalkıp karşısına dikildim. 1.65 boy ile birlikte. Gözlerini gözlerimden çekip vücudumda gezdirdi.

"Harley olman yapman gereken şeylerden biriydi. Bak diğer Harley Quinnlerime." diyerek arkasını işaret etti. Onun grubunda ki üç kızda dik dik buraya bakıyordu. Birden fazlamı olacaktı.

'Ne sanıyordun sana tapıp koluna takmasını mı?'

'Adam resmen harem kurmuş!'

'Ve sende o haremin bir parçası olacaksın yakında'

İç sesimle atışmama içten içe saydırıp gözlerimi Jokere diktim. "Öyle bir şey olmayacak!" Sakin ve baskın şekilde konuşmuştum. Ancak sesim tahmin ettiğimden de sert çıkmıştı. Sallanarak yanıma gelip elini omuzuma atıp beni göğsüne doğru çekti. Kafam tam olarak burnun ucuna geliyordu. Kendimi geriye çekip kurtulmaya çalışsam da kolunu sıkılaştırıp bana izin vermedi. Saçlarıma burnunu daldırıp derin bir soluk çekti. "Kokun... Çiçek bahçesi gibi." Sözlerine kaşlarımı çatarak kafamı çekmeye çalıştım ancak boynuma uyguladığı baskıyı biraz daha arttırıp soluğumu keseceğinden emin olduğum için bundan vazgeçtim.

"Yapman gereken tek şey beni memnun etmek. Seni uçan sinekten bile koruyacağımdan emin olabilirsin. Seni bu konuda temin ederim ki benimle güvende olacaksın."

"Kadınları seks objesi olarak gören birinden beni korumasını istemiyorum." Kafasını suratıma doğru eğdi. Ve bilmiş gözlerle gözlerime bakıp iki elini de elmacık kemiklerimin yanına koyarak okşadı. Gözlerinde ki o tatminkâr ve kendini belli eden ince ego gözlerimi doldurmaya yetmişti.

"Ama az önce benden seni kurtarmamı istemiştin."

Kahretsin ki o anlık korkudan dolayı böyle bir gaflete düşmüştüm. Sessizliğimi kabulleniş olarak görmüş olmalı ki gülümseyerek yine elini omuzuma sarıp beni göğsüne doğru yasladı. Diğer elini de cebine sokmuştu. Herkesin bakışları arasında beni masasına doğru sürüklüyordu. Ne olduğunu bile anlamamıştım. Sadece bu sürede liderleri inceleyip onların ilgilerini çekerek gruplarına girmeyi planlamıştım ancak Melisa'nın aceleci davranmasıyla işler sarpa sarmıştı.

“Acele etmene gerek yok. Hazır hissedeceğin vakte kadar seni grubumuzda ağırlarız.” diyerek anlayışlı bir ses tonuyla konuştu.

"Hem yanıldığın bir nokta var bebeğim, ben kimseyi seks objesi olarak görmüyorum. Aksine hepimizin eğlencesini düşünüyorum. Ve emin olabilirisin ki bu süreçte karşımdakinin zevk aldığından da emin oluyorum." diyerek suratıma baktı. Suratımda ki dehşet ve iğrenme ifadesine gülerek göz kırptı.

"Açılın bakalım prensesiniz geldi!"

Sandalyeye oturup arkasına yaslandı ardından yanında ki sandalyeyi çekip oturmamı işaret etti.

"Ne kadar şanslı olduğuna dair bir şey daha söyleyeyim grubun tek prensesi sen olacaksın."

Bakışlarımı yanımda ki Melisa'ya çevirdim tutuk bir şekilde yapacaklarıma ayak uyduruyordu. Gözlerimi hızla etrafta dolaştırdığımda kimisi bize bakıyordu kimisi ise önlerinde ki yemeği yiyorlardı. Nedense gözlerim delilerin olduğu gruba kaydığında kel kafalı adamla göz göze geldim buradan bile kendini belli eden buz mavisi gözleri vardı. Suratında ki herhangi bir mimiği oynatmadan kafasını tekrardan önünde ki yemeğe çevirdi. Bir süre gözlerim üstünde asılı kalsa da bacağımı dürten ayakla birlikte kafamı ayağın sahibine çevirdim. Joker gülümseyerek sandalyeyi işaret ettiğinde derince bir soluk alıp yerime doğru hafiften oturmaya kalktım.

"Oraya oturduğunda bir daha gruptan çıkamayacağını söylediler mi?"

Bana söylendiğinden emin olduğum sesle kalçamla sandalye arasında ki üç santim ile kalakaldım. Gözlerim sesin sahibini aramak yerine yanımda ki adama döndüğünde suratında ki eğlenen ifadenin gidip yerini sinirli bir ifade almıştı. Birkaç saniye gözlerime bakıp anında eliyle omuzuma bastırmaya kalktığında nedensizce bir hareketle elimi masanın kenarına atarak destek alıp elinin altından kurtuldum. Sanki oraya kalçam değdiği anda başıma alacağım belanın boyutunu fark etmiş gibi yerimden doğrulmuştum. Pes ederek sırtını geriye doğru yasladı ve kollarını iki tarafından sallayarak sertçe soluğunu bıraktı. Ardından kafasını arkaya doğru atarak boş boş tavana bakındı.

"İşlerime burnunu sokmaya devam mı edeceksin Baldur?" diye yüksek sesle konuştu. Anlık varlığını unuttuğum sesin sahibine doğru kafamı çevirince. Ellerini cebine sokmuş siyah kıyafetleriyle delilerin olduğu masaya doğru ilerliyordu. Kafasını bir santim bile bu tarafa çevirmemişti. Siyah saçları dağınık şekilde duruyordu, sanki uykudan kalkmış gibi ve el atmaya uğraşmamış gibi. O yerine oturana kadar gözlerimi üstünden çekmeyerek onu izlemiştim. Siyah kısa kollu, siyah kot baştan aşağı siyahtı. Buğday tenli duruyordu yan profili güzel dursa da suratını görmemiştim. Sağ koluna takmış olduğu bandajla birlikte sandalyesine oturup bir bacağının üstüne ayağını atarak geriye yaslandı yine de bu tarafa bakmayarak Jokere karşı konuştu.

"İşlerden kastın kadınları yatağa atman mı?" Joker kahkaha atarak kafasını ona doğru çevirdi.

"Ne zamandan beri ilgilenmeye başladın?"

"Ben hep ilgiliydim ama…sana." Sesinde ki ince alayı sezmiştim. Jokerin hoşuna gitmiş gibi hızla yerinden doğrulup bana döndü. "Kendisi beni kıskanır da malum, s*kinin küçüklüğü kızların ondan kaçmasına neden oluyor."

"Görmek istediğini söyleseydin sana özel muamele gösterirdim, belki yakından bakınca fikrin değişir." diyerek kafasını kaldırıp bu tarafa baktı. Dudaklarında ki yamuk gülüş suratında dursa da gözlerinde herhangi bir ifade görmemiştim. Bir erkeğe göre fazla güzel suratı vardı. Mavi gözlerden hep tiksinmişimdir ancak onun gözlerinin mavisi lacivert diyebileceğim bir tonda gibi duruyordu ve aramızda ki dört masaya rağmen buradan bile parlıyordu ve itici durmak yerine daha hoş duruyordu. Siyah saç ve mavi göz mü? Uzun boyu ve yüzüyle birlikte dışarıda olsa manken ajanslarının ilgisini çekerdi.

"Peki, kızın önünü kestiğine göre grubuna almayı düşünmüyorsun yanlış mı?" Bunu söylerken sesinde böyle bir şeyin imkânı yokmuş gibi bir hava sezmiştim.

"Doğru." Bir an bile beklemeden yanıtlamıştı.

"Senden beklenildiği gibi, o zaman rahat bırak grubuma katılsın."

"Bir engel koyduğum yok, sadece bilgilendirdim." diyerek önünde ki yemeğe döndü. Hangi ara önüne yemek konulmuştu anlamamıştım bile. Joker kafasını bana çevirip gözleriyle tekrardan sandalyeyi işaret etti. Ardından umursamadan kendi sandalyesine oturup yemeğini yemeye başladı. " Oturup oturmamak sana kalmış seni alacak başka grup yok, bunu gözüne sokmamada gerek yok kendin gördün." Ağızında ki yemekle birlikte konuşuyordu. Gözlerimi etrafa çevirdiğimde bu sefer herkesin bize baktığını fark ettim. Bu daha da korkunç çünkü cidden alacak başka grupta yoktu. Gözlerim önümde ki masada bulunan kızlara kaydığında boyunlarında ki morlukları fark ettim. Bunun ne olduğunu dile getirmeme gerek yoktu. Kafamı o masaya doğru çevirdiğimde kafalarını kaldırmadan önlerinde ki yemeklerini yediklerini fark ettim. Hadi ama bari içime kurt düşürmeseydin! Hoş zaten her şey ortadayken nasıl içime kurt düşürecek anlamamıştım.

"Anlaşılan grubun prensesi olmak düşüncesi seni kurtlar sofrasına atmak düşüncesinden daha korkunç geliyor." diyerek alayla suratıma baktı. Bir şey demeden gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Son bir çare kafamı o gruba çevirdiğimde hiçbirinin bizi tınlamadığını fark ederek oflayarak sandalyeye oturacakken aralarından zayıf olanlarından biriyle göz göze geldim. Gözlerimin içine bakarak yanında ki sandalyeyi çekti. Kaşlarımı çatarak ona bakarken çenesiyle yanını işaret etti. Bence suratımda ki şaşkınlık görmeye değerdi. Emin olamayarak o tarafa bakmaya devam ederken kel olan adamla göz göze geldim bu sefer, aynı o adam gibi çenesiyle sandalyeyi işaret etti. Kafamı yanımda ki Melisa' ya çevirdim bana gözleriyle birkaç onay hareketi yaptığında o tarafa doğru ilerleyerek sandalyeye oturduk. Joker ve grubunun şaşkın bakışlarını sırtımda hissetmiştim.

Masaya otururken bedenimi kaplayan tedirginliği göz ardı edememiştim. Evet delilerin arasına oturmuştum ne yapacakları belli olmayan kişilerin arasına. Bizi beş dakikaya gruptan atmazlarsa şaşırmazdım sanırım. Gözlerimi dik dik karşımdakilere dikerek bizi buraya çağırdıklarında ki tutarlılığı anlamaya çalışıyordum. Tehdit edilme olasılığımız kaçtı acaba?

🦉 Beğeniyorsanız rica ediyorum vote ve yorum atmayı unutmayın.🦉

Görüşmek üzere:) 🦉

Bölüm : 08.12.2024 01:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...