Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@bookandwe_

Yaklaşık 1 dakika boyunca amaçsızca herkes birbirine baktı. 2. dakikanın sonuna yaklaşırken Utku'dan bir ses yükseldi;

"Siktir"

Ne olmuştu?

Gerizekalı, kafanı kaldırıp bakarsan görürsün!

İç sesimin dediğini yaptım ve Utku'ya baktım, sol koluna saplanmış sivri bir bıçak vardı ama görünürlerde kimse yoktu. Dehşet içerisinde elimle ağzımı kapattım, sınıfta olan diğer öğrenciler de benim gibi dehşet içerisindeydi. Hemen kendime geldim.

"Bunu kimin yaptığını bulmalıyız fakat 2'ye ayrılalım, Ahsen, Eymen. Siz ikiniz gidip müdüre haber verin," dedim, böyle bir kriz anında bile arkadaşımı düşünüyorum. Ayrıca şuan nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyordum?"Ben ve Utku da revire gidelim." Diye ekledim

Bir dakika, bir dakika. Ben niye herkese emir verdim ki şimdi? Aptal! Sanki senin sözünü dinleyecekler.

İç sesim yanılmıştı, Eymen de Utku da aynı anda;

"Olur" diyerek fikrimi onayladılar. Açıkçası beni dinlemelerine şaşırmıştım. Sonuçta daha birkaç dakikadır tanışıyorduk.'Belki de uzun süredir tanışıyoruzdur' diyen içimdeki sesi susturdum, çünkü her zamanki gibi saçmalıyordu.

Eymen, Ahsen'in el bileğinden tutarak sınıftan çıkardı. Onlar gözden kaybolduktan sonra konuştum;

"Hadi, bizde hemen gidelim. Çok fazla kan kaybediyorsun."

Bir saniye, ne? Kan mı kaybediyordu? Bunu, cümleyi kurduktan sonra idrak edebilmiştim. 'Bu gün üzerimde ayrı bir mallık var' diye düşündüm. Acaba yediğim bir şey mi dokunmuştu? Ama bu gün sadece her gün içtiğim gibi ice karamel latte içmiştim bir de sabah Ahsen'in verdiği browniyi yemiştim. Bu gün bir değişiklik olması imkansızdı.

Her neyse, şuan bunları düşünmenin sırası değil, Sare. Bunu daha sonra düşünürüz

Birkaç dakika sonra Utku ile beraber revirdeydik. Hemşire abla, bıçağın çok derine girmediğini ve bu yüzden Utku'nun çok şanslı olduğunu, eğer bıçak birazcık daha derine girseymiş kolunu kaybetme olasılığı olduğunu. fakat şu anlık sadece pansuman yapabileceğini. eğer dikiş atmaya çalışırsa yaranın mikrop kapabileceğini ve dikiş izi kalabileceğini bu yüzden dikiş attırmak için doktora gitmenin daha sağlıklı olacağnı söyleyip bizi göndermişti.

Şu an Ahsen ve Eymen ile tekrardan bir araya gelmiştik. Hiç kimseden gık çıkmıyordu, o yüzden ben konuşmaya karar verdim,

"Ee Alev Hoca ne dedi?"

"'Kendi aranızda çözün' dedi."

"NE?" Diyerek öne atıldı Utku

"Bu hoca ciddi mi?" Diyen de ben oldum"Böyle bir duruma nasıl bu kadar kayıtsız kalabilir? Delirmiş olmalı!"

"Ne yani okulun ilk günü ilk tenefüste 9. sınıflardan birinin koluna uzaktan, kim olduğu belli olmayan biri tarafından keskin bir bıçak fırlatıldı ve müdür, 'Kendi aranızda çözün' mü diyor?" Diye öne atıldı Utku

"Çağan, tamam kanka sakin ol. Halledeceğiz."

"Tabii bak aşırı sakinim şuan!" Utku adeta kükredi, irkilmiştim ve bu ister istemez hareketlerime de yansıdı, yerimden sıçradım ve bir adım geriledim. Ben böyle yapınca sanırım Utku biraz ileri gittiğini düşünmüş olucak ki gayet sakin ve tatlı bir sesle;

"Özür dilerim, Berceste. Bilerek olmadı, ama böyle bir anda benden sinirlenmememi bekleyemezsin."

Berceste mi? Sabah da Berceste demişti, her neyse.

İster istemez "Berceste derken?" Demiş bulundum

Utku'nun öfkesi daha da artmıştı, sinirini benden çıkarıcak sandım ama öyle yapmadı. Onun yerine arkasını dönüp duvara sert bir yumruk geçirdi, eli kanamaya başlamıştı. Bu çocuk niye Berceste kelimesini benim ağazımdan duyunca garip oluyordu, derdi neydi? Sormayı çok isterdim ama eğer canımı seviyorsam bunu şuan sormamam gerektiğinin farkındaydım. Utku'nun elindeki kana bakarken aniden gözlerim karardı, kafamın sert bir şekilde yere düşeceğini sandım ama tahmin ettiğim gibi olmadı, bir el kafamı sertçe yere çarpmamı engellemişti.

                              💕

Utku Çağan

Göğüsüm sinirden dolayı hızla inip kalkıyordu. Ben onu hatırlarken o nasıl bana 'Berceste kim?' diye sorabilirdi?Bu hiç adil değildi.Ben onun sevip sevmediği şeyleri bile hatırlarken o benim ismimi bile tanımamıştı. 'Yani seni unutmuş' diyen iç sesimle biraz daha öfkelendim. Berceste'ye bakıyordum. Fakat aniden gözleri karardı ve yere düştü, fakat kafasını yere çarpmasını engellemiştim. Berceste'nin düşmesiyle içimdeki öfkenin yerini büyük bir endişe kapladı, Öfkemi unutmuştum bile.

"Birden bire ne oldu şimdi?" Diye sorarken sesimin titrediğinin farkında bile değildim

"Bilmem, normalde Sare'nin bağışıklığı çok güçlüdür, nadiren hasta olur onlar da grip gibi hafif hastalıklar. Ne oldu acaba?" Dedi Ahsen. Haklıydı, Berceste kolay, kolay hasta olmazdı.

"Revire gidelim?" Diye bir öneri sundu Eymen

"Sağol kardeşim sen söylemeseydin bu nasıl aklımıza gelicekti." Dedim ister istemez, dalga geçer gibi.

"Sadece yardım etmeye çalışıyorum." Diye cevap verdi. Cevabını duymazdan geldim, çünkü sinirli olunca benim için değerli olan insanların kalbini kırabiliyordum tabii Berceste istisnaydı, aşırı sinirli olsam bile ona bakınca 'Acaba istemeden ona zarar verir miyim?' düşüncesi ile extra dikkatli olmaya çalışıyordum

Berceste'yi sırtından ve bacaklarından destekleyerek kucağıma aldım ve revire doğru ilerlemeye başladım. Daha az önce pansuman yapılan sol kolumdaki sargı bezi kırmızı olmuştu ama umursamadım

"Çağan, yaran kanıyor!" Dedi Eymen endişeyle, küçük şeyler için bile çok fazla panik oluyordu.

"Abartma, yok birşey, zaten revire gidiyoruz tekrar pansuman yaparlar diye cevapladım onu.Ahsen'e baktım, rengi solmuştu. Berceste'ye çok değer veriyor olmalıydı. Eminim taşıyabilecek gücü olsa, Berceste'yi benden önce o kucaklar ve revire götürürdü. Aralarında ki bağın çok güçlü olduğunu anlamak için onlara birkaç dakika bakmak yetiyordu, ikisi de birbirine çok değer veriyordu.

Revire geldik, bu gün revire 2. gelişimizdi, umarım 3. defa gelmezdik çünkü Berceste hastanelerden ve hastahane kokusundan nefret ederdi.

Hemşire abla bizi yine gördüğü için bıkkın bakışlar atıcaktı ki bakışları kucağımda baygın olarak duran Berceste'ye değince endişelenmişti. Endişelendiğini çaktırmamaya çalışmıştı ama gözlerindeki saf endişe, gözümden kaçmamıştı. Herneyse bunlar şuan düşünmem gereken son şeyler bile değildi.

"Neyi var?" Diye sordu hemşire abla. Ahsen konuşamıyodu bile dokunsan ağlayacaktı bu yüzden gerekli açıklamayı ben yaptım;

"Konuşurken birden yere düşüp bayıldı, normalde kolay kolay hasta olmaz." 'Belki de onu kan tuttuğu için, elimdeki kanı görünce bayılmıştı' iç sesim her zamanki gibi karamsar olduğu için onu yine susturdum.

"Tamam, sedyeye bırak, muayene ediyim" diyen hemşire ablanın sesiyle kendime geldim, ve düşüncelerimden sıyrıldım. Daha sonra Berceste'yi rastgele bir sedyeye, dikkatlice yatırdım.

Hemşire abla muayene etmeyi bitirince bize doğru döndü, iyi bir şeyler olmadığını anlamak için Einstein olmaya gerek yoktu.

                             💕

 

 

BÖLÜM SONUUU

Loading...
0%