
Bölüm şarkıları
Çözemezsin -Debublüman
Derinlerde -Cem Adrian
Feryat-Hadise
Alp Bozkurt'dan
Evimdeki eşyaları zarar vermeden depoya indiriyordum. Gökçe benim evime gelecekti, kendi kullanmadığım eşyaları indirmem gerekti. Çünkü Gökçe boş bir odada kalacaktı. Oradaki eşyaları indirmeye devam ettim. Kanca timi Gökçe'nin evindeki lazım olan eşyaları buraya getirecekti o yüzden onlardan yardım isteyemezdim. Aklıma askeriyeden havacı Altay Karaberk geldi. Kendisi ile okulda tanışmıştık O Hava harp'a giderken ben Kara harp'a gidiyordum. Telefonumu aldım cebimden çıkardım ve Altay'ı aradım çok beklemeden telefonu açtı "Ne var lan" diyerek sordu. Bunu bekliyordum çünkü düzgün bir konuşmamız olmuyordu. "Napıyorsun lan pezevenk" dedim güldü şerefsiz o gülünce istemsiz olarak bende güldüm. "Napalım izin günü diyelim sen ne bok yedin söyle bakalım" dedi hiç uzatmadan konuya girdim "buraya gel" dedim o ise yine gülerek "beni bu kadar özlediğini bilseydim daha önceden gelirdim" dedi. Güldüm adamın cıvıklıkları hoşuma gidiyordu. Kısacası adam hoşuma gidiyor desene dedi soldaki melek. Ne alaka amına koyayım? Sağdaki melek boş durmadı tabi Bizim tek hoşumuza giden Hançerdir hoşuna gidenin zoruna gide- YETER LAN amına koyayım yeter kimse hoşumuza gitmiyor lan gitmiyor Allah Allah "evimdeki malzemeleri taşımama yardım et gelde pezevenk" dedim o ise bu sefer şaşkındı "tayinmi istedin yoksa?" Dedi. Tayin istememden korkuyordu çünkü aynı yerlere denk gelmiştik. "Hayır depoya indirmem gereken malzemeler var" dedim. "Öyle desene yavşak" dedi rahatlamış bir şekilde. "F-16 ile pencereden çıkaracağım eşyalarını Bebeğim bekle beni" dedi gülerek bende bu cümlesine kahkaha attım. Telefonu kapattım tekrardan cebime koydum ve karton kutulara koymaya devam ettim. Bir sure sonra kapı çaldı ve gerçekten sanki uçaktan ses çıkar gibi kapıya vurdu Altay. "Lan çatlama yavşak çatlama dur hele bir" söylenerek kapıyı açtım. Karşımda iki metre boyunda heybetli vücuduyla karşımda bekleyen Altay'ı gördüm sırıtıyordu neye sırıtıyordu hiç bir şekilde bilmiyordum. Göz kırpıştırdım sıtmaya devam etti "bir an gerçekten F-16 ile geldin sandım lan" dedim gülerek ve sarıldım. Birbirimizle ne kadar dalga geçsetke eğer birimize birşey olsa kendi canımızı ortaya koyacak kadar ciddiydik. "Uçagım ile gelirdim ama işte malum şimdi evin falan yıkılır Allah muhafaza. Lan o değilde sen bunları niye depoya indiriyorsun söyle lan çatladım lan" dedi meraklı bir tavırda "sana kuma geliyor" dedim gülerek önce mal mal baktı,mal mal baktım sonra yok be der gibi baktı kafamı iki yana salladım. Sonra ağzını açtı ve içinden bir küfür mırıldandı "ağızina sıçayım senin amına koduğumun manyağı" dedi. Evet bu küfürüde bekliyordum...
Bön bön baktım suratına, oda aynı şekilde bana baktı daha sonra kaşları çatık bir vaziyette "kim bu kuma" dedi. Güldüm merak etmesi çok komikti. Ona bunu nasıl açıklayacaktım bilmiyordum çünkü aramızda hiç bir şey yoktu ona olan hislerimi nasıl bir dilde anlatacaktım hiç bir fikrim yoktu.
"Bilmiyor değilmi? Hoşlandığını bilmiyor" dedi. Bunu beklemiyordum nasıl anlamıştı ki? Kafamı aşağı yukarı salladım kaşlarını yukarıya kaldırdı. "Ne zaman açıklamayı planlıyorsun?" Dedi. Bunuda bilmiyordum ona telaş içerisindeyken hislerimi açıklayamazdım. "Bu aralar olmaz" dedim "Niye zamanımı var?" Dedi. Evet kendime belirli bir zaman ayırmam gerekiyordu. Konuyu kapatarak içerideki malzemeleri hemen aşağıya indirdik. Tam koltuğa oturacaktım ki kapı çaldı. Ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim arkamdan Altayda geliyordu kapıyı açtım ve Gökçe ile Kanca timi kapıda bir kargaşa içindelerdi . Gökçe kaşları son derece çatık bir şekilde onları izliyordu,Murat elindeki karton kutuyla ifadesizce etrafına bakıyordu. Melek te aynı şekilde ifadesizce etrafına bakıyordu ikisi neden birbirine bu kadar çok benziyordu Dişi kurt erkek kurt Diğerleri bütün kutuları Miraç'ın koluna tutuşturmuş düşmemek için çabalıyordu. Hepsi teker teker içeriye girdi Altay bana burnu ile bumu diye yüzünü buruşturdu kaşlarımı çattım ağızımın içinden siktir git diye mırıldandım. Altay içeriye girdi Gökçe ile baş başa kaldık "geç hançer bekleme burada" dedim o ise baş selamı vererek içeriye girdi. Cebimdeki telefonumun titrediğini hissettim telefonu cebimden çıkardım arayan babamdı yani yarbay Mustafa Bozkurt. Telefonu kulağıma dayadım "alo" dedim "harekat emri evlat acele edin" dedi babam "emredersiniz komutanım" dedim ve telefonu kapattım. Ve içeriye doğru ilerledim "harekat emri var gençler karargaha gidiyoruz" hepsi ayaklandı ve hep birlikte karargaha gittik.
🦋✨
Gökçe Hançer'den
Karşımdaki yüzbaşıya bakıyordum oda pür dikkat beni izliyordu birbirimizin gözlerine kenetli kalmıştık âdeta helikopter aniden durdu sanırım operasyonu burada yapıcaktık hepimiz ayağa kalktık ve aşağıya sallanan ipten inmeye başladık. Herkes indikten sonra her bir kayalığın arkasına geçtik. Dürbünümle etrafı izlemeye başladım gördüklerim karşısında şok oldum babama benzeyen birisi bana silah tutuyordu siktir rüya kızım bunlar senin baban öldü babam yaşıyordu ayağa kalktım yüzbaşının "HANÇER" diye bağırdığını duydum ama umursamadım ilerlemeye devam ettim. İlerledim ilerledim ama bir silah sesi duyana kadar. O silah sesini duyunca ilermek istemedim. Karnıma baktığımda oluk oluk kan akıyordu ellerim kanlı karnıma gitti ellerim kana bulaştı hemde babam yüzünden. Yere düştüm yanıma kanca timi başıma toplandı yüzbaşı elimi tuttu "iyi olucaksın güzelim merak etme lütfen iyi ol lütfen" yüzbaşı bana yalvarıyordu ben iyi olayım diye bana yalvarıyordu. Gözlerimi kapattım bir karanlığa büründüm ama bu karanlığın sonunda olacağımı hiç bir bilmeyeceğim şekilde...
🤍🌵
Hastane koridorunda dönüp duruyordu Yüzbaşı Alp Bozkurt. Doktorun çıkmasını bekliyordu ama bir türlü çıkmıyordu amaliyat tam 4 saat sürmüştü beşinci saate girmek üzereydi. Bir süre sonra doktor çıktı Alp hemen doktorun üzerine doğru ilerledi. "Söyle çabuk ne oldu söyle" dedi kükreyerek. Doktor "hastamız iyi ama.." dedi Alp kaşlarını çattı aması ne ne olabilirdiki ne olmuş olabilirdiki? "Aması ne? Söylesene!" Dedi "Gökçe hanım rahîmine bir darbe aldığı için anne olamayacak " dedi ve oradan ayrıldı. Alp âdeta kedi gibi küçücük kaldı şaşkınlıkla dokturun arkasına baka kaldı. Gözünden bir yaş geldi ve bir şey için yemin etti "sana bunların hepsini kim yaptıysa onların analarını ağlayacağım. Yemin ederim"
Selaaaam ben geldiiim kitabımı okuduğunuz için çok ama çok teşekkür ederimmm. Artık cuma günleri bölüm gelecek şimdiden iyi okumalarrrr. Ha bu arada 300 okunma için teşekkürlerrrr
KURALLAR!
1-hiç bir kitaba benzetme veya vb şeyler yapmayın askeri kurgu yazmak kolay değil.
2-ne kadar yorum ve beğeni bırakırsanız o kadar iyidir şimdiden teşekkürler.
Görüşmek üzere 👋🏻💗
NOT: BU KİTAPTA YER ALAN HER ŞEY HAYAL ÜRÜNÜDÜR HİÇBİRİ GERÇEK DEĞİLDİR!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |