Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm¿

@black_dream356

Ben Hazal 18 yaşındayım çocukluğum gibi şuan ki hayatımda karanlık. Böyle olmasına rağmen hayatta tutunmaya devam ediyorum. İnsan büyüdükçe dertleride büyüyor diyebilirim. Çocukluğumda kalmak, sadece mutlu olduğum anlarda kalmak isterdim ama ne yazık ki bu olmuyor. Etrafımda bakıyorum annemden başka beni mutlu eden kimse yok. Anılarıma baktığımda gözümün önüne sadece annemle olan kesik kesik anılar geliyor. Annnem benim koruyucu meleğim.

Babama gelecek olursak çocukluktan beri babam tarafından sevilmeyen biriyim. Annem çocukluğumda en çok beni severdi hep babama karşı korurdu. Neden bana böyle davranıyor anlayamıyorum. Abimde babam gibi benden nefret ederdi diye düşünürdüm çünkü bana kötü davranır hiç abilik yapmazdı. Babam evde olmayınca abim görevini üslenirdi. Bana karşı hep babamın yanında olurdu. Bende tek başıma onlarla mücadele etmek zorunda kalırdım.

Bu kötü olduğum anlarımda beni rahatlatan tek şey dinlediğim o güzel şarkılarımdı. Annem bana doğum günümde bir hediye almıştı. Bana hediyesini verdiğinde hiç bir şey anlamamıştım ama sonradan büyüdükçe anlamaya başladım.

"Canım kızım kötü olduğunda,kötü hissettiğinde sadece buradan en sevdiğin şarkıları bul ve dinle kimseyi duyma ve o güzel anılarımızı hatırla." Demişti.

Bende hep öyle yapıyorum. Tek sığınağım annemin aldığı MP3 çalar. Bir an bile yanımdan ayırmam.

Bir diğer kıymetlimde çocukluğumdaki fotoğraflarımdı. Yeni yürümeye başladığım anlar, annemin kucağına oturduğum anlar vardı. Bizim her yaşta fotoğraflarımız vardı ama bebeklik fotoğrafım hiç yoktu. Anneme ne zaman sorsamda bir şey söylemzdi. Bende anneme ben nasıl bir bebektim diye sorardım.

Annemde " canım kızım sen çok güzel bir bebektin. Kızıl saçların vardı. Onları kesmeye kıyamazdım."derdi.

Şuan ki yaşımda bile annem saçlarım çok sever ama büyüdükçe kesmeye başladım. Bunun için bana ne kadar kızmış olsada hep saygı duyardı. saçlarım omuzumun bir tık üstündedir. Bu tarzımı çok seviyorum.

Gözlerimin rengi ne anneme ne babama nede abime benziyor. Anneme sorduğumda ölmüş olan teyzenin gözleri gibi mavi derdi. Bundan başka bir şey de söylemezdi. Fotoğrafları varmı diye sorduğumda yok derdi. Bende pek üstüne düşmezdim.

Artık 18 yaşındayım, liseye gidiyorum her yıl bir yaş daha büyüyorum. Bu koca 18 yıldan bana kalan sadece belli başlı güzel anılarım var ve okulda bunlardan biri.

Okul hayatım hep farklı geçerdi. Çocukluğumdan beri çok yaramazdım.Kavga olsun, sınavlarda kopya olsun her türlü yaramazlık benim başımın altından çıkardı. Hocalar benden çok şikayetçi olurlardı. Bu yüzden çok okul değişmişimdir. Babamda bu duydukları yüzünden çok sinirlenirdi. Her yıl büyüyordum. Babamın bana yaptıklarını artık umursamıyorum. Aksi halde sinirlendirmek hoşuma gidiyordu. Bana bağırdıkça daha kötü şeyler yapmaya başladım.

Şuan ki okulumda da herkes benden bıkmıştı. Hocaları anlatmak bile istemiyorum. Beni okuldan kovmak için her türlü şeyi yapıyorlar. Onlar yaptıkça bende daha beterini yapıyorum.Bir akşam okula gidip müdürün odasını spreyle boyadım. Sonra üst sınıflardan sevmediğim öğrencilerden birinin masasına spreyleri koydum kendimce buna intikam diyordum.

Müdür odasına girdiği an da şok olmuştu. “Bulun bu haylazı okuldan kovacağım” demişti. Sonra sınıfa girdiğinde “kim yaptıysa söylesin Bir şey yapmayacağım söz sadece küçük bir ceza.” Müdür beyi ilk başta bana doğru yaklaştı benden şüphelenmişti “sen yaptın değil mi? Bıktık artık senden.” Ben yapmadım müdürüm diye söylemiştim ama inanmadı.

Sonra araştırmaya başladı. Her sınıfı karış karış gezip delil bulmaya çalıştı. Üst sınıflardan birine doğru yani Sevmediğim öğrencinin masasına doğru ilerledi. Etrafa baktı sıranın altındaydı spreyler. Bu sınıfın hocasını çağırdı. “Burada kim oturuyor hocam.” Küçük bir sessizlikten sonra “Oktay oturuyor hocam” “Demek Oktay ha ben ona gösteririm.”

Her şeyden habersiz Arkadaşlarıyla içeriye Oktay girdi. Müdür öyle bir bakıyordu ki çocuk içeri girmeden “hocam niye bana öyle bakıyorsun” dediğinde Oktayın ne kadar çok şaşırdığını gördüm garibim olacaklardan habersizdi.

Müdür Oktay’ın üstüne üstü ne gidiyordu. Oktay’da öyle bir korkuyor ki. Çocuk içinden sorguluyordur. Ben şimdi ne yaptım diye.” Oktay demek sendin bunca şeyleri yapan.” “Hocam ben ne yapmışım valla ben bir şey yapmadım.” Diyordu. Çocuğa acıdım şimdi. Ama yaptıklarını unutamıyorum hakketmişti Artık. O sırada müdürün bağrışıyla yerimden zıpladım. “Sen bunu nasıl yaparsın zil çaldığında direk odama gel.” Deyip müdür bey sınıftan gitti. Oktay da olanların şokundaydı.

“ Ben deli olacağım abi şimdi ben ne yapmışım, anlamadım ki. Bu adam niye bağırdı şimdi.” Yanına gidip, Kolundan tutup gel sana her şeyi anlatayım. En ufak detayına kadar Her şeyi anlattığımda çocuğun ağzı açık kaldı. “Bunları ben mi yapmışım! Ben Allah aşkına Hazal ben böyle bir şey yapar mıyım? Hangi lanet olasıca söyledi bunu. İnşallah iki eli bir araya gelmeye.” Hop hop yavaş ol. Niye öyle diyorsun. “Niye öyle demeyeyim Hazal Baksana hangi aptal yaptıklarını bana suç atabilir.” Tam ben bir şey sökülecektim ki zil çaldı. “hadi gidiyorum ben müdürün odasına diyerek” gitti.

Ben de oktay gilin sınıfından çıkıp kendi sınıfıma doğru ilerlemeye başladım. Sınıfa girdiğimde içimden keşke şuan Oktayı müdürün odasında izleye bilesem diye düşündüm ama imkansızdı biliyorum ben de yerime geçtim. Hak etmişti olanları okula yeni geldiğimde hiçbir şey bilmiyordum. Beni okulun önünde rezil etmişti. Uzun zamandır düşünüyordum intikam almayı ona arkadaşmışız gibi yaklaştım, yaptıklarını affettiğimi söyleyip Güvenini sağladım sonunda bana yaptıklarını ödediği gün bu günmüş. Şu an da onu izlemeyi dalga geçmeyi çok isterdim. Ama olsun böylede olur.

Derin düşüncelere dalmışken resim hocası sınıfa girdi. Herkes ayağı kalktı ben kalkma gereğinde bulunmadım. Hiçte umurumda değil ama resim derslerini çok severim. Hiç ders almadım ama çok iyi resimler yapabiliyorum. Hoca hangi resmi çizmemi istemesi yeterli. Anneme sormuştum küçükken beni resim kursuna filan gönderdiniz mi diye ama yok demişti. Ondan sonrada pek umursamadım. Artık zaten merakta etmedim bir yerlerden öğrenmişimdir diye düşündüm.

Hocamız yeni konumuzun soyut resimler olduğunu söyledi. Biraz bize ne olduğunu anlatı. “Evet arkadaşlar En sık yapılan resim türlerinden biri olan soyut resimler, kişinin iç dünyasında yaşananların çizgi, renk ve leke gibi unsurlarla anlatılması anlamına gelmektedir. Tüm bu unsurlar tuvalde göze hoş gelecek şekilde yerleştirilir. Şekiller herhangi bir nesneyi canlandırmasa da izleyen kişilerde değişik etkiler bırakır. Bu sebeple soyut resimler, resim çeşitleri içinde çok önemlidir.”

Buna cevap vermem gerekliydi el kadırma gereğine bulunmadan hocaya” hocam ben iç dünyamı yansıtamam” dediğimde hocamızda neden diye sordu. “Neden olucak benim iç dünyam karanlık yansıtırsam kaybolurum” Dediğimde hocamız cevap veremedi. Sanki nutku tutulmuştu. Ders zilinin çalmasına 5 dakika kala Bana cevap bile vermeden hoca sınıftan çıkmıştı.

O an da Oktay sinirli bir şekilde içeri girdi. İçimden kahkalar atıyordum. Oktay arkamda ki sıraya oturdu. “Hazal kim yaptı bunu ya ben bir şey yapmadım.” Yandan bir güldüm bilmiyorum Oktay. “Hazal sana yaptıklarımı affettin değil mi?” Ooo çoktan unuttum ben onu, benden mi şüpheleniyorsun yoksa? “Yok ne bileyim ilk geldiğin gün sana yaptıklarımızı unutmamış olabilirsin ama ben değiştim Gerçekten çok özür dilerim. Aslında senin iyi biri olduğunu bilmiyordum. Bilseydim yapmazdım.”

Çoktan bu olayı unuttum geçti gitti sonuçta.

“O zaman kim yaptı bana bunu.” Bilmiyorum. “Her kim yaptıysa ödeteceğim!” Tamam sakin ol Sen ödetirsin. Aramızda konuşurken teneffüs zili çaldı. Kızlarla bahçede oturmaya

Gittik. Oktay sinirden çıldırıyordu gözlerinde sinirden ateş fışkırıyordu. Bir yandan seviniyordum gülmemek için kendimi zor tuttum diğer yandan da üzüldüm.

Kızlarla konuşuyorduk her zaman ki konulardan. Etrafa bakıyorduk gözüm yola doğru kaydı. Karşıdan karşıya geçmeyi bekleyen insanlar vardı. Işığın yanmasına saniyeler vardı. Arkalara doğru iki çocuk vardı ama onlar da önlere doğru ilerliyordu. Işıkların yanmasını beklemiyorlardı. Karşıya geçmek için koyuldular karşıdan geçen arabaları fark etmediler.

İçimde bir dürtü oluştu sanki bir güç beni oraya fırlatmıştı. Gözümü açtığımda çocukların yanına gidip hemen kurtardım. Hemen karşı tarafa bıraktım. Geri yanlarına döndüğümde olanlar karşısında arkadaşlarım şoka döndüler. “Kızım çok hızlısın nasıl yaptın bunu.” Neyi diye sordum. “Farkında mısın çok hızlıydın fark etmedin mi?” Yok fark etmedim normal bence deyip geçiştirdim. Ders zili çaldı sınıflarımıza doğru ilerledik. Dersimiz matematikti.

Matematik dersini hiç sevmiyordum ama katlanmak zorundaydım. Dersin bitmesi için yalvarıyordum saniye tutuyordum. Zaten Hocada beni hiç sevmezdi. Derste sessiz sakin duruyorum gelip bana laf atıyordu. Bende dersini sabote ediyordum. Hep hoca bana ceza veriyordu. Alıştım artık cezalara bile tepki vermiyordum. Sonunda matematik dersi bitti.

Son bir dersimiz kalmıştı oda İngilizceydi. Bu dersi çok seviyordum çünkü hoca yabancıydı. Derslerimiz çok komik, eğlenceli geçerdi. Sonunda İngilizce dersine girdik. Başlasın eğlence Kızlarla dedikodu yaparız. Ders çalışıyoruz deriz hoca bize “well done” aferin der dururdu. Bizde kahkahaya boğulurduk. Ingilizce dersi çabuk geçerdi. Bazen hiç bitmesin isterdim ama hep sonuna gelirdik.

Böylelikle dersimiz bitti. Eve gitmek için hazırlandım. Bir yanım eve gitmek istemiyordu ama mecburdum. Gidecek başka yerimde yoktu zaten. Okul çıkışı eve koşarak gidiyordum babamla karşılaşmamak için, geç kalmamak için. Laflarını umursamıyordum ama çok konuştuğu için başım çok ağrıyordu. Şükürler olsun babam gelmeden gelmiştim eve biraz da olsa rahatladım.

Üstümü değiştirdikten sonra mutfağa gelip hemen anneme yardım etmeye gittim. Bir telefon gelmişti. “Babam bugün gelmeyeceğim işler çoğaldı” derken bile bana laf söylemeyi ihmal etmiyordu. “Hazal’a söyle erken yatsın, akşam akşam dışarı çıkmasın! “Diyordu bende bağırarak pişkin pişkin sanki çok dışarı çıkıyorum da. Akşamları dışarıda ne işim var! Babamın duyduğuna da emindim. Annem “tamam söylerim” deyip telefonu kapattı.

Babamın olmadığı akşam yemeklerini seviyordum. Gözünü diken biri yok, kızmak için bahane eden biri yoktu en azından rahattım. Annemle Güzel bir şekilde yemeğimizi yedik. Anneme yardım edip odama gittim. Herkesin yatmasını bekliyordum. Annem hemen yatardı ama abim olacak mal saat 12 lere kadar beklerdi bende sinir olurdum.

Onun yatmasını bekler yatıktan sonra benim odamın penceresinden alt kattaki boşluğa atlar geceleri sokaklarda gezerdim. Okuldaki hocaların evini biliyordum. Bir gün müdürün evine doğru ilerledim. Evine baktım ama lambalar kapalıydı. Sessizce evine doğru yaklaştım etrafı kolaçan edip arabasına doğru yaklaştım. Arabasını yeni almıştı bebeği gibi sever hiç bakımını aksatmazdı.

Ne yapabilirim diye düşündüm aklıma arabayı çizmek geldi. Cebimden anahtarları çıkardım çizmeye başladım. Hem çiziyor hem de etrafa bakıyordum sonrasında spreyle ön camına keltoş yazdım Oktay’dan şüphelensinler diye oki yazdım.

Herkes Oktay’a oki diye seslenir sebebiyse oki deyince herkes korkuyormuş. Bana göre çok salakça insanlar ondan korkmaz bence alay ederler. Artık işim bitmişti malzemeleri cantama atıp koşarak oradan uzaklaştım. Yolda giderken garip sesler geliyordu ama pek aldırış etmedim. Eve doğru yaklaştığımda orada bir araba durdu.

Olamaz babamdı! Hani gelmeyecekti aramıştı oysaki ne yapacağım şimdi bilmiyorum. Korkudan ve stresten gözüm karardı ne yapacağımı bilemedim. Sonrasında sakinleşmeye çalışıp eve gitmesini bekleyeyim sonrasında hemen koşar odamın penceresinden içeri girerim diye düşündüm. Apartmana girer girmez hemen pencereye doğru koştum. Bir hışımla tırmandım nerdeyse elimin takılmasıyla düşüyordum ama toparladım. Cama yaklaştım; kahretsin pencere kapalı ne yapacağım şimdi!

Aklıma bıçağım olduğu geldi hemen

Çantamdan bıçagı çıkarıp pencereyi açmaya çalıştım ama olmadı. Babamda gelir gelmez benim odama uğrayacakmış hissine kapıldım babam içeri girmişti çoktan ne yapacağımı bilmiyorum yavaş adımlarla odama doğru yaklaşıyordu. Son kez bıçağı pencereye sıkıştırıp son bir kuvvetle vurdum. Sonunda açılmıştı hemen yatağıma yattım. Tam da tahmin ettiğim gibi oldu. Babam içeri girdi bana doğru baktığını hissetim. Cam açık kalmıştı gelip kapatıp sonrada gitti.

O an sanki her şey durmuştu. Saatler, hayvan sesleri, rüzgar.. Çok korkutucuydu. Kafamda deli sorular. Anladı mı anlamadı mı, anlamış olsa çoktan kıyamet kopardı. Kendi kendime kafamda kuruyordum daha fazla dayanamayıp yarın anlarız deyip, merak ve korkuyla başımı yastığa koyup uyudum..


Loading...
0%