Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7 | Plan

@blanco_s

Evren ne kadar Serkan'ın yanında kaldı hiçbir fikrim yoktu çünkü onları izlemek dışında çok önemli bir şeye odaklanmıştım. Ne yaptıkları ya da yapacakları umurumda olmamalıydı bence. Hem Serkan'ın normal haliydi bu, beni de hiç etkilememişti.

 

Hatta daha da hırslandırmıştı. Önümdeki verileri inceleyip sunum yaparken onun işe yaramazın teki olduğunu herkese kanıtlayacak, sonrasında şirketten ve hayatımdan defolup gitmesini yüzümde geniş bir gülümsemeyle izleyecektim.

 

Aynı şehirde yaşıyorken onu şirkete girdiğim zaman görmem ve ardından hep karşılaşmam neyin nesiydi böyle? İşaretlere inanırdım, bu da geçmişin izlerini silmem için bana bir işaret olmalıydı.

 

"Çok bekletmedim umarım." Evren, yanımdaki sandalyeye oturup bilgisayar çantasını açarken önümdeki tablodan bakışlarımı çekip mavi gözlerine diktim. İri cüssesini saran kolsuz beyaz bir tişört ve altına da gri bir basketbolcu şortu giymişti.

 

"Bir an Serkan Bey'in yanından dönemeyeceksin sandım. Ne var şu Serkan Bey'de?" Bakışlarımı tekrardan önümdeki tabloya çevirirken bir yandan da tabletimdeki grafikleri yazıya döküyordum.

 

"Serkan Bey kafa adam aslında da sen anlaşamadın. Neyse, boş ver şimdi onu. Ne var ne yok?" Sandalyesini bana doğru çekip tabletime bakmak için yüzünü yüzüme yaklaştırırken bakışlarımı yüzüne çevirmeden edemedim.

 

"Grafiklerde son beş aydır düşüş var. Reklam giderlerini satışlara vurunca kâr oranımız neredeyse yüzde yirmilere düşmüş oluyor."

 

Bakışlarımı onun yüzünden çekip sayfayı kaydırdım ve başka bir grafiği gösterip büyülttüm. "Bu da bizim sunumuzdan sonra olası yükselme ihtimalimiz."

 

Evren'in bakışlarını yüzümde hissederken ben de başımı ona çevirince gözlerini tek bir göz olarak görecek kadar yakın olduğumuzu fark edip boğazımı temizleyerek birazcık uzaklaştım. Flörtöz tavrı ve bakışları olsa da şu an flört edecek kadar iyi değildim.

 

"Aklındaki tam olarak ne?" Elini ensesine götürüp bakışlarını kaçırırken dudaklarımı ıslatıp önümdeki defterden yazdıklarımı çıkardım.

 

"Aslında gençlerin dikkatini çekebilecek bir şey." Defterdeki yazılarımı okumak istemediğim için tamamen Evren'e dönmüş ve aklımdan geçenleri anlatmaya başlamıştım.

 

"YouTube hesabı, Instagram, Tiktok ve tabii ki de Twitter hesabı açıp hepsinin kullanma tarzına göre videolar, fotoğraflar çekeceğiz. Asıl hedefimiz, kamerayı alacak kişiler zaten bunun için kullanacak. Bizim de onların kanına girmemiz için onlar gibi davranmamız lazım."

 

Evren kaşlarını çattı ve saçlarını düzeltip başını sağ omzuna doğru eğerek beni incelemeye başladı. Dediklerimden bir şeyler anladığını, en azından anlamaya çalıştığını görebiliyordum ama sabırsızlığım yüzünden ona düşünme vakti vermeden konuşmaya devam ettim.

 

"Aklımda Twitter'dan başlamak var. Orada hesap açıp etkileşim kastıktan sonra YouTube'a video klip çekeriz. Amacım tamamen kamerayla aşkı bağdaştırmaları. Bu yüzden aklımda sahte bir senaryo var ama sahte olduğunu izleyenler anlamayacak. Gerçek aşk hakkında videolar izlediklerini sanacaklar sonra bu kişilere hesap açacağız Instagram ve Tiktok'tan. Aşklarını gösterirken kameralarımızı kullanacaklar. Sonunda da bir slogan bulup kamerayı tanıtacaklar."

 

Evren çenesini kaşıyarak sessizce beni dinlerken artık ondan bir cevap duymak için yanıp tutuşuyordum. Pazarlama derslerinde gördüğüm teknikleri ve yapabileceklerimizi düşünürken gençlerin ilgisini en çok çeken şeyin aşk olduğunu görmüştüm. Gençler, birilerini yakıştırmayı ve onları izleyip konuşmayı seviyordu. Biz de konuşulmak istiyorduk. Onlara istediklerini verdikten sonra ikimiz de kazanabilirdik.

 

"Uh..." Evren epey şaşkın bir şekilde sesli nefes aldı. "Sen gerçekten her şeyi düşünmüşsün. Bence çok mantıklı. Gençlerin ilgisini böyle çekebiliriz ama ya ileride bunun sadece pazarlama stratejisi olduğu anlaşılırsa? O zaman şirkete zarar vermez mi?"

 

"Bu anlaşılmayacak."

 

Evren, ikna olmamış gibi yüzümü incedi. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Bunun için oyuncular kullanmamız gerekecek ve onlar da elbet bunların sadece pazarlama stratejisi olduğunu söylerler."

 

"Aslında..." diye mırıldandım ve alt dudağımı dişleyip gülümsedim. Evren, devam etmemi istermişçesine yüzüme bakarken devam edebilecek cümleler, dudaklarımdan çıkmıyordu.

 

Bir anda söylemek belki de en iyisiydi.

 

"Oyuncu olmayacak. Bunu şirketten birilerinin yapması gerek. Kurguyu bir arkadaşımla bütün detaylarıyla hazırlayabilirim. Eğer üst yönetim de kabul ederse şirketten iki kişinin aşkını konu alacağız."

 

"Olmayan aşkını," diye ekledi Evren ve güldü. "Aklında birileri var mı?"

 

Yine gülümsedim ve gözlerimle onu işaret ettim.

 

"Ben mi?" diye sordu hayretle. Şirin olmaya özen göstererek başımı sallarken epey şaşkındı. "Beni mi başrol yapacaksın?"

 

"Neden olmasın? Hem sosyal medyayla da ilgilenmiyor muydun?"

 

"Ee kız kim olacak?" diye sordu sorumu görmezden gelerek. Tepkisine karşılık gözümü devirdim. Erkekler aynıydı sonuçta.

 

"O konuda hiçbir fikrim yok. Şirkette en uygun ve rol yapabilen birini buluruz."

 

"Neden sen değilsin?" Evren'in sorusu beklenmedikti bu yüzden kaşlarım çatılı bir şekilde kalakaldım.

 

Kendimi sadece Twitter'da, kimsenin yüzümü göremediği, adımı bilemediği bir yerde görebiliyordum. Kameralar benim için arkasında kalınan yerlerdi. Objektiflere bakıp rol yapamazdım ya da duramazdım. Benlik değildi.

 

"Ben iyi bir oyuncu değilim hem birinin senaryoyu ve sosyal medya hesaplarını kontrol etmesi gerekecek. O kişi ben olurum."

 

"Sorun benimle başrol olacak olman mı?" diye sordu Evren bana biraz yaklaşıp. Yüzlerimizin arasında az bir mesafe kaldığında nefesimi tutmuştum.

 

"Bu nereden çıktı şimdi?"

 

"Bilmem, öyle hissettim."

 

"Alakası yok," dedim ve mavi gözlerine bakmamak için başımı çevirdim. O an Serkan'ı gördüm. Kız kafeden çıkarken o durmuş, bizim tarafımıza bakıyordu.

 

Göz göze geldiğimiz an nefes alamadığımı hissetmiştim ama bu sadece bir anlık bir sanrıydı, nefesin burnumdan geçip akciğerlerime dolduğunu hissetmiştim.

 

Serkan sadece baktı. Muhtemelen Evren'e baş selamı verdi ama ben fark etmedim. O yüzden durmuş olmalıydı çünkü bizim aramızda herhangi bir iletişim yoktu.

 

Kafeden çıktığında ben de transtan çıkmıştım.

 

"Başrol olmak istemiyorsan başkasını bulurum," dedim bir anda. "Tabii önce fikrimi kabul ettirmem lazım."

 

"Bence kabul ettirebilirsin." Evren'in bakışlarını hissettim ama ona bakmadım. "Ama Serkan Bey'de bir şeyler planlıyormuş. Acele etsen iyi olur."

 

Sikeyim.

 

Serkan bir işimi de bozmasa şaşardım zaten. Benimle tekrar karşılaşmasının tek nedeni, önüme bir engel koymasıydı herhalde.

 

"Bizim fikrimiz daha iyi," dedim ve gülümseyip Evren'e baktım. "Bence ondan önce bitirip sunabiliriz."

 

"Senin fikrin," diye düzeltti beni. "Gece gündüz seninle çalışabilirim güzellik, benim için sorun yok."

 

"O zaman kendini hazırla ve bize kahve sipariş et çünkü çok çalışmamız lazım."

 

Serkan'dan önce sunmam gereken bir sunum vardı sonuçta.

 

Ona yenilemezdim.

 

 

İdil'in attığı bir Tweet'te Serkan'ı gördüğümde yattığım yerden doğrulup telefonu sinirle yatağıma bıraktım.

 

"Burada bile huzur yok yemin ederim!" Uykusuz bünyeme karşılık bir de Serkan'ın salak saçma yanıtını görünce hızımı alamayıp yanıt vermiştim. Sonuçta benim kim olduğumu bilmiyordu.

 

idilozer: Evet aşk bitti... Evet biz de love insanı olduk. Özür dilerim Twitter. İhanet ettim sana olan aşkıma...

 

@serkanyilmaz: Benim gözlerim doğru görüyorsa sıfadı eşgalim: 😱

@tcerkeklerikapatilsin: Tc erkeğinin bu mension da ne işi var???

 

İçime bir huzur dolarken ağrıyan gözlerimi ovuşturdum. Ne yazık ki bütün gün çalıştığım yetmiyormuş gibi bir de işten sonra Evren'le buluşup sunum için çalışıyorduk. Biraz daha çalışırsam beynim iflas edecekti ama Serkan'ın benden önce sunum yapıp işi kapmasını asla istemiyordum. Benim büyük hayallerim vardı ve Ayşenur'un dediği gibi 'kıçı boklu Serkan' bunu bozamazdı.

 

Twitter'dan bildirim geldiğinde normalde pek önemsemesem de telefonumu elime aldım ve yüzümü okutup bildirime baktım.

 

Bir mesaj isteği.

 

Serkan Yılmaz'dan...

 

Parmak uçlarımın titrediğini hissederken bildirime tıkladım ve dişlerimi sıkarak ne yazdığına baktım. Birbirimizi takip etmediğimizden mesajını onaylamadan okuduğumu göremezdi.

 

serkanyilmaz: Kızım ben ne yaptım ya evde masum masum yatıyordum?

 

"Ne yapmışmış? Ne yapmadın ki aptal." Sinirle söylenip aynı sinirle mesaj isteğini kabul ettim. Normalde yapmayacağım bir şeyi uykusuzluk ve sinirle beraber yapmıştım ne yazık ki.

 

tcerkeklerikapatilsin: Erkek olman yeterli.

 

serkanyilmaz: Çok saçma

 

serkanyilmaz: Biri seni üzdü diye hepimiz mi kapatılmamız lazım yani?

 

serkanyilmaz: Beni de bir kız üzdü o zaman bütün kızlar yok olsun? Olur mu böyle şey?

 

tcerkeklerikapatilsin: Neden olmasın?

 

tcerkeklerikapatilsin: Sen de git tckizlarikapatilsin diye hesap aç

 

serkanyilmaz: Yok seni taklit edemem ben

 

serkanyilmaz: Ama yaptığın çok çocukça

 

serkanyilmaz: Gidip yüzüne desene bu attığın tweetleri

 

tcerkeklerikapatilsin: Mal ki anlamıyor

 

tcerkeklerikapatilsin: Gelip bana ırkını korumaya çalışma çünkü hepiniz, sen dahilsin buna, aynısınız.

 

tcerkeklerikapatilsin: Sizi seven kızları görmezden gelip üzdükten sonra agalarınızla oturup karı kız muhabbeti yapıyorsunuz

 

tcerkeklerikapatilsin: İğrençsiniz gerçekten.

 

serkanyilmaz: Ben böyle bir şey yapmıyorum

 

serkanyilmaz: Şimdiye kadar hiçbir sevgilimi de görmezden gelmedim

 

serkanyilmaz: Benim gibileri de var yani

 

tcerkeklerikapatilsin: Hadi be oradan

 

tcerkeklerikapatilsin: Bir kızı üzmek için sevgili olmana gerek yok ve Serkan sen de elbet yüzüne bile bakmaya tenezzül etmediğin bir kızı üzmüşsündür.

 

tcerkeklerikapatilsin: Bu yüzden benim hesabıma yazma. Erkekleri hele ki senin gibi kendini iyi sanan erkekleri sayfamda istemiyorum. Okuma yazman yoksa diye profilimde erkek fotoğrafının üzerinde koca bir çarpı var. :)

 

Telefonu kapatıp yatağın bir köşesine fırlattığımda biri boğazımı sıkıyormuşçasına nefesim kesilmişti. Bana yazmış ve hiçbir sevgilisini görmezden gelmediğini söylemişti.

 

Peki ya ben? Senin üzerini örten, maçlarında tezahürat yapan, bir kere yüzüme baksın diye gözlerinin içine bakan ben? Ben, sırf sevgilisi olamayacak kadar ilgisini çekmediğim için bunları hak etmiş miydim?

 

Titreyen ellerimi saçlarıma daldırıp açık pencereden başımı uzattım ve yaz ayının sıcak havasını soludum. Sinirim çok bozulmuştu. Kendisini iyi biri gibi görmesi beni sinirlendiriyordu.

 

Bana yaptıkları onun kötü biri olduğunun kanıtıydı bence. Daha doğrusu bana yaptıklarını hatırlamaması kötülüğün ta kendisiydi.

 

"Senden nefret ediyorum!" diye bağırdım bir anda. Komşularım delirdiğimi düşünecekti ama kendime hakim olamamıştım. "Çok nefret ediyorum," dedim gözlerimi kaparken. Islanmış kirpiklerimi göz altlarımda hissettiğimde ellerimi saçlarımdan çekip sertçe yaşlarımı kuruladım.

 

"Hayır aptal bir herif için ağlamayacağım," dedim kendime ve derin nefes alıp tekrar yatağıma döndüm.

 

İdil'den bir mesaj olduğunu görünce az öncek ağlama krizinin ucundan dönen ben sakin bir şekilde onun mesajına bakmıştım.

 

idilozer: Benim acilen erkeklerin kötü olduğunu gösteren 100 maddelik listeye ihtiyacım var

 

idilozer: Çok zor durumdayım TC erkekleri kapatılsın

 

tcerkeklerikapatilsin: Öncelikle sakin ol ve bir erkeğin kalpsiz olduğunu unutma

 

idilozer: Kalpsiz ama tatlı bir kalpsiz gibi

 

tcerkeklerikapatilsin: Hayır hiçbir erkek hem tatlı hem kalpsiz olamaz

 

idilozer: Öf ya

 

idilozer: Keşke yanımda olup bana tavsiye versen çünkü çok ihtiyacım var şu an

 

idilozer: Aşık olmak istemiyorum

 

tcerkeklerikapatilsin: Aslına bakılırsa aynı şehirde yaşıyoruz

 

idilozer: NE???

 

idilozer: Ciddili mi bu yoksa beni mi kandırıyorsun??

 

tcerkeklerikapatilsin: Ciddiyim, attığın bir tweette hangi şehirde olduğun yazıyordu oradan biliyorum

 

idilozer: Allah'ım çok şükür ya

 

idilozer: O zaman bana tavsiye vermek için benimle buluşursun değil mi hı 🥺

 

tcerkeklerikapatilsin: Buluşurum

 

idilozer: Oh be çok rahatladım

 

idilozer: Ne zaman buluşabiliriz acaba?

 

tcerkeklerikapatilsin: Çalıştığım için anca haftasonu buluşabiliriz

 

idilozer: Cumartesi buluşalım lütfen

 

tcerkeklerikapatilsin: Olur :)

 

 

Serkan'ın arkadaşıyla buluşacaktım. Şaka gibiydi ama gerçekti. Ciddi ciddi Serkan'ın arkadaşıyla buluşacak ve onunla beraber erkeklere sövecektim. Yapmayı en sevdiğim şeylerden biri olan sövmek, benim için hiç bu kadar gerici olmamıştı.

 

"Nasıl oldu bilmiyorum," dedim ekranın üzerinden Ayşenur'a bakarken. O, üniversite için Ankara'ya gittikten sonra orada aşık olmuş ve üniversite bittiği gibi de evlenmişti.

 

"Kızım nasıl bilmiyorsun? Şaka mı bu olanlar ya? Gerçekten de Serkan'ın arkadaşıyla buluşacak mısın? Hem de yıllar sonra!" Heyecanla saçlarını yüzünden ittirirken ben başımı iki yana sallayarak durumun ne kadar kötü olduğunu ona göstermeye çalışıyordum ama o, benim gibi düşünmüyordu.

 

"O kızla konuşmamam gerekiyordu," dedim gözlerimi kapatıp. "Serkan'la yıllar sonra aynı şirkette karşılaşmamam gerekiyordu. O Twitter hesabımı bulup bana yazmaması da gerekiyordu."

 

"Bir dakika, bir dakika. Twitter hesabını mı buldu? Oha!" Ayşenur kocaman açtığı ağzını gizlemeye çalışırken ağlamaklı sesler çıkarttım. "Bulmaması gerekiyordu."

 

"Sence de bunlar bir işaret değil mi Hilal?" Ciddileşip dizlerini kendine çekerek kollarını bacaklarına sardı. "Tamam, geçmişte birçok fiyasko oldu ve Serkan'la tanışamadın ama şimdi karşına çıkması tamamen tesadüf mü? Ya da Serkan'ın en yakın arkadaşının senin sıkı takipçin olması? Bunlar tesadüf olamayacak kadar büyük şeyler."

 

"Serkan karşıma bir daha mı beni görmezden gelmek için çıktı diyorsun yani?" dedim alayla gülerken. Serkan'ın en iyi yaptığı şey buydu, eminim ki beni görmezden gelmesi ona koymazdı.

 

"Hayır, bu sefer değil. Bence şu an ona lisede olanları anlatman ve yüzleşmen için doğru zaman."

 

"Sen bana doğru zaman dediğin her an benim kalbim bin parçaya ayrıldı," dedim başımı iki yana sallarken. "Serkan asla lisede ona aşık olduğumu bilmeyecek!"

 

"Senin aklındaki ne o zaman? Serkan'a olan bu nefretini konuşmadan nasıl bitireceksin?" Ayşenur, benden bir cevap beklercesine ekrandan yüzüme bakarken arkama yaslandım ve bir lüleyi parmağıma dolayıp konuştum.

 

"Serkan'ı görmediğim anlar mutluydum. Yani şimdi de Serkan'ı görmemek için elimden geleni yapıyorum. Şirketten göndereceğim onu."

 

Ayşenur kaşlarını çattı. Beni onaylamadığını biliyordum. Serkan'ı saçma bir şekilde seviyordu ve beni görmemesinin bir nedeni olduğuna da emindi. Ben onun kadar pozitif bakamıyordum olanlara. Serkan beni görmemişti çünkü görmek istememişti, başka bir sebebi yoktu.

 

"Sence Serkan'ın sana yaptıklarının, pardon yapmadıklarının, cezası onun işten çıkartılması mı? Yani o işten çıktığında lisede olan her şeyi unutacak mısın?"

 

Unutmayacaktım. Serkan'ı sevmesem de liseyi düşündüğüm an onun yüzü gözlerimin önünde canlanacak, başkalarına olan o gülümsemesini görecektim. Bunu hiçbir zaman unutamayacaktım.

 

Ama Serkan'ı unutmuştum.

 

"Unutmayacağım ama onu gördüğümde geçmişe dönüp de durmayacağım. Onunla yüzleşmek istemiyorum, Ayşenur. Bunu lisenin son günü yapacaktım, her şeyi anlatacaktım ama bana bunu yapacak kadar süre bile vermeden o kızın yanına gitti. Ben ondan hiçbir zaman karşılık beklemedim, beni sevsin istemedim. Tek istediğim beni görmesi ve bir cevap vermesiydi. Cevabın hayır olacağına bile hazırlamıştım kendimi ama o beni unutamamayı bırak, görmedi bile! Şimdi gözlerinin üzerimde olması hiçbir halta yaramıyor!"

 

Bana bakmasını değil görmesini istiyordum. Kendimi hatırlatmak değil, onun beni hatırlamasını istiyordum. Onu cilve yaparak kendime aşık etmek değil, onun kendi isteğiyle bana aşık olmasını sonra da ben de ona aynı hisleri yaşatmayı istiyordum.

 

Bu hırs mıydı yoksa geçmişten gelen kırgınlık mı bilmiyordum ama yaşadığım duygusal çöküntüyü yaşasın istiyordum. Yine de bunu uğraşarak değil de tamamen doğal bir şekilde, karma olarak ona dönmesini istiyordum.

 

Eğer aklı varsa şirketten defolup giderdi. Bunları yapmak için uğraşmayacaktım ama eğer karma diye bir şey varsa ve o başımıza gelirse bu sefer arkamdan unutama beni diyen o olurdu.

 

"Konuşursanız belki sana büyük bir özür borçlu olduğunu fark eder." Ayşenur, rahatlatıcı bir ses tonuyla konuşup gülümsediğinde kendimi gülümsemeye zorlayıp saate baktım. İki saat kadar sonra İdil'le buluşacaktım bu yüzden artık konuşmayı kapatmam gerekiyordu.

 

"Özür dilemesi hiçbir şeyi değiştirmeyecek," dedim ve omuz silktim. "Boş ver şimdi benim çıkmam gerek. Seni özledim."

 

"Ben de seni özledim. Seni ziyarete geleceğim şirkete!"

 

Güldüm çünkü asıl amacı beni ziyarete gelmek değil de Serkan'ın önüne atmaktı, biliyordum.

 

"O bir kere olur Ayşenur."

 

"Of onu bile yapamamıştım ki! Dedim ben sana önüne itseydim seni her şey çok başka olacaktı. Su şişesi işi tam bir fiyaskoydu."

 

"İnsan hiç mi değişmez ya?" dedim sitem edercesine. İnatla beni birilerinin önüne atacaktı bu kız.

 

"Ben kocayı nasıl buldum sanıyorsun kızım? Bir de bana laf ediyordun çok film izliyorsun diye ama gidip Ömer'e çarptığımda resmen bir aşk doğdu." Yüzünde şapşal bir gülümseme oluştuğunda bu haline gülmeden edemedim.

 

"İşte nasıl gönülden istediysen senin için gerçek olmuş ama benim için biraz zor o. Ay hadi kapatmam lazım anca hazırlanırım."

 

"Sakın saçlarını düzleştirme, böyle çok güzel! Öptüm." Bana el sallayıp kameraya öpücük atarken ben de ona el sallayıp konuşmayı sonlandırdım.

 

Serkan'ın arkadaşıyla buluşacaktım alt tarafı. Tabii ki saçlarımı düzleştirmekle uğraşamazdım ki o kadar da vaktim yoktu.

 

Sakin olmaya çalıştım. Normal bir buluşmaydı. En fazla ne olabilirdi ki?

 

 

Loading...
0%