Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Hastane 9. bölüm

@bookgirl_

(Melisa'nın anlatımı ile)

 

Birkaç dakika önce Enes bilmediğim bir nedenden dolayı arabadan inmişti. Enes arabadan inince biz hastaneye gitmeye tekrardan devam etmiştik. Enes arabadan inince huzursuz olmaya başlamıştım. Şoföre güvenmiyordum ve çok savunmasızdım. Korkarak Enes'i aradım, telefon birkaç dakika çaldıktan sonra açıldı.

 

" Melisa, ne oldu?"

 

"Neden indin arabadan."

 

" Sinirliydim, sakinleşmem gerekiyordu. Bir şey mi oldu?"

 

" Hastaneye varmak üzereyiz de onun için aradım. "

 

" Tamam burada boş bir taksi var ona binip geliyorum. "

 

" Tamam, hızlı olmaya çalış. Kapatıyorum."

 

" Tamam da bir şey mi oldu? Sesin endişeli geliyor." Dedi Enes.

 

" Şoföre güvenmiyorum."

 

" Tamam, ben geliyorum. Siz şimdi neredesiniz?"

 

" Birkaç dakika sonra hastaneye gelmiş oluruz."

 

" Tamam, hastaneye gelince arabadan inmeden önce beni bekle. Birazdan gelirim." dedi

 

" Tamam."dedim ve telefonu kapattım. Birkaç dakika sonra hastaneye gelmiştik.

 

" isterseniz sizi hastaneye ben götürebilirim Melisa hanım." Dedi şoför.

 

"Hayır, Enes birazdan gelir. Beni onun hastaneye sokmasını istiyorum."

 

" Ama Melisa hanım bileğinizin durumunu bilmiyoruz. İzin verin sizi ben hastaneye götüreyim." Dedi şoför arka kapıyı açtı. Kapıdan uzaklaşarak konuşmaya başladım.

 

" Beyefendi istemiyorum dedim ya! Uzak durun benden! Siz sadece işinizi yapın!" Dedim. Korkmaya başlamıştım. Eskiden taciz edilmiştim ve bir daha aynı şeyi yaşamak istemiyordum. Taciz edildikten sonra psikolojimi çok zor düzeltmiştim ve hala psikolojim iyi değildi. Adam yanıma bindi ve kapıyı kapattı. Adam benden yaşça büyüktü.

 

" Beyefendi bana dokunursanız bağırırım!" dedim sesimi yükselterek.

 

" Sesini yükseltsen ne olur güzel kız..." dedi ve tam benim istemediğim halde vücuduma dokunacakken Enes kapıyı açtı. Şoförün dikkati dağılır dağılmaz adamı ittim ve kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.

 

" ALP, NE YAPIYORSUN!" diye bağırdı Enes.

 

" E- efendim ben,g-" adam daha cümlesini tamamlayamayan Enes adamı yakasından tutup hırpalayarak arabadan çıkardı ve hastane polisini çağırdı. Hastane polisleri adamı götürdükten sonra Enes arabaya bindik ve kapıyı kapattı. Ben ise hıçkırarak ağlıyordum. Enes beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

" Melisa sakın ol, geçti, geçti tamam."

 

" Tekrara aynı şeyi yaşayacaktım... Ben tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum Enes..."

 

" Yaşamayacaksın, yaşamayacaksın. Şimdi sakin ol ve şu bileğine bakalım. Tamam mı?"

 

" Bana başkalarının dokunmasını istemiyorum..." dedim. Enes aceleyle elini benden çekti.

 

" Sen bana dokunabilirsin... sorun olmaz." dedim. Sakinleşmeye başlamıştım. İyice sakinleştiren sonra Enes ben fark etmeden beni kucağına aldı ve birlikte hastaneye girdik. Bizi "sarı alan" adındaki yere yönlendirdiler ve boş bir yatak seçip beklemeye başladık. Hemşire doktorun birazdan geleceğini söyledi ve ortadan kayboldu. Ben ise canımın acımasına rağmen uyumak istiyordum.

 

" İyi misin?"

 

" Uyumak istiyorum." Dedim.

 

" Gerçekten mi Melisa?" Dedi ve kıkırdadı.

 

" Evet, bu gün fazla yoruldum sanırım." Dedim.

 

" Bileğin hala acıyor mu?"

 

" Evet"

 

"Bunun olması kötü oldu, işimiz vardı."

 

" Ne işi?"

 

"Unuttun mu? Daha evi gezeceğiz , mobilya bakıp alacağız, eşyalarını yerleştireceğiz. çok iş var."

 

" Bir de unuttun mu diye soruyor yaa, unuturum tabi şu halime bak birkaç saat önce okuldaydık şimdi hastanedeyiz."

Enes sözüme kıkırdadı.

 

" Haklısın. Benim ki de soru...Unutman normal." Dedi Enes sonra doktor geldi. Bileğimi muayene ettikten sonra biz tam röntgen çektirmeye gidiyorduk ki yanımıza hastane polisini geldi.

 

" Enes Bey ve Melisa hanım sizlerin ifadeleri için karakola götürmem gerekiyor."

 

" Ama polis bey Melisa yürüyemez, tedavi olduktan sonra ikimiz gitsek polis merkezine. İsterseniz emin olmak için siz bizi götürün."

 

" Tamam, ama tedavi kısa sürerse, bitene kadar. " dedi polis bey ve hastanenin çıkış kapısına yöneldi. Bir an Enes gidecek diye aklım çıkmıştı. Sonra bileğime bakmak için röntgen çekildi. 15 dakika sonra röntgenlerim çıkmıştı. Doktor yanıma geldi ve sonuçları göstermeye başladı.

 

" Bileğinizde küçük bir çatlak var, bileginizi soracağım 1 ay üstüne basmamanız gerekiyor. Sargıları da düzenli olarak değiştirmeniz gerekiyor. Taburca işlemlerini başlattım. Ağrınız olabilir ,ağrı kesici ve devamsızlık formu yazıyorum. Buyrun. " dedi ve devam etti "Kendinizi yormayın, dinlenin. " dedi ve arkasını dönüp sarı alandan çıktı.

 

" Hadi eve gidelim." dedim ayakkabılarımı çoktan girmiştim. Ama ayakkabımı giyerken sağ bileğim fazla acımıştı.

 

" Tamam, yürüyemeyeceğine göre seni kucağıma almam gerekecek. Sana dokunmama İzin veriyor musun?"

 

" Veriyorum." Dedim. Enes' e koşulsuz güveniyordum. Enes beni kucağına aldı ,yolcu koltuğuna oturturum. Sonra eczaneden ağrı kesici aldı , sonra da okula gidip devamsızlık formunu okula teslim ettikten sonra, eve doğru sürmeye başladı.

 

" Sen kaç yaşındasın?" diye sordum.

 

" 18 ama 19'dan gün alıyorum yani 19 sayılır ,sen?" dedi.

 

"17' 18'den gün alıyorum." dedim.

 

" İyi, sana araba kullanmayı öğretirim o zaman. Doğum günün ne zaman ?"

 

" 12 Nisan, doğum günüm geçti. Seneye artık zaten şu an 28 Kasım, az kalmış yeni yıla."

 

" Aa evet, ben tarihin farkında bile değilim." Dedi, ikimiz de güldük. Birkaç dakika sonra eve geldik. Enes arabadan indikten sonra beni kucağına aldı ve bahçeye doğru ilerlemeye başladı.

 

" Nereye gidiyoruz, eve girmeyecek miyiz?"

 

" Dışarıda hava alırız diye düşündüm, tabii istersen."

 

" Olur." Dedim ve Enes benim banka oturmaya yardım etti ve banka oturdu.

 

" İyisin değil mi?"

 

" İyiyim, merak etme." Dedim, bir süre havadan sudan konuşup gülüştük. Sonra oturduğumuz banka bir kedi geldi. Kediyi kucağıma alıp sevmeye başladım.

 

" Kedileri seviyorsun değil mi?"

 

" Bayılıyorum, çok tatlılar. Hele yavru kediler. Bir kedim olmasını çok isterdim, ama hayatımda hiç evcil hayvan sahibi olmadım."

 

" Sokak kedilerine bakarsın. Olmaz mı?"

 

" Zaten küçüklüğümden beri öyle yapıyorum."dedim, birkaç dakika sonra kedi kucağımdan kalktı. Enes ile birkaç dakika daha oturduktan sonra eve girdik. İkimiz de sırayla üstümüzü giyindikten sonra Enes ile birlikte Enes'in odasında oturmaya başladık.

 

" Uno oynayalım mı?" Diye fikir sundum Enes.

 

" Olur." Dedim ve Uno oynamaya başladık. İlk başta oyunu öğrenmeye çalıştım ve öğrendikçe oyun daha keyifli olmaya başladı.

 

( Bir saat sonra)

 

Enes ile bir saatten beri uno oynuyorduk.

 

" Gene yenildim. Bu beni ard arda üçüncü yenişin oldu." Dedi Enes.

 

" Ben sıkıldım yaa, evi mi gezsek?"

 

" Nasıl olacak o ayağın sarılırken?"

 

" Sen demedin mi depoda tekerlekli sandalye vardı ya, ee evde asansör de var." dedim.

 

" Haklısın aslında." Dedi ve duvara sabitlenmiş olan telefondan hizmetçileri çağırdı. Hizmetçi geldiğinde ise bodrumdaki tekerlekli sandalyeye buraya getirmesini istedi. Birkaç dakika sonra tekerlekli sandalye buradaydı. Enes beni kucağına aldı ve tekerlekli sandalyeye oturtturdu.

 

" Enes , sen o telefondan nasıl hizmetçi çağırdın?"

 

"Telefonda bütün görevlilerin telefonları var. Mesela güvenlikleri bağla diyorum güvenliklerin başkanına bağlanıyorum, istediğim odaya güvenlik geliyor."

 

" Mantıklıymış" dedim.

 

" En son Alya' nın odasına bakıyorduk. Alya daha gelmemiştir, Alya ' nin odasına bakmak ister misin?"

 

" Olur." Dedim . Alya'nın odası renkli ve aydınlıktı. Kapının karşısında yatak ve pencere vardı. Kapının hemen yanında ise çalışma masası ve mantar bir pano vardı. Odanın daha ilerisine gittiğimizde küçük bir kitaplık, puflar ve geniş bir gardırop vardı. Duvarda ise raf ve fotoğraflarla doluydu. Ayrıca odanın bir kenarı boştu.

 

" Oda çok geniş ve aydınlıkmış."

 

" Evet, hadi çıkıp diğer odalara bakalım."

 

" Tamam." Dedim, ilk önce müzik odasına girdik. Bu oda da aydınlıktı ve piyano, keman gibi müzik aletleri vardı.

 

" Bu oda ses geçirmez, aslında bu odayı pek kullanmıyoruz ama duruyor işte."

 

" iyiymiş , sırada ne var?" Dedim. Müzik odasından çıkıp Sinem annenin odasına geldik.

 

" Anlamışsındır, ki bu oda annemin odası, bu odaya ben pek girmiyorum. " dedi.

 

Sinem annenin odasında çift kişilik bir yatak, makyaj masası, gardırop ve çekmeceli dolaplar vardı. Bu oda biraz daha karanlıktı ama her şey net görünüyordu.

 

" Bu oda biraz daha karanlıkmış." Dedim.

 

" Evet, Annem karanlığı sever." Dedi.

 

" Ben de karanlığı seviyorum."

 

" Nasıl yani."

 

" Gece mesela, gece karanlık, sessiz, sakin. Tam benlik." Dedim.

 

Sonra Enes bana spor salonunu gösterdi. Burada plates topları, ağırlıklar, koşu bandı ve bisiklet gibi malzemeler vardı. Koşu bandı ve bisiklet kenarda duruyordu. Diğer kenarda da televizyon ve diğer eşyalar vardı. Ayrıca bir de orta büyüklükte bir dondurucu ve iki tane dolar vardı.

 

" Dondurucu ve dondurucunun sağ tarafındaki dolapta atıştırmalıklar, içecek ve yiyecekler var. Diğer dolapta ise havlu , bez falan var " dedi Enes.

 

" iyiymiş " dedim.

 

Sonra da tuvaleti gösterdi. Bazı odalarda özel tuvalet var ama birçok odada tuvalet olmadığı için buraya giriliyor genellikle."

 

" Hangi odalarda tuvalet var ki?"

 

" Senin odanda ve Annemin odasında var." Dedi.

 

" Benim odama büyük bir odanın bağlandığını söylemiştin ama."

 

" Şöyle söyleyeyim, tuvalet orta büyüklükte ve büyük odadaki alanı etkilemiyor."

 

" Nasıl yani?"

 

" Büyük oda ile tuvalet yan yana ama aralarında duvar var." Dedi. O sırada asansöre bindik ve yukarıya çıkmaya başladık.

 

" Peki, sen o büyük odayı ne olarak kullanıyordun?"

 

" Ders çalışmak, oyun oynamak gibi birçok faaliyet yapıyordum."

 

" Aa güzelmiş." Dedim. Asansör üçüncü kata ulaşınca asansörün kapısı açıldı. Bu kat çatı katıydı ve bayağı genişti, bir tane de odası vardı.

 

" Çatı katını kullanmıyoruz, duruyor öyle." dedi Enes.

 

" iyiymiş, aşağıya inelim mi artık?" dedim.

 

" Olur." dedi Enes , asansöre bindik ve ikinci kata inerken konuşmaya başladık.

 

" Eee şimdi ne yapalım?"

 

" Bilmem, sen video oyunu oynuyordun. Sen oyna ben seni izleyeyim." dedim.

 

" İzle ve oyna."

 

"Oyna derken?"

 

"Bildiğin sana oyunu oynatacağım işte." dedi Enes. Tam o sırada asansörün kapısı açıldı, karşımızda bir güvenlik duruyordu.

 

" Efendim, sorgu için emniyete gitmeniz gerekiyormuş. "

 

" Tamam, sanırım planımızı ertelemek zorundayız." dedi Enes ve asansörün düğmesine bastı. Aşağıya indiğimizde kapı açıktı ve polis kapıda bekliyordu. Enes beni kucağına alıp bahçenin dışındaki polis arabasına kadar götürdü. İkimiz de arabaya bindik ve sorgu için emniyete gittik. İlk önce Enes' in sorgusunu aldılar. Sonra içeriye ben girdim ve o şoförün bana az kalsın tecavüz edeceğini anlattım. Sonra ben de sorguda çıktım. Biz Enes ile eve gitmek için tam merkezden çıkıyordu ki o şoförü gördüm. Enes beni sandalyelerin birini bıraktı ve o şoförün yanına gitti. Ben de Enes'i izlemeye başladım çünkü ayağa kalkamıyordum

 

( Enes'in anlatımı ile)

 

O şoförü gördüğüm gibi Melisa'yı sandalyelerin birine bıraktım ve şoförün yanına gittim. Polis memurlarından biraz müsaade istedim, polis memurları biraz uzaklaştı ama gözleri bizim üzerimizdeydi ve o şoför ile konuşmaya başladım.

 

" Bana bak, Melisa' ya dokundun mu?" Dedim dişlerimi sıkarak , sinirden şu anda bu adamı öldürebilirdim bile.

 

"Şey, ben dokunmadım. Kucağıma almaya çalışıyordum sadece efendim."

 

"Bana efendim falan deme, işten kovuldun! Bir daha gözüme gözükme ve Melisa' ya dokunursan... sonun fena olur. Anladın mı beni!" Dedim. Bağırmamaya çalışıyordum.

 

" A - anladım." Dedi. Sonra Melisa'nın yanına gittim. Sinirim yavaş yavaş yatışmaya başlamıştı. Melisa'yı kucağıma almadan bir araba çağırdım. Araba gelince Melisa'yı kucağıma aldım ve arabaya bindirdim. Ben de Melisa'nın yanına bindim ve şoföre eve gideceğimizi söyleyip yola çıktık. Melisa'nın korktuğunu biliyordum. Güvende olduğunu hissetmesi için elimi omzuna koydum ama Melisa bunu yapar yapmaz beni ittirdi ve koltuğa yuvarlandı. Gözlerini açtığında beni görüp sakinleşmeye başladığını anladım. Kendini düzelttikten sonra bana yaklaştı ve kısık sesle konuşmaya başladı.

 

"Üzgünüm, sanırım travmalarım tekrarlamaya başladı..."

 

"Nasıl yani?"

 

" Yaşadıklarımdan dolayı travmalarım var. Bu travmaları zor anlatmıştım ama yine başlıyorlar. "

 

" Eve gidince bana travmaların hakkında ne yaşadıysan söylemeni istiyorum. "

 

" Hayır."

 

" Evet, bu konularda konuşmak istemesen de bana sadece söylemeni istiyorum. Söz veriyorum aramızda kalacak."

 

" Peki, söyleyeceğim ama."

 

"Ama ne?"

 

" Bir daha bana travmalarım hakkında bir şey sormayacaksın."

 

" Tamam, ben de sana yaşadığım bir şeyi anlatacağım."

 

" Olur." Dedim. Eve gelene kadar hiç bir şey konuşmadık. Eve geldiğimizde Enes beni kucağına alıp eve kadar taşıdı ve beni tekerlekli sandalyeye oturtturdu.

 

" Benim odama çıkalım." Dedi Enes ve asansöre binip 2. Kata çıktık. Enes odasına geçtiğimiz zaman kapıyı kapattı ve kilitledi. Sonra da sandalyeye yanıma çekti ve oturdu.

 

" Artık bana travmalarından bahsedecek misin?"

 

" pekala, Bana ilk tecavüz ettikleri zaman kim bana dokunursa irkiliyordum .Şimdi ise itiyor ve vurmaya başlıyorum. Eskiden de itip vuruyordum ama zamanla bunu atlatıp sadece irkilmeye başladım. Zaten bu tramvayı tam olarak atamamıştım. Birisi bana dokunduğu zaman gene aynı şeyi yaşayacağımı düşünüyorum hala."

 

" Peki, başka travmaların var mı?"

 

" Bu pek travma mi bilmiyorum ama yüksek sesten çok fazla korkuyorum. "

 

" Nasıl yani?"

 

"Yüksek bir ses duyduğum zaman korkudan yerimden sıçrıyorum ve kulaklarımı kapatıyorum. Yanımda güvendiğim birisi var ise kulaklarımı kapatıp ona sokuluyorum. " dedim. Geçmişim aklıma geldiğinde veya geçmişimle ilgili bir şey gördüğümde anında titremeye ve ağlamaya başlıyordum, elimde değildi bu. Şimdi de titremeye başlamıştım. Bunu Enes'e fark ettirmeden çalışıyordum ama sesim de titriyordu. " Başka travmam da yok, yani şu anlık." Dedim.

 

" Tamam, iyi misin sen? Sesin titriyor."

 

" İyiyim" dedim. Sesim titremeye devam ediyordu." Şimdi sıra sende."

 

" Peki anlatacağım ama neden titrediğini bana anlatmanı istiyorum."

 

Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım.

 

" Geçmişle ilgili bir şey gördüğümde anında titremeye ve ağlamaya başlıyorum. Elimde değil bu." Dedim.

" Şimdi anlatma sırası tekrar sende."dedim.

 

" Tamam, ben de aile içinde birçok şey yaşadım ama sana okulda yaşadığım olaylardan birini anlatacağım. Sen yoktun o zamanlar kursta, birçok kişi ben zengin olduğum için bana aşık olmuştu. Yani para için, bunlardan biri de Asya'ydı. Asya ilk başta benden nefret ediyordu zengin olduğumu öğrenince bana aşkım sevgilim falan demeye başladı. Ayrıca okuldaki diğer kızlar da benim peşimde koşuyordu. Ben en son bunu anneme söylediğimde annem okula geldi ve ben yanında iken müdür ile konuştu. Tabii müdür bunu umursamadı bile. Annem bunu anlayınca bir sinirlendi ve Naz Koleji'ni

yani bizim okulu dava edebileceğini söyledi. Müdür bunu duyunca korktu ve o hafta cuma günü bütün okulu topladı ve açıklama yaptı. Ondan sonra kızlar benden uzak durmaya başladı zaten. Sonra ben bale kursuna yazıldım. Orada da Asya ve o ikisi de vardı. Asya her fırsatta beni rahatsız ediyordu, ben de bunu en sonunda anneme söyledim çünkü Asya ve onlarla uğraşmaktan bıkmıştım. Annem Asya'yı uyardı ama hala devam ediyor. Asya ve o ikisinden nefret ediyorum." Dedi Enes.

 

" Onlar senin kendilerinden nefret ettiğini biliyor mu?"

 

" Biliyorlar, üçü de." Dedi Enes, sonra devam etti." Neyse, ne yapacaktık biz?"

 

" Video oyunu oynayacaktık sanırım."

 

"Tamam" dedi Enes, sonra beni masaya yaklaştırdı ve bilgisayarı açıp sandalyeye oturdu." Rahat görüyor musun ekranı?" Diye sordu Enes.

 

" Pek sayılmaz." Dedim. Enes sandalyesinden kalkıp yeni bir sandalye getirdi ve beni sandalyeye oturttu.

 

"Şimdi?"

 

" Her şey çok rahat görünüyor." Dedim Enes tekerlekli sandalyeyi kenara çekti ve sandalyesine oturup oyunu açtı ve oynamaya başladı. Ben de onu izliyorum. Sonra gözüm Enes'in ders notlarına kaydı. Çoğunlukla matematikten integral konusu hakkında notlar vardı.

 

" İntegral konusunu yapamıyor musun?" Diye sordum.

 

" Sen deminden beri onlara mı bakıyorsun?"

 

" Evet"

 

"O konuyu bir türlü anlayamadım. Hocaya da kaç kere sordum ama fayda etmedi."

 

" Ben sana öğretirim, bütün konulara fazlasıyla hakimim."

 

" Belli oluyor, denemelerde üst üste okul birincisi oluyorsun ya."

 

" İyi öğretmiyorum." Dedim ve kollarımı bağlayıp başımı diğer tarafa döndüm.

 

" Tamam, tamam öğret ya" dedi Enes telaşla. Kıkırdadım ve Enes' e dönüp konuşmaya başladım.

 

" Öğretirim başka zaman." dedim yaklaşık bir saat oyun oynadıktan sonra hizmetçi bizi yemeğe çağırdı ve yemek odasına geçtik. Yemeğimizi yedikten sonra tekrar Enes'in odasına geçtik . Biz Enes ile konuşurken odaya Alya girdi.

 

" Abla, neredeydin? Sınıfa baktım yoktun. Sınıftakiler Enes abinin çantanı alıp gittiğini söyledi. Ne oluyor?" Diye sordu ard arda.

 

" Hangisine cevap vereyim?" Dedim Alya' ya.

 

" Cevap ver işte ." Dedi Alya. Ben tam konuşacakken Enes konuşmaya başladı.

 

"Ben bu gün sınıf değiştirdim, artık ablanın sınıfında okuyacağım Alya. Ablan bu gün bileğini çatlattığı için üstüne basamayacak. Üstüne basamadığın için bale de yapamayacaksın."

 

"Onu tamamen unutmuşum ya, of" dedim.

 

"Bileğini burkmana şaşırdım abla."

 

" Evet, bunu diyeceğini biliyordum." dedim, Enes merakla bana bakıyordu.

 

" Normalde böyle şeyler benim değil Alya'nın başına gelirdi de." dedim açıklamak için.

 

" Tamam o zaman, ben odamdayım abla." dedi Alya ve odadan çıkıp kapıyı kapattı. Biz Enes ile biraz daha oturup vakit geçirdikten sonra Enes aşağıya indiğinde uykum geldiği için üstümü giyinip tekerlekli sandalyeme bindim ve Alya'nın odasına geldim. Neyse ki Alya daha uyumamıştı. Alya yatağa girmeme yardım ettikten sonra o da üstünü giyindi ve ışığı söndürüp yattı. Bu gün yorulmuştum. Gözlerimi kapattığım gibi uykuya daldım.

 

(Enes'in anlatımı ile)

 

Odama çıktığımda Melisa'nın odamda olmadığını fark ettim, tuvalete gitmiştir diye düşündüm. Bilgisayarımı açtım ve oyun oynamaya başladım.

 

( Bir buçuk saat sonra)

 

Uyumak için oyunun başından kalktım. O sırada Melisa'nın hala odamda olmadığını fark ettim. tuvalete gidip kapıyı çaldım ama ses gelmedi.

 

"Melisa, tuvalette misin?" dedim ve tekrar kapıyı çaldım. Ses gelmeyince " Melisa giriyorum." dedim ve tuvalete girdim ama tuvalet boştu. Sonra Melisa'nın Alya'nın odasında olabileceğini düşündüm ve Alya'nın odasına sessizce girdim. Melisa Alya'nın odasında uyuyordu ve acıyla inliyordu. Yanına yaklaştığında Melisa'nın çatlak ayağının üstüne yattığını fark ettim. Melisa'yı kucağıma alıp kendi yatağıma yatırdım. Sonra da ben de üstümü değiştirdim ve tuvalete girdim. Tuvaletten çıktıktan girdikten sonra kendime yer yatağı yaptım ve yatıp Melisa'yı düşünerek uyuyakaldım.

 

 

Loading...
0%