@bookgirl_
|
(Melisa'nın anlatımı ile)
Uyandığımda saat 08.03 idi. Üstümde pantalon ve tshirt vardı. Dün Enes'in koynunda uyuya kalmıştım. Hızlıca okul formamı giydim ve hem okul çantamı hem de kurs çantamı hazırlayıp aşağıya indim.
" Günaydın Melisa Hanım."
"Günaydın Lale. Enes uyanmadı mı daha?"
"Hayır efendim. Uyandırmayı denedim ama uyanmadı."
"Alya? O da mı uyuyor?"
"Evet efendim. Ben de şimdi onları uyandırmaya çıkıyordum." Dedi Lale.
"Sen işine devam et onlatı ben uyandırırım."
"Emin misiniz Melisa Hanım?"
"Evet evet. Eminim. Hadi sen işine dön Lale." Dedim sevecen bir şekilde. Lale gülümseyerek işine dönerken ben de yukarıya çıktım ve Alya'nın odasına girdim. "Alya. Uyan hadi." Dedim uyanmayacağını bilerek.
"Abla beş dakika daha... ne olur." Dedi Alya uykulu bir ses ile. Alya'nın böyle kalkmayacağını biliyordum. Alya geç kaldığı zaman yataktan fırlardı. Ve ders de 09.00'de başlıyordu." Alya saat 09.15 geçiyor!" Dediğimde Alya tahmin ettiğim gibi yataktan fırladı ve pijamasını çıkartıp üstünü giyindi. Ben de kapıya yaslanmış Alya'yı izliyordum. Saate baktığında saatin daha 08.04 olduğunu görünce bana dik dik bakmaya başladı. "Ya abla ya!"
"E uyansaydın canım." Dedim ve Alya"nın odasından çıkıp Enes'in odasına yöneldim. Enes'in odasına sessizce girdiğimde Enes hala uyuyordu. Kapıyı kapattım ve Enes'in yanına gittim. Enes'in sırtı bana dönüktü. Enes'in kulagına eğildim ve nazikçe fısıldadım.
"Enes.. hadi uyan birtanem.. sabah oldu." Dedim yavaşça. Enes bana doğru döndü ama uyanmadı. Elimi yanağına götürüp yanağını okşadım. "Uyanmayacak mısın?" Dedim elimi pürüzsüz ve yumuşak yanagında gezdirirken. Enes gözlerini araladı. "Meleğim?" Dedi uyku sersemi bir ses tonu ile. "Efendim aşkım.. hadii kalk artık. Okula tek başıma gitmek istemiyorum... " Enes bana gülümseyerek baktı. Ben yatağa oturmuş ellerime bakarak ellerim ile oynuyordum. Ene eli ile nazikçe yanağımı okşadı. "Hm.. nedenmiş o minik kuş?"
"Şu olaylar... yani..." dedim Enes'in yüzüne bakarak. "Herkes.. benim hakkımda konuşacak."
"Bu benim umrumda değil ama... ayrıca... bu gün bütün okula sevgili olduğumuzu açıklayacağız. Bu gün çok önemli yani."
"Bütün okula mı?"
"Evet. Bana senden başka bir kızın yaklaşmasını istemiyorum. " dedi Enes elimi öperek. Ardından yatakta doğruldu. Saçları dağınıktı. " ha.. bir de, benim duvarda asılı olan fotorafımı neden aldın Meleğim?"
"A-.. hiiç."
"Benim fotorafımı aldığını biliyorum meleğim. Gideceğin gün benim fotorafımı aldın değil mi?"
"Sen nereden biliyorsun?" Gözlerimi kaçıdım. O sırada Enes beni öptü.
"Dün akşam kamera kayıtlarına baktığımda kamerada odama girdiğin görünüyor aşkım. Ve... seni öpmeye doyamıyorum Melisa..."
"Tamam, tamam. Hadi hazırlan da aşağıya gel."
"Geliyorum..." Odadan çıktım ve kahvaltıya indim. Alya ve Sinem anne çoktan kahvaltı masasına oturmuş Enes ile beni bekliyordu. Ben de sofraya oturdum. Birkaç dakika sonra Enes geldi ve beni öperek yanıma oturdu. " Günaydın."
"Günaydın Enes abi."
"Günaydın oğlum."
"Günaydın" Hepimiz sessizce yemeye başladık. Hala uykum vardı o yüzden ses etmiyordum. Birkaç dakiak sonra Enes sessizliği bozdu.
"Anne ben bu akşam, bale kursundan sonra akrabağlarımızla Melisa ve Alya'yı tanıştırmak istiyorum."
"Çok iyi olur oğlum. Ben bu gün haber veririm."
"Tamam anne. Hastanede işler nasıl gidiyor?"
"İyi gidiyor oğlum. Bu gün girmem gereken iki ameliyat var. Biraz yoğunum."
"Ee doğru anne. Sonuçta türkiyenin en ünlü ve en gelişmiş hastanesiyiz. Yurt dışından bile hastalar geliyor."
"Gerçeten mi!" Dedi Alya merak ve heyecanla. Ben ise Enes'e Bora"nın banayazdığı mesajları nasıl Enes'e göstereceğimi düşünüyordum.
"Evet Alyacım." Diye söze başladı Sinem anne. "Güven Hastanesi. Yurt dışından bile hastalar geliyor. Ben de Güven hastanesinin sahibiyim."
"Bunu bilmiyordum." Dedi Alya. Ardından yemeğine devam etti. Ben de bilmiyordum ama tepki vermedim. Sessizce kahvaltımı yapmaya devam ettim. Enes merakla bir yandan kahvaltı yapıyor bir yandan da bana bakıyordu. Sonra hepimiz sofradan kalktık ve Sinem anne işe, Enes, ben ve Alya da okula gitmek için arabaya bindik.
(Saat 21.09)
Kursumuz bitmiş çoktan hazırlanmıştım. Stresliydim ama bir yandan da keyifliydim. Enes ile okula el ele tutuşarak girdiğimizde herkes bizim hakkımızda konuşmaya başlamış ve sevgili olduğumuzu öğrenmişti. Hatta Asya Enes ile sevgili olduğumu öğrendiğinde yüzü düşmüş, bana ve Enes soğuk ve nefret dolu bakışlar atıyordu. Tabii Enes bu durumdan bir hayli mutluydu ve bütün okul sevgili olduğumuzu biliyordu. Hızlıca saçıma küçük bir fiyonk ile at kuyrugu yaptım ve saçımın bir kısmını salık bıraktım. Hafif bir makyaj yapıp odadan çıktım. Hava soğuk olmasına rağmen üstünde beyaz renkli ve üsyünde çicekler olan bir elbise, altımda kilotlu çorap ve ayakkabı olarak spor ayakkabı giyecektim, ceket olarak da kadınlar için olan krem rengi bir ceket vardı. Kombinime uygun çantaya eşyalarımı koyduktan sonra aşağı yöneldim ve oturma odasına girdim, Enes'in yanına oturdum. Enes üstüne siyah bir takım elbise ve altına da siyah bir pantolon giymişti. O kadar yakışıklı görünüyordu ki bir an nefesimin kesildiğini fark ettim. Enes telefona bakıyordu. Beni görünce telefonu kenara bıraktı ve beni kucağına aldı. "Meleğim çok güzel olmuşsun. Ama üşürsün böyle, biliyorsun." Dedi Enes beni öperek.
" Üşümem ben. Hem ceket de aldım yanıma."
"Melisa... bir tanem. Üşüyeceğini biliyorum. Hava çok soğuk ve sen ince giyinmişsin..."
"Ama... " diyecek bir şey bulamadım. Enes haklıydı. Böyle üşürdüm.
"Çok mu giymek istiyorsun?" diye sordu Enes.
"Hm hm..."
"Tamam o zaman giyebilirsin. Üşürsen bana söyle ama... tamam mı? Zaten dışarıda çok kalmayacağız."
"Teşekkür ederim!" Dedim ve Enes'e sarıldım. Enes gülümsedi. Tam o sırada odaya Alya ve sinem anne girdi. Sinem anne altına şık bir pantolon üstüne de beyaz bir uzun kollu giymişti. Uzun kollunun üstüne de benimki gibi krem rengi uzun bir ceket giymişti. Saçlarını da hafif kıvırcıklaştırmıştı. Kombinini bir çanta ile tamamlıyordu. Adeta bir iş kadınını andırıyordu. Alya ise kazağın altına uygun ve uzun kalın bir etek giymişti. Saçına da fön çekmişti. O da Sinem anne ve ben gibi kombinine uygun bir çanta almıştı. Soğuk için elverişli bir kombin diye düşündüm.
"Kızım üşürsün sen öyle ama." Sinem anne gözlerini kombinime dikmiş sitem ediyordu.
"Ben de söyledim anne. Ama dışarıda çok kalmayacağız zaten. Sorun olmaz diye düşünüyorum. Herkes hazırsa çıkalım."
Sinem anne ve Alya hep bir ağızdan hazır olduklarını söylediğinde Alya ve Sinem anne dışarıya çıktılar.
"O kombin ile üşümeyeceğine emin misin bakalım güzelim?" Dedi Enes son kez bana bakarak. "Eminim, eminim..." dedim. Ardindan Enes beni kucağından indirdi, elimi tutu ve evin dış kapısına yöneldik. Enes evin dıs kapısını acınca soğuğu hissettim. Hava buz gibiydi ama üşüdüğümü belli etmedim. Spor ayakkabılarımı giydim. Enes ile şık takım elbisesine uygun siyah ve cilalı bir damatlık papuç giymişti.
"O elbise ile spor ayakkabının uyanacına emin misin Melisa? Ayrıca ayakkabın beyaz, haliyle pislenmiş.."
"Ailem bize hiçbir şey almazdı. Sadece.. dışarıdan yani diğer insanlar bize kötü davradiklarını anlamasın diye bize çok az şey aldılar... yani... bir tek ayağıma giyebileceğim bu var."
"Kiraz Hanım!"
"Efendim Enes Bey?"
"Dört tane ıslak mendil getirebilir misin?"
"Tabii efendim." Kiraz Hanım giderken merakla Enes'e döndüm. "Kiraz kim?"
"Bir hizmetçimiz.. grupta vardı. Tabii senin hepsini tanıman zaman alacak." Dedi Enes neşe ile. Birkac dakika sonra hizmetçi Kiraz Hanım elinde dört tane ıslak mendille geldi. Enes beni kendine doğru çekerek dizine oturmamı sağladı. Ardından ayakkabılarımı temizlemeye başladı. Ben bir şey diyemeden Enes çoktan işini bitirmiş pis ıslak mendilleri atması ićin hizmetçiye vermişti. Ardından kucağından kalktım ve arabaya doğru yöneldik. Ceketime rağmen bacaklarımın üşüdüğünü hissediyordum ama tepki vermedim. ☆ Araba ile Enes'in akrabağlarının evinin önüne geldik. Yolculuğumuz bir saat sürmüştü. Yanlış bilmiyorsam Enes'in evli amcası Sinan Güven'in eviydi burası. Ev Enes'inki kadar büyük ve ihtişamlıydı. Arabadan indiğimde soğuğun vücuduma çarptığını hissettim.
"Üşüdün mü Melisa?" Gözlerimi kaçırdım. O sırada Enes üstünü düzeltiyordu. Alya ve Sinem anne daha arabadan inmamişti. "Hayır, üşümedim." Diyerek cevapladım. Ardından Enes elimi tuttu. Alya ve Sinem anne arabadan indikten sonra evin önüne geldik. Sinem anne kapıyı çaldı. Birkaç dakika sonra koyu kahverengi saçlı,mavi gözlü ve orta yaşlı bir kadın evin kapısını açtı. "Aa anne. Hoşgeldiniz. Enes,hoşgeldin." Dedi kadın heyecanla. Ardından gözlerini Alya ve bana çevirdi. "Misafirlerimiz kim?" meraklı olduğu belliydi. Kadının yüzüne bakmadım ve Enes'in elini sıktım. "Kızım. Hoşbulduk." Diyerek karşılık verdi kadına. Sanırım bu kadın Enes'in evli amcasının karısı idi. Yani Enes'in yengesi" Buyrun. İçeriye geçin." Dedi Enes'in yengesi olduğunu düşündüğüm kadın. Hepimiz içeriye geçtik. İçeride iki tane Enes'ten büyük adam vardı. Hepimiz içeriye geçip oturduk. Ben Enes'in yanına otururken Alya tekli koltuğa, Sinem anne de boş bir koltuğa oturdu.
"Hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk." Dedi Sinem anne. Herks birbiriyle özlem giderdikten sonra sıra ben ve Alyaya gelmişti. Gergindim, hem de çok gergindim. "Nuran yenfe, cenk ve Sinan amca. Bu Melisa, benim sevgilim. Bu da Alya. Melisanın kız kardeşi." Diye tanıttı Enes bizi. Gergin olduğumun farkındaydı. Elimi tutuyordu.
"Merhaba ben Nuran. Enes'in yengesiyim. Demek Enes'in sevgilisisin?" Dedi bize kapıyı açan kadın.
"Evet yengecim.. ben Enes'in sevgilisiyim." Dedim nazikçe.
"Kızım, ben de Cenk. Enes'in birinci amcasıyım. Memnun oldum."
"Ben de amcacım..."
"Alya pek konuşkan birisi değil sanırım?" Diye sordu Cenk amca.
"Evet.. sessiz ve dikat çekmeyi sevmez." Duye yanıtladı Sinem anne.
"Ben de Enes'in 2. Amcası Sinan. Memnun oldum kızım. Ailemise hoşgeldin." Dedi Sinan amca gülümseyerek.
" Hoşbulduk amcacım." Dedim çekinerek. Bir süre herkes sohbete daldı. Ben ve Alya konuşmuyor sadece sohbeti dinliyorduk. Ben hala gergindim. Enes hala elimi tutuyor ve beni bir nebze sakinleştiriyordu. Konuşmalara kulak misafiri oldum.
"Ee Enes? Bu sevgili işi nereden çıktı. Şaşırdım doğrusu."
"Yenge.. ben Melisa'yı gördüğüm yerde aşık oldum... sonrası tabii uzun hikaye. Ama şimdi buradayız." Ardından Enes gözlerini bana çevirerek elimi öptü.
"Ee Melisa kızım. Ailen kimdir, nedir, ne şi yapar? Biraz seni tanıyalım." Dedi Sinan amca gülümseyerek. Bütün gözler bana çevrilmişti. Ne yapacaktım ben şimdi? Ailemi soruyorlardı.. bahsetse miydim? Ya beni sevmezlerse? İstemezlerse? Stresim daha da arttı. Sustum. Enes bunu görerek konuyu değiştirmeye çalıştı.
"Ben ileride Melisa ile evlenmeyi düşünüyorum." Dedi Enes gülümseyerek. Ben hala gergindim...
"Niye konuyu değiştiriyorsun oğlum? E Melisa gelinimiz olacaksa ailesini tanımamız gerek. Değil mi?" Sinan amca bu konuyu öğrenmek istoyordu, açık açık belliydi. O kadar gergindim ki bedenim kaskatı kesilmişti. Enes beni kendine yaklaştırdı ve bedenine daha çok çekti. "Amca. Şu aile konusunu kapatalım mı?" Dedi sakince.
"Ne oldu oğlum? Aile bizde önemli biliyorsun." Nuran yenge aile bizde önemli derken ne demek istemişti. Ben bunu düşünürken cümlesine devam etti. "Usturuplu ve iyi bir aile olmalı." Dedi. Ailemin böyle kötü olması benim suçum değildi. Ağlamak istiyordum. Enes üzüldüğümü çok iyi biliyordu. Sinirlenmişti ama büyüklerine saygısından sakin davranıyordu. "Aile bizim için önemli olabilir. Ama bu benim için önemli değil yenge."
"Niye? Ne olmuş yani Melisa'nın ailesine?" Nuran yenge ve Enesin amcaları merkala Enes'e bakıyordu. Alya sadece susuyor ben ise ağlama isteği, gerginlik ve gerginliğin getirdiği mide bulantısı , baş dönmesi ile mücadele ediyordum. Şu an kusmak istesem de kendimi tuttum. Ayrıca sanki duvarlar üstüme üstüme gelmeye başlamıştı, nefes alamıyordum. Birden Sinem anne konuya dahil oldu. " o mevzu çok uzun Nuran. Ama Enes bu sefer haklı. Melisa ve Alya'nın ailesini tanımamanız daha iyi... yani... bu evlilik olursa Melisa'nın ailesi önemli değil."
"İyi de neden anne? Ne oldu da önemli değil?" Diye sordu Cenk amca. Enes'in birden kulağıma fısıldaması ile irkildim.
"İyi misin?"
"Hayır... tuvalete gitmek ve hava almaya ihtiyacım var."
"Tamam.. miden mi bulanıyor? Kusacak gibisin." Ses tonu endişeliydi.
"Evet... midem çok kötü."
"Biraz dayanabilir misin? Birazdan kalkıcaz." Dedi Enes benim kolumj okşayıp yüzüme bakarak.
"Fazla dayanabileceğimi sanmam..." dedim.. Mide bulantım ve baş dönmem o kadar kötüydü ki şu an nasıl kusmadığıma şaşırıyordum. Biekac dakika sonra Enes müsade isteyip kalktı ve üçüncü kata çıktık. "Burası benim odam... amcamlara gelince kalıyorum.. rahatla tamam mı?" Yataga oturudum. Enes bana doğru eğilmiş yanaklarımı okşuyordu. "iyi misin? Çok gerildin."
"Midem bulanıyor... " dedim karnımı tutarak. Enes beni tuvaleye gotürdü ve tuvaletin kapağını açtı... kusmam için yere oturtturdu. Elimi tutuyordu. "Kusup rahatlaman lazım... gergin olduğun için bu gayet normal... ben yanındayım..." Kusmaya başladım..
Birkaç dakika sonra kumayı bırakıp Enes'in vücuduna yaslandım, rahatlamıştım. Baş dönmem ve mide bulantım azalmıştı. Hala gergindim ve düşündükce geriliyordum. " iyisin.. düşünme Melisa.. düşünme tamam mı?"
"Hı hı..."
"Rahatladın mı?"
"Evet... ama hafif halsiz hissediyorum."
"Normal.. vücudun çok stresli ve gergin. Bu da vücudu yorar ama böyle devam ederse hasta olursun Meleğim." Ardından Enes klozetin kapağıni kapatıp sifonu çekti ve ellerimizi yıkayıp ağzımı çalkaladıktan sonra tuvaletten çıktık. "Hava almak ister misin?" Evet anlamında başımı salladım. Enes ile balkona çıktık. Enes bana sandalye çekti ve beni oturtup ceketini omuzlarıma örttü. Kaslarını görebiliyordum.
"Senin için endişeleniyorum Melisa... hasta olabilirsin aşkım." Benim elimi öperken ben Enes'in kasları ile ilgileniyordum. Enes'in kasları mı vardı? Bu zaman kadar nasıl fark etmedim ben Enes'in kaslarını? Enes balkon demirlerine yaslanmış düşünüyordu "Senin kasların mı vardı?" Şaşırarak bana döndü. "Efendim?" "Senin kasların mı vardı?"
"Fark etmedin mi bu zamana kadar?"
"Evet?" Enes kahkaha attı. "Az önce gerginlik ve stresten hasta olup kusmamış gibi bunu mu düşünüyorsun cidden?"
"Evet."dedim Enes'in yüzüne bakarak. Enes benim yanağımı öptü, sonra tekrar ciddileşti. Ne düşünüyordu acaba? "Ne düşünüyorsun?"
"Akrabağlarımın aile takıntıları..." bir elini yumruk yapıp sıkmaya başlamıştı. Bunu duyunca başımı öne eydim ve elbisemin etekleri lmi sıkmaya başladım. "Ne olacak sanki ailen böyle biri ise! Senin suçun mu! Anlamıyorum! ANLAMIYORUM YA! ANLAMIYORUM! NİYE AİLEN SEVGİMİZEENGEL OLUYOR! MUTLULUĞUMUZA! NİYE NİYE!?" Diye bağirdı Enes sinirlerine hakim olamayarak. Küçük bir çocuk gibi davranıyordum... "özür dilerim..." gözümden bir damla yaş aktı. Enes sinnirini bir kenara bırakmış bana dönmüştü. Önüme eğildi ve çenemi tutup nazikçe ona bakmamı sağladı. "Niye özür diliyorsun? Bu senin suçun değil güzelim... ağlama."
"Benim suçum..." dedim ağlamaklı bir ses tonu ile. "Niye senin suçun olsun? Hm? Söyle bakayım? Sen o ailede doğmayı seçmedin... senin suçun değil Melisa. Hatta sen Alya için kendini feda ettin. Niye özür diliyorsun? Üzülme..."
"Ama... akrabağların... ya evlenmemizi istemezlerse? Ya istemezlerse beni? Ya sevmezlerse?"
"Seni sevmeseler de istemeseler de umrumda mı? Seni seviyorum ve önemli olan da bu. Düzelt bakayım o güzel yüzünü. Benim Melisa'm böyle üzgün olmaz." Enes saçlarımı okşadı. "Hadi ama! Kime diyorum? Küçük kuş? Hey!" Konuşmadım.. hala suratım asıktı. "Madem öyle. Zor kullanacagız."
"Ne!" Ben korkuyla Enes'e bakarken Enes beni kucağına aldı ve içeriye yatağa yatırdı. Balkon kapısı açıktı. Omuzlarımdaki ceketi kenara attı. Ben Enes'e korkuyla bakarken Enes birden beni gıdıklamaya başladı.
"Yapma! Yapma Enes! Gıdıklanıyorum! Enes! Hahahahaha!" Gülmek istemesem de kendimi durduramıyordum. Enes kollarımı yakaladı ve suçluymuşum gibi yatağa dayadı, üstümdeydi ama ağırlığını yatağa veriyordu. Yüzüme yaklaştı.
"Gülecek misin yoksaa... gıdıklamaya devam mı etsem?" Gülümsedim... "yapma! Tamam gülücem. Valla gülücem! Gıdıklama!" Dedim panikle. "Güzel." Enes ellerimi bıraktı ve üstümden kalktı, ben de yataktan kalktım ve kapıya yöneldim.
"Nereye?" Diye sordu Enes.
"Aşağıya iniyorum. Ayıp olmasın." Aslında aşağıya inmek istemiyordum. Hatta bu düşünce beni tekrar strese sokuyor ve geriyordu.
"Biraz daha kalalım. Dinlenebildiğin kadar dinlen. Yorgunsun zaten görebiliyorum." Dedi Enes, ceketini düzeltip ceketini giymişti. Ona takim elbise çok yakışıyordu.
"Hiç de bile! Ben yorgun değilim!" Sevgilimle çocuk gibi inatlaşıyordum. "Onu akşam göreceğiz.. aşağıya inmeye hazır mısın? Şimdiden gerildiğini görebiliyorum."
"Hazırım. Hadi inelim." Enes'in odasından çıktık ve aşağıya indik. Cenk amca ve Nuran yengenin kucağında 12 ve 13 yaşlarında bir erkek ve bir kız çocuğu oturuyordu. İkisi de Enes'e doğru koştu. "Enes abi hos geldin." "Enes abi hos geldin, seni çok özledik!" Enes kız ve erkek çocuğuna sarıldı. Çocuklar merakla bana bakıyordu. "Melisa bu Mert, Nilay'ın abisi ve 8. Sınıfa gidiyor. Bu da Nilay 7. Sınıfa gidiyor. Küçük kuzenlerim."
Kırkırdadım. "Memnun oldum." Dedim gülümseyerek. Hala çocuklar bana bakıyordu, haliyle beni tanımıyorlardı ve kim olduğumu sormaya çekiniyorlar gibi görünüyorlardı. Enes çocukların sorusunu tahmin etmiş olacak ki onlara doğru eğildi ve konuşmaya başladı. "Çocuklar, bu Melisa. Yengeniz. Yegenize saygılı davranmanızı istiyorum. Anlaştık mı?" Diye sordu. Nilay ve Mert kafa salladı. Mert bana yaklasmazken Nilay bana sarıldı, ben de Nilay'a sarıldım. Ardından Enes ile yan yana oturduk. Nilay da yanıma otururken Mert odasına çıktı. Ardından Nuran yengenin beni mutfağa çağırdı. Nuran yenge ve ben türk kahvesi hazırlarken Nuran yenge konuşmaya başladı. "Alya çok sessiz bir kız sanırım. Sakin ve uysal."
"Pek alışık olmadığı ve yabancı insanların olduğu ortamlarda böyle... yani... ilk önce size güvenmesi ve alışması lazım." Diye açıkladım Nuran yengeye. Nuran yenge benim ellerimi tuttu. Niye böyle bir hareket yaptığını anlamamıştım. "Bak kızım. Siz yukarıdaykan annem her şeyi anlattı. Aile önemli değil.. zaten temiz kız olduğun belli ki bu Alya için de geçerli. Biz bilmediğimiz için sana aile konusunda baskı yaptık. Özür dileriz. Artık yeni ailen biziz, tamam mı?"
"Tamam Nuran yenge." Dedim gülümseyerek. Gerginliğim büyük ölçüde azalmıştı. (o sırada salondakiler) (Enes'in anlatımı ile) Melisa ve Nuran yengem kahve yapmaya mutfağa giderken biz de sohbet ediyorduk. Tabii Alya sadece sohbetimizi dinliyor Nilay ve Mert de ortalıklarda yoktu. "Oğlum? Sevgili yapacağını tahmin etmiyorduk. Şaşırttın bizi" dedi Sinan amcam. "Amca her şey bir anda gelişti... ben de sevgilim olacağını tahmin etmiyordum açıkcası."
"Ama Melisa'yı gözüm tuttu. İyi kız. Alya da öyle. Biraz sessiz ama." Diye devam etti Cenk amcam. Herkes bir anlığına Alya'ya baktı. "Ve... şu aile konusu? Biraz bahsetsene Enes." Derin bir nefes aldım. Sinan amcam da Cenk amcam ile aynı şeyi merak ediyomuşçasına bana baktı. "Ben Melisa ile bale kursunda tanıştım amca... yani... ondan önce sağlık ocağında karşılaşmıştık. Sağlık ocağında Melisa'dan etkilenmiştim sonra aşık olduğumu anladım. Annem ile Melisa ve Alya'yı kurs çıkışı evlerine bıraktıktan sonra sitelerinin bahçesinden çıkacakken yüksek seste binadan bağırış çağırış geldi. Annemle Melisa'nın evine girdiğimizde Alya ateşlenmişti ve hasta bir şekilde koltukta yatıyordu, sıcak evde kalın giyinmişti. Melisa'yı ise babası yerde kemerle dövüyordu ve bu hiçkimsenin umurunda değildi. Annem Alya'yı aldı ben de zar zor Melisayı bir şekilde evden çıkardım. Her yeri kan içindeydi zaten. Sonra hastaneye gittik falan.. öyle işte." Amcalarımın yüzü duydukları karşısında adeta bembeyaz kesilmişti. Birkac dakika hepimiz sessiz kaldık. Amcamlar biraz sakinleştiktan sonra annem konuşmaya başladı. "Biz de Melisa ve Alyayı evimize aldık. Bizde kalıyorlar."
" iyi yapmışsınız." Dedi Cenk amcam. Tam o sırada Melisa ve Nuran yengem gelince sustuk. ( Melisa'nın anlatımı ile) Kahveleri yaptık ve içeriye götürüp servis ettik. Ben Enes'e kahvesini verdikten sonra Enes kulağıma eğildi "Tuzlu mu?" Diye sordu. Enes'e dik dik bakmaya başladım. Beni istemeye gelmemişlerdi ki gelemezlerdi ama ben niye boşu boşuna tuzlu kahve yapayım ki? "Bana soracağına tadına bakmaya ne dersin aşkım?" Diye sordum. Enes kahveden bir yudum aldı. Tatmin olmuş gibi bana döndü. "Nasıl tam ayarında yaptın?" Diye sordu. Ailemin yanında bütün ev işlerini yaptığımı ona söylememiştim sanırım. "Aile evinde bütün ev işlerini kendi başıma yaptım hep. Sanırım el alışkınlığı. Çünkü Nuran yenge senin kahveni bana hazırlattı. Diğer kahveleri Nuran yenge yaptı." Enes neşe ile gülümsedi. ☆ Saat 00.20 geciyordu. Uykum vardı ve yorgundum ama hala oturuyorduk. Ayrıca yarın okulum da vardı. Kafami Enes'in omzuna yasladım. Gözlerim kapanmakta ısrar ediyordu. Uyumak istiyordum. "Gelinimizin uykusu gelmiş sanırım." Dedi Cenk amca. Enes saçlarımı okşuyordu. Nilay ve Mert çoktan yatmıştı. "E yorgunsanız odanıza geçip dinlenin oğlum." Dedi Nuran yenge Enes'e dönerek.
"Yok yenge.. eve geçeriz birazdan. Yarın okul var." Dedi Enes beni öperek. Birkaç dakika sonra kalktık. Sinem anne ve Alya önden giderken biz de yavaş yavaş arkalarından geliyorduk. Büyük ihtimal arabada uyuyacaktım. Sinem anne ve Alya arabaya bindikten sonra arkalarından biz de bindik. Kemerlerimizi bağladıktan sonra Enes arabayı çalıştırdı ve ere doğru sürmeye başladı. Uykumamak için savaşacak halim yoktu. Kendimi uykunun kollarına bıraktım. (Enes'in anlatımı ile) Eve geldiğimizde Melisa çoktan uyumuştu. Arabadan inip Melisa'yı kucağıma aldım ve eve taşıdım. Melisa hala uyuyordu. "Dedim ben sana yorgunsun diye." Kendi kendime mırıldandım. Bu gün Melisa ile yatmak istiyordum. Melisa elbisesi ve eşyaları ile rahat edemezdi, biliyordum. "Melisa.. aşkım. Uyan." Dedim Melisa'yı öperek. "Hı...?" Melisa uyju ile uyanıklık arasındaydı. Boğazından hırıltılı bir ses çıkardı. "Üstünü değiştirmen lazım.. makyajın da yüzünde duruyor. Hadi hazırlan da birlikte yatalım." "İstemiyorum..."
"Ama olmaz ki öyle." Dedim sesimi yumuşatarak. Melisanmecburen kalktı. Birkaç dakika sonra Melisa'nın odasına girdim. Melisa pijamalarını giymiş makyajını çıkarmış, odası derli topluydu. Melisaya baktığımda yatakta yatıyordu. Işığı bile söndürmemişti. Kıkırdadım. Işığı söndürüp kapıyı kapattım ve Melisa'nın yanına yattım. Melisa yanına yattığımı hissedince biraz huzursuzlandı. "Benim... buradayım..." Melisa benim sesimi ve kokumu duyunca sakinleşi ve bana sarıldı. O sırada komidinin üstünde duran telefonuma birkaç bildirim gelse de umursamadım ve Melisa ile uykuya daldım. (Saat 03.45) Melisa'nın titremesi ile gözlerimi açtım. Bana sarılmış inliyor ve titriyordu. "Melisa? Ne oldu? Niye titriyorsun?" Dedim ama cevap vermedi. "Melisa?" Melisa'yı hafifçe sarstım ama hiçbir tepki yoktu. "Melisa cevap ver? Melisa?" yatakda doğruldum ve Melisa'nın oturmasıni sağladım. "Melisa cevap ver bana! Beni duyuyor musun?!"dedim sesimi koruyla yükselterek Melisa'yı sarstım. Paniklemiştim. Melisa bana cevap vermiyordu. "Melisa!" Cevap yoktu...
|
0% |