10. Bölüm

Yaralı

N_A
blackwx

 

 

 

iyi okumalarrrrr

 

Adam tam karşımdaydı bardaki adamdı yine en güzel kombini ile gözlerim kanamıştı

"oo bizim güzel kız Bartu'yu tanıyormuş söyle bakalım fıstığım Bartu'yu nerden tanıyorsun"

bu mal benim x olduğumu falan anlamamış burası güzel anlaması da zaten zordu çünkü o biraz sıkar bende masum sıla ayağına yatarım,

"şe şey ben Bartu bey ile bir gece geçirdim ama ben onun Bartu olduğunu bilmiyordum, oda zaten benimle yatarken sarhoşmuştu sonra beni sürekli tembihledi oteline çağırdı gittim yine söyleme kimseye dedi bende söyliyeceğim diyip çıktım ve beni kaçırdığını sandım orada ağızımdan yanlışlıkla edepsiz bir küfür çıktı lütfen öldürme beni"

"yalan söylüyorsun"

"hayır efendim ne yalanı benim annem bana din dersi verirdi"

acaba annem ölmeseydi x doğarmıydı sanırım hayır

"yalan söylüyorsun"

ananın amı inanmasan at sende bir bodruma o zaman kodumun. yolon soyloyoson demekle ben sana doğruyumu itiraf ediyim sikik herif.

"bunu atın bir bodruma doğruyu söyleyene kadar çıkarmayın"

şom azıma sıçayım yeter ya sigaradan çürümeyen ciğerim bodrum havası solumaktan çüriyecek

adamlardan biri koluma girdi ve dışarı çıkardılar, oha adam villada yaşıyor ama fakir gibi giyiniyor neden acaba, adamlara zorluk çıkarmıyordum çünkü ben buradan eninde sonunda çıkardım, adamın sarayına girdik buna ev demeye bin şahit isterdi, evin kapısının sağ tarafında ve sol tarafında 2 tane merdiven vardı 2side aynı kata çıkıyordu ama niye iki merdivene gerek duydularsa, gösteriş için başka neden olcak, yani fakirler soldan zenginler sağdan çıkacak diye bir kural yoksa tabii, ama beni ne sağdaki nede soldaki merdivenden çıkardılar tam karşımızdaki odaya girdik kapı arkamızdan kapatıldı.

loş ışıklarla süslenmişti, duvarlarda fotoğraflar vardı, dümdüz ilerledikten sonra sağ koridora ardından sol koridordan dümdüz ilerledik, bu ne amına koyayım bir oyun vardı kızgın öğretmenden kaçıp görev yapmaya çalışıyordun onun evi gibi her yerden bir yer çıkıyor ben buradan çıkarım ama kaybolmadan zor,

biraz daha ilerleyip sağa döndük hemen ardından sol tarafta kalan merdivenden inip yine sağa döndük bir kapıya girdik sol taraftan bir kapı daha vardı orayı açıp merdivenden inip sağdaki kapıya girince adamlar bayana saygı demeden yere atmışlardı beni. bende role uygun olsun diye yuvarlandım, adamlar çıkınca kapıyı kilitlemişlerdi en azından bunlar bana acımış düzgün bir yatak ve yandığı şüpeli olan bir ışık vardı Bartu piçi eski bir yatak ve ışıksız rutubet kokan odaya layık görmüştü beni.

kapı demirdi tahta olsa kırardım çünkü elim ayağım bağlı değildi. yatakta uyumaktan başka şansım yoktu ama ben uyuyamazdım uyku hapları ile anca uyurdum,

yatağa yatıp tavana boş boş bakıyordum.

siktir bu gün akşam Bartu ile baloya gidecektim, beni bulmayınca sinir küpüne dönmüştür şimdi. zaten bu piç kaçırmasaydı bile yine gitmeyecektim ama neyse.

2 saat sonra

7852 koyun 7853 koyun 7854 koyun, koyun saymaya başlamıştım yakında bende koyun olabilirdim, o kadar sıkılmıştım ki ayağımda ki topuklularla model bile olmuştum elim sigara içmek için cebime gitti ama sigaram bitmişti zaten olsa bile çakmak yoktu ama başa bir şey vardı.

ruj cebimden ruj çıkınca bende hemen dudağıma sürdüm.

kapı kilidi açıldı, aha bana bir fırsat ben kurtulacağım buradan hem de bu gün, adam kapıyı daha çok aralayınca ruju hemen cebime geri soktum mazallah bunu da alır bu piskopat delici, kesici alet diye, adam elinde bir tepsi ile içeri girdi, evet güzel kurbanım bıçak yada çatal varsa ikisinden biri ile öleceksin hazırmısın?

adam tamamen içeri girince dudağımdaki kırmızı ruju biraz gözlerime bulaştırdım ağlamış havası vermek için,

"lütfen beni öldürmeyin"

burnumu çekerek inandırıcı olmasını sağladım.

"al ye şunu adam tepsiyi yatağa koyduğunda ne bıçak ne çatal en kötüsü kaşık bile yoktu,

"ama çatal kaşık yok "

"elin var ama"

tepsiye tekrar baktım ve tabak gözüme çarptı ben bunu kırar parçasını da adama saplardım,

adam tam çıkacağı sırada tabağı alıp tüm kuvvetimle yere attım yere eğilip en büyük parçayı aldım ve adam tekrar içeri girdi

"bir boku da düzgün yap"

"lütfen beni öldürmeyin"

"yeter ölmeyeceksin"

yani bu sözlerimle ben bile bıkmıştım adam eğilip parçaları toplarken elimdeki parçayı karnına geçirip yere yatmasını izledim,

adam karnını tutarken bende ayağa kalkıp yüzüne sırıttım

"dostum mekanın cennet olsun ama x ile uğraşmak herkesin harcı değil"

adam gözlerini daha da açtı aklıma bu adamı yaşatırlar diye bir düşünce geldi ve benim x olduğumu söylerse sıçardım elimdeki parçayı açık olan gözünden birine geçirdim aynı şekilde çıkartım gözün içinden siyah bir sıvı akıyordu sıvı yavaşça boynuna inmişti, gözündeki parçayı aynı hızla çıkartınca yüzüme siyah sıvıdan bulaşmıştı aynı sertlikle tekrar karnına geçirdim bu sefer üstüm kan olmuştu parçayı itebildiğim kadar derine ittim adamın tamamen içine sokunca aynı hızda geri çıkardım ve ortalığın kan şelalesine dönmesini sağladım ardından kestiğim deriyi iki yana ayırarak yaranın daha çok açılmasını sağladım deri ayrıldıkça etraf daha çok kan oluyordu ve bu beni daha da vahşileştirdi, ama daha fazla burada duramazdım.

tabakta parmak izim olduğu için bunu burada bırakmasam iyi olurdu ama yatakta da parmak izim vardı, yine de yanıma alıyım ben bu tabağı sonuçta bu daha kirli.

geldiğimiz koridorları aynen takip ettim ama başka koridordaydım sağ tarafımdaki kapıyı açınca her halde mutfak olan bir odadaydım yoksa neden tezgah ve buz dolabı olsun, kapıyı tekrar kapattım ve bahçeye çıktım mutfak direkt bahçeye açılıyordu, dışarı çıktım ve duvarların olduğu yere topuklularla koşuyordum tam önünde durunca topukluları çıkarıp duvara tırmandım

"kaçıyor"

siktir yakalandım,

2 tane adam bana doğru koşuyordu duvara tırmanıp üstünde oturup elimdeki topuklulardan birini adama attım.

tam isabet o hızla adam yere düşmüş başını tutuyordu, diğerini de atacağım sırada dengemi sağlayamayıp aşağıya düştüm bendede ne şans ise duvarın diğer tarafına düştüm, ama düşünce cebimdeki tabak parçası karnıma saplandı, büyük bir acı ile ayağa kalktım etrafa baktım ormanlık bir alandaydım eğer ayağım kayarsa aşağı doğru çok pis yuvarlanırdım yukardan silah sıkılıyordu,

kaçamazdım yere yatıp kendimi ormandan aşağı yuvarladım, kötü olduğunu daha yeni düşünüp bunu mantıklı bir fikirmiş gibi gerçekleştirmemde saçmaydı, deli gibi yuvarlanıyordum büyük bir kayaya çarptım setçe, karnım delik deşikti tabak yüzünden, kafamı kayaya çarpmıştım arka taraftan hafif kan aktığını hissediyordum ayağa kalktım bayağı aşağı yuvarlanmıştım, duvar görüş alanımın çok fazla uzağındaydı yada o kadar yuvarlandığım için baş dönmesinden yanlış görüyordum, ayağa kalkıp yürüyeceğim sırada bir ağacın kökü dışına çıktığı için ona takılıp düşmüştüm.

"siksinler şansımı!"

ayağa kalkınca bir bileğimin burkulduğunu anladım topallayarak yürüyordum başımdaki kan boynuma ulaşınca yarama elledim derin gibiydi, üstümdeki tişörtü çıkartıp bir kısmını yırttım ve yaramın üstüne bağladım,

ne kadar geçti bilmiyorum am kan kaybından başım dönüyordu en sonunda dayanamayıp olduğum yere bayılmıştım.

 

 

 

 

 

 

 

bu bölümü kısa kestim diğer bölümde

 

 

 

 

 

Bartu'nun ağzından anlatacağım olayları

 

 

 

 

 

muhtemelen diğer bölüm biraz gecikebilir ama pazar gününe kadar

 

 

 

 

atmaya çalışırımm

 

 

 

 

 

ilginiz için teşekkürler beklemede kalınnnn

Bölüm : 08.12.2024 23:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...