Yeni Üyelik
15.
Bölüm

14.BÖLÜM - DEĞİŞEN RUH HALİ

@blkzpriv

Hisse devrinden sonra evden kovuldum. Amcam def etti beni. Çünkü onun istediği olmadı. Kazana Demirhan olsa da Onurlular kolayca kazanmış gibi göründü. Gürhan Bey, amcamı başından savmış. Hal böyle olunca da yaka paça evden attı beni. Git ne bok yersen ye dedi. Ortahisar da bir ev kiraladık bana. Hisse değeriyle, kiralar olmak üzere kazancım çok iyi olduğundan evime çıktım şükürler olsun. Yeni eşyalar aldık evime. İbo ve Selo eşyaları yerleştiriyordu. Buse küçük işleri yapıyordu ama ben proje yetiştirmeye çalışıyor, onlara yardım edemiyordum.

"Alınacak şeylerin listesini yaptım Selo."

"Cemali'ye atsana Buse. Ben hesabına para geçerim. Alıp gelsin."

"Tamam." Buse, Cemali'ye mesaj atarken çalan telefonu getirdi.

"Efendim."

"Hangi apartman?" Tülü çekerek apartmanın önünü gören pencereye çıktım. Demirhan sokağın ortasında sağa sola bakıyordu.

"Yukarıya bak" dediğimde hem sesimi duydu, hemde kafasını kaldırdı. "Şurası" diyerek girişi işaret ettim. Telefonu kapatarak apartmana girdi. Kapı açıktı zaten diye masama geri gittim. Önümde boylu boyunca çizim vardı. Detaylarda boğuluyordum a dostlar.

"Kolay gelsin" diyerek girdi evime.

"Hoş geldin Demirhan."

"Hoş buldum Buse. Yiyecek bir şeyler aldım."

"Kesene bereket canım."

"Ne demek. Ne yapıyoruz?"

İbo - "Sana gardrop kaldı kanka."

"Ne yapacağım?"

Selo - "Sök evine götür amino." Kahkaha attım. "İçleri takılacak CEO."

"Tamam, bir edavat çantası alayım."

"Şeyde" diyerek ayağa kalktım. Çıplak ayaklarımla şap şap koşarak koridora çıktım, orada banyoya geçtim. Banyo dolabımı kendim taktım da, buradaydı. Çantayı alıp odaya bıraktım. Salona geri dönerken Buse'ye baktım, İbo'yla sigara içiyordu mutfakta. Salon girdim.

"Odaya bıraktım."

"Gel yardım et bana, kendim mi yapacağım?" Selo televizyon ünitesini ve televizyonu kuracağı için pozisyon almıştı. Elinde ki kağıda bakıyordu.

"Projem var."

"Yardım ederim bende sana."

"Ha tamam o zaman."

Koridora çıktığımda bir arkadaşım daha girdi eve.

"Yar evinun başundan da yol geçeyi geçeyi oy, yol geçeyi geçeyi" derken durdum onunla oynadım kapının ağzından. "Gel artuk kavuşalum da ömrüm geldi geçeyi oy, ömrüm geldi geçeyi."

"İki saniye delilik yapma ya" dedi Demirhan.

"Ama o başlattı. Bekiiir, getirdin mi?"

"Bir daha benden bunu istersen, senin burnunu gırarum. Al şunu" dedi siyah poşeti yüzüme atarak.

"Tatlım niye kızıyorsun? Senin hijyen malzemeleri dükkanın var."

"Neyse. Yengen gelecek."

"Gelsin, evi siler."

"Menfaatçi pisluk" deyip salona geçti. Buse'nin kardeşi ama aynı zamanda benim liseden beri yakın arkadaşım. Eşiyle arasını ben yaptım. "Abla yettum."

"Hoş geldin aşkım."

"Bekir, Buse'nin kardeşi" diye tanıtım Demirhan'a.

"Ha, anladım."

"Deniz!" diye bir ses geldi kapıdan.

"Ay " diyerek açtım. Ferdi, Hasret abla, Ömer abi gelmişti. "Hoş geldiniz."

"Kızım niye sabahtan söylemiyorsun?" dedi Ömer abi.

"Ooo has gardaşum" diyerek Ömer abiyle sarıldı Demirhan. Hasret ablama sıkı sıkı sarıldık.

"Sonunda bir evin oldu kuzum ya."

"Çok mutluyum."

"Hayırlı olsun güzelim. Ne yapıyoruz?"

Ömer abi ve Demirhan dolabın başına giderken evin süpürüp silme işini aldı Hasret ablam. Ben Ferdi'yle proje başına geçtim. Bütün gecemi ham yapacak bu proje. Bende kabahat ama, son güne bıraktım ama istemeden oldu. Anca kendime geldim evim olunca.

Selo ve Bekir üniteyi kuruyordu. Bekir'in biriciği, resmen gönlünün hanımefendisi Gülçin geldiğinde o da Hasret ablama yardım etmeye koyuldu.

Herkes bir şeyler yaparken evimde, ben çizim yapıyordum. Ferdi ikinci sınıf mimarlık öğrencisi olmanın hakkını veriyor, işimi kolaylaştırıyordu. İleride o da yapacak bunları, benimle birlikte prova yapıyor canını yediğim.

Epey bir zaman sonra bende yemeğin başına oturdum. Bekir, İbo'ya öldürecekmiş gibi bakarken İbo kafasını önünden kaldıramıyordu.

"Aaaay" diye üstüne abanarak bağdaş kurdum.

"Çüş çüş" dedi Bekir kafamı sıkarak. Maksat bakışlarını çekmekti. Gülçin'in yüzünü severek şarkı söyledim.

"Oy Gülçini Gülçini, öptüm ağzun içini, öptüm ağzun içini." Hemen oynamaya başladı, çünkü onun kocası da böyle. "Biraz fazla dişledum affet benum suçumi, affet benum suçumi."

"Oynaak, oynak" dedi Buse.

"Heheh."

"Ya tatlım benim, seni özledim."

"Bende seni özledim Deniz'im. Hep Bekir'in suçu hayatım. Evden çıkamıyor beni."

"Ne yapıyonuz oğlum evde, canınız sıkılmıyor mu?"

"Evcilik oynuyoruz kanka" deyince kahkaha tufanı koptu. Onların çocuğu olmuyordu, Gülçin'in ufak bir sorunu vardı. Bekir de üstüne çok titriyordu. Kolay kolay evden dışarıya çıkarmaz karısını, tedavi görüyor çünkü.

"Beni de ihmal ediyorsunuz ama."

"Bana ne oğlum ya."

"Bekir, sen nankör bir lapacısın oğlum. Bu kızı sana ben yaptım ben. Nolurçun gonuş nolurçun dediğin günleri unuttun tabi."

Taklidime gülüyorduk katılarak. Yapıyordu çünkü.

"Bana bak senin Tufan'ı dövdüler çarşıda bugün."

"Niye?"

"Taş çalmış. Adamlar bunu eline bir aldı, ver ettiler sopayı. Anam ne güldüm ya."

"Oğlum gülme lan."

"Çok komikti. Sersefil geziyor Deniz, o eski halinde eser yok. Çökmüş adam lan, ne yaptın adama. Beddua mı ettin, tövbe estağfurullah adamın yatağının altına ekmek kırığımı koydun?"

"Oha" dedim. Hem gülüyor, hem birbirimize vuruyorduk."Büyücü olsana oğlum sen, harcanıyorsun. Maji çalış azıcık, belki şeytanların olur."

"Köpeeek."

"Oğlum siz bir araya gelmeyin ya" dedi Selo. "Gülmekten ayranı döktüm. " Daha da güldük. Ağzım ağrıdı.

"Benim değil lan" dedim o ayrıntıya yeni takılarak. "Ben boşadım onu. Özgür ve hür irademde, başım dik boşadım."

"Sana helal olsun, şen dulları geçtin be" dediğinde yine güldüm. Çok ağlamıştım aylardır, haliyle reaksiyon değişti.

"Bekir Allah sana beşiz versin."

"AMİİİİİİİİİİİN. Ne güzel konuşuyorsun canım benim."

Selo - "Beşiz dedi lan."

"Olsun oğlum, bir yerden başlasın. Ha Selo, seni dün gece kızla gördüm çarşıda" deyince ona döndük Buse'yle.

"Yok yanlış görmüşsün."

"Yok lan, kartal gibi gözlerim var benim."

"Çarşıda mı yatıp kalkıyon oğlum sen. Senin evin barkın yok mu it."

Buse - "Kim bu kız?"

"Kim olduğuna inanamayacaksınız abla."

"Bekir sakın!" derken Selo'nun ağzını kapattım elimde.

"Söyle Bekir, kim?"

"Sizin dövüp karakolluk olduğunuz kız?"

"Nee!" dedik Buse'yle. Ağzına vurarak elimi çektim.

"O kız bize kaşar dedi Selo!"

Buse - "Orospu dedi!"

"Kevaşe dedi lan!"

"Ne yaptınız da dedi acaba? Kızı babasına şikayet ettiniz, dayak yedi kız."

"Ee bize geldi bizde dövdük, sonra karakola düştük. Şikayetimizi geri çekmesek hapse girecekti."

"Aferin size. Siz karışamazsınız ya, konuşuyoruz."

Buse - "Ne konuşuyorsunuz acaba? Konuşmayı öğrenmiş mi?"

"Buse ayıp ediysın ha! Ergenlikti, geçti gitti. Şimdi hepimiz evlilik çağından insanlarız. Değil mi Demirhan!"

"Tabi, evet. Katılıyorum."

"Sen katılamazsın" dedim hemen.

"Niye?"

"Bak o kız okulda kızları kışkırtıp birbirine soktu. Bekir kavgayı ayırırken düştü kafasını merdivene çarptı. Okula Buse geldi, sonra gittik kızı babasına söyledik. Ondan sonra da çok sinirlenmiş bize geldi, bizde onu dövdük. Ağzı bozuktu çünkü. Jandarmalar geldi topladı bizi. Şikayet ettik, sonra hapse girmesin diye şikayetimizi geri çektik. Ama onu hiç sevmiyoruz. "

" Aydınlandım sağ ol. "

Bekir -" Sen bu adama ne açıklama yapıyorsun ikidir be! "

" Konuya Fransız kalmasın diye bebeğim. "

" Kalsın kızım, ne ayak sen? "

" Radarlarını öteye çevir ümüğünü sıkarım ha! Patronum ya, hisselerimi verdim ona, aramız açılmasın diye. "

" Sadece ondan mı? "

"Tabi ki."

"Öyle mi?" dedi Demirhan. Kendimi nasıl kaptırıyorum izleyin.

"Yok hayatım.... Aman Demirhan."

Kırıldı geçti ortalık. Adama hayatım dedim ya. O bile güldü ilk defa katıla katıla. Elimi yüzüme kapattım ama ölüyorum gülmekten.

"Hayatım belli ediyorsun" diye bana karşılık verince yerin dibine girecektim ama birinci kattayız.

"Of rezil oldum ya Bekir, ne taramalı üstüme geliyon oğlum?"

"Sen ne utanmaz bir kızsın Deniz. İnsan patronuna hayatım der mi? Bey diyeceksin. Cık cık cık."

"Şerefsiz" diyerek giriştim ona. Çok gülmüştük de yeni taşınıyorum diye komşular bir şey demedi Allah'tan ama zaten ses yalıtımı varmış apartmanda.

"Kalk bir sigara içelim seninle" dedi Bekir.

"Yak burada."

"Kalk dedim." O kalkıp mutfağa giderken Buse'ye baktım. Ağır ağır kalktım ayağa.

"Gülçin sende gel."

"Hiiiiç beni karıştırmayın, strese giremem."

"Demirhan, kalk."

"Ben neden?"

"Kalk kalk, gel."

"Allah'ım ya" diyerek kalktı sağ olsun. Bekir muhtemelen İbo'dan konuşacaktı. Sinirlenip asabiyet gösterirse tutamam. Mutfağa girip kapıyı kapattım.

"Ne işi var bunların yan yana?" diye sordu direkt.

"Bir şey yok ya, arkadaşlar."

"Bana doğruyu söyle Deniz."

"Vallahi bak. Bir şey yok yani merak etme."

"Yine onunla görüşmeye başlamışsın." Demirhan sandalyeye oturup bir sigara yaktı, onu bana verdi hemen. "İkisinden birini seç, biriyle görüşmeyi bırak Deniz."

"Olur mu öyle şey Bekir, arkadaşlarım onlar benim."

"Ablam o da benim. Hâlâ ne kadar acı çektiğini görüyorum. O şerefsiz evleniyor ya. Nasıl sokarsın onu evine? Hiç mi bir şey demiyorsunuz?"

"Hayatları ayrılalı çok oldu."

"Ablam beş aylık bebeğini toprağa verdi."

"Hiy" dedi Demirhan.

"Ya Demirhan, düşük yaptı ablam onlar yüzünden. Kalbi durdu bebeğin."

"Çok üzüldüm şu an."

"Bekir haklısın, gerçekten korktuğun gibi bir şey yok."

"İnşallah öyledir Deniz."

Ne kadar öyleymiş gibi olsa da, öyle değildi. Geçmeyen bir şey vardı aralarında. İbo hayatına devam etmeyi seçti, bunu Buse anlayışla karşılıyordu ama içinde ne büyük fırtınalar kopuyordu bilmiyorduk. Salona geçtik.

" Kalk bebeğim gidelim "dedi karısına.

" Biraz daha otursaydık aşkım. "

" Sabah erken kalkacağım, kalk kız. "

" Öküzlük yapma lan, bırak ben bakarım ona. "

" Senin ağzını büzerim Deniz" deyip saçlarımı birbirine kattı. "Hadi abla, seni de bırakayım."

"Ben kalacağım."

"Kimle?"

"Kimle olacak Bekir, Deniz'le. Deli misin ya, def ol."

"Başka kim kalacak burada?"

"Ben" dedi Ferdi dizlerinin üstüne kalkarak.

"Sen otur lan, küçük."

"A ah! Bana küçük dedi anne." Kıkır kıkır güldüm.

Selo - "Çıkarız bizde Bekir. Cemali gelecek, alışveriş yapıyor."

"Tamam. Gece ararım abla."

"Tamam canım."

Onları yolcu edip masama geçtim. Ferdi ve Demirhan karşımdaydı. Demirhan bir öğretmen edasıyla hem benim, hem Ferdi'nin ufkunu açıyordu.

"Sen ne okudun Demirhan?" Bana bakıp sırıttı. "Mimarlık mı?" diye cırladım. Başını salladı. "Niye söylemiyorsun bana?"

Ferdi - "Bende bilmiyordum ha!"

"Okulu birincilikle bitirdim ya, o kadar önemli değil" dediğinde gözlerimizi kıpıştırdık Ferdi'yle. Neredeyse efekt sesi çıktı gözlerimizden. "Seminer için davet ediyorlar hatta."

"Eee?"

"Kabul etmiyorum."

"Neden?"

"Sahne fobim var" deyince Ferdi'yle birbirimize baktık, sonra kahkahalarla gülmeye başladık.

"Güzel şaka."

"İnanmıyor musunuz?"

"Yok, çok yedim" dedi Ferdi.

"Doğru söylüyorum."

"Sen CEO değil misin? Orada kurula hesap veriyorsun."

"Aynı şey değil Deniz."

"Ya nasıl değil, uydurma."

"Sahne başka bir şey."

"Ay çok güleceğim."

"Bende bende" dedi Ferdi gelen mesajı açarken. "Oha!" dedi mesajı bana göstererek.

Mete - İpek döndü Ferdi. Şimdi geldi.

"Hiy ciddi mi?"

"Anne İpek dönmüş!"

"Ne!"

"Ciddi mi?" dedi Ömer abi telefonu alarak.

"O kim?" dedi Demirhan. Ömer abiye odaklanmıştık.

"Alo Darhan... İpek döndü mü?... Ciddi misin?... Tamam tamam, görüşürüz." Telefonu kapattı. "Dönmüş valla, şimdi gelmiş."

"Ay gerçekten mi?"

"Yarın gelirsiniz dedi Darhan."

"Allah'ım şükürler olsun."

"İpek, ortalık yaptıkları aileden Murat üsteğmenin sevgilisi. Öldü sanıyorlarmış ama yaşadığını öğrenmişler. Artvin'e dönmüş" diye açıkladım.

"Haa ne güzel."

"Bende gelirim ama yarın proje teslim edeceğim."

Ferdi - "Birlikte gideriz Deniz, benim de sınavım var."

Tabi ben projeyi bitirebilirsem.

"Hadi hadi bitirelim" deyip daha bir iştahla asıldım işime...

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%