@bookgirl_
|
Ertesi gün uyandığımda gene Enes'in yatağındaydım. Buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu ama uyurken canımın fazlasıyla yandığını ama sonra acımın dindiğini hatırlıyorum. Sonra yatakta doğruldum, sandalyem kenarda duruyordu. Yatakta uzanıp sandalyeyi iyice yatağa çektim ve sandalyeme oturdum. Sonra da tuvalete girmek için odadan çıktım. Tuvalete girip tuvaletimi yaptıktan ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra tuvaletten çıktım ve Enes'in odasına geçtim. Enes hala uyuyordu. Ben tam Enes'i uyandırmak için yanına gelmiştim ki alarm çaldı. Enes yavaşça gözlerini açtığında karşısında beni gördü.
" Günaydın Enes, hadi kalk saat 08.05 geçiyor."
" Sana da günaydın Melisa" dedi Enes ve ağzını kapattıktan sonra esnedi ardından yer yatağında doğruldu. O sırada beni buraya kimin getirdiğini merak ettiğimi fark ettim. Aslında kimin beni buraya getirip yatırdığını tahmin edebiliyordum. Enes'e dik dik bakmaya başladım. Enes'in uykusu iyice açılınca benim ona dik dik baktığımı fark etti.
" Ne oldu, niye öyle bakıyorsun?" diye sordu Enes anlamayarak.
"Beni kim Alya'nın odasından buraya taşıdı acaba sorabilir miyim?" dedim tavırlı bir şekilde.
" şimdi, şöyle anlatayım." diye söze başladı Enes. " Ben yukarıya çıktığımda sen odamda yoktun. İlk başta tuvalette olduğunu düşündüm ve bilgisayarla ilgilenmeye başladım. Aradan bir veya bir buçuk saat geçti sen ortalıkta yoksun, tuvalete gittim ses gelmeyince içeriye girdim. Tuvalette değildin. Sonra Alya'nın odasında olduğunu düşündüm ve oraya baktım. Sen Alya'nın odasında yatakta yatıyordun ama yatak dar olduğu için sargılı bileğine baskı uyguluyordun. Yanına gittiğimde acı bir şekilde inlediğini fark ettim, ben de seni odama getirip yatağıma yatırdım. Hepsi bu." dedi Enes açıklayıcı bir şekilde.
" Teşekkürler, bu gün okula gidecek misin?"
"Evet, yeni konu işlersek sana anlatmak için gidiyorum."
Kıkırdadım " teşekkürler" dedim. Sonra Enes ayağa kalktı ve eşyalarını alıp tuvalete girdi. Çıktığında üstünü giyinmiş, saçlarını taramış ve pijamalarını katlamış bir şekilde odaya girip pijamalarını kenara koydu. Çantasını aldı ve tam kapıdan çıkacakken bana dönüp konuşmaya başladı. Ben de o sırada telefonum ile ilgileniyordum.
" Ben çıkıyorum, sakın o bileğin ile ev işi yapmaya çalışma. Bütün işleri görevliler yapacak." dedi Enes.
" Tamam, tamam yapmam. Merak etme. Bu arada telefonunu almayı unutma." dedim yüzümü telefondan kaldırarak.
" Az kalsın unutuyordum, haberleşiriz."
" Tamam." dedim ve tekrar telefonla ilgilenmeye başladım. Birkaç saat sonra sıkıldım ve telefonu kenara bıraktım. Etraf çoktan toplanmıştı ve yemek de masanın üzerinde tepside duruyordu. Yemeği bitirdikten sonra aklıma Enes geldi. Onun bana ilgi göstermesini seviyordum. Ama bu ilgi bana sanki arkadaşlıktan öte bir ilgi gibi geliyordu. Yada ben öyle düşünüyor ve hissediyordum. Enes yanımda olmadığı zaman kendimi güvende hissetmiyorum. O yanımda olduğunda her şey daha güzel oluyordu. Sanırım ben Enes'e karşı duygular besliyorum. Ama biz onunla sadece arkadaştık, ben ona duygular beslesem bile Enes'in bunu kabul edeceğini sanmıyorum.
( Enes'in anlatımı ile)
Teneffüste zili çaldığında matematik dersinden çıkmıştık. Ben zil çaldığı gibi bahçeye indim ve gölge bir bankta oturmaya başladım. Birkaç dakika sonra yanıma bizimkiler geldi.
"Hani koridorda bulunacaktık Enes. "
" Ben onu tamamen unutmuşum Bora, aklım Melisa' da kaldı."
" Ben de sana onu soracaktım, hepimizin ortak bir projesi olduğu için Melisa'yı arama fırsatımız olmadı. Ne oldu ki Melisa' ya?" Diye sordu Gizem.
" Melisa dün okulda bileğini çatlattı, evde dinleniyor. Merak etmeyin durumu iyi. Onu evde yanlız bıraktığım için endişeleniyorum." Dedim. O sırada Salih bana manalı manalı bakmaya başladı.
" Ne? Ne oldu Salih?"
" Aşık mısın lan? Bizim agamız aşık mı olmuş he?" Dedi.
" Hayır, sadece arkadaşım diye endişeleniyorum Salih." Dedim, kızarmıştım. Gizem kıkırdadı ve konuşmaya başladı.
" Evet, evet kesinlikle Melisadan hoşlanmıyorsun. "
" Hayır Gizem, hoşlanmıyorum. Sadece arkadaşım."
" E niye kızardım o zaman Enes?" Dedi Gizem. O zaman kızardığımı fark ettim.
" Tamam... belki biraz hoşlanıyor olabilirim." Dedim. Bizimkiler bunu duyunca sevinçten havalara uçtu neredeyse. Bora hariç.
" Ne oldu Bora? Niye sevinmedin?"
" Bence Melisa'ya güvenme, üzüleceksin."
" Saçmalama Bora, Melisa gayet saf ve temiz kalpli bir kız. Hatırlamıyor musun? Kursa ilk geldiğinde ben o üçlüye sinirlendiğimde beni sakinleştirmeye çalışmıştı. Hatta farkında olmadan elimi bile tuttu."
" Enes, hatırlatırım sen zenginsin. Para için herkes yapar bunu. Güvenme."
" Bora, üzgünüm ama sana katılmıyorum. Ben Melisa'ya bir şans vereceğim gerekirse iki, üç. Ben ilk defa Melisa' nın yanında eskisi gibi mutlu olduğumu fark ettim. Sanki eskiden beri kayıp olan parçamı onda buldum. Üzgünüm ama onu bırakamam." Dedim ve bankadan kalkıp uzaklaşmaya başladım. Bora'nın böyle bir şey düşüneceğine inanamıyordum. Gerekirse Melisa' ya binlerce kere şans verirdim. Çünkü insan hayatında birçok yanlış yapardı, değil mi?
Ben bunu düşünürken zil çaldı ve kimya dersi için içeriye girdim.
( Melisa'nın anlatımı ile)
Acaba Enes ne zaman gelir diye geçirdim aklımdan, şu anda Enes'i telefonda arayamadım çünkü Enes şu anda dersteydi, ben de bavulumdan kitap alıp okumaya başladım.
( Okul bittikten, Enes eve geldikten sonra)
Ben kitap okumaya devam ederken birden içeriye Enes girdi. Onu özlemiştim.
" Selam Melisa, ben geldim."
" Hoşgeldin, özlemiştim seni" dedim Enes bunu duyunca bana şaşırarak bakmaya başladı. " A yanii, kitaptaba dalmışım da . Kendi kendime konuşuyordum. Sana demedim." Dedim telaşla, sonra kafamı kitaba gömdüm. Kesinlikle utançtan kızarmıştım.
" Peki, ben üstümü değiştirip geliyorum." Dedi Enes. Ben ise cevap vermedim. Enes odadan çıkınca kitabın kapağını kapatıp kucağıma koydum. Gerçekten böyle bir şey yapmış mıydım? Bu gerçekten çok utanç vericiydi. Birkaç dakika sonra Enes odaya geldi ve kıyafetlerini kenara koyup benim yanıma bir sandalye çekti, sonra da sandalyeye oturup konuşmaya başladı.
"Ee ne yaptın ben yokken."
" Kitap okuyup telefona baktım.Sen ne yaptın?"
"Oturdum işte , konuları tekrar ettik. "
" İyi misin sen? Moralin bozuk gibi."
" Birşey yok, yorgunum, uykum var sadece." Dedi Enes.
" Tamam, ben odadan çıkayım sen dinlen." Dedim ve tam odadan çıkmak için sandalyemi çevirecektim ki Enes beni durdurdu.
" Çıkmaya gerek yok, hadi gel dışarıya çıkalım."
" Tamam da, ben yürüyemiyorum ki. Nasıl vakit geçireceğiz? "
" Ben ne güne duruyorum? Seni kucağımda taşırım. Hadi üstümüzü giyinelim."
" Tamam."
İkimiz de üstümüzü giyindikten sonra küçük bir çanta hazırladık ve dışarıya çıktık. O gün ayağım sargılı olsa da Enes ile akşama kadar doyasıya eğlendim.
( Akşam saat 21.53, Enes'in anlatımı ile)
" Enes, saat çok geç oldu, eve gidelim mi? Hem bütün gün kucağındaydım, yorulmuşsundur."
" Ben de tam onu söyleyecektim." Dedim ve sahilden çıkmak için yürüyüş yolundan geri dönmeye başladım. Merdivenlere yaklaşana kadar Melisa ile sohbet ettik. Merdivenlere yaklaştığımız Melisa yavaş yavaş sessizleşmeye başladı. Gerçekten çok yorgundum ama Melisa'yı mutlu görmek benim tüm yorgunluğumu atıyordu. Merdivenlere geldiğimizde konuşmaya başladım.
" Melisa? Melisa, uyudun mu?" Dedim kısık bir sesle.
" Hm..." dedi Melisa uykulu bir ses tonu ile, gerçekten kucağımda uyuyordu. Melisa'yı uyandırmamak için sarsmadan ve sessizce Merdivenlerden çıkıp bir banka oturdum. Biraz soluklandıktan sonra bir araba çağırdım, araba birkaç dakika içinde geldi. Araba geldiğinde arabaya yavaşça bindim ve eve doğru yola çıktık. Eve geldiğimizde ilk işim Melisa'yı yatağa yatırmak oldu. Üstü pis olsa da bu umurumda değildi. Zaten nasıl üstünü değiştirecektim ki? Ben de hızlıca pijamalarımı giydim ve ellerimi yıkayıp yer yatağıma yattım.
|
0% |