@blowbreeze
|
Günler büyük bir koşturmaca içerisinde akıp geçti. Bugün resmen babamın gidişinin ardından geçirdiğim ikinci hafta sonu. Hafta içi okul, yeni ortam, yeni arkadaşlar derken günler nasıl geçmişti anlayamamıştım bile. Geçen hafta sonu ise sağ olsun Yaprak abla bana zaman ayırmış ve beraber, yabancısı olduğum bu şehirde eksiklerimi tamamlamak için, alışverişe çıkmıştık. Buradaki yaşantıma hala alışmış değilim lakin bu yoğun tempo zihnimin dağılmasını sağlayarak az da olsa adapte olmamama yardımcı oldu. Bu sayede özlem, hasret, yabancılık hissi gibi duygulara kapılmaya pek vaktim olmadı. Şimdi ise yine bir Pazar kahvaltısı için aynı sofranın etrafında toplanmış bulunmaktayız. Hakkı amcalar tıpkı önceki hafta sonlarında olduğu gibi bu pazar sabahı da ailecek buradalar. Doğruyu söylemek gerekirse çok da saadetli değiliz zira kimse burada olmaktan mutluluk duyuyor gibi görünmüyor, dahası Mehpare teyzede de herhangi bir memnuniyet belirtisi yok. Üstelik sadece bugüne mahsus bir durum olduğunu da hiç zannetmiyorum nitekim geçen hafta geldiklerinde de manzara pek farklı değildi. Sanırım bir arada olmaktan hoşlanmıyorlar veya birbirlerinden çok fazla koptukları için bir arada mutlu olmaya yabancılaşmışlardı. Aile ilişkilerini anlayamıyorum doğrusu... Aslında Mehpare teyze ve Toprak'ın dışındakiler çok cana yakın ve çok tatlı insanlar ama gelin görün ki birbirleriyle diyalog hususunda ziyadesiyle eksikler. Geçen hafta hiç değilse bana olan misafir yaklaşımları sebebiyle biraz da olsa aynı duygunun etrafında toplanmıştık lakin artık misafirlik de bir yere kadar diye düşünmüş olacaklar ki şu an beni pek bir takan yok. Anlayacağınız herkes kendi kafasına göre takılıyor. Doğal ortamlarına tanık olduğum bir belgesel izliyor gibi hissediyorum kendimi. Yaprak abla hiç es vermeksizin konuşuyor, Mehpare teyzenin her şeyi eleştirmesine karşın Seher yenge durmadan ona laf yetiştiriyordu. Tüm bu curcunaya rağmen Hakkı amca ise umursamazca gazetesini okuyordu. Toprak'ın da babasından kalır yanı yoktu hani. Etrafta olup bitene fazlasıyla duyarsız, başını bir dakika bile kaldırmaksızın telefonuyla uğraşıyordu. Eminin kahvaltı boyunca ne yediğinin dahi farkında değildi. Allah aşkınıza bir söyleyin, bu şekilde bir araya gelmenin tam olarak ne gibi bir anlamı var! Kimse kimsenin umurunda değil. Hayır, burada isteksiz olarak bulundukları o kadar aşikâr ki. Zaten bir tek pazar sabahları geliyorlar, başka bir gün gelmeyi bırakın, Hakkı amcanın bazı akşamlar telefon etmesinin ve hafta arası eksikleri almasının dışında buraya uğramıyorlar, Mehpare teyzeyle alakadar olmuyorlar dahi. Sanırım, dile getiremese de Mehpare teyze en çok da bu durumdan şikayetçi. Yanına zorla gelmeleri, onu aslında hiç önemsememeleri... Evet kabul ediyorum, Mehpare teyze gerçekten huysuz bir kadın. Ben size henüz onunla ilgili izlenimlerimi ve tecrübelerimi anlatmadım tabi... Ya, şu iki hafta inanın burnumdan geldi. Evin içinde hiçbir söz hakkımın olmamasını geçiyorum, herhangi bir şeyi yerinden bir milim oynatma lüksüm dahi yok. Neyse ki kaldığım oda için bazı ihtiyaçları almama sorun çıkarmadı. Gerçi şifonyeri sığdırabilmek için sehpaları odadan çıkartmama biraz bozuldu ama neyse. Yatak almayı teklif etmedim bile, düşünün. Sabahları banyo tuvaleti yıkıyor diye insana sitem edilir mi! İnanın onun sitemini bile yedim. Daha neler, neler... Fazlalık gibi hissetim kendimi. Sanki her hareketim batıyor, varlığımdan bile rahatsız oluyordu. Açıkçası burada kalmam hususunda hiç ona danışılmamış, Çınar ailesi bu karara kendi kendilerine varmışlar, diye düşünmedim değil hani. Onunla karşılaşmalarımı asgariye indirmek için odamdan çıkmak bile istemiyordum. Gerçekten zorlandım, tahmin edemeyeceğiniz kadar çok zorlandım hem de. Halihazırda gurbet yeterince zorken bir de kaldığım evde rahat edememek... Ben de tüm yaşadıklarımdan sonra kabul ettim ki Mehpare teyze beraber yaşanılması zor bir kadın, bu davranışları sebebiyle etrafındakileri kendinden uzaklaştıran da tam olarak kendisi. Ama yine de bana öyle geliyor ki onu çok fazla yalnız bırakıyorlar. Gerçi yine de bilemiyor insan, belki de bunca yıldır dayanma güçleri kalmamıştır. Açıkçası, onların bu aile gibi görünmeyen zoraki birlikteliklerine hayretler içerisinde bakarken, bir yandan da aklım çok başka bir konu ile meşgul. Kahvaltıdan sonra Yaprak ablanın nişan öncesi ihtiyaçları için ikimiz beraber alışverişe çıkacağız. Ama benim alışverişten önce halletmek istediğim başka bir konu var. Benim gündemim şu soğuk nevale Toprak! Şöyle ki, ben Instagram’da Yaprak ablayla takipleşiyorum. Onun takip ettikleri arasında doğal olarak Toprak da var ancak beyimizin hesabı gizli. Şimdi, biraz merak işin içine girdi tabi ama ne yalan söyleyeyim, daha benimle doğru dürüst iki kelam etmemiş çocuğa takip isteği göndermeyi yediremedim kendime. Hesabı herkese açık olsa şöyle bi bakıp çıkacağım. Ama yok, tıpkı soğuk duruşuyla duygularını perdeleyerek gizlediği gibi hesabını da gizlemiş, beyefendi! Anlaşılan o gizemli takılmayı seviyor da bana ne oldu, neden o hesaba erişememek beni bu kadar rahatsız etti, inanın bilmiyorum. Ne ben esrarengiz tavırlar gördüğü her erkeğe ilgi duyan bir kızım ne de o bu duruşunu ilgi çekmek için yapan birine benziyor. İşin en kötüsü, içime bir zerre gibi düşen menşeini bilmediğim bu merak illeti, gitgide büyüyerek bir çığa dönüştü ve ben kendimi onun profillerini araştırırken buldum. Facebook kullanmıyorum bu yüzden bu şıkkı es geçerek Twitter'da aramaya karar verdim. Epeyi de bir gezindim ama elim boş döndüm, maalesef kendilerini bulamadım... Durum böyle olunca, ben bir adım daha öteye giderek anlamsız bir hamle daha yaptım. Damla olarak değil de başka biri olarak bağlantı kurmaya karar verdim. İşte tam da bu sebeple Instagram'da insan psikolojisine yönelik paylaşımlar yapabileceğim 'KüçükBirDokunuş' adında bir sayfa açtım. Fakat onunla hemen irtibata geçmedim. Takip isteği göndermeden önce bir müddettir kullanılan bir hesap izlenimi verip olası bir şüpheyi ortadan kaldırmak, ayrıca fake bir hesap olma düşüncesine mahal vermemek için birkaç gündür ardı ardına post atmak suretiyle hummalı bir çalışma içerisine girdim. Bu kadar hengamenin sonunda dün akşam nihayet takip isteği de gönderdim. Ben göndermesine gönderdim, o da kabul etti etmesine, hatta yetmedi o da beni yani 'KBD'u takip etti. Buraya kadar tüm gelişmeler sıkıntısız bir şekilde rayında ilerledi. O kadar ki, hiç hesapta yokken açtığım bu sayfa bayağı bir ilgi bile gördü. Asıl sorun ise telefonunu elinden neredeyse bir dakika bile bırakmayan birinin hesabında hiç denilecek kadar az olan gönderilerinin de kayda değer olmamasıydı. Üstelik en son yaptığı paylaşımın üzerinden aylar geçmişti. Sayfayı gördükten sonra bu hesap için mi bu kadar aksiyon yaşadım diye hayıflanmadım değil hani. Hayal kırıklığı, hezimetti resmen! Bunca uğraştan sonra onun sanal profiline ulaşamadığıma feci derecede bozuldum, çaktırmayın. Bir yandan da hiç pes edesim yok, o da ayrı mesele! Açıkçası tuvalete bile giderken telefonunu cebinde saklayan biri için bu kadar durağan bir profil çok da mantığıma yatmadı. Bu durumda ben de karar verdim ki Instagram yerine diğer sosyal mecralarda takılıyor da acaba hangisinde! Ne yapıp edip onun bir hesabına ulaşmayı bu denli istiyor oluşuma bakılırsa sanırım bu meseleyi takıntı haline getirdim. Onu haftada bir görüyor oluşumu göz önünde bulundurursak, bu olaya nokta koymak için gün bugün. Aksi taktirde bir sonraki haftaya kalır ki bir hafta daha içimi kemiren bu duyguyla yaşamaya tahammül edebileceğimi sanmıyorum. Öyleyse bana düşen bir an evvel icraata geçmek ancak tam olarak nasıl yapacağıma dair herhangi bir fikre zerre kadar sahip değilim. İyi planlamam ve doğru hareket etmem gerekiyor. Aslında bir planım var sayılır ama çok dikkatli olmalıyım. Olası bir hata beni küçük düşürebilir, çok fazla utanmama hatta yerin dibine geçmeme sebep olabilir. Dahası o ukalanın diline düşerim ki pek de haksız sayılmaz hani. Gerçi pek konuşan bir tip değil ama incinmem için o donuk bakışlarıyla bakması bile yeterli olur doğrusu. Planıma gelince, plan şu ki; hani o gözünü bir saniye ayırmaksızın kilitlediği ekranına şöyle bi ucundan bakmak. Hayır, yanlış anlaşılmasın, ne yaptığına bakmak değil niyetim sadece hangi uygulamayı kullandığını görmeyi istiyorum. Her ne kadar doğru bir davranış gibi durmadığından dolayı içim çok rahat değilse de sonuçta ondan hesabının adresini istemekle aynı kapıya çıktığını düşünerek kendime gaz veriyorum. Zira başka türlü profiline ulaşmam mümkün görünmüyor. Tabi eğer öyle bir hesap varsa... Pekâlâ da dış dünyada asosyal takılan bu şahıs, sosyal platformlarda da aktif olmayabilir ve işte o zaman tüm bu yaptıklarım boşa kürek çekmekten öte olmaz... Mutfağı topladığımız süre zarfında o da mutfakta takılmıştı ki evin küçüklüğünü ve özgürce hareket edebileceği tek odanın da bana tahsis edildiğini göz önünde bulundurursak burada olması çok da anormal değil tabi. Mutfakta takıldı dediğime bakmayın çünkü bedenen burada olsa da ruhen çoktan sanal dünyanın içinde kaybolmuştu. Yanımızda hiç ara vermeksizin telefonuyla ilgilenmesi, bendeki merak duygusunu bir hayli taze tutuyor, dikkatimi epeyi bir dağıtıyor. Bir yandan da zayıf bir ihtimal için rezil olmayı göze almaya değmez, diyerek kontrolü ele almak isteyen mantığımın devreye girmesi oldukça gerilmeme sebep oluyor. Öyle ki, Yaprak ablanın anlattıklarına çok odaklanamayıp basit cevaplarla geçiştirmekle yetiniyorum. Tüm bu esnada defaatle vaz geçiyorum. Sonra, merakımdan beslenerek beni teskin etmek isteyen bir başka yanım giriyor devreye. İnsan psikolojisine duyduğum ilgiyi bahane ediyor. Niyetimin, bu kadar ifadesiz duran bir insanın sosyal ortamlarda nasıl bir profil çizebileceğini anlamak, olduğunu fısıldıyor kulağıma. Ve ben yine düşüyorum bu saçma planın kıskacına... Köpükleme işi bittiğinde bulaşıkları durulamakla meşgul olan Yaprak ablanın yanından ayrılarak süpürgeyi almak için içeri gittim. Her geçen saniyenin beni hedefimden uzaklaştırdığının bilincinde olarak mutsuz bir şekilde... Bir o kadar da kararsız... Fakat işler hiç de tahmin edemeyeceğim bir şekilde benim lehime gelişti. İçeri gittiğim sırada Yaprak abla bir bıçağı yıkarken parmağında ufak bir kesik olmuş, Toprak ise ablasıyla ilgilenmek için kalkmıştı. Elimde süpürgeyle mutfağa geri geldiğimde, telefonunu masanın üzerinde ekranı açık bir şekilde bıraktığını görmek beni fazlasıyla şaşırttı. Öyle ki, süpürgeyi savurarak sevinç naraları atmak geçmedi içimden desem yalan olur. Onlar lavabo başında kesilen parmakla ilgilenirken, Yaprak ablanın küçük, önemsiz bir sıyrık almasının verdiği rahatlıkla lakin yapmakta olduğum hareketin fark edilmesinden duyduğum endişeyle yavaşça telefona yaklaştım. Göz ucuyla bir bakış atıp hızlıca geri çekildim. Ekranda 'BlueDream' diye bir Instagram hesabı açıktı. Kısa süreli bu bakış, gördüklerimden emin olmama yetmedi. Bu sayfa onun muydu yoksa başkasının hesabında mı geziyordu? Yakalanmaktan duyduğum korku beni tekrardan telefona yaklaşmaktan men etse de cesaretimi toplayıp ekrana bir kez daha bakınca, kendi hesabı olduğuna kanaat getirdim. Üzerimde oluşan büyük suçluluk hissine rağmen bir o kadar da rahatlamış hissediyorum açıkçası. Plan kurup uğruna kafa patlattığım hedefim kendiliğinden adeta önüme sunulmuştu hem de hiç ummadığım bir şekilde... Başka bir Instagram hesabı olduğunu asla düşünmemiştim doğrusu. ~~~~~~~~~~~~~~ Gün boyu Yaprak ablayla alışveriş yaptığımız için Instagram'ı açma fırsatı bulamadım. Akşamı iple çekiyor, bir an evvel eve dönmek istiyordum. Bu duygunun gölge düşürdüğü monoton bir alışverişin akabinde eve döndüğümde direkt olarak odama geçtim. Heyecanla açtım Insta'yı. Açtım açmasına da içimi bir kurt gibi kemiren duygudan kurtulamıyordum bir türlü. Yaptığım bu hareketi, arkasına sığındığım birçok bahaneyle meşru görüyordum ama kendi adına olmayan bir hesapla karşılaşmak, kendimi inandırmaya çalıştığım o düşüncelerin hiç de haklı bir tarafı olmadığıyla yüzleştirdi beni. Sonuçta herkesten sakladığı bir profile onun haberi olmadan, ondan müsaade almadan erişmem ne kadar etik olabilir ki! Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum... Az öncesine kadar ne kadar da hevesliydim oysaki. Şimdi ise havası kaçmış bir balon gibi söndüm. Büzüşüp kaldım bir köşede. Belki de birilerinden saklamıyor, diye bir düşünce peyda oldu birden bire. Hesabın kendi adına olmaması, başkalarından gizlediği anlamına gelmezdi sonuçta. Doğruya, şahsi paylaşımlar yapmayan bir sayfaydı belki de. Tıpkı benim açtığım KBD gibi... Tam olarak ikna olmasam da bu düşünceler yeniden merak duygumu körükleyince az önce sıkıntıyla çekyata bıraktığım telefonumu yeniden aldım elime. Instagram’ı açıp arattım adını. BlueDream... Tek tek baktım her gönderisine. İnanılmazdı! Gerçekten hayran kaldım. Beklediğimin ötesinde paylaşımları vardı. Paylaştığı fotoğraflar, yazdığı yazılar... Süperdi, tek kelimeyle süper... “Aynı kelimeleri kullanıyor olmak, aynı dili konuşmak anlamına gelmez” Mesela bu, yaptığı paylaşımlardan sadece bir tanesi. Çok iyi değil mi ya! Ne düşünüyordum, neyle karşılaştım. Biraz kafam karışmadı değil hani. Sosyal medyada insanlar gerçek kişiliklerini yansıtmıyor, birçok yalan dolan dönüyor, bunu biliyorum. Ama onun paylaşımlarını gördüğümde hissettiğim duygu bu değil. Aksine sanki o gerçek Toprak'tı. Hatta oradaki kişi Toprak olmayabilirdi ama gerçekti. Saçma gelebilir ama asla bir yalandan ibaretmiş gibi durmuyordu. Samimi ve içtendi, kopyala yapıştır değildi paylaşımları. Bir şekilde birine ait duyguların yansımasıydı. Öyle ki acaba bu hesap Toprak'a ait olmayabilir mi, ben yanlış anlamış olabilir miyim diye tekrar tekrar sordum kendime. Ama emindim, defalarca aynı kare canlandı gözümün önünde... Doğru görmüştüm, bu hesap onundu... Peki bu nasıl mümkün olabiliyor? Bir insan birbirinden bu kadar farklı iki benliği nasıl bir bünyede barındırabiliyor? Peki hangisi gerçek Toprak? Eğer gerçek olan BD'dakiyse, eğer özünde böyle derin düşünceli, hayata karşı duyarlı bir insansa neden saklıyor ki kendini? Neden bu kadar itici bir insan olmayı seçiyor? Kafamda dönüp duran onlarca düşünce, onlarca soru... Bunca soru içinde kendini en çok belli eden bir tanesi... Toprak gerçekte kim? O aslında nasıl biri? Neden gizleniyor? Neden başkasını oynuyor? O an onu hiç de tanımadığıma karar verdim. Birkaç karşılaşmayla vermiştim notunu. Belki de ön yargılarımı bir kenara bırakarak tanışacak olsam, o zaman onun BlueDream'daki Toprak olduğunu görebilirdim... |
0% |