Yeni Üyelik
26.
Bölüm

20. BÖLÜM

@bookgirls

110 oy geldiğinde bölüm gelicek 50 yorum gelsin

                             🤍

Ayça

Karşıya baktığımda Tim deki Ali adlı askerdi önceden karargahta onu görmüştüm yüzüme bakmamıştı görmezden gelmişti

Yanımdan bile geçip gitmişti onu incelerken göz göze geldik umarım o değildir diye düşündüm bunu düşünmesi bile kötüydü yutkundum

O ise kafasını geri telefonu çevirdi daha fazla bakmayıp telefonunda mesajlaşmaya başladı ardından telefonunu kapattı ben değildim yoksa mesaj bana gelirdi mantıken

Off Ayça dünya büyük milyonlarca insan varken bu adama denk gelmez dimi gelmez gelmez kendimi inandırıyordum o zaman yazdığı mesaj bana gelirdi mantıken

Ama geçenleri yazışırken Burhan demişti ve timde de burhan vardı bir tek bu konuda şüpheleniyordum ama şu an kesin bir şey yoktu ortada koltuktan ayağa kalktım yarın nöbetim vardı daha fazla salonda durmadım

Tüm herkes benim ayakta dikilmeme bakıyordu " yarın benim nöbetim var iyi akşamlar size " bunu dedikten sonra odama doğru anladım ve odamın gıcırtılı kapısını açtım sonra kendimi odaya attım ve yatağa geçtim telefona bakmaya başladım

aradan ne kadar zaman geçti anlamadım telefonla konuştum annemlerle Gönül annesiyle falan konuşmuyordu annesininde aradığı söylenmezdi aslında gönül'ün bilmediği sırlar vardı benim söylememi kesin olarak yasaklamışlardı bu sırı ise yazlıkta kendi aralarında konuşurken duymuştum ama bunu çok kişi biliyordu aile içi . telefonda geziniyorken kapı açıldı ve kafamı kaldırıp kapıya doğru baktım

Ali'yi görmemle şaşırdım içten bu niye benim odama gelmişti girdikten sonra hemen kapıyı kapattı ve vana doğru yaklaşıp önümde dikildi yataktan hemen kalktım da ona döndüm

" Seni yakaladım " umarım düşündüğüm şey değildi hemen gülümsedi

" o mesajı gönderdiğini biliyorum " benim olduğunu bir bilmesini istemiyorum bunu anlamanızdan geldim " neyden bahsediyorsun anlamıyorum " o ise gülümsedi

Ben de anlamazdan geliyordum o dediklerinden vazgeçmiyordu " sensin " dedi ciddileşerek

" değilim be adam ne dediğini bile anlamadım " diyerek onun düşüncesine ters düşünürdüm o pek de vazgeçmiş gibi görünmüyordu

ardından cebindeki telefonunu çıkarttı ve mesajlaşmaya başladı o an direkt telefonumu elime aldım bildirimleri sesize almak için ama telefonumu elinden alınmasıyla karşıma baktım mesaj attığı gibi telefondan bildirim geldi

Gönül ' den devam

Salonda oturmuş konuşuyorduk ayça'nın kalkmasının ardından Ali de gitmişti biz de derin sohbete girmiştik boğazım kurumuştu mutfaktan su içmek için ayağa kalktım

mutfağa girdim ve dolabı açtım bir bardak aldım ardından suyu doldururken yanımda Hande belirdi " ya sen şunu gördün mü emir gıcık bir şey ya nefret ediyorum ondan biliyor musun " dedi sinirle karışık

" Hande daha kimseyi tanımıyorsun" zaten hande gülümsedi

" Sen öyle san " diyerek gülümsedi " hadi içeri geçeceğim zaten herkes bizi bekliyor" dedi " sonra anlatırım " akşam bir süre uyumuyacaktım suyumu içtikten sonra bardağı tezgaha bıraktım ve salona doğru yürümeye başladım salona girdiğimde tüm tim ayaktaydı onlara bakarak " ne oldu " dedim

Burhan bu soruma hemen cevap verdi " yenge geç oldu biz artık kalkalım " yenge kelimesine alışmıştım zaten bir buçuk hafta sonra nişanlanacaktım en son kılıç kaldı gitmeyen

" kendine dikkat et dikişlerin açılmasın zaman buldukça gelirim yavrum " sadece benimle konustken uzun cümle kuruyordu bunu dedikten sonra gitti ve benim bir şey dememe izin vermeden Hande bana tüm olayı bastan sona anlatmaya başladı ben de ardına odaya geçtim ve kendime yatağa bırakarak uykuya daldım

9 gün sonra

Bugün dikişlerimi aldıracaktim 4 gün sonra ise yola çıkacak Mardin'e girecektik her şeyi boş verip Okan beyi ikna edip köye gidecektik ne zaman ayarlasam bir şey çıkıyordu ve bunu halletmeden Mardin'e gitmek istemiyordum

odama girdim ve aynanın karşısında saçımı dik topladım üstüme bir elbise geçirerek odadan çıktım Hande ve Ayşe ise işlerin başına geçmişlerdi evde bir tektim tüm hazırlıkları tamamlayıp evden çıktım

biraz heyecanlıydım 4 gün sonra Mardin ondan sonra nişanlanacaktım ben nişanlanmamak için hakkari'ye gelirken nişanlanacağım kişiyle karşılaşmıştım bu süre boyunca kılıça birşeyler hissediyordum onunla aramda bir bağ olurmuştu

artık onu samimi buluyorum önceki gibi gıcık falan değildi bugün ilçeye gidecektim hem gezmiş olurum hem de kendime birkaç şey alırdım hastanede de dikişlerimi aldırdım

kapının önüne geldiğimde taksi beni bekliyordu hemen daha fazla durmayıp bir taksiye bindim ve yola koyulduk aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ilk hastaneye geldiğinde bir hemşire tarafının dikişlerim alınmaya başlamıştı dikişleme dikkat etdiğimden dolayı hızlı toparlamıştım

bunda kılıcının payı da büyüktü zaman bulduğunda hemen yanımdaydı Yani bir sürü zarfında çok ilgilenmişti sanki bebekmişim gibi hastanede işim bittikten sonra yolda yürürken Okan bey ile konuşmak için telefon numarasını çıkarttım ardından aramaya koyuldum tam kapatacağım anında ise Telefon açıldı

" Alo " diyerek başladım

o da aynı şekilde " Alo " diye cevap verdi

" Okan bey sizinle konuşmam gereken bir konu var da " diyerek direkt konuya başladım tabii

" Evet dinliyorum " diyerek dediklerimi yanıtladı " Okan bey biliyorsun ki ayağımdaki dikişler yüzünden ertelemiştik köye sağlık için gitmeyi acaba yarın gidebilir miyiz " diyerek​kendimi izah ettim

" karargah ile konuşacağım eğer ki evet yanıtını alırsam gidersin yarın gelemeyeceğim yalnızca sen gideceksin Damla yurt dışına çıktı "

" Damla'nın gittiğini bilmiyordum artık benle siz mi sağlık ocağında çalışacağız "

o ise tüm sorularımı yanıtlayarak " Evet " dedi konuşmamıza son verdikten sonra çarşıda dolaşmaya başladım

kendime bir tane elbise almak istiyordum elbiseye karşı büyük bir zaafım vardı Gülten beri devam ediyordum hemen çarşının ortasında duran bir tane mağazaya girdim

gözüme çarpan çiçekli elbiseyi aldım elbise maviydi üstünde beyaz çiçekler vardı ve çok şık duruyordu kabinde denedikten sonra bunu kesin alacağıma karar verdim

bunun ardından mağazada kendime uygun bir şey bulmadıktan sonra mağazadan çıktım keşke biriyle gelseydim yorgun olduğundan dolayı bir kafeye girip oturdum

cam kenarına bir tane Türk kahvesi söyledikten sonra dışarıyı izledim ardından karşımda birini oturma sesi gelince direkt karşıya kafamı çevirir mi karşında duran kişi kılıçtan başkası değildi

bu duruma şok olmuştum hem de heyecanlanmıştım

" yavrum söyleseydin ben de gelirim " bazı yerler hariç hep maskeliydi maske altından gülümsedi artık yüzünü ezberlemiştim maske takmasına rağmen gülümsediğini biliyordum

" Senin burada ne işin var " diyerek ona soruyla cevap verdim

" benim görevim vardı ondan dolayı buradayım dikişlerini mi aldırdın " dedi

" Kılıç sana bir şey diyeceğim " oysa pür dikkat beni dinlemeye başladı bakışları elime indirdim ve elimle oynamaya başladım " 4 gün sonra Mardin'e gideceğiz değil mi " o ise bu dediğimi kafasıyla onayladı " yarın köydeki vatandaşlar için gideceğiz yarbayın söylediğine göre her köye sağlık için gidildiğinde 1 tim ile gidiliyormuş acaba sen mi gelsen " oysa söylediğime şaşırmıştı çünkü çoğunlukla yardım istemeye falan sevmezdim veya utanırım desek daha doğru olurdu

" net bir şey söyleyemem yarbay hangi tipimi yollar bilmiyorum ama bizim gelmemiz için her şeyi yapacağım sen benimle nişanlanmak istiyormusun " diyerek bana soru yöneltti

bu sorunun cevabı çoktandır vermiştim " seninle evlenmek istiyorum çocuğumuz olması düşük ihtimal sen bunu biliyorsun artık sana karşı bir şeyler hissediyorum " diyerek içimdekileri ona döktüm oysa bu dediklerimi şaşırmıştı hemen yüzündeki ifadeye gizledi

" Sana bir şey sormak istiyorum beni daha önce tanıyor musun " dedi

" nişanlanmadan önce hayır " onu yanıtladım o ise bu dediğime sustu ben neden böyle bir soru sorduğunu merak ederek " niye sordun ki " dedim

kahvelerimizi içtikten sonra buradan kalktık dışarı çıktığımızda ise arabası kahvenin önünde duruyordu

Ben girerken bu arabayı görmemiştim demek ki benden sonra girmişti

arabanın önüne geldiğimizde " eve gidiyorsan seni bırakabilirim ya da birlikte geçelim işin bittiğinde " bu dediğine gülümseyerek baktım

" işim bitmişti zaten eve geçecektim " arabayı açınca dolanıp arabaya bindim ardından yola koyulduk bu süre zarfında ikimizi ağzımıza açmadık sadece camdan dışarı bakıyordum o da direksiyona odaklanmıştı

lojmana geldiğimizde ise Arabayı park etti ve arabadan aşağı indim ona döndüğümde " ben karargaha geçeceğim eğer ki yarbay bizim timi seçerse seninle gelirim " dedi

ona " bana yaz tamam mı " onunla konuşurken karnımda kelebekler uçuyordu gibi bir şey hissediyordum heyecanlanıyordum ilk defa böyle duygular yaşıyorum ve ilk defa hissediyordum hemen kendimi binaya attım

110 oy ve 50 yorum geldiğinde bölüm gelicek

 

 

 

Loading...
0%