Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Sessiz Başlangıç

@bookish_journey

Çoğu insan gibi, benim de normal, sakin bir hayatım vardı. O akşam annemle birlikte akşam yemeğimizi yerken, ben yemeğimle oynamaktan başka bir şey yapmıyordum. Yeni mezun olmuştum ve ilk dosyamı almıştım. Dosya çok zordu; işlenen üç cinayet ve aynı ölüm şekli - kurbanların boğazından açılan derin bir delik, damarları parçalayarak yavaşça ve acımasızca kanlarını. boşaltılmasına neden olmuş- Dosyada ölüm şeklinden başka hiçbir şey yoktu o yüzden dosyanın çözülmesi imkansızdı.

    

Düşüncelerimin derinliklerinde kaybolmuşken, annemin omzuma dokunmasıyla irkildim. “Caralina, iyi misin tatlım?” diye sordu, o şefkatli sesiyle. “E-evet, iyiyim. Sadece…” derin bir nefes aldım, “sadece, şehirde artan cinayetleri düşünüyorum. Hepsi aynı şekilde öldürülüyor; belli ki aynı kişi tarafından. Ama peşinde hiç iz bırakmıyor.”

 

Annem ellerimi tuttu. “Tatlım, bazen çıkmaz yollara gireriz. Her şeyin anlamını bulmak zor olabilir, ama unutma, bu senin ilk vakan. Her sorunun bir çözümü vardır.”

 

Babamın masada olmadığını fark ettim. Anneme babamın nerede olduğunu soracakken, onun şehir dışında olduğunu hatırladım.

 

Annemin yanaklarına hafifçe dokunarak ayağa kalktım. “Anne, ben uyumaya gidiyorum. İyi geceler, seni seviyorum,” dedim ve merdivenlere yöneldim.

 

Odamda, sabah katlayıp yatağımın üzerine bıraktığım mavi ve bulut desenli pijamalarımı giydim. Boy aynasının karşısına geçip uzun, kızıl saçlarımı topladım. Aynada kendime son bir kez bakıp yatağa uzandım, yorganı üzerime çekip gözlerimi kapattım.

 

Gece saat üç gibi telefonumdan bir bildirim sesi geldi. Kafamı yastıktan kaldırmak istemedim ama merakım ağır bastı. Birkaç dakika bekledikten sonra sonunda telefonumu aldım. Numara kayıtlı değildi.

 

Mesajı açtığımda sadece kısa bir metin gördüm: “Aşağı in!”

 

Bu kimdi ve neden böyle bir mesaj göndermişti?

 

Direkt aşağı inmek tehlikeli ve cesurca bir hareket olurdu. Önce odamdaki balkondan dışarı bakmalıyım diye düşündüm. Hızla kalkıp balkon kapısını açtım ve karanlığa baktım. Caddede kimse yoktu; sabahın üçüydü ve her şey sessizdi. İçimden gelen bir his, beni aşağı inmem için zorluyordu.

 

Cesaretimi topladım ve pijamalarımla dışarı çıkmaya karar verdim. Kapıya yaklaştıkça kalbim hızla çarpıyordu. Kapının önüne geldiğimde, açıp açmamak arasında tereddüt ettim. Ancak bu noktaya kadar gelmişken geri dönmek doğru olmazdı.

 

Titreyen ellerimle kapının kolunu tuttum ve dikkatlice açtım. Karanlıkta gözlerimle çevreyi taradım ama hiçbir şey göremedim. Kapının önünde bir kutu duruyordu. Üzerinde eski ve koyu renkli bir ambalaj vardı, titreyen ışık altında garip bir şekilde parlıyordu. Bu kadar korkunun sebebi bu muydu? Kendimi gülmemek için zor tuttum. Kutuyu almadan önce çevreme dikkatlice baktım; her şey sessiz ve boştu.

 

Kimse olmadığına emin olduktan sonra kutuyu aldım ve kapıyı kapatarak içeriye girdim. İçimdeki merak, bu kutunun içindeki sırrı öğrenme arzusunu daha da körüklüyordu. Odama gidip yatağımın üzerine oturdum. Kutu sıkı bantlarla kapatılmıştı; içinde bir şey olup olmadığını anlamak için hafifçe salladım. İçeriden tıkırtılar geldi. Merakım doruğa çıktı. Masamdaki maket bıçağını alıp dikkatlice bantları kesmeye başladım.

 

Kutuyu açtığımda, içinden yalnızca bir zarf çıktı. Bunca şey, sadece bu zarf için mi yapılmıştı? Zarfı elime aldım ve dikkatle inceledim. Üzerinde siyah mumla yapılmış bir mühür vardı ve üzerinde yıkık şato simgesi bulunuyordu. Bu simgeyi daha önce hiç görmemiştim. Mektubun nereden geldiğini ve kimin yazdığını anlamaya çalışarak mühürü inceledim.

 

Mührü dikkatlice açtım. İçeride tanımadığım bir dilde yazılmış bir mektup vardı.

 

Cara Caralina,

 

Quand recebètz aquela letra, deuriatz saber que sètz al començament d'un camin sens retorn dins vòstra vida. Te coneissi pas, mas sabi tot sus tu. Vòstre sang ten un secret mai poderós que çò que podètz imaginar. Aquel secret pòt cambiar non solament vòstre destin, mas lo destin de monds entièrs.

 

Los murtres son pas que lo començament d'un plan mai grand que vira a l'entorn de vos. Sètz pas sol sus aquel camin escur. Mas se volètz arribar al cap d'aquel camin, vos cal aver lo coratge de descobrir los secrets de vòstre passat e de vòstre avenir.

 

Ai pas lo temps de vos explicar qual soi, mas lèu nos rescontrarem cara a cara. Mandi aquesta letra per vos protegir en vos avertissent dels dangièrs.

 

Mektubun fotoğrafını telefonumla çekip çevirdim ve şu şekilde yazıyordu:

 

Sevgili Caralina,

 

Bu mektubu aldığında, hayatında geri dönüşü olmayan bir yolun başında olduğunu bilmelisin. Seni tanımıyorum, ama seninle ilgili her şeyi biliyorum. Kanın, senin tahmin edebileceğinden çok daha güçlü bir sırrı barındırıyor. Bu sır, yalnızca senin değil, tüm dünyaların kaderini değiştirebilir.

 

Cinayetler, senin çevrende örülen daha büyük bir planın sadece başlangıcı. Bu karanlık yolda yalnız değilsin. Ama bu yolun sonuna ulaşmak istiyorsan, geçmişinin ve geleceğinin sırlarını keşfetmeye cesaretin olmalı.

 

Sana kim olduğumu açıklayacak zamanım yok, ama yakında yüz yüze geleceğiz. Bu mektubu, seni tehlikelere karşı uyararak, seni korumak için gönderiyorum.

 

Zarfı elimde tutarken içimi bir korku ve merak karışımı sardı. Kırmızı mühürden gözlerimi alamıyordum; bu mühür, bir yandan beni çekiyor, bir yandan da ürpertiyordu.

 

“Bu ne anlama geliyor?” diye düşündüm, gözlerim zarfın üzerindeki yabancı kelimelere kaydı. Zihnimde yankılanan düşünceler, bir fırtına gibi savruluyordu. İçimdeki bir parça, bu zarfı hemen yok etmeyi, tüm bu garipliği arkamda bırakmayı istiyordu. Ama başka bir parçam, beni gerçeğe daha da yaklaştırıyordu; sırları öğrenme, bilinmeyenin perdeyi aralama arzusu, beni adeta esir almıştı.

 

 

Ellerim hafifçe titrerken zarfı dikkatlice katlayıp cebime koydum. “Ne yapmam gerekiyor?” diye fısıldadım kendi kendime, bu sorunun cevabını bulmak için zihnimde bir yol ararken. Kendi içimdeki korkuyla yüzleşmek zorunda olduğunumu biliyordum, ama bu yolculuğun beni nereye götüreceğini kestiremiyordum.

 

Odamda ileri geri adımlarla dolanırken, kararımı verememenin getirdiği ağırlığı omuzlarımda hissediyordum. Geçmişin karanlık sırlarını keşfetme isteğim ile gelecekte karşılaşacağım tehlikeler arasındaki dengeyi bulmaya çalışıyordum.

 

“Neler olacağını bilmiyorum,” dedim kendime, odanın karanlığında yankılanan sesimle. “Ama öğrenmek zorundayım. ”

 

İçimdeki korku ne kadar büyük olursa olsun, merakımın beni nasıl yavaşça ileriye ittiğini fark ettim. Bu bilinmezliğin ağırlığını sırtlanmaya hazır olup olmadığımdan emin değildim, ama bir adım geri atmanın bir faydası yok ayrıca geri adım atarsam korkaklık etmiş olacağım ve ben korkak değilim.

 

İlk başta olanları annemle paylaşmayı düşündüm, ama annem her zamanki gibi önemli olmadığını söyleyip geçiştirecekti. Üniversiteye başladığımdan beri tuhaf şeylerle karşılaşıyordum, ve bu mektup ile mesaj da onlardan biriydi. Diğer karşılaştığım şeyleri anneme söylediğimde, onların peşini bırakmamı söyler, sonra da ortadan kaldırırdı.

 

Ama bu sefer böyle olmayacaktı. Annemin hiçbir şeyden haberi olmayacak; zarfı yazanı, mesajı yollayan kişiyi ve cinayetlerin ardındaki sırrı ben çözecektim. Bu kez kimse bana karışmayacaktı.

 

Loading...
0%