iyii okumlaarrrr
~Bartu'nun anlatımı~
sabah olmuştu dün sılaya kamera ışığını açmıştım ama geç kaldığım için çoktan bayılmıştı, korumalardan ise onu yatağa yatırmalarını söylediğim gibi bende masa başında uyuya kalmıştım.
uyandığımda sıla çoktan kalkmıştı, kameraya ters bakışlar atıyordu, ya bana sövüyordu yada bana sövüyor iki seçenekte aynıydı başka seçenek yoktu çünkü. sılanın daha da damarına gitmek istercesine kameranın mikrofonunu açıp konuştum.
"günaydın"
gözlerini kısa bir an etrafta gezdirince sesin kameradan geldiğini anlayıp aynı ters bakışlarını atmaya devam etti.
"ne var"
"günaydın"
"Bartu sikik sikik işlerine beni dahil etme"
"sıla küfrü azalt çıkarsın"
"döl israfı çıkar beni!!"
ettiği küfrü biraz fazla bağırarak söylemişti hoparlörüm zarar görebilirdi o yüzden cevap vermeyerek onu daha da deli etmiştim, ama şimdi hasretime dayanamaz diye bir gözikeyim hem söyleyeceğim bir şeylerde vardı odadan çıkıp asansörden en alt katta indim.
kapının kilidini açınca sılanın boş bakışları pekte hoş olmayarak beni karşıladı.
"benimle akşam baloya katılacaksın"
"emir kipinden nefret ederim"
"sıla akşam geleceksin bitti"
odadan çıkıp asansöre bindim aslında sıla bu gün o baloya benimle gelirse büyük ihtimal ile Derini görecekti.
çünkü derin ölmemişti...
3 saat sonra
kameradan sılayı izliyordum, yatakta boş boş yatıyordu ama sıkılmış olacak ki ısınma hareketleri yapıyordu, hareketleri bitirip yetmemiş gibi etrafa bakındı ve gözü yatakta takılı kaldı, yatağın yanına gidip başlığın arka kısmındaki vidaları söküyordu.
başlığı söküp yere yatıp ne yaptığını idrak etmeye çalışırken, ağırlık niyetine yatak başlığı kaldırması soruma cevap olmuştu.
yaklaşık 10 dakika geçince başlığı bir köşeye fırlatmıştı tabii işi bitti ya atar, kameraya doğru yaklaşıp.
"lan insan israfı akşam seninle baloya gelirim ama ter kokusuyla gelemem, millet illaki seninle baloya gelince bizi sevgili sancak ve güzel sevgilinin ter kokması biraz garip olur duydunmu piç, cevap ver bana"
sıla gerçekten çöplükte yaşasa bu kadar kirlenemezdi ama sılayla uğraşmak bu dünyadaki en eğlenceli aktivitelerden biriydi, verdiğim cevap tamda sinir olacağı tarzdaydı.
"bakarız"
"Bartu deli etme beni"
"olsana"
"siktir git amına koyayım kafamı buluyorsun benle yaa"
cevap vermeyip korumalardan birine seslendim,
"arda, sılayı buraya getirin"
"peki efendim"
adamlardan biri aşağı inerken bende sigaramdan bir dal çıkarıp yaktım, adam aşağı inince onları kameradan izliyordum,
"Bartu beyin emiri eve çıkmamız gerek"
"geliyorum ama önce kelepçelerimi aç"
adam sılanın ellerindeki kelepçelerini açtıktan sonra ayaklarına yöneleceği sırada kaçacağını anladım.
adam sılanın ona vuracağını düşünmediği için kafasına yediği yumruk ile yere serilmişti ayaklarındaki kelepçeleri hızla çözüp fırlattığı yatak başlığını alıp dışarı çıktı.
otelde her kameradan onu izliyordum, yaklaşık otelde 5 dakika sonra bilgi güvenlik odasına girince ekrana dalıp gitmişti, şu anda Tekra'nın güvenliği alakalı bilgi bulduğunu sanıyordu, ama yanılıyordu ben Bartu Bisha o kadarda mal bir adam değildim, kodları alınca onu bir sürpriz bekliyordu, yani ben.
kodları alırken bir şeyler söylemişti ama bilgi güvenlik odasındaki kamera kayıtlarını ses kaydetmiyordu, oradaki çalışanların konuştuklarını tek bir kayıt çalıntısı ile ele veremezdim, kağıda aldığı kodları hevesle yazıp iç çamaşırına sokmuştu salak kız. odadan büyük bir mutluluk ile çıkmıştı ama evde durumlar aynı olmayacaktı.
sıla otelin dış kapısından çıkıp bir teyzeden telefonunu istemiş ve birini aramıştı, kamera uzakta olduğu için söylediklerini yine duyamazdım telefon ile görüşmesi bittikten sonra otelin önündeki parka koşup bir ağacın arkasına saklanmıştı.
şimdi bu mu dünyaca aranan bir katildi hem de X acaba bir yerde hatamı yaptım yada omu x'im diye yalan söyledi, dünyaca aranan katil güvenli diye bir ağacın arkasında saklanmıştı ve kameraların olmadığını mı düşünüyordu yada geçtim ben senin peşine koruma takmadan pisi pisi kaçacağına mı inanıyordu, yaklaşık 10 dakika sonra siyah bir araba ile gözden kaybolmuştu..
4 saat sonra
eve gelip ılık bir duş alıp yatakta telefon ile oyalanıyordum sılanın peşine adam takmıştım büyük ihtimal ile şu anda kendini özgür biri gibi hissediyordu. ama tam tersiydi kısıtladığım insanlardan biriydi.
bir arama gelmişti sılayı takip eden adamlardan, hemen cevapladım.
"Patron sılayı kaçırdılar"
"Ne!"
"Üzgünüm, Salih karakaş kaçırdı"
"orospu çocukları niye engel olmadınız"
"çok uzaktaydık"
"Lan niye niye!"
"siz dediniz uzaktan izleyin diye,"
"ha suç bende yani"
"estağfirullah"
"Kapat bulmadan aramayın beni"
"anlaşıldı patron"
4 saat sonra
sılayı kurtarma planları yapıyorduk ama sıla kaçabilirdi.
korumalar aracı zorda olsa bulmuşlar ve Salih'in malikanesine götürmüşlerdi, eve daha önce gitmemiştim ama krokisi daha önce elime geçmişti.
"Arda bu evin arkasındaki kapıyı Drone ile kontrol etsinler"
"tamam"
evin krokisi bile karmaşıktı içini düşünmek bile istemiyorum arada adamlara haber vermiş ve arka kapıyı gösteren görüntülerde sadece 1 koruma vardı arda tam kapatacağı sırada.
"Bartu bunu görmen gerek"
"ne"
"kız tam bir cin"
"ne var amına koyayım söyle"
ekranı tekrar gösterince sılanın bir duvara tırmanmış ve ayağındaki topukluyu atarak bir korumayı devirdiğine şahit olmuştum, komikti.
sıla dengesini sağlayamayıp diğer tarafa düşünce panikle ayağa kalktım,
Drone'nin mikrofonu açıktı ve konuştum
"sılaya yaklaştır"
karşı taraf duymuş olacak ki sılaya yaklaştırmıştı. ayağa kalkmış ve uçurum kadar dik olan aşağı bakıyordu adamlar yukardan silah sıkarken sıla yere yatmış dik yokuşa kendini bırakmıştı
"Sılaa!"
salak kız aklımı yoktu silah mermilerinden bir Drone'ye gelip kullanılmaz hale gelmişti.
"Arda arabayı hazırla"
"Bartu mal mısın hacım, ne kadar tehlikeli farkında mısın"
"bu benim umurumda değil"
"benim umurumda orospu çocuğu hem ne ya bu böyle sıla merakı emin misin sadece X olduğu için sevdiğine"
"Araba hazır olsun 2 dakikaya"
ardaya son sözümü söyleyip dışardaki arabalardan birinin önüne gelmiştim, adamlardan biri anahtarı getirince arabaya binip son sürat sılanın olduğu yere sürdüm.
1 saat sonra
hava kararmıştı sılanın düştüğü orman büyüktü, arabayı durdurup anahtarı yanıma alarak sağ taraftaki ormana bakınmak için arabadan indim.
telefonu ışığını açıp derinlere doğru yürüyordum
"sıla!"
ben ilerledikçe hava daha çok kararıyor, hava daha da soğuyordu
"Sıla!"
ardayı arayıp destek göndermesini isteyeceğim sırada telefonun hiç çekmediğini anladım küfür ederek sılayı aramaya devam ettim.
"sıla!"
30 dakika sonra
telefonumun şarjı bitmiş, üstümdeki ceket bile beni sıcak tutamıyordu bile üşüyordum geri dönmek istiyordum ama sılayı bulmadan dönmek istemiyordum.
dakikalar geçiyor, saniyeler ve saatler geçiyordu ama sıladan bir iz yoktu, göz gözü göremeyecek kadar kararmıştı hava, göremediğim halde defalarca sılanın ismini haykırıyor ve bulma ümidi ile arıyordum,
en sonunda bir ağacın yanına oturup gözlerimi kapatmıştım, sılayı ararken bende kaybolmuştum ve kaybolduğumu anladığım halde uzaklaşmıştım. ben bu dünyadaki acımasız insanlardan biriydim ben katil w, ama şu an gözümden bir damla yaş akıyordu, bunun sebebi sılaydı ardanın söyledikleri aklıma geldi
'ne ya bu böyle sıla merakı emin misin sadece X olduğu için sevdiğine'
ben sılayı yani x'i bulmuştum ama ben yanlışlıkla sılaya aşık olmuştum,
her dakika, saniye ve saat onu arzuluyordum, ilk başlarda sadece zekasını, çevikliğini, aklını ve acımasız kalbini elde etmek, onlara sahip olmak istiyordum ama şu an tek istediğim onun sevgisi.
odun gibi adamdım ama beni bir çocuğa çeviriyordu ve bunu da bana yapan bir katildi.
kucağımda hissettiğim beden ile irkilerek gözlerimi açtım,
sılaydı, sıla şu an kucağımda oturmuş gözleri mahvolmuş bir şekildeydi, boynunda kafasında kurumuş kan lekeleri vardı.
"sıl-"
sözümü bitirmeden sılanın dudaklarını dudaklarımda hissetmem cümlemi yarım bırakmaya yetmişti, hafif öpüşlerine karşılık vermiyordum dudaklarımdan ayrılınca yüzüne dikkatlice baktım, kokmuştu, çok fazla korkmuştu.
büyük bir tutku ile tekrar dudaklarını kendime çekmiştir az öncekinin aksine sert öpüşlerim onu daha da tatmin ediyordu, ormanlık alanda öpüşmelerimizin dışında bir ses çıkmıyordu,
"dil?"
sorduğum soru ile dilini azımın içine yuvarlayarak daha sert öpmemi sağlamıştı, alt dudağımı ısırıyor çekiyordu.
dilimle alt dudağını alıp emiyordum, geçmişin tüm acısını dudaklarından çıkarıyordum.
soluk soluğa ayrılınca kafasını göğsüme koyup yatmıştı.
"uykum var"
"uyu güzelim bizi bulurlar, istediğin kadar uyu güzelim"
sıla daha da sokulmuş sıkıca sarılmıştı bana gözlerini kapattığını görünce bende kapatıp sevdiğim kadının kokusu ciğerlerime çekerek uyuyordum..
bu bölüm bu kadardı haftaya
pazar
günü görüşürüüüzz
umarım beğenmişsinizdir kendinize dikkat edin
havalarda soğudu kalın giyinin
hasta olmayınnn
ve desteğiniz için
çok teşekkür ederim yıldıza basmayı ve yorum yapmayı
unutmayıııınn
Okur Yorumları | Yorum Ekle |