Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@bluesea12

Buğun üniversite yoktu işte benim için dinlenme günüydü saat ona kadar uyudum. On da kalktım yatakta yarım saat oyalandım sosyal medyada gezindim sosyal medya hesabım olsa da fotoğrafım yoktu fotoğraf çekilmeyi çok seven biri değildim. Artık yataktan kalkmam gerektiğini düşünmeme rağmen on dakikadan fazla zaman sonra anca kalkabildim banyoya gidip dişlerimi fırçaladım yüz yıkama jeliyle yüzümü yıkadım banyodaki dolaptan toniğimi yüzüme sürdüm. On dakika zaman ayarını açtım. Kahve için kattle su koydum olana kadar yatağımı topladım. Yerdeki çamaşırlarımı da kirliğe attım kattlerın tık sesi geldi ayrıca telefonumdaki zamanlayıcının bittiğine dahil seste ilk önce hemen yüzüme serum sürdüm sürerken yüzüme masaj yaptım. Kattle alıp kendime sade bir kahve yaptım koltuğa oturup jane eyre kitabından kaldığım sayfayı okumaya başladım. Okuduğum bölümde şu cümle hoşuma gitmiş "Bütün dünya senden nefret etse ve hepsi yalancı olduğunu inansa bile eğer senin Vicdanın rahatsa başını dik tutmalisin." Yazıyordu. Yaşadığım hayatta davranışlarımdan dolayı sürekli eleştiriliyordum ancak yaptığım eylemlerin doğru olduğunu düşünüyordum bu yüzden kimsenin bana ne dediğini umursamıyordum. En önemli şey vicdanımın rahat olmasıydı.

Kafamı kaldırdığımda saatin 12 yi geçtiğini gördüm elimdeki kitabı kaldığım kısma ayraç koyup kalktım esnedim telefonuma aldım sessizce almıştım genelde zaten arayanım soranım olmazdı ama uygulamalardan bildirim gelirdi indirim ya da meditasyon bildirimleri telefonumdaki kilidi açtım. Cevapsız çağrı görünce kısa bir şok geçirdim numara kayıtlı değildi ama kime ait olduğunu biliyordum. Babama ondan sora ise ablama aitti. Üç seneden beri ne yanıma gelmişti ne de aramıştı. Ablamda ayda bir kaç kez telefonda görüşürdük para için onun haricinde onla da çok konuşmazdık. Arama tuşuna basıp basmamakla tereddüt ettim. Yaşadığımız onca şeyden sonra onu aramaktan vazgeçip ablama aradım uzun bir çalmadan sonra kapanacağını düşündükten sonra açtı “Alya hemen buraya gelmek zorundasın “ dedi sesi ağlamaktan çatallaşmıştı ve bitkin bir şekildeydi söyler söylemez telefon kapandı. Güldüm onca seneden sonra yaptıkları şey yine aynıydı delireceğim. Yine de üstümü değiştirip evden çıktım. Biliyordum eğer beni bunun için aradıysa gerçekten önemli bir konu olmalıydı. Aslında birkaç tahminim vardı ev bu tahminler hiç hoş şeyler değildi. Benimde dinleme günüm bu kadardı anlaşılan evin yolunu ne yazık ki biliyordum beynimden silememiştim.

Evimin oraya on beş dakika olan otobüs durağına doğru yürüdüm ama sonra vazgeçip ilerisindeki kafeye gidip tek kişilik kahvaltı sipariş ettim. o kadar zaman beklemişler biraz daha bekleyebilirler. Oraya gidince kavga çıkacağını yeme isteğimin kaçacağını biliyordum onun yerine şimdi en azından bir şeyler yiyebilirdim hem zihnimi hem de bedenimi hazırlamış olurum. Kahvaltım geldikten sonra kahvaltımı yapıtım ücretini ödeyip en yakın otobüs durağına doğru yürüdüm yürürken çantamdan akbilimi çıkardım. Otobüsü çok beklemeden gelmişti bu saatlerde çok yoğun olmayan otobüste bir yer bulabilmiştim. Tekli olan yerlerden birine oturdum kulaklığımı takıp sevdiğim listelerden birini açtım. Çantam da her zaman daha doğrusu unutmadığım sürece kitap koyardım. Kısa olurdu genelde buğun çantamda hayvan çiftliği vardı açıp okumaya başladım yarım saate gelmiştik kitaptaki kaldığım yere ayraç koyup kırmızı düğmeye bastım. Otobüs durup otomatik kapı açıldı. Buradan yirmi yirmibeş dakika sonra gelmiştim. Derin bir nefes aldım ellerimrim titriyor ayaklarım geri geri gidiyordu. Hatta birkaç kez vazgeçip arkama dönüp gitmeye bile çalıştım. Kendimi tutmak zorunda kaldım en sonunda zile basmayı başarabilmiştim .

Kapı açılma sesi geldi. Kapı sanki bin ton ağarıkta gibi geldi kalbim yerinden çıkacak gibiydi merdivenlerden çıktım ikinci kattaydı zaten kapının önüne gelmiştim. Kapıyı çalmadan açılmıştı bile ama karşımda ne babam ne de ablam vardı. Karşımda simsiyah giyimli iki adam vardı şaşırmamam gerekirdi. Çocukluğumdan beri aynı muhabbet o kadar çok kumar oynardı ki hep bu manzarayı görürdük. “kenara çekilirseniz içeriye geçeceğim “ dedim ayakkabılarımı çıkarıp içeriye geçtim. Babam aynı görünüyordu saçları beyazlaşmıştı. Birazda kilo almıştı ve kafasına silah dayanmıştı aslında çoğu insana göre bu korkunç bir manzara olsa da benim için aynıydı ve olacakları az çok tahmin edebiliyordum o yüzden hiç tepki vermedim yan tarafta ablam vardı o ise tam tersi kilo vermişti gözaltları çökmüştü ve şişmişti ağlamaktan olduğu çok belliydi. Gittim ablama sarıldım saçını okşadım. Yanından ayrıldım zaten o sırada kapıyı açanlarda gelmişti. Kollarımı bağladım “ bu sefer ne için buradasınız ne kadar size borç yaptı ya da boş verin direk tehdit edin sonrada kendi sorununuzu Mehmet Beyle halledin “ dedim “ küçükhanım sakin olun tehdit yok bizde “ dedi “patronunuz hangisi bilmiyorum ki bilmekte istemiyorum ama sıkıldım gerçekten söyle ne istiyorsunuz “ dedim “ Mehmet Beyin bize 10 milyon borcu var “ dedi gülerek “ Mehmet Beyin size 10 milyon borcu var bin de değil milyon yani “ dedim “siz aptal mısınız?” dedim “küçükhanım sözlerinize dikkat edin “ dedi “neden siz giyecek donu bile olmayan birine borç verirken düşünmediniz de bunu söylediğim için mi dikkat edeyim “ dedim “size o paranın üzerine soğuk bir su için derim “ sonra arkama döndüm babamın ve ablama baktım “beni bunun için çağırdığınıza inanamıyorum “ dedim sonra adamların yüzüne tekrar baktım “ size acı bir haberim var dedim ben part time markette çalışıyorum ve tek yaşıyorum ayın sonunu genelde göremiyorum bu yüzden okuldan sonra ek işlere gidiyorum. Yani benden hiç medet ummayın önceki olan borçları gibi taksitle de ödemem “ dedim arkamda biri olduğunu bile yeni fark etmiştim “ zaten o kadar paran olmadığını biliyorum senden benimle evlenmeni istiyorum tabi borçlar ayrı---“ demesiyle sözünü kestim “ sizin orada mafya okulu var mı söyleyin artık bu klişeleri yıksınlar “ dedim “sözümü kesme ayrıca ben seviyorum klişeleri “ dedi “ eminim başkasını bulursun “ dedim “sana denk geldi ne yapabilirim ki “ dedi alaycı şekilde kapıya doğru yürümeye başladım “ biliyor musun o olmadan da yaşarım daha doğrusu yaşıyorum yeterince onun sorunlarıyla uğraştım ablama gelince ona bir şey yapmayacağını bence ikimizde gayet iyi biliyoruz sonuçta babasının oğlusundur babanın ilk kuralı çocuğu olan özellikle daha küçük olanlara “ dedim babamı tanıyordum genelde aynı kişiye borcu olurdu Ali Yüksele o olmadığına göre oğlu olmalıydı “ama taktir etmeliyim baban bu kadar düşmezdi “ dedim yürümeye devam ettim “ zeki olduğun kadar da aptalsın da sen buradan gittiğin an baban ölecek ablansa yaşayan ölü olacak neden biliyor musun? Kızı ölecek ama haklı olduğun bir konu var biz çocuklara dokunmayız “ dedi “ ama ilk başta beni dinleseydin ayrıca lafından sonra devam etmemi yani yeğeninin ameliyat masraflarını karşılayacağımı söyleyecektim. Sizi araştırdım gönderdiğin para yeğeninin ilaç masraflarını bile zar zor karşılıyor.” Dedi

Duraksadım ellerimin titremesini saklamak için yumruk yaptım. “biliyorsun ameliyat olmazsa öleceğini şuan daha başında olduğu için riski biraz daha az ve başarı oranı daha yüksek zamanla daha kötüleşecek özellikle senin parayı bulana kadar ölebilir de “ dedi vücudum titriyordu zar zor “sen olmadan da halledebilirim” dedim imkansız olduğunun farkında olsam da aklıma birkaç şey geliyordu. En azından bana biraz zaman verebilirdi tekrar onlar yüzünden hayatımı mahvetmek istemiyorum. “ bulursun zor ama bulursun tabi ki ama atladığın bir şey var sen bulana kadar Defne nasıl olur sence” dedi “en sonun onun yanına gittiğim de pek iyi halde değildi” dedi haklıydı ilaçları pahalıydı ama idare edebiliyordum az da olsa ama ameliyatı gerçekten çok pahalıydı. Kredi çeksem yeter miydi ondan bile emin değildim. “biraz zaman “ diyebildim. Kendimi zar zor kapının oraya gittim arkamdan “bütün gün senin “ dedi


Loading...
0%