@boyleymisim
|
-Seni ilk gördüğümde- ~Nisanın biri, kalbimin kiri
Küçükken gölgeler turuncu saçlarımı okşayıp sakin bir selam verir, boynuma ve bileklerime karanlıktan zincirler bağlayarak görmeyi unutayım diye beni aydınlığın kıyısına iterlerdi. Aydınlık, zihnimin içine ufak çaplı bir fırtınayla sızarak ruhuma kadar yayılırdı. Sessiz kalırdım, gölgelerin ağzımı da kapattığını sanırdım. Aydınlık hiçbir zaman karanlığın oluşturduğu harebeleri gizleme zahmetine bulaşmadı, olanları daha da görünür kıldı. Karanlıkla savaşırken beni aydınlığa sürükleyen gölgelerin iyi niyetli olmadığını o zaman anladım. İsteyerek ya da mecbur kalarak yaptığım her şeyin günün birinde ellerime dolanan zincirlere kavuşacağını da o anlarda kavradım. Belki başından beri düşünmem gereken buydu fakat hayatın büyük çoğunluğu her şeyin bağımsız olduğunu sanmaktı. Kafam kendimi bildim bileli düzensiz aralıklarla dizilen düşünce ağaçlarının bulunduğu bir orman, Deniz. Sense arada bir yağarak orayı çiçeklerle dolduran yağmursun. Güneş olacak kadar parlak değilsin, zaten görünmeyi de sevmezsin. Hafızam hayallerimi saklayabilecek kadar büyük mü yoksa onları tekrar tekrar hatırlatacak kadar küçük mü karar veremiyorum bazen. Kocaman bir hayal denizinde yüzüyorum, onların ne zaman karşıma çıkacağına karar verebilecek kadar yetkim de yok, hatta belki de doğru yerlerde karşıma çıktıkları için yorulsam bile yüzmeye devam edebiliyorum. Yorulduğunda duraksayıp etrafa bakmanın önemini de en çok bu anlarda anlıyorum. Her defasında ilk defa yaşıyormuşçasına deneyimlediğim bu tarz eylemler geriye baktığımda yaşadıklarımı yeniden hatırlatıyor. Sanırım bu da iyi olduğundan emin olmadığım çoğu şey gibi kötü değil. Gökyüzünü herkesin kendininmiş gibi sahiplendiğini düşündüğüm bir gece, henüz sekiz yaşındaydım, zihnimdeki karanlığın bir gökyüzü olabileceğine inandım. Parladığını gördüğüm her bir gözün arkasında yıldızlar olduğunu sandım, bu yüzden senden yıldızlarını benimle paylaşmanı istedim. Elbette anlamadın, oysa ben senin gördüğüm en parlak gözlere sahip olduğuna çoktan inanmıştım. Yine de olanlara razı gelip saklandığım aydınlıktan birkaç demet çiçek kopardım. Onları kendi gökyüzüme ellerimle yerleştirdim, herkesin baktığında kendinden bir parça görmesini istedim. Sonra bir gün gözlerin eskisi gibi bakmamaya başladı. Yıldızlarının ışığı bir daha hiç o kadar parlamadı. Kirlendiklerini düşündüm, yardım etmek istedim ama yıldızlarımı seninle paylaşamadım. Onları sana vermek isterken tamamen kaybettiğimi de çok sonradan anladım. O zamanlar gidenin geri gelmeyeceğini söylemiştin. Ben de arkadaşımızı kastettiğinden emin bir şekilde birkaç hafta sonra döndüğünde mutlu olmanı beklemiştim. Oysa kastettiğin gidenlerin bir daha hiç eskisi gibi olamayacağıymış. Değişim süreklilikmiş ve asla geriye dönmemekmiş. Onuncu yaşımda senin yıldızlar olmayınca üzüldüğünü gördüm, onları geri getirmeye çalıştım ama sanırım bana küstükleri için gelmek istemediler. Annem bir keresinde çok uzaklara gidenlerin evlerinin yıldızlar olduğunu söylemişti, onuncu yaşımda birilerini evsiz bıraktığımı düşündüm ve ellerimdeki kiri ilk o an fark ettim. Yıldızların kanları elime bulaştı Deniz, olsun, başka gökyüzünden seyrettiğin yıldızların seni kirletmeyişi bile yetti bana. On birinci yaşımda gökyüzümün yeniden siyahla kaplandığını gören gölgeler bir kez daha yanıma geldiler, vücuduma taktıkları karanlık zincirlerin yaralarımı görmeyeyim diye olduğunu onlar hiçbir şey söylemeden çekip çıkartırken canım acıyınca anladım. Kimse tamamen kötü ya da tamamen iyi olamazmış, bu olayla kavradım. O gün kalbim de karanlığa teslim oldu Deniz, seni ilk defa o gece kaybettim. Bana gitmemi söyledin, gidersem diğer herkese üzüldüğün gibi üzülürsün sanıp gitmek istemedim ama sonra sen gittin. Sözünü dinleyip gitmedim diye mi geri dönmedin? Yoksa sen de mi değişim tarafından çevrelendin? Seni ilk gördüğümde küçük bir çocuktum Deniz, belki de bu yüzden çocuk olarak kaldım. Nisanın biriydi, kalbim o zaman temizdi. Zaman ilerledi, gün geceyle barışınca sen bana küstün, ben karanlığa kapıldım. O günden sonra senden hiç kopamadım. Gölgeler saçlarımı kesti Deniz, tarihler arasında seksek oynarken taşı nisanın birinden alamadım. Saçlarım bir daha o kadar uzamadı, gölgeler de yanıma hiç uğramadı.
Merhaba! Bu bölümü yazarken The Night We Met'i dinlemiştim dilerseniz bakabilirsiniz. Güzel günler dilerim...✨ |
0% |