2. Bölüm

Oyun

Sümbül
borty._

Mary, afallamış bakışlarını kızına çevirdi. Yüzünde karışık duygularla birlikte bir annenin şevkati de beliriverdi. Violet'in masumiyeti karşısında, Mary'in içindeki çalkantı bir kez daha derinleşti.

"Violet tatlım..." dedi Mary, boğazı dügümlenerek. "Gel, içeri gel seninle birlikte konuşacağımız önemli bir konu var. Ah, artık büyük bir kızsın öyle değil mi?"

Violet merakla başını salladı ve annesine odaklandı. " Tabiki anne" diyerek babasının yanındaki koltuğa oturdu.

"Seninle konuşmak istediğim şey," diye devam etti Mary, "Benim savaşa gideceğim hakkında. İngiltere savunma bakanlığı, savaş çıkması durumunda beni göreve çağırmak istiyor. Baban ve ben... O konu hakkında konuşuyorduk ."

 

Violet'in gözlerinde aniden büyük bir endişe peyda etti. "Anne, sen neden savaşa gitmek zorundasın? Akşam yemeğinde bu yüzden mi yuzünüz asıktı? Savaş mı var? Ne zaman?"

 

Mary, kızının elini sıkarak ona sakin bir şekilde baktı. "Tatlım, bazen hayatta zor kararlar almak gerekir bunu biliyorsun. Bu, birçok farklı duygu ve düşünceyi içerir. Ancak, benim görevim bu. Söz konusu durum benim için çok önemli bir sorumluluk. Seni ve babanı çok seviyorum ve sizinle ayrı kalmak benim için de zor olacak. Ancak bazen, hayatın getirdiği bu tür süprizlerle başa çıkmak zorundayız."

 

Violet asık bir sürat ile karşılık veremye hazırlanıyordu. " Sürprizler eğlenceli olur sanıyordum. Tıpkı dün ki gibi."

 

" Haklısın savaş kötü bir şey ama elimden ne gelir ki? Gitmekten başka..."

 

Violet, annesinin sözlerini dinlerken gözlerinde mutlak bir donukluk mevcuttu "Anne, seni kaybetmekten korkuyorum."

 

Mary, kızının yanına eğilerek onu sıkıca sardı. "Oh... Hayır... Hayır, beni kaybetmeyeceksin. Senin ve babanın yanında olmak, benim için her şeyden daha önemli. Bu zor zamanlarda birlikte olamayacaksak bile geri döneceğim konusunda sana söz veriyorum. İnan bana, her şey yoluna girecek."

 

Payidar, kapının yanında sessizce duruyor, karısı ve kızını izliyordu ancak Mary'nin kararlılığına ve kızının güçlü tutumuna olan inancıyla, onların yanında olmaya hazır bir görünüm sergiliyordu.

 

Ardından herkes yatak odalarına çıktı, zor bir günün uyku tutmayan ılık akşamında Mary düşünceler ile kızının ipeksi sarı saçlarını okşayarak günü kapattı.

Sabahın ilk ışıkları ile Mary yemek odasında oturmuş eşi ve kızının hazırlanıp aşağı inmesini beklerken bir yandan da gazetesini okuyordu.

Payidar uyandıktan hemen sonra kızının odasına gitti ve kızını hazırlanırken gördüğünde onunla küçük bir konuşma yapmak adına odaya girdi.

 

Payidar neşeli bir baba edası ile,"Violet, bitanem gel bakalım buraya biraz konuşalım seninle." Dedi.

 

Violet saçlarını taramayı bırakarak tuvalet masasından babasına döndü."Evet, baba?"

" Annenin gitmesini gerçekten onaylıyor musun tatlım?"

Violet kararsız bakışlarını yere devirdi "gitmemesi için her şeyi yapardım ama gitmek istiyor annemi üzmek istemem o beni hiç üzmüyor."

 

"Gitmesi seni üzmüyor mu?"

 

" Elbette ama elimden ne gelir?"

 

" Anne'nin bu sabahki toplantısına gitmesine engel olabiliriz. Onun gitmesini istemiyoruz öyleyse göndermeyiz"

Violetin göz bebekleri aniden büyüdü"Ama nasıl yapacağız?"

Payidar yüzündeki samimi bakışları ile fikrini Violet e anlatmaya başladı"Senin bir rolün olacak. Annen'e hasta olduğunu söyleyeceğiz ve onu oyalayacağız. Senin hasta olduğunu ve ona ihtiyacın olduğunu düşündürecek bir şeyler bulmalıyız."

Violet bu yaptıklarınım yanlış olduğunu bilmesine rağmen bu anlaşmayı kabul etti. Çünkü eğitimi ne kadar bu mu yapmaya müsade etmiyor ise yüreği de bir o kadar annesinin savaşa gitmesini istemiyordu

"Anladım. Ne yapmalıyım?"

 

Payidar: "Seninle birlikte biraz zaman geçireceğiz. Ardından annen'e, senin kendini iyi hissetmediğini söyleyeceğiz. O zaman o, senin yanında kalır ve toplantıya gitmez."

Violet ciddi bir yüz ifadesi ile"pekâlâ denemekten zarar gelmez." Dedi.

Mary'ye, Violet'in hasta olduğu ve ona hiç olmadığı kadar çok ihtiyac duyduğu yalanını söylemek için bir oyun kuruldu. Mary'nin Violet'in yanında kalması için ne gerekiyorsa o yapılacaktı. Çünkü bir annenin hayatında göz göre göre acı çekmesine izin vermeyeceği tek canlı kendi yavrularıdır. Ve bu yavrular bazen tuzak dahi olabilirdi.

Payidar, Violet'in oyunun bir parçası olarak annesine hasta olduğunu söylemesi konusunda ısrarlıydı. Mary'e olan sevgisi ve kızına olan bağlılığı, onu bu oyunu oynamaya itiyordu.

Payidar aşağı yemek salonuna girdiği anda Mary Violetin nerede olduğunu sordu kızının hasta olduğu haberini duyar duymaz hızla yukarı çıktı.

Violet'in yatağında yatarak hasta taklidi yapmasıyla başlayan plan, Mary'nin endişe dolu yüz ifadesiyle odasına girmesiyle devam etti.

" Violet tatlım neyin var? Daha dün çok iyi görünüyordun."

"Pek iyi hissettiğim söylenemez anne," dedi Violet, boğuk bir sesle.

 

Mary, hemen yanına oturarak alnını kontrol etti. "Oh, tatlım, ne oldu sana? Yediğin bir şey mi dokundu, soğuk mu aldın?" diye endişeyle sordu.

 

Payidar, sessizce arka planda durarak kızının performansını izledi. İçtenlikle, "Evet, Violet gerçekten kötü hissediyor. Hiç değilse sadece bu gün için yanında kalabilirsin diye düşünüyorum " dedi.

 

Mary, endişe dolu bir şekilde kızının yanında kalmaya karar verdi. "Tabii, tabii, biraz dinlenmen iyi gelecek. Toplantıya biraz geç kalmak sorun olmaz. Alex ile kurula geç kalacağım hakkında bir haber gönderebilirim. Evet bunu yapabilirim tatlım." dedi yumuşak bir sesle.

 

Violet'in yüzünde karmaşık bir duygu belirdi. Annesinin duygularını suistimal etmenin verdiği utanç dolu bakışlarla babasına baktı ve derin bir iç çekti. Ancak, annesinin yanında olmanın rahatlatıcı bir etkisi olduğunu hissedebiliyordu.

 

Payidar, Mary'nin yanında kalması için Violet'in başarılı bir şekilde annesini ikna etmesinden memnun bir şekilde gülümsedi. Fakat o haberin kurula varmasına bir şekilde engel olmalıydı.

 

Payidar, Mary'nin Violet'in yanında kalması için başarılı bir plan yapmış olmanın sevinciyle doluydu, ancak hala Mary'nin kurula katılmasını engellemesi gerekiyordu. Onun gitmesini istemiyordu ve bu konuda kararlıydı.

 

Mary, Violet'e bakarak, "Seninle kalacağım, tatlım. İyi dinlen ve kendine iyi bak," dedi ve kendi gözünde hala bir bebek olan kızını iyice örttü.

 

Violet, annesinin yanında kalmaktan memnun bir şekilde başını salladı. "Teşekkür ederim, anne," dedi zayıf bir gülümsemeyle.

 

Mary, kızının yanında olmanın huzurunu hissettiği için biraz rahatlamıştı. Ancak, kurula gitmeesi gerektiği konusunda Payidar ile konuşması gerekiyordu.

 

Payidar, Mary'nin yanına yaklaşarak onunla sessizce konuşmaya başladı. "Mary, Violet'in gerçekten hasta olduğunu düşünmüyor musun? Onunla burada kalmamız daha iyi olur. Toplantıya gitmene gerek yok."

 

Mary, Payidar'ın ciddi ses tonunu duyunca aniden tereddüt etti. "Ama kurula gitmem gerekiyor. Benim orada olmam önemli. Bu, belki de savaş öncesi son toplantı olabilir. Orda olmalıyım." diye karşı çıktı.

 

Payidar, inatçı bir şekilde, "Mary, kızın hastayken onu burda öylece bırakıp gitmek... Annelik duygun nerede senin, başarı hırsı gözünü kör etmiş. Çok yazık!" dedi.

 

Mary, kararlı bir ifadeyle Payidar'a baktı. "Biliyorum, ama bu toplantı benim için çok önemli. Hem yapabileceğim bir şey varken neden yapmıyacakmışım," dedi.

 

Payidar, ısrarını sürdürerek, "Mary, Violet'in yanında kalmalısın. Lütfen," dedi.

 

Mary, kızını bırakmam istemiyordu, ancak aynı zamanda içindeki sorumluluk duygusuyla da çatışıyordu.

Bölüm : 01.10.2024 20:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Sümbül / YA BÖYLE OLSAYDI / Oyun
Sümbül
YA BÖYLE OLSAYDI

10 Okunma

2 Oy

0 Takip
2
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...