@bloodcecilion
|
Kesit Gözlerimi açtığım anda vücudumu saran keskin acıyla irkildim. Kollarım ve ayak bileklerim gerilmiş, soğuk metal kelepçelerle çarmıha bağlanmıştı. Her hareketimde, bileklerimden yayılan acı zihnimin berraklaşmasını sağladı. Bulunduğum oda karanlık, nemli ve dayanılmaz bir sessizlik içindeydi. Nefes alırken ciğerlerime dolan havanın taş duvarlardan gelen soğukluğu, içimi ürpertiyordu. Carmilla. İlk düşüncem oydu. İçimde onu aradım, kalbimiz arasında hep hissettiğim o bağı bulmaya çalıştım. Ama... Sönük. Neredeyse hiç yok. Bu yokluk, içimde bir bıçak gibi döndü, ama ne kadar acıtsa da panik yapmamam gerekiyordu. Eğer hissedemiyorsam, hala hayatta olmalıydı. Gülünç bir ironiyle dudaklarımın köşesi yukarı kıvrıldı, sonra kahkahalar döküldü. Histerik, alaycı, ve tam da bu duruma uygun. "Seni görmeyeli uzun zaman oldu, Alice!" diye bağırdım. Sesim, odanın karanlığında yankılanırken, zayıf düşmüş halime inat, eski kibirimle parladı. Onu görmeme gerek yoktu; buradaki nefreti, karanlığı ve derin öfkeyi tanıyordum. O buradaydı. Bir süre sessizlik oldu. O kadar ki, bu sessizlik etrafımı daha da boğucu bir hale getirdi. Sonra o tiz ve zehirli ses, tam beklediğim gibi yankılandı. "Ah, Cecilion... Ne büyük bir onur, adımı hala unutmamışsın." Gözlerimi karanlığa diktim, ve orada, gölgelerin içinden adeta bir hayalet gibi süzülen Alice'i gördüm. Siyah ve kırmızı tonlardaki elbisesi, bir zamanlar bana çekici gelen zarafetini taşıyordu. Ama şimdi o zarafetin arkasındaki nefreti ve tehlikeyi açıkça görebiliyordum. Gözlerindeki şeytani parıltıya dikkatimi verdim. Eskiden bu kadar güçlü değildi, bu kadar yıkıcı da... Ama şimdi? Gözlerim onun gözlerindeyken, karanlığın beni yutmaya çalıştığını hissediyordum. Ve ben, hala başımı dik tutarak, ona olan öfkemle mücadele etmeye hazırdım. Umarım bir sonraki bölümün kesitini beğenirsiniz. Sürprizlerle gelmeyi düşünüyorum. Ama her güzelliğin bedeli vardır... 500 okunmadan sonra bölümü yayınlamayı düşünüyorum. Sevgiyle kalın🖤 |
0% |